15,16.Onlar,
karşılıklı yaslanmış vaziyette mücevheratla işlenmiş tahtlar
üzerindedirler.
17,18,19,20,21.Ebediyen
genç kalan
uşaklar, onların etrafında; içmekle başlarının dönmeyeceği ve sarhoş
olmayacakları, cennet pınarından doldurulmuş sürahileri, ibrikleri ve
kadehleri, beğendikleri meyveleri ve arzu ettikleri kuş etlerini
dolaştırırlar.
22,23.Onlar
için
saklı inciler gibi, iri gözlü huriler de vardır.
24.(Bütün
bunlar) işledikleri amellere karşılık bir mükâfat olarak (verilir.)
25.Orada
ne boş bir söz, ne de günaha sokan bir şey işitirler.
26.Sadece
“selâm!”, “selâm!” sözünü işitirler.
27.Ahiret
mutluluğuna erenler, ne mutlu kimselerdir!
28,29,30,31,32,33,34.(Onlar),
dikensiz sidir ağaçları ve
meyveleri küme küme dizili muz ağaçları altında, yayılmış sürekli
bir
gölgede, çağlayan bir su başında, tükenmeyen ve yasaklanmayan çok
çeşitli
meyveler içinde ve yüksek döşekler üzerindedirler.
35.Biz
onları (hurileri) yepyeni bir yaratılışta yarattık.
36,37,38.Onları ahiret
mutluluğuna erenler için, hep bir
yaşta eşlerini çok seven gösterişli bakireler yaptık.
39,40.Bunların
birçoğu öncekilerden, birçoğu da sonrakilerdendir.
41.Kötülüğe
batanlar ise ne mutsuz kimselerdir!
42,43,44.Onlar,
iliklere işleyen
bir ateş ve bir kaynar su
içindedirler. Ne serin ve ne de yararlı olan zifirî bir gölge içinde!.
45.Çünkü
onlar, bundan önce (dünyada varlık içinde) sefahata dalmış ve azgın
kimselerdi.
46.Büyük
günah üzerinde ısrar ediyorlardı.
47.Diyorlardı
ki: “Biz öldükten, toprak ve kemik yığını hâline geldikten sonra mı,
biz mi bir
daha diriltilecekmişiz?”
48.“Evvelki
atalarımız da mı?”
49,50.De
ki:
“Şüphesiz öncekiler ve sonrakiler, mutlaka belli bir günün belli bir
vaktinde
toplanacaklardır.”
|