Sayın
Nurik'i
1961 yılında tanıdım.
Ben o zaman henüz ortaokul birinci sınıf öğrencisiydim. Evimiz bugünkü
çay
Enstitüsü'ne bağlı Hayrat Fidanlığı yakınında idi. O yıllarda çay
Enstitüsü'nde ve Hayrat Fidanlığı'nda yoğun bir şekilde meyve ve
narenciye fidanı
yetiştirilmekteydi. Ben de okulların yaz tatilinde günlük 5-6 lira
yevmiye ile
gündelikçi işçi olarak bu fidanlıklarda ot koparma, fidanları aşılama
ve
toprağın işlenmesi gibi işler de işçi olarak çalışıp okul
masraflarımdan bir
kısmını karşılardım. Yine böyle bir yaz gününde fidanlıkta çalışırken
yeni
müdürün geldiğini söylediler. Hızır Nurik'i işte ilk o zaman gördüm.
Daha sonra 1971 yılında üniversiteyi bitirip ilk memuriyet görev yerim
olan çay
Enstitüsüne mühen dis olarak atandım. Sayın Nurik ile emekli olduğu
1977 yılına
kadar beraber çalıştık
-Sayın
Hızır
Nurik kadar dürüst, çalışkan ve disiplinli bir idareci çok az tanıdım.
Beraber
çalıştığımız uzun müddet içinde O'nun meyve ve çiçek yetiştirmeyi,
bölge
çaycılığını ve meyveciliğini geliştirmeyi en büyük amaç edindiğini ve
bu
uğraşların O'nun hobisi olduğuna şahit oldum. Bu günkü çay
Enstitüsünün bir
çiçek ve meyve cenneti, doğal bir botanik bahçesine dönüşmesine büyük
hizmetleri
geçti.
- Sayın
Nurik; ilk ve uzun süreli müdürüm olarak
sizinle beraber çalıştık. Gerçi sizin hakkınızda, özgeçmişiniz ve
çalışmalarınız dahil tabii olarak pek çok şey biliyoruz. Fakat,
okurlarımıza öz
geçmişinizi kendiniz anlatır mısınız?
- Sayın
Öksüz,
Çaykur Dergisinin "Çaya Gönül Verenler" bölümünde' bana ayrılan
satırlar için teşekkür ederim.
- Ben
1914
yılında Rize'de doğdum. ilk ve orta öğrenimimi Rize'de lise öğrenimimi
Trabzon'da, yüksek öğrenimimi de 1941 yılında Ankara Ziraat
Fakültesinde
tamamladım.
28.5.1941
tarihinde Tarım Bakanlı ğı Ziraat İşleri
Genel Müdürlüğünde mesleki görevime başladım. 13.6.1941'de Rize Çay ve
Narenciye Fidanlığı Ziraat Muallimliğine naklen atandım. 30.4.1942'de
bu
görevimden ayrıldım. Yedek Subay olarak askerliğimi tamamladıktan
sonra,
17.3.1945 tarihinde ikinci kez Rize Çay ve Narenciye Fidanlıklarında
görev
aldım. 1953 yılında Çay Araştırma Enstitüsü Müdür Yardımcılığına
atandım. Bir
süre aradan sonra 28/8/1988 tarihin de yeniden Çay Araştırma Enstitüsü
Müdürlüğüne atandım. Bu görevi sırasında; incelemelerde bulunmak, çay
konusunda bilgi ve görüşümü artırmak amacıyla 17.8.1964 tarihinde
Pakistan
(Bangladeş) ve İran çay bölgelerinde 45 günlük bir inceleme gezisi
yaptım. Çay
Araştırma'daki görevim müddetince çay tarımı ve ıslahı alanlarında 28
adet
araştırma projesi yürürlüğe koydum. Çay teknolojisi konusunda
araştırmalar
yapmak üzere, küçük kapasiteli bir çay fabrikası kurdum. Enstitü
laboratuarını
geliştirerek çayla ilgili araştırmaları başlattım.
Enstitünün
amacına uygun olarak bölgede yetişen meyve cins ve türlerin den
turunçgiller,
yumuşak ve sert çekirdekli meyvelerden koleksiyon bahçeleri tesis
ettim.
Klonal seleksiyonla elde edilen üstün nitelikli çay fidanlarıyla
damızlık çay
bahçelerinin kurulmasına önayak oldum.
1924'den
beri de Zihni Derin
ile uzun süre beraber çalıştım.
Fakülte öğrenimim sırasında (1938-1940) Merkez Fidanlığındaki
laboratuarda Hoca
ile beraber çalışmalar yaptım. 1941 yılında fidanlıkta görevli iken
Fidanlık
Memurluğu, Çay Eksperliği, imalat Amirliği ve çay bölgelerinde görev
yapmıştım. Kamu kesiminde 37 sene hizmet verdikten sonra 1977
yılının
Haziran ayında kendi isteğimi emekli oldum.
- Sayın
Nurik,
çalışma hayatınızın hemen tamamı çayda ve çay yöremizde geçti. Bu uzun
ve
yorucu çalışma süresince acı tatlı bir çok anılarınız muhakkak ki
vardır.
Özellikle sizler Türkiye çay tarım ve sanayinin ilk kuruluş yıllarında
görev
yaptınız. Çay sektöründe sizin unutulmaz hizmetleriniz geçti. İlk
görev
yıllarınızdaki ilginç anılarınızdan Çaykur Dergisi okurlarına neler
söyleyeceksiniz?
- Sayın
Öksüz,
hatıralarıma başlamadan önce çaycılığımızın ilk günlerine kısaca
değinmek
isterim.
Yıl
1924, 406 sayılı kanun yürürlüğe girmiş ve buna
dayanılarak çeşitli meyve fidanları ile birlikte Batum'dan gelen yirmi
kilo çay
tohumu ile işe başlandı.
Bilinçli
olarak ele alınan çay tarımımızın ihtiyacı
için ilk büyük parti çay tohumu 1937 yılında gelmiş, faaliyete geçmiş
olan
narenciye fidanlığına ile kurulmakta olan Hayrat fidanlığına ekilmiş,
artan
miktarı ile de böl genin çeşitli yerlerinde numune bahçeleri tesis
edilmiştir.
Bu
işlerde
emekleri geçen Müdür, Ali Kemal Atilla ile çalışma arkadaşlarımın
çabalarına
değinmeden geçemedim.
Beraber
kader
birliği yaptığım arkadaşım ve meslektaşım sayın Kazım Kartal'ın
da değindiği gibi çay tarımı çok
güç şartlar altında yürütülerek bugünkü haline getirilmiştir. Bu
gelişmede
emekleri geçen Ali Kemal Atilla, Rauf Başar, Asım Zihnioğlu, Hüseyin Cahit Yılmaz,
Salih
Yılmaz, soyadlarını hatırlayamadığım Hakkı, Kazım ve Hilmi Somay,
Hilmi Alova
ve Şinasi Türel gibi gelmiş geçmiş meslektaşlarımızdan ölenlere rahmet
ile hayatta
kalanlara saygılarımı sunarım.
Yıl
1941, çay
tarımı ve işlemesi ile uğraşan o zamanki adı (Narenciye Fidanlığı)'nda
görevli
iken, evimin fidanlığa yakınlığı nedeniyle, müdür Hilmi Alova ile
beraber
rahmetli Zihni Derin'in nezaretinde gece gündüz demeden nöbetleşerek
fidanlıktaki ilk çay atölyesinde sabahlara kadar çay imalatını
yürütürdük.
Aynı
yıllarda
eleman yetersizliği nedeniyle mevcut elemanlar çeşitli işler de
çalıştırılırlardı. Benim de fidanlık işlerimin yanında üçüncü çay
bölgesi olan
Tuğlalı çay bölgesinin işlerini de yürütürdüm. Haftanın üç gününü
bölgedeki çay
dikim ve bakım işleri ile geçirirdim. O zamanın şartlarında bu işler
hep yaya
olarak görülürdü.
Yıl
1948,
bölgelerde çay dikim alanı 29888 dekardır. Gerçek miktarın bu kadar
olmadığı
kanaati mevcuttur. Müdür Şinasi Türel zamanında altı şar kişilik
ekipler
halinde çay bölgeleri taranmakta ve mevcut çaylıklar teker teker
ölçülmektedir.
İşte
böyle bir
zamanda benim ekip başkanlığını yaptığım arkadaşlarım ile beraber bir
gün
Salarha bölgesinin Kömürcüler köyünün tepesine tırmanıyoruz.
Hava
sıcak,
buram buram terliyoruz. Hiç unutmam, köyün tam tepesine tırmanmıştık
ki, ben
çamaşırlarımı çıkarıp atletimi sıkarak terini akıttım, ve bir dala
asarak
kurumasını beklerken diğer taraftan da öğle yemeğini yemeye başladık.
Bunu
anlatmaktaki amacım, çalışmalarımızı ne gibi şartlar altında
yürüttüğümüzü
hatırlatmaktır.
Çaycılığımızın
bugünkü hale gelmesinde alın teri döken bütün mesai arkadaşlarımın
çalışmalarını yad etmemi bir borç bilmekteyim.
-
Söyleşimiz
için tüm Çaykur per soneli adına teşekkür eder, bundan sonraki
yaşamınızda
sıhhat ve mutluluklar dilerim.
Kaynak:
Çaya
Gönül Verenler, Dr. Muharrem Öksüz, Çaykur Dergisi, Sayı:11, 1986
|