Horon Tanımı ve
Oyunların Oynanış Şekli
Rize’de oynanan halk
oyunlarına horon denilmektedir. “Horon(Yunanca),
Karadeniz Bölgesi’nde kemençe ile oynanan halk oyunu”10 dur. Horon
sözcüğü üzerinde gerek yazılış, gerekse kökeni hakkında türlü
düşünce ve görüşler ileri sürülmüştür. Şu yazılış ve söyleyişler
görülmüştür:
“Horon, Horan, Horun, Foron, Foran, Oran, Herom, Horum, Horam, Koran,
Korun.” Ayrıca; “Gürcüce “xorom”, saman yığını, henüz bağlanmamış kuru
ot veya buğday sapı demeti anlamına da gelmektedir. Antik Yunanca’da da
“horos”
kelimesi
dans, dansçı topluluğu, koro topluluğu”12 anlamında kulanılmaktadır.
Balkanlarda yaşayan Yörükler de benzer şekilde danslarını “hora tepmek”
olarak adlandırmaktadır.
Horonlar enstrüman eşliğinde (tulum, kemençe, mızıka, armonika,
davulzurna) oynandığı gibi türkü eşliğinde de oynanmaktadır. Sadece
erkekler, sadece kadınlar ya da kadın-erkek karışık olarak, düz bir
sıra halinde veya
halka oluşturularak oynanabilir. Köyden köye değişebilecek farklılıklar
içerebilirler. Rize’nin sahil kesimlerinde oynanan oyunlarda mızıka,
armonika ve
kemençe daha yaygındır. Tulumla oynanan oyunlara yüksek kesimlerde daha
sık
rastlanır. Mızıka, genellikle kadınların çaldığı bir enstrüman
olmuştur. Bu
nedenle kadınlar düğünlerde mızıka eşliğinde, yalnızca bayanların
oynadığı kız horonu’nu
sıklıkla oynarlar. Oyunlar karşılıklı türkü söyleyerek de sürdürülür.
Kadınlar
tarafından oynanan oyunlar, erkek horonlarından daha yumuşak olan ve
çökme
figürlerine yer verilmeyen oyunlardır. “Nanay” türündendir.
Kadın-erkek birlikte oynanan karışık horonlarda, yakın akrabalar
birlikte oynarlar. Bunlar rahat horon veya alaca horon diye
adlandırılırlar.
Yine bu oyunlarda çökme figürleri yoktur. Oyun, düz yürüme biçiminde
sürdürülür. Erkeklerin oynadığı horonların figürleri daha serttir.
Oyunların son bölümlerine doğru hareketler hızlanır.
Oyunlarda horon başı veya horon çeken kişi oyunu yönetir. Oyun içinde
komutlar veya uyarmalar vardır. Bunlar: Dik oyna dik, al aşağı al, yürü
yürü, al geri al, yaylan yaylan, at belini at, kalk oyna, savuş savuş,
gel içeri
seslen, al oyna yüksek, hop hop gibi sözlerle yapılır.
Giyim-Kuşam
Rize’de en çok kullanılan kumaş çeşitleri; Feretiko
ve ketan
(ketane-keten) denilen dokumalardır. Bu dokumalar daha çok içlik,
fanila gibi iç
giysilerde kullanılır.“Feretiko, Hint keneviri (kendir) ipinden el
tezgahında dokunan, Rize
kültürüne ve yöresine ait bir bez türüdür. "Rize bezi" diye de
adlandırılmakla birlikte bezin orijinal ismi Feretiko’dur.” “Geleneksel
Rize el dokumacılığının temelini teşkil eden feretikonun,
yöreye hakim olmuş olan İskitler (M.Ö.VIII.yy-M.Ö.IV.yy) tarafından
Rize
yöresi insanına kazandırıldığı düşünülmektedir.”
Erkek giyimi
Erkekler el dokuması şayak kumaştan “zıpka(zıvka)” giyerler. Alt
kısmı baldırı saracak şekilde dar, üst kısmı
geniştir. Zıpka’nın uçkur denilen kısımları kendir ipiyle düğmelidir.
Bele bir
kuşakla bağlanır. Kuşak, zıpka’nın üzerine bağlanır.
Zıpkanın üstünde yine
aynı kumaştan, basene uzadıkça genişleyen
(kruvaze), el örme biyelerle süslenmiş, uzun kollu “Cepken” giyerler.
Sağ ve sol tarafında birer cep vardır. Astarlıdır. Cepkenin içerisine;
açık olan kısmı boğaza kadar düğmeli, hakim yaka ve kolları manşetli
“gömlek” giyilir. Mintan veya içlik de denir. Başa “kukula”
denilen başlık takılır. Şayak kumaştan yapılır. Başa
takıldığında kulağın üstünden, düğümü uzun bırakılıp sarkacak şekilde
bağlanır.
Erkekler zangal adı verilen, yünden örülmüş çorap giyerler.
Yörede ayağa çarık giyilir. Çarıkların burunları sivridir. İneklerin
diz derilerinden yapılır. Çarık üzerine giyilen Çapula, deriden
yapılan,
kaliteli bir ayakkabıdır. Özel ustaları yapar ve zenginler
giyer.Giyilen farklı
ayakkabılar da vardır. Mes, Çizme, Kara Lastik, Hedik, gibi isimler
alırlar.
Kullanılan yere göre, işlevlerine göre giyilen ayakkabılar da
değişmektedir.
Aksesuar olarak belde köstekli saat, boyunda muska ve hamail
kullanılır. Bedende fişeklik önem taşır. Bazı erkekler tüfek
silmek için yağdanlık takar. Yağdanlıklar tunçtan madeni kaplardır.
Kadın giyimi
Kadınlar; kadife, basma veya poplinden yapılma düz entari dedikleri
giysiyi giyerler. Robalıdır ve sutaşı ile süslendirilmiştir. Hakim
yakalı ve
uzun kollu bir giysidir. “Foga”(Forka) olarak adlandırılmaktadır.
Kadınlar beline şal kuşak bağlar. Yün dokumadır. Şal kuşak, üçgen
yapılarak bağlanır.
Şal kuşak üçgen olarak bağlandıktan sonra “Kokneç” (koknuç) olarak
tabir edilen önlük takılır. Sutaşı ile süslendirilmiştir. Sahil
kesiminde giysi üzerine örtü olarak belden aşağı
çeşan(Keşan-Dolaylık) ve peştamal takarlar. Peştamal daha çok evli ve
yaşlı kadınların
kullandığı bir örtüdür. Bel örtüsü olarak da kullanılır. İnce çubuklu
desenleri vardır. Yüksek köylerde dolaylığın yerini, iklimin sert oluşu
dolayısıyla şal
kuşak alır. Şal kuşak daha çok kadınlar ve yaşlı erkekler tarafından
kullanılır. Entarinin altına şalvar giyilir. Dize kadardır. Pamuklu
kumaştan
dikilir.
Kadınlar başlarına siyah çember ve renkli poşi bağlarlar. Poşi, siyah
çemberin üzerine bağlanır. İki ucu arkadan öne
getirilerek önde çevrilir ve alın üstünde düğüm görüntüsü oluşturulacak
şekilde bağlanır.
Ayağa giyilen çorap yünden yapılır ve dize kadar çıkar. Ayrıca ayakkabı
olarak, inek derisinden yapılmış olan çarık giyilir.
Boğazları açık ve uçları sivridir.
Boyunlarını genellikle altın takılarla süslerler. Kurdeleye bağlanıp
takılan altınlara da beşli denir.
Horon Hikâyesi
Karadeniz’de düğünlerde horonun farklı bir yeri vardır. Sabah başlayan
oyunlar akşama, hatta ertesi günü akşamına kadar devam ettiği çok
olurdu. Oyuna bir girildi mi bırakılmaz, ancak yoruldu mu şöyle bir
nefeslenmek için oyundan çıkılır, yerini hemen sıradaki alırdı. İşte
böyle bir düğünde, Fadime yorulmuş, horondan çıkmıştı, o anda evi
hatırına gelir, eve gider, bakar evde yemek kalmamış, yiyecek bir şeyde
yok. Ambarın anahtarı da kocası Temel de. Ehh.. Temel de düğünde. Hemen
düğün evine gider. Temel horonda. Fadime kocasına durumu anlatmaya
çalışır. Temel oralı olmaz. Oyuna devam eder. Fadime yavaş yavaş
kızmaya başlar. Temel’e çıkışır:
- Adam, anahtarı ver da!; evde yiyecek bi şey kalmadı, çocuklar
açlıktan geberiyi.
Temel horon'dan çıkmadan, horon havasın da uyar biçimde, türkü ile şu
karşılığı verir:
Al belumden belumden
Al gerumden gerumden.
Fadime anahtarı kocasının belinden alır, eve gelir, ambarı açar,
çocukları yedirir. Ancak, tarlaya gitmesi gerektiğinden anahtarı da
Temel'e vermek gerekir. Yine bir koşu düğün evine gelir. Hala oyunda
olan Temel Fadimeyi görür ve istifini bozmadan, türkü ile:
Koy belume belume
Gene eski yerune...
Fadime, anahtarı oyunu bırakmayan kocasının beline bağlıyarak, tarlaya
gider. Akşam ezanıyla eve geldiğinde Temel de düğün evinden yeni
dönmektedir. (2)
Kaynaklar:
1) Rize Halk Oyunlarının Hareket Cinsinden İncelenmesi, Banu GÜNAY
GÜNGÖR, Haziran 2006
2)Süleyman Kazmaz, ÇAYELİ Geçmiş Günler ve Halk Kültürü, s.184-187; Ali
Karaali, 1938 Rize Doğumlu, Okur-Yazar,Dağbaşı Mah. İkamet etmekte;
Hüseyin Burak, 1955 Rize Doğumlu, İlkokul Mezunu, Merkez, Esnaf
|