Batıl İnanışlar
Bölgeye has bir yaşam tarzından kaynaklanmaktadırlar. Ortaya çıkış nedenleri bilinmemekle beraber ancak biraz üstünde düşünülürse bazen bir uyarı bazen bir terbiye şeklinde, bazende o zaman bilinmeyen bilimsel nedenlerle temellendirmek mümkün olabilmektedir.

Çocuklarla ilgili

  • Ocaklıkta zincir sallandırıldığında ineğin, boş beşik sallandırıldığında çoçuğun başı ağrır. Bu çocukların boş zinciri ve boş beşiği sallandırmamaları için papılmış bir terbiyedir. Zincir sallanırsa sağa sola çarpmasından dolayı ocakta pişen yemeklerin içersine toz düşebilir. Beşik sallandırıldığında da özel bölümde bebek dışkılarının birikmesi için konulan ğavroz denilen kutu düşebilir.
  • Çocuğa kömür sürüldüğünde nazarlanmaz.

  • Çıpayı (göbek kordonu) kesen ebenin huyu çocuğa geçer.

  • Sidiği kötü kokan çocuğun huyu da kötü olur.

  • Çocukların çekilen dişi, evin çatısına atıldıktan sonra kargalar bu dişi alır, yenisi çıkar.

  • Anne elini cebine, entarisine ya da eteğine sokup çıkardıktan sonra çocuğunun sırtını okşarsa nazar bozulur.

  • Bebek veya çocuğun üzerinden aşılıp geçirilirse boyunu alınır "basılır"  tekrar geri gelirse boyu geri verilir.

  • Közde pişirilen mısr ikiye ayrılır, ortasından bir çocuk geçirilir. Yarısı bir çocuğa, yarısı da öbür çocuğa verilir.

Hamilelikle ilgili

  • Hamile kadın pasmanika (patlamış mısır) fazla yerse doğacak çocukta cilt hastalığı olur.

  • Hamile kadın çocuk karnında oynayana kadar tavuk yediklerinde doğan çocuğun boğazından problemi olur.

  • Hamile kadınlar şeftali yediklerinde doğacak çocuk tüylü olur

  • Hamile kadın ayva yerse, doğacak çocuğun düşük yanaklı, nar yerse pembe yanaklı, muz yerse gamze yanaklı olur.

  • Baykuş mahallede "hohori" şeklinde öterse o mahalledeki hamile kadının erkek, "kivici" şeklinde öterse kız çocuğu doğurur.

  • Küçükayı'nda düğün yapıldığında doğacak çocuk ufak olabilir.

  • Hamile kadın ciğer yerse doğacak çocuklar hasta olur. (Ciğer yüksek miktarda A vitamini içerdiği için gelişmekte olan embriyoda fiziksel ve zihinsel bozukluklara yol açabilir.)

  • Hamile iken ciğer yiyen kadının çocuğu benekli olur.

  • Tırmata (ekmek kırıntısı) yiyenin çocuğu güzel olur, yemeyenin erkek çocuğu olmaz.

Kısmetle İlgili

  • Ters döndürülen değirmen taşında öğütülen tuz ve mısır unundan yapılan, koleti yenirken "kısmetim neredeyse o kapıdan  su içeyim" diyen genç kız rüyasında o evi görür.

  • Bir genç kız ilk kez misafir gittiği evden gizlice aldığı bir ekmek parçasını okuyup yediğinde, o gece kısmetini görür.

  • Gelinliği gelin giymeden bir genç kız giyerse kismeti açılır.

Ölümle İlgili

  • Pardinin  bir eve yakın bağırıması o evden birinin öleceğine işarettir.

  • Köpek eve yakın uzun uzun ulursa o evden birisi ölür.

  • Cenaze geçerken cenazeden daha aşağıda kalmanın çocuk ve kadınlar üzerine etkisi vardır. Halsizlik olur.

  • Ölünün ruhunu teslim ettiği odada kırk gece lamba yakılır.

  • Ölü çarşıdan gelen ham sabunla yıkanır.

Maraz

  • Yeni evli gelin üzerine kibrit taşırsa marazlanmaz.

  • Gece dışarı işeyen çarpılır.

  • Akşam namazından sonra, kadınlar pencereden veya kapıdan eşya silkelerse çarpılır.

Çeşitli inanışlar

  • Akşamdan sonra tırnak kesmek, aynaya bakmak, ağaca çıkmak iyi değildir.

  • Cuma günleri ev süpürülmez

  • Elbise, kişi üzerinde iken dikilmez; kişinin üstünde iken yama vurulmaz. Böyle yapılırsa o kişinin ömrü dikilmiş olur.

  • Eşyası kaybolan kişi, şüphelendiği kişilerde olmak üzere bir çok kişiden fasulye toplar. Fasulyelerin üzerine okunur, nemli bir yerde bekletilir. Fasulyeler nemden kabarıp kabuğu çatlamaya başlayınca eşyayı çalan hırsızında karnının şişip, çatlayacağına inanılır.

  • Çakallar uluduğunda, hava açıksa yağmur yağar, kapalıysa güneş açar.

  • Sağ eliniz kaşınırsa ummadık yerden para gelir, sol kaşınırsa ummadık yere para verirsin.

  • Yemek kepçesini çok yalayan kişinin düğünü kar veya yağmura rastlar.

  • "Dili doğuran", anasına, "Ana dilim doğurdu" dediğinde, anası da, " Tukur da at oni" diyerek karşılık verdiğinde, dili doğuran da "Tu" diye tükürdüğünde ve bunu üç defada tekrarlarsa dili iyileşir.

  • Leyleği senenin baharında ilk kez uçarken görenler, baharda çok seyahat eder, otururken görenler etmez.

  • İncir ağacının odununu yakmak iyi değildir; uğur getirmez.

  • Çürük ayının (Temmuz) son haftası ile Ağustos'un ilk haftasına rastlayan 10 günlük süresi içinde yıldırım çakması kadar kısa öyle bir an vardırki; o an geldiğinde suyun içeresinde olan canlı cansız her şeyi etkliler. Şayet insan o anda su ile temas halinde ise su değen yerleri benek benek olur. Bu olaya "behur" denilmekte ve bu süre içersinde suya bir çivi veya herhangi bir demir atılırsa behuru çeker, zarar ortadan kalkar.

  • Kurbağalar bağırınca yağmur yağar. (İnsan teninin hissedemediği ince yağmur damlacıklarını kurbağalar hisseder.)

Güneş Duası

Rize’nin özellikle yüksek kesimlerinde, yaylalarda yapılan bir uygulamadır. Bölgede hava uzun süre kapalı kaldığı zaman, sisin (bulutların) dağılması ve güneşin yüzünü göstermesi için “güneş duası” yapılır.

Bir çalı süpürgesine kollar takılıp elbise giydirilir (özellikle kırmızı olur) ve başına puşi bağlanır. Hazırlanan bu kuklaya (korkuluğa) “bubirdak, ebe bubrik, bublik, ablik-bublik” gibi isimler verilir. Çocuklar bubirdağı alıp, maniler söyleyerek kapı kapı dolaşır ve un, yağ, tuz, şeker, kaymak gibi yiyecekler toplarlar.

“Baba bubrik ne ister
Allah’tan güneş ister
Veren cennet hatuni
Vermeyen cehennem kütuği”

“Bubirdağım bur ister
Kaşık kaşık yağ ister
Kadelden kaymak ister
Un torbasından un ister
Kintamandan tuz ister
Allah’tan kırmızı güneş ister.”

“Ablik-bublik ne istersin?
Bir kaşık yağ isterim
Tekneden kaymak isterim
Verene bir koç oğlan
Vermeyene kör, topal kız
O da yansın ateşe.”

Toplanan yiyeceklerden helva ve höşmer yapılıp yenir. Yemekler pişerken yağından, suyundan çevreye ve havaya atılarak “Allah’ım yarın kırmızı güneş ver” denir.

Kaynaklar:

1) Rize Kültür Derlemeleri, Rize Halk Eğitim Müdürlüğü Yayınları, Rize, 1999

2) Süleyman Kazmaz, Çayeli, Geçmiş Günler ve Halk Kültürü, Ankara,

3) Her Yönüyle Güneysu, Rize, Hakan Şeker Tavukçuoğlu, 1996

4) Güneyce Rize Sözlüğü, İsmail Kara, 2014, 2. Baskı, Dergah Yayınları