Karlsuhre Müzesi Osmanlı Hikayeleri Osmanlı Resimleri Osmanlı Sultanları
    
Babası : Sultan III. Mustafa
Annesi : Mihrişah Sultan
Doğduğu Tarih : 24 Aralık 1761
Padişah Olduğu Tarih : 7 Nisan 1789
Tahttan İndirildiği Tarih : 29 Mayıs 1807
Öldüğü Tarih : 28 Temmuz 1808

Sultan III. Selim Han

III. Mustafa’nın Mihrişah Sultân’dan Aralık 1761 yılında dünyaya gelen III. Selim, amcasının cephelerdeki duruma üzülerek beyin kanaması geçirmesi ve vefat etmesi üzerine Osmanlı tahtına Recep 1203/Nisan 1789 tarihinde oturdu. İslâmî ilimlere vukûfu, şiir, hat ve diğer güzel san’atlardaki mahâreti ve kısaca kültürü açısından, denilebilir ki, 1595’de vefat eden III. Murad’dan sonra gelen Padişahlar içinde bir numaradır. III. Selim, aynı zamanda dirâyetli, merhametli ve ıslâhâta taraftar olan bir Padişahtır. Geldiğinde sadrazamlık koltuğunda Koca Yusuf Paşa’nın bulunması ve sonra da uzun müddet Kaptan-ı Deryalık görevinde bulunan Cezayirli Gâzî Hasan Paşa ile çalışması, onun için büyük bir fırsat olmuştur. Damad Melek Ahmed Paşa ise, III. Selim ile birlikte nizâm-ı cedîd mücadelesini veren sadrazamdır.

Saltanat III. Selim’e intikal ettiğinde, cephelerde durum çok kötüydü. Zira Rus ve Avusturya cephelerinde savaş bütün hızıyla devam ediyordu. Boğdan sınırlarındaki Fokşani Meydan Muharebesinde, Kemankeş Mustafa Paşa kumandasındaki Osmanlı orduları, Rus ve Avusturya kuvvetlerinin iki taraflı saldırıları üzerine ağır bir hezimete uğradılar (1203/Ağustos 1789). Bunu Rusların galibiyeti ile sonuçlanan Boza (Buzaov) mağlubiyeti takip etti (Eylül 1789). Ruslar Boğdan’ın başşehri Yaş’ı işgal ederken, Avusturyalılar da Bükreş’i teslim alıyorlardı (Ekim 1789). III. Selim’in askerlere hitâben kaleme aldığı ve İslâm’daki gazâ ruhunu hatırlatan hatt-ı hümâyûnu da müessir olamadı.
Osmanlı kuvvetleri, Eflak’a bağlı Yerköyü’nde Avusturya kuvvetlerini mağlup etseler de, Tuna’nın güneyine çekilmek durumunda kaldılar. Ruslar, Besarabya ile Dobruca arasındaki Osmanlı savunma merkezlerini, bazı kayıplar ve mağlubiyetlerle birlikte ele geçirmiş oldu (İsmail, Kili, Tulça gibi, 1790). İsveç’le yapılan ittifak Osmanlı Devleti’nin hiç işine yaramadı. Bu sırada 1789 Fransız İhtilalinin olması, Osmanlı Devleti’ni rahatlattı ve Avusturya sulh andlaşması istedi. Ağustos 1791’de imzalanan Ziştovi Muâhedesi ile Avusturya-Osmanlı Harbi sona erdi. Böylece tarihteki son Alman-Türk savaşı sona erdiği gibi, Alman kuvvetler, Belgrad başta olmak üzere işgal ettikleri yerleri Osmanlılara iade ettiler. Osmanlı Devleti ile başbaşa kalan Rusya da sulha yanaştı ve Ocak 1792 tarihinde imzalanan Yaş Andlaşması ile Özü ve Hocapaşa (Odesa) gibi bazı sahil şehirleri Ruslara bırakılarak, Osmanlı-Rus savaşına da son verildi.

Cephelerde kaybeden Osmanlı Devleti, sosyal, hukukî, iktisâdî ve özellikle de mağlubiyetlerin birinci sebebi sayıldığından askerî ıslâhatları düşünmeye başladı. Zira devlet, dış düşmanlara karşı vatanı müdafaa ederken, iç durum hiç de iyi değildi. Anadolu’da derebeyleri, Rumeli’de a’yânlar ve cephelerde savaşan yeniçeri grubu, devlet için büyük bir belâ haline gelmişti. Osmanlı ordusunun ve hatta bütün devletin yeniden düzenlenmesi gerekiyordu. Osmanlı Devleti, gerileme devrini tamamlayarak artık yıkılmanın sancılarını çekmeye başlamıştı. Bu yıkılış emârelerinin sebeplerinin Kur’ân’a aykırı olarak yaşanan sefâhet, halkın vergi yükünün altında ezilmesi, müminlerin kalbinden devlete muhabbetin çıkması ve yardım duyguları yerine kin ve nefret duygularının fışkırmaya başlaması olduğunu, aklı başında olan herkes biliyordu. Osmanlı Devleti, nizâm-ı cedîd tabir edilen yeni bir düzenlemeye muhtâc idi. Ancak bu nasıl yapılacaktı? Bu konuda tamamen mevcut düzeni değiştirmek isteyenlerin görüşü esas alındı ve 24 Şubat 1793’de Nizâm-ı Cedid resmen bir Hatt-ı Hümâyûn ile ilan edildi.

Nizâm-ı Cedid de fayda vermedi. Osmanlı Devleti devamlı kan kaybediyordu. 400 yıldır dost devlet olarak bilinen Fransa’nın başına geçen General Napolyon Bonaparte, 1797 yılında Venedik Cumhuriyet’ine son vererek Osmanlı Devleti’ne komşu haline gelmişti. Bununla da kalmadı ve harp ilan etmeden Mısır İskenderiye önlerine geldi (Temmuz 1798). Görünürde, Padişaha itaat etmeyen Memluk Beylerini cezalandırmak için gelmişti; ancak buradan Kahire’ye hareket etti. Mısır Beylerbeyisi Ebu Bekir Paşa ile yaptığı Ehrâmlar Muhârebesini de kazandı. Bunu gören Osmanlı Devleti, Eylül 1798’de Fransa’ya harb ilan etti. İngilizler de tabiî müttefik oldu. Şubat 1799’da Filistin’e doğru ilerleyen ve Gazze ile Yafa’yı teslim alan Bonaparte, Akka’da Cezzâr Ahmed Paşa tarafından durduruldu. “Akka’da durdurulmasaydım, bütün şarkı ele geçirirdim” diyen General, İstanbul’dan bir ordunun Mısır’a doğru geldiğini duyunca Paris’e döndü. Haziran 1801’de Mısır’ın Tahliyesi Mukavelesi imzalandı ve Osmanlı ordusu Mısır’a girdi. Böylece III. Selim’e de Gâzi ünvanı verildi. Bunu, Nizâm-ı Cedidci Gâlib Paşa’nın Haziran 1802 tarihinde imzaladığı Paris Mu’âhedesi takip etti.

Bu arada Arabistan’da ortaya çıkan Vehhâbîlik hareketi de Osmanlı Devleti’ni ciddi manada rahatsız ediyordu. Bunu ayrıca inceleyeceğiz. Mısır’da Memluk Beyleri nasıl bertaraf edilir diye düşünülürken, Mısır’a gittiğinde (1799) asla Arapça bilmeyen ve Arnavud olan Mehmed Ali Ağa, bu beylikleri bertaraf etmek ve Hicaz’daki problemi çözmek için kullanıldı. Vehhâbileri bertaraf etmek ümidiyle kendisine Temmuz 1807 yılında Mısır Beylerbeyiliği verildi.

Bu arada, Fransız ihtilâlinin milliyetçiliği tahrik etmesi sebebiyle 1806 yılında Sırplar ihtilâl çıkardılar. Bunda yeniçerilerin Hıristiyan tebe’aya kötü muâmelesinin de etkisi vardı. Zaten Rumeli’de hâkim olan da devlet değil, a’yân denilen zorbalar idi. Vidin’de Pazvandoğlu Osman Ağa, Ruscuk’da Tirsiniklioğlu İsmail Ağa ve benzeri zorbalar büyük güç kazanmışlardı. Bunların üzerine gönderilen ve kısa zamanda haklarından da gelen Kadı Abdurrahman Paşa geri çekilince, hem halk rahatsız oldu ve hem de Sırp İhtilâli azıttı. Avusturya bu ihtilâli kışkırtıyordu. Ancak lider Kara Yorgi, 1804’de Ruslara yanaştı. Aralık 1806’da Belgrad’ı ele geçirdi ve Rusya da, Kaynarca’daki hakkını kullanarak Osmanlı Devleti’ne harp ilan etti. Bender, Hotin, Akkerman ve Kili işgal edildi. Resmen Osmanlı-Rus Savaşı başladı. Silistre valisi Alemdâr Mustafa Paşa, Rusları iki defa yenince, İngiltere Rusların yanında savaşa girdi. Şubat 1807’de İngiliz donanması İstanbul önlerine kadar geldiyse de, hemen geri döndü ve bu sefer Mısır’a yönelerek İskenderiye’yi işgal etti (Mart 1807). Mehmed Ali Paşa İngilizleri durdurdu. Diğer taraftan Rus cephesine gönderilmek istenen Nizâm-ı Cedid askerlerini kapıkulu ocağı neferleri kabul etmiyordu. Düşman vatanı işgal ederken, ordu birbirine girmişti. Ordu, devletin başına belâ olmuştu.

Önceleri Nizâm-ı Cedid’e taraftar olan ve en azından ses çıkarmayan âlimler, Nizâm-ı Cedid ricâlinin suiistimallerini ve ahlaksızlıklarını görünce, aleyhe geçmeye başladılar. Kasım 1806’da Şeyhülislâm olan İshak-zâde Mehmed Atâullah Efendi, âlimleri Nizâm-ı Cedid grubuna ve hatta Padişah’a karşı tahrik etti. İş çığırından çıktı ve Padişah, İslâma aykırı bazı fiilleri yapmakla (mesela ney üflemesi ve tanbur çalması, kız kardeşlerinin ve hanımlarının Avrupâî bir hayat yaşamaya başlamaları gibi) suçlandı. 25 Mayıs 1807’de Kastamonulu Kabakçı Mustafa denilen bir neferi kendilerine reis tayin eden yeniçeri yamakları, 19 yıl sürecek olan bir iç isyanı başlattılar. III. Selim hâlim ve selim birisi olduğu için, kan dökmeğe değil taviz vermeğe taraftardı. Bu sebeple 28 Mayıs 1807’de Nizâm-ı Cedid’i ilga etti ve bir gün sonra da kendisi tahttan indirildi. Yerine Padişahın amca-zâdesi olan IV. Mustafa tahta çıkarıldı.

KADIN EFENDİLERİ: 1- Nef‘-i Zâr Baş Kadın Efendi. 2- Hüsn-i Mâh Baş Kadın Efendi. 3- Zîb-i Fer‘ İkinci Kadın Efendi. 4- Âfitâb Üçüncü Kadın Efendi. 5- Re’fet Dördüncü Kadın Efendi. 6- Nûr-i Şems Kadın Efendi. 7- Gonca-nigâr Kadın Efendi. 8- Dem-hoş Kadın Efendi. 9- Tab‘-ı Safâ Üçüncü Kadın Efendi. 10- Ayn-ı Safâ Kadın Efendi. 11- Mahbûbe Kadın Efendi. İKBALLERİ: 12- Meryem Hanımefendi. 13- Mihribân Hanımefendi. 14- Fatma Fer‘-i cihân Hanım Efendi. Çocukları olmadı .

Kaynak: Osmanlı Araştırmalar Vakfı

06.04.1789 Sultan I. Abdülhamid’in ölümü.
Sultan III. Selim’in Padişah olması.
07.06.1789 Koca Yusuf Paşa’nın azli, Hasan Paşa’nın sadareti.
11.07.1789 Osmanlı-İsveç ittifakı.
01.08.1789 Fokşan bozgunu ve Arnavutların ihaneti.
23.09.1789 İsmail zaferi.
08.10.1789 Belgrad’ın Avusturya’nın eline geçmesi.
09.12.1789 Hasan Paşa’nın azli, Cezayir’li Hasan Paşa’nın sadareti.
30.01.1790 Osmanlı Prusya ittifakı.
29.03.1790 Veziriâzamın ölümü, Şerif Hasan Paşa’nın sadareti.
08.06.1790 Yerköy zaferi.
30.10.1790 Kili ve daha sonra İsmail Kalesi’nin düşman eline geçmesi.
14.02.1791 Hasan Paşa’nın idamı.
Bosna Valisi Yusuf Paşa’nın sadareti.
10.07.1791 Maçin’in düşman eline geçmesi.
04.08.1791 Ziştovi barışı.
09.01.1792 Yaş andlaşması.
04.05.1792 Yusuf Paşa’nın azli, Damad Melek Mehmed Paşa’nın sadareti.
24.02.1793 “Nizam-ı Cedid”in (Yeni Asker) kurulması.
19.10.1794 Mehmed Paşa’nın azli, İzzet Mehmed Paşa’nın sadareti.
26.11.1797 Pazvandoğlu İsyanı’nın bastırılması kararı.
19.06.1798 Tulon Limanı’ndaki Fransız Donanması’nın Akdeniz’e açılması.
27.06.1798 İngiliz Donanması’nın İskenderiye önüne gelmesi.
02.07.1798 Mısır seferinde Napolyon’un İskenderiye’yi işgali.
28.07.1798 İngiltere-Rusya ve Osmanlı İmparatorluğu arasında Fransa’ya karşı ittifak yapılması.
01.08.1798 Ebukir Deniz Muharebesi, İngiliz zaferi.
30.08.1798 İzzet Mehmed Paşa’nın azli, Ziyaüddin Paşa’nın sadareti.
02.09.1798 Fransa’ya harp ilânı.
10.02.1799 Napolyon’un Suriye üzerine seferi.
21.05.1799 Akka zaferi, Napolyon’un geri çekilmesi.
25.07.1799 Abukir bozgunu.
22.08.1799 Napolyon’un Mısır’dan Fransa’ya kaçması.
21.03.1801 “Cezair-i Seba Cumhuriyeti”nin kurularak Osmanlı himayesine geçmesi.
Osmanlı-Rus Donanması’nın Mısır önlerine gelmesi.
27.06.1801 Mısır’ın Fransızlar tarafından tahliyesi.
Fransız Donanması’nın bir kısmının Mora Adası’nda yerleşmesi.
Osmanlı – Fransa barışı.
30.04.1803 Yusuf Paşa’nın azli, Hafız İsmail Paşa’nın sadareti.
20.04.1805 Mora Yarımadası’nda isyanlar.
Mehmed Ali Paşa’nın Mısır Valiliği.
08.07.1805 Kavalalı Mehmed Ali Paşa’nın Mora isyanını bastırmak üzere görevlendirilmesi.
24.09.1805 Osmanlı-Rus Andlaşması’nın uzatılması.
14.10.1805 İsmail Paşa’nın azli, İbrahim Hilmi Paşa’nın sadareti.
13.12.1805 Sırp İsyanı ve Belgrad’ın isyana katılması.
22.12.1805 Rusya’ya Harp ilânı.
20.02.1807 İngiliz Donanması’nın İstanbul önlerine gelişi.
20.03.1807 İskenderiye’nin İngilizlere teslim oluşu.
12.04.1807 Ordu’nun Rus seferine hareketi.
25.05.1807 Kabakçı Mustafa olayı.
Asilerin sarayı ele geçirmeye çalışmaları.
İsyanın büyümesi, asilerin Padişah Taht’tan inmedikçe isyana son vermeyecekleri uyarıları ve neticede III. Selim’i Taht’tan indirmeyi başarmaları.
28.07.1808 IV. Mustafa’nın Padişah olması.