Namaz, İslâm’ın
ilk şartlarından biridir. Bu şartta ihmal ve kusur mâzur görülemez.
Ancak,
ihmal edenler daha fazlasına gitmeyip tevbe, istiğfarla hemen namaza
başlamalı,
geçmiş namazlarını da kaza etmeliler.
Vaktinde kılınamayan namazları, kaza etmekle
namaz
borcundan kurtulunur, üzerinde ibâdet mükellefiyetinin yükü kalmaz.
Lâkin, bu
kaza namazları, vaktinde kılınan namaz gibi sevaba vesile olmaz.
Yâni, kaza namazında sadece borçtan kurtulmak
bahis
mevzuu iken, vaktinde kılmakta, hem borçtan kurtulma, hem de sevabına
nâil olma
bahis mevzuudur.
Ayrıca namazları kazaya bırakmak da günah-i
kebâirdendir.
Yâni büyük günah. Namazın bu ehemmiyetinden
olacak ki,
okuyucumun yazdığı hadîste:
"Bir vakit namazı terkedene seksen sene azâb
olunacaktır,
seklinde hüküm yer almıştır."
Buradaki seksen sene, çokluktan kinâyedir.
Kesin
müddet degildir. Zaten hadîslerdeki vakit, tarih gibi belli gün ve
müddetler,
kinâye ve mecâz olurlar, çizgi şeklinde belli vakti, belli tarihi
bildirmezler.
Sabah namazını güneşten sonraya bırakanın da
ayni
uzunlukta azâba çarpılıp çarpılmayacağı sualine gelince:
Hadîste zikri geçen uzun zaman azabı, namazı
kaza eden
için olmayıp, terk eden içindir. Tamamıyla terk başka, kaza baska. Bu
sebeple,
bâzen namazı vaktinde kılamayıp da güneşten sonraya bırakmış olanlar,
hemen
sünnetiyle birlikte güneşten 45 dakika sonra kaza edecekleri için,
azaba
uğramazlar. Ama, vaktinde kilmiş sevabı da alamazlar.
Çünkü kaza etmelerde tehir günahından
kurtulur, ama
vaktinde kılma sevabı alamaz.
Nitekim bir mâneviyat büyüğünün gece evinde
yangın çıkmış,
konu komsu birleşip sabaha kadar eşyasını kurtarmış, yangından ziyan
görmesine
mani olmuşlar. Ama o zat bütün bunlardan sonra yine durmadan gözyaşı
döküyormuş.
Sormuşlar:
- Hazret, neden ağlayıp duruyorsunuz,
baksanıza bütün eşyanız
güneş doğuncaya kadar dışarı çıkarıldı, tamamen kurtarıldı? Siz
ağlamalı değil,
sevinmelisiniz.
O zat su cevabi vermiş:
- Ben onlar için ağlamıyorum. Beni ağlatan
şey, kırk
senedir güneşten sonraya bırakmadığım namazımı bugün kazaya bırakmış
olmamdır.
Onun için ağlıyorum.
Eşya dediğin ne ki, el kiri, bugün var,
yarin yok,
yahut bugün yoksa yarın vardır.... Ama namazı kazaya bırakmanın günahı!..
.Ahmed
Şahin |