Kuşburnu
Cengiz Çiftçi
Kuşburnu Nedir?
Bitkisel Özellikleri
Kimyasal Özellikleri
Ülkemizde Yetiştirilen Türleri
Yabani Kuşburnu & Rosa Rugosa
Şifa Kaynağı  Olarak Kuşburnu


Yetiştiricilik

Kuşburnu Yetiştiriciliği
Nerelerde Yetiştirilir?
İklim İstekleri 
Toprak İstekleri
Ne Zaman Dikilir? 
Nasıl Dikilir?

Kuşburnunun Diğer İstekleri
Dikim Sonrası Bakım
Kuşburnunun Çoğaltılması
Fidan Seçimi
Hasat
Muhafaza ve Kurutma
Kullanım Alanları

Arıcılıkta Kuşburnu
Erozyon Önleyici Olarak
Gül Anaçı Olarak
Kuşburnu Çayı
Kuşburnu Marmelatı
Peysaj Düzenlemelerinde
Kuşburnu Reçeli
Sanayide Ekonomiye Faydaları
Sosyo Ekonomik  Faydaları
Köylüye Getirisi




Kuşburnu Nedir?


Foto: Deniz Doğan
HABİTÜSÜ : Rosaceac (Gülgiller) familyasının Roba Diease alt familyası kapsamına giren Kuşburnu, çok yıllık bir bitkidir.

Kuşburnu genel olarak Fruktus Rosae denilen gül meyvesidir. (Ateş,1992) 

Halk arasında: Yabangülü, Şillan, Deligül, Gülburnu, Gülelması olarak da bilinir. Çalı formundadır. Peyzaj açıdan hoş görünümlü, gülgillerden,ekonomik ömrü; 30-40 yıldır.

Yaşam süresi ise çok uzundur. Doğada 300 yıllık kuşburnu çalısı olduğundan bahsedilmektedir. (Nilson,1972 ; İlisu,1992)
Bitkisel Özellikleri

Foto: Cengiz Çiftçi

Foto: Deniz Doğan

Foto: Cengiz Çiftçi
I- KÖK:

Kuvvetli bir kök yapısına sahiptir. Hem yüzeyde saçak kökleri, hem derinde 3m'ye kadar inen kazık kökleri vardır. Kökler, hastalık, zararlılar ve zor şartlara karşı mukavemetlidir. Kırmızı renkte ve yumuşak etli yapıdaki bu kökler boya sanayiinde de kullanılır. Çok bol kök sürgünü verir.

II- GÖVDE VE DALLAR: Gövdesi dikenli ve sağlam yapıdadır. 3 yaşına kadar ancak 1cm çap oluşturabilir. Bir Kuşburnu gövdesinin bilek kalınlığına ulaşabilmesi için onlarca yıl geçmesi gerekir. Bunun için bitkinin dış görünüşü ağaç tipi değil, ocak şeklindedir. Gövdeyle bütünlük gösteren dalları esnek ve genellikle dikenlidir. Rosa Rugosa türünün dallarındaki dikenler zararsızdır. Bu da hasadı kolaylaştırır.

Ocak çapı türlerine göre 1,5m (Rosa Rugosa) ile 3m (Rosa Canina) arasında değişir.

İlki mayıs başında, sonuncusu eylül sonunda olmak üzere 4 periyod açarlar. Kaliks (Çanak Yapraklar) uca doğru sivrilerek çok parçalı durum almıştır. Petaller beyaz yada pembedir. Stomalar çok sayıda (25 kadar) ve tüylüdür. Bol çiçek tozu üretirler.

Rosa Canina türünde Haziran ayında açan çiçekler 20 gün sonra meyveye döner. Rosa rugosa da ise mayıs başında açmaya başlayan çiçekler 40 günlük aralarla periyodlar halinde Ekime kadar sürdürürler. Bunun için kuşburnu ocakları yaz boyunca birçok gülden bile güzel görünürler. Bu da peyzaj çalışmalarında Rosa Rugosa türünün kullanılmasını sağlar.

III- YAPRAKLAR : Yapraklar elips şeklinde, dişli, 3 ve 5 yaprakçıklı yapraklar şeklindedir. Martta açan, kışın dökülen yapraklar sık ve arkaları dikenlidir. Mat-yeşil renklidir. Fazla hassas olmamakla beraber ülkemizde, hastalıklardan; küllenme, zararlılardan ise; kırmızı örümcek kuşburnu yapraklarında görülebilir. Mücadelesi kolaydır.

IV- ÇİÇEKLER :  5 Tac yapraklı çok hoş koku ve görünüme sahiptir. çift evciklidir. 3-4cm çapında müstakil bulunan çiçekleri beyaz ya da uçuk pembe renktedir. Rosa rugosa türünde ise 6-7cm çapında grup halinde bulunan çiçekler çingene pembesi renktedir.

V- MEYVELER : Kuşburnu meyvesi parlak kırmızı renkte, yumurtamsı veya yuvarlak şekildedir. İçi tüylü kılçıklı, 3-5gr. ağırlığında, 1-2cm uzunluğunda olan Rosa Canina meyvelerinin yanında, Rosa Rugosa meyveleri sadece et ve çekirdekten oluşan tüysüz yapısı, 6-8gr ağırlığı, 3cm'e varan çapıyla farklılık gösterir. Rosa Rugosa türü Kuşburnu meyveleri protein, şeker ve C Vitamini bakımından da üstünlük gösterir.

Rosa Canina'da ocağın her tarafına dağınık vaziyette bulunan meyvelerin hasadı zorken, Rosa Rugosa'da meyveler son yıllık sürgünün uçlarında salkım şeklinde olduğundan hasadı kolaydır. Etli meyveleri koyu kıvamdadır. Tatlı mayhoş tadı vardır.

Meyve içlerinde türlerine göre farklılık gösteren 10-60 adet çekirdek vardır. Rosa  Canina'nın meyve oluşumu Eylül ayı iken, Rosa Rugosada; Temmuz başı, Ağustos ortası, Eylül sonu ve Kasım ortası olmak üzere 4 defa meyve hasadı yapılır.

Meyveler: %11,39 oranında şeker, %9,82 protein (Nurhan Akyüz ve Ark.), 589mg/100gr C Vitamini (Rathore 1984) içerir.  Potasyum, Sodyum,  Kalsiyum, Magnezyum, Fosfor gibi vücuda gerekli elementler de içerir.

Kimyasal bileşimi ise:%1,7-3.0 sabit yağ, %11 pektin asidi,%2.0-2.7 taneli maddeler, %2.4-4.0 kül, %10.0-13.7 invent şekeri, %0.6-2.4 sakkaroz,%11.6-15.6 toplam şeker,%3 elma ve limon asidi,%0.038 oranında portakal sarısı renginde uçucu yağ taşır. %22.8-38.0 arasında değişen oranlarda su ihtiva etmektedir. Ayrıca eser miktarda Vanilin bulunur.

Kuşburnu meyvesi vitaminler bakımından da çok zengindir.

100gr meyvede:2,55-6,18mg Vitamin A,1700mg Vitamin C, Vitamin B1 ,Vitamin B2 ve flavonitler içerir.C Vitamini kadar önemli olan ancak üzerinde durulmayan P Vitamini özelliği gösteren Plavonitler 1100mg/100gr oranında bulunurlar (Yamankaradeniz 1983) 

Kuşburnu en çok C Vitamininin diğer hiçbir meyvede olmadığı kadar yüksek oranda olmasıyla dikkat çekmiştir.

Meyvesi lezzetli, tatlı ve mayhoştur. Tatlılığını veren şekerler; bilhassa glikoz, ekşiliğini veren sitrik ve malik asit, kokusunu veren asetik asit, rengini veren karotenlerdir. Ayrıca Provitamin A kaynağı olan Karotenler de renk maddesi olarak 3,8mg/100gr gibi fazla oranda bulunur. Bu da gıdaboyar madde olarak gıda endüstrisinde kullanılmasını sağlar.

Ülkemizde Yetiştirilen Kuşburnu Türleri
Ülkemizde doğal olarak bulunan Rosa türlerinin sayısının 24 olduğu 5 alt tür, 2 varyete ve 15 melezin bulunduğu, bunların yayılış alanları 'Flora Of Turkey' de belirtilmektedir.
Rosa Canina (En yaygını),
Rosa Nitida,
Rosa Xanthina,
Rosa Moschata Herrm. (Akdeniz Bölgesinde Yaygın),
Rosa Spinoissima L.
(Beyaz renkli, sahillerde yetişebilir),
Rosa Mikrophylla (Anavatanı Çin),
Rosa Primulina
(Çiçekleri açık sarı),
Rosa Helenae
(Çiçekleri açık sarı),
Rosa Virginiana
(150cm kök sürgünü yapabilir),
Rosa Setigera (Pembe çiçekli),
Rosa Rubiginoza
(Yaprakları ezilince koku verir),
Rosa Damascena
(En iyi yağ çıkarma gülüdür),
Rosa Rogosa
(Yılda  4 defa kılçıksız meyve verir).
Rosa Sempervines (Her dem yeşil),
Rosa Rubrifoliavillars (Sonbaharda kırmızı renkli yapraklı),
rosa canina
Rosa Canina


Rosa Nitida




Rosa Xanthina
Taze Kuşburnu Meyvesinin Kimyasal Özellikleri


Rosa Moschata Herrm

Rosa Moschata Herrm


Rosa Spinoissima


Rosa Virginiana
YABANİ KUŞBURNU İLE ROSA RUGOSA ARASINDA KARŞILAŞTIRMA
ROSA CANİNA
ROSA RUGOSA
  • Ortası tüysü kılçıklarla dolu olup üretimde kılçıklar istenmez
  • Kılçıklar kuşburnunun meyve olarak tüketilmesini zorlaştırır
  • Tüysü kılçıklar kesinlikle yoktur
  • Meyve sadece et ve çekirdekten oluşur
  • Haziranda çiçek açar
  • Ağustosta meyve oluşumu ile yılda bir kez meyve verir
  • İlki mayıs ortasında olmak üzere 4 kez  Çiçek açar
  • Sonuncusu  Kasım sonunda olmak üzere 4 kez meyve verir
  • Meyve iriliği ortalama 0,65cm3 olup şekli kızılcığa benzer
  • Meyve iriliği 1,5cm3 olup şekli küçük domatese benzer
  • Kış donlarına, aşırı sıcaklara, susuzluğa mukavemetlidir
  • Kısa süreli donlardan etkilenmese de  Ilıman iklimi sever
  • Yıl içine dağılmış  düzenli bir yağış rejimi ister
  • Bitkinin her yerinde bulunan çengelli dikenler hasadı zorlaştırır
  • Dikenleri  düz,sık ve küçüktür. Bir yıllık sürgünde ise zararsızdır. Bu özellikleri ile dikenleri hasada zorluk çıkarmaz
  • Meyveler çalının her tarafında tek tek , hasadı zor
  • Meyveler sürgün uçlarında salkım şeklinde, hasadı kolay
  • İlk ürünü 3. yıl verir
  • Asıl verime ise 5.yıl yatar
  • İlk ürünü birinci yıl verir
  • Asıl verime 3. yıl yatar
  • Yılda bir defa meyve alındığından dekara verim düşüktür
  • Yılda 4 defa meyve alınabildiğinden dekara verim yüksektir
  • Bitki ocak çapı ortalama 2,m olduğundan dekara daha az sayıda ocak tesis edilir. (3m*2m ara gb.)
  • Bitki ocak çapı ortalama 1,5m olduğundan dekara daha çok sayıda ocak tesis edilir. (2,5m*1,5m ara vb.)
  • Dikenli yapısı açık arazide çeper bitkisi olarak kullanılmaya müsaittir
  • Dikenli ama sıska yapısıyla bahçe aralarında çit olarak kullanılabilir
  • Uçuk pembe renkli taç yaprakları (çiçekleri) küçüktür
  • Çiçeğinin taçyaprakları iridir
  • Çingene  pembesi renkte olup, güzel görünüşü süs bitkisi olarak bahçe önleri  ve yol kenarlarında değerlendirilebilir
  • Endüstrisi için istenilen özellikleri daha azdır
  • Laboratuar verilerine göre kuru madde miktarı, şeker ve C Vitamini oranı  daha fazladır.
  • Soğuklama ihtiyacı vardır
  • Soğuklama ihtiyacı yoktur
  • Polen bolluğu ile 1 ay boyunca arıları kendine çeker
  • Polen bolluğu ile aralıklarla yılda 4 ay boyunca arıları çeker


Şifa Kaynağı Olarak Kuşburnu
kuşburnu
Foto: Cengiz Çiftçi

Foto: Deniz Doğan

Foto: Deniz Doğan

Foto: Deniz Doğan

Kuşburnu meyvesinin tıbbi ve beslenme değeri konusundaki bilgiler oldukça eskidir. Hipokrat zamanında iltihaplara karşı Ortaçağda ve daha sonraki dönemlerde kan tükürmelere, dişeti kanamalarına, böbrek meme safra taşlarına, tenyaya, yılancık hastalığına karşı kullanılmıştır.
(Baytop 1984)

Ayrıca şeker hastalıklarına, yan ağrılarına ve ishale karşı kullanımı çok yaygındır.

Ülkemizde de basur-hemoroid’e, raşitizme ve romatizmaya karşı şifa bulunduğundan dolayı kullanımı yaygındır. Etkin bir kan temizleyici,barsak yumuşatıcı, kurt düşürücü özelliğe sahip olan Kuşburnu, C Vitamini zenginliğinden ötürü vücudun gelişmesini düzenler.
(Yağmur ve ark. 1991)

C Vitamini, vücutta bağ dokusunun sağlam ve sıkı olmasını sağlayarak soğuk algınlığı, nezle, grip ve diğer ateşli hastalıklara karşı direncini artırır.

A ve E Vitaminleri ile birlikte antioksidan etki göstererek kanser riskini önler, ayrıca fenolik maddelerle birlikte damar cidarlarının sağlam olmasını sağlar. Sonuçta kanamaların önlenmesine yardımcı olur.

Kuşburnu meyveleri yüksek oranda birçok vitamin ve mineral madde içerirken bitkinin diğer organları ise tıbbi özelliğe sahip tanen, glikozit ve flovenitler  gibi organik maddeleri önemli miktarda içermektedirler.
(İlisulu 1992 )

Özellikle bitkisel gıdalarla sağlanan gıda posasıyla A, C, ve E vitaminlerine büyük işlevler yüklenmektedir. Refah toplumlarında stres, bedensel hareket yetersizliği ile birlikte işlenmiş, doğaldan uzaklaştırılmış, enerji ve protein yoğun gıdalarla beslenme  başta kalp damar rahatsızlıkları olmak üzere birçok müzmin hastalığı beraberinde getirmektedir. Bu yüzden beslenmeden söz edildiği yerde mutlaka yağ ve yağlı yiyeceklerin etkilerinin azaltılması, meyve ve sebzelerin olabildiğince çok tüketilmesi önerilmektedir.

Kuşburnu ve ürünleri özellikle askorbik asit yani C vitamini ve fenolik maddelere bağlanan P vitamini faktörü ile dikkat çekmekte ve tanınmakta ve halk tarafından şifa niyetiyle tüketilmektedir. Tarih boyunca Tıbbın  şifa olarak kullandığı en büyük kaynak: tabiat bitkileridir.
(Anon 1992; Cemeroğlu 1992)

Ankara Üniversitesi Eczacılık Fakültesi tarafından 1996 yılında ‘doğrudan basım yöntemiyle kuşburnu tozu ve C vitamini içeren tabletlerin basılabilme özelliklerinin incelenmesi’ konulu bir çalışma yapılmıştır. Bu çalışmayla ülkemizde, ithal edilerek satılmakta olan kuşburnu müstahzarına alternatif bir tablet formülü geliştirilmesi amaçlanmıştır. Bu amaçla kuşburnu bitkisinden elde edilen kuru toz ve C vitamini etken madde olarak kullanılmış,çalışma başarıyla sonuçlanmış ve kuşburnu içerikli C vitamin sandoz tabletleri üretilmiştir.

Bu meyve Hipokrat zamanında iltihaplara karşı ortaçağda kan tükürmelere, dişetleri kanamalarına karşı, böbrek, mesane, safra taşlarına, tenyaya, yılancığa, şekere yan ağrılarına, ishale karşı kullanılmıştır. Bizde de basura ateşli hastalıklara karşı kullanılmakta, dinçlik verici özelliğinden ötürü zinde kalmak için çayı içilmektedir.

Günümüzde bu meyvenin başlıca önemi içinde çok miktarda C ve P Vitamini içermesidir.

C vitamini Şayet yeteri derecede alınmazsa vücutta kifayetsizlik belirtileri başlar. Bunu da konnektif dokudaki aksaklık yapar. Zira böylelerinde intersellüler  sement maddesinin normal depolanması aksar. Kanama istidadı başlar. Yaraların iyileşmesi uzar. Osteoblasiat layıkı vechile doku yapamaz. O zaman da kemik tuzları yeter derecede depolanamaz. Neticede skobüt hastalığı meydana gelir. Günümüzde bu kadar gıdasız kalınmadığı düşünülürse pratikte klinik skobütü yerine daha ziyade sub-klinik C vitamini yetersizliği görülür.  Bu durumlarda ise şunlar hissedilir: Yorgunluk, kesiklik, adale ağrıları. Bu şikayetlere paralel olarak (ilk 40 günde) plazmadaki C Vitamini düşer. İdrardaki de azalır. Plazmadaki %0.3 mg. altına düşünce bunu lökosit ve trombositlerdeki (dokulardaki) düşüklük takip eder. Ve 30-90 gün sonra bütün kandaki sıfır olur. Bu devrede dışardan Cvitamini verilse ilk zamanda idrarda rastlanmaz. Vücut evvela dokulardaki açıklarını kapatır. İdrara bütün açıklar kapandıktan sonra geçer.

Klinik araz plazmadaki C Vitamini miktarı 0,1mg.’ın altına düşünce kendini belli eder. Preskobütük devrede kandaki Cvitamininin sıfır olduğu zamana rastlar. O zaman idrarda da sıfır olur.

Prof. Dr. Med. Tevfik E.USER’in  Türk Hijyen ve Tecrübi Biyoloji Dergisi (1967) 27(1)

YETİŞTİRİCİLİK

Kuşburnu Yetiştiriciliği


Foto: Cengiz Çiftçi

Tarımda çalışanların maalesef ancak fakirlik kazandıkları ülkemizde, tarımıyla uğraşana zenginlik veren nadir tarım ürünlerindendir kuşburnu. Faydaları, kullanım alanları ve her alanda kıymeti bilinen kuşburnunun bugüne kadar kültüre alınmış bahçe tesisi ülkemizde maalesef kurulamamıştır. Yabanisi olarak tanımlayabileceğimiz Rosa Canina türleri gerek hasadının ve işlemesinin zorluğu nedeniyle gerekse dikenli yapısıyla bahçe tesisine uygun görülmeyişi nedeniyle dağlarda tabii haliyle yetişmiştir. Dağlarda çobanlar ne topladıysa fabrikalar o kadarıyla yetinmek zorunda kalmışlardır. Kuşburnu işleyen fabrikalar bazı yıllar üreticiye bu yabani türün fidanlarını kıraç yamaçlara, susuz dağ ve tepelere dikmeleri için dağıtmışsa da istenilen kaplama bahçeler bir türlü tesis edilememiştir. Umut ediyoruz ki: bundan sonra üreticilerimize kültüre alınmış- üstün vasıflı tür olan Rosa Rugosa kuşburnu dikimi tavsiye edilsin.

Kuşburnu işleyen fabrikalarımızın kuşburnu meyvesi ihtiyacının karşılanıp kuşburnu ürünlerinin pazarda daha bol miktar ve çeşit olarak tüketiciye sunulması için Rosa Rugosa türü kuşburnunu bahçelerimize dikmeli ve yaygınlaştırmalıyız. Yılın sadece 4 ayında çalışan 8 ayında hammadde yokluğundan susan bu fabrikalar iç piyasadaki kuşburnu ürünü ihtiyacını karşılamakta da zorluk çekmektedirler.

Bu anlatılanlar doğrultusunda pazar sıkıntısı olmayan, bahçe tesisinden hasadına kadar önemli bir zorluğu bulunmayan Kuşburnu yetiştiriciliği kısa sürede Ülkemizin birçok bölgesinde yaygınlaşmalıdır.

Kuşburnu tarımının çok özel bir bakımı, emeği ve masrafı yoktur. Ama tüm tarım ürünlerinde olduğu gibi bunda da daha iyi bakım daha iyi sonuç verir.


Nerelerde Yetişir?

Rosa rugosa türü kuşburnu iklim, toprak, güneşlenme, rakım gibi isteklerinin karşılandığı her yerde yetişir. Bu istekler ayrıntıları ile sitemizin ilgili bölümlerinde yayınlanmıştır. Burada altını çizmemiz gereken istekleri: yabanisinden farklı olarak yağışı fazla olan bölgelerde yada sulama imkanı olan arazilerde yetiştirilmesi gerektiğidir. Bir de rakım konusunda yabani kuşburnuna nazaran daha düşük rakımları tercih eder. Mesela 1000m.nin üzerinde dikilen kuşburnu meyvelerinin hem daha küçük hem de yılda sadece 2 defa verdikleri gözlemlenmiştir. Özel bir toprak isteği yoktur. Güneşlenmeyi sever.
        
Bu arada dere yatakları, yamaçlar, taşlık araziler, baraj havzaları gibi 2. sınıf tarım arazilerinde de iyi sonuç alınan Rosa rugosa’yı 1.sınıf tarım arazisine dikmek, eğer daha kıymetli bir ürün yetiştirecek imkan varsa israftır. Çünkü ülke toprakları en verimli şekilde değerlendirilmelidir.
         
Arazi sınırlarında çit olarak kullanmak gerekir. Hem çit parasından daha ekonomiktir, hem daha etkilidir, hem de arazinin görünümü peyzaj açıdan çok güzel olacaktır.


İklim İstekleri

kuşburnu
Foto: Cengiz Çiftçi
Rosa Rugosa türü Kuşburnunun yabani kuşburnulara göre iklim istekleri biraz farklıdır. Rosa Rugosa daha ılıman bir iklim ister.

Yıllık en az 1000mm3/cm2 yağış isteği vardır. Üstelik bu kadar yağmur miktarı birkaç mevsimde değil, yılın her ayına dağılmış vaziyette olmalıdır. Onun için yağışı az olan bölgelerde Rosa Rugosa türü kuşburnu tarımı yapılması düşünülüyorsa özellikle kurak geçen yaz mevsimlerinde su ihtiyacını ikame edecek kadar sulama imkanı olacak arazilere dikilmelidir. Fazla yağış (yoksa sulama), bitki gelişimini ve meyve iriliğini doğrudan etkilemektedir. Rosa Rugosa’da sürgünlerin kuvvetli oluşu salkımda meyve adedine ve iriliğine etki eder. Bitkide gelişme devam ederse meyve salkımının altında yeni sürgünler oluşmakta ve bu sürgünlerde de meyve salkımı teşekkül etmektedir. Dolayısıyla yağış veya sulama iri meyve ve bol verim demektir.

Soğuklama ihtiyacı yoktur.Kar ve doludan hoşlanmaz ama kar ve dolu Rosa Rugosa’yı öldürmez. Literatürde –10 °C’nin altında 10 gün süren donlarda Rosa Rugosa’nın son yıllık sürgünlerinin donduğu yazılıdır. Kışları bu derece soğuk olan bölgelerde Rosa Rugosa türü kuşburnu tarımı yapmanın memnuniyet verici olmayacağı söylenebilir.

Rosa Rugosa çiçeklerini Mayıs ayında açtığı için ilkbahar son donlarından da etkilenmez. Ancak kışların erken bastırdığı yıllar Kasımdaki 4. periyot meyveler çağla halindeyken kışa yakalanabilirler bu durumda  4. olum meyveler turşuluk olarak değerlendirilebilirler.

Yaz ayları ortalama gündüz sıcaklığının 18-38 °C olması meyve oluşumu için optimum verim demektir. İyi güneşlenme hem meyve olgunlaşmasını hızlandırır. Hem de meyve içi aromaları artırıcı olumlu bir faktördür. Ayrıca sürgün oluşumu ve sürgünlerin güçlenmesi de ancak güneşlenmeyle mümkündür. Gölgelenme isteği yoktur. Açık arazilere ve güneşi iyi alan yerlere dikilen Rosa Rugosa’lardan ,ağaç altlarına, dere kenarlarına ve yamaçlara dikilenlere göre hem daha çok hem de daha iri ve lezzetli meyve alınmıştır.

Bitkinin vegetatif yapısı şiddetli rüzgarlardan bile zarar görmez. Ancak çiçek döllenme zamanı aşırı rüzgarlar döllenmeyi etkileyebilir. Bu duruma müsait yerlerde belirli rüzgarlara açık arazilerin bu cepheleri kavak gibi rüzgar kıran ağaçlarla kapatılmalıdır.

Nem bu tür kuşburnunun istediği husustur. Rize bölgesinde daha iyi gelişmesinin en önemli faktörlerinden biri budur. Kuru havası olan bölgelerimizde de varsa; dere, göl yakınına dikmek daha avantajlıdır.


Toprak İstekleri

Oldukça ekstrem toprak şartlarında yetişebilmektedir. Kumlu topraklarda daha iyi bir gelişim göstermekle (Makarova ve Kharitonova 1974 ) birlikte en iyi gelişmeye besin maddelerince zengin, gevşek humuslu topraklarda sahip olmaktadır. (Gökmen 1973 ; Yamankaradeniz 1982 ; İlisulu 1992 ) 

Rize’deki bahçelerimizden  Ph’ı 4,5 olarak ölçülen Doğu Karadeniz sarı toprakları cinsinden toprağa sahip arazide de, Ph’ı 6 olarak ölçülen kireçsiz kahverengi orman toprakları görünümündeki toprağa sahip bahçede de geçirimli kumlu topraklı dere kenarında ve daha önce işlenmemiş yüksek rakımlı dağ eteğinde de hep olumlu sonuç alınmış, gerek bitki gelişimi ve gerekse meyve oluşumu bakımından Rosa Rugosa türü kuşburnunun fazla bir toprak seçiciliğinin olmadığı görülmüştür.

Ancak nispeten en iyi gelişim ve verimin gevşek ve humuslu topraklarda olduğunu gözlemlediğimizi söylemeliyim.


Kuşburnu Fidanları Ne Zaman Dikilir?

Kuşburnu fidanlarının dikim mevsimi sonbaharda yaprak dökümünden sonra başlar ilkbaharda ağaçlara su yürümesine yani tekrar yaprak açmaya başlamasına kadar devam eder. Kısaca aralık ve nisan ayları arası dikim mevsimidir.En iyisi de kışı ılık geçen yerler için sonbahar sonunda, kışı soğuk geçen yerler için erken ilkbaharda dikmektir.

Dikim mevsimi dışında da fidanlar tüpte-topraklı iseler dikilebilirler. Kuşburnu fidanlarının üzerinde yaprak varsa kökleri topraklı olacak şekilde satılmalı (mesela tüpte, torbada), eğer yaprak döktükten sonraki mevsimde isek çıplak vaziyette fidanlar satılıp alınabilir, dikilebilir.

Dikim için toprağın çamur olmadığı zaman seçilmelidir. Güneşin etkili olmadığı zamanda dikim yapılması daha iyidir. Fidan dikmeye başlarken tüm fidanlar araziye yayılmak yerine fidanlar toplu halde rüzgar ve güneş gibi kökleri kurutucu ortamdan uzak yerde tutulmalı, toprağa girecekleri zaman çıkarılmalıdır.


Kuşburnunun Diğer İstekleri

Bitkimiz bir çok bölgeye ve şarta kolayca adapte olabilecek özelliklere sahiptir. Bundan ötürü Rugosa türü Kuşburnunun yetişmesi için şart değil ancak daha iyi yetiştirebilmek için sevdiği ortamları anlatmaya devam edelim:

Literatürde Kuşburnu bitkisinin 2000m’ye kadar yaygın bir şekilde yetiştiği bildirilmektedir. Ancak bu rakım Rosa Rugosa için geçerli değildir. Zira yüksek kesimlerde bu tür kuşburnunun dayanamayacağı kadar soğuk kışlar geçebileceğinden son yıllık sürgünler uzun süreli donlardan etkilenir.Rosa Rugosa türü kuşburnu yabanisine göre daha  düşük rakım ister. Bizim deneme bahçelerimizin çoğu 0–100m rakımdadır  ve çok olumlu sonuçlar aldık.

Rosa  Rugosa ocaklarında kendini dölleyen çiçekler vardır. Zaten bol çiçek verimi olan bu ocaklarda döllenme rüzgarla mümkündür. Ancak çevrede döllemeye yardımcı olacak arıların bulunması daha fazla meyve oluşumunu sağlar. Döllenme için bir dönüm kuşburnu bahçesi için koyulacak bir kovan arı yeterlidir.

Özellikle şehirlerarası yol ortaları ya da yol kenarlarına dikilecek Rosa Rugosa’lar için karbon monoksit gazının meyveye ölümcül etkisi yoktur. Rize-Derepazarı sahil yoluna dikilen kuşburnu ocaklarından alınan meyvelerin tahlilinde zararlı maddeye rastlanmamıştır.Yalnız bu gaz ve tozlarda ötürü bitki gelişimi yavaş olmuştur.

Rosa Rugosa türü kuşburnunun dikileceği arazinin meyilli olması durumunda en az 1,5m genişliğinde set yapılarak dikim işlemine başlanması gerekir.


Dikim Sonrası Bakım

Dikimin hemen ardından mutlaka yapılması gereken: can suyu vermektir. Kuşburnu fidanlarını direk ya da çardağa bağlamaya gerek yoktur. Esnek dal ve gövde yapılarıyla rüzgar, kar örtüsü gibi şartlarda kırılmazlar. Soğuklarda kapatılmaya, kısa süreli donlarda dumanlamaya ya da çok sıcakta gölgelemeye ihtiyaç duymazlar. Zor şartlara karşı mukavemetlidirler.

1- Sulama: Rosa Rugosa türü kuşburnular suyu çok severler. Yıllık yağış miktarları yıllık 1000mm3'ün üzerinde olan bölgeler için sulama gereği yoktur.(Doğu Karadeniz Bölgesi gibi.) Ancak bu miktarın altında yağış alan bölgelerde kuşburnunun su ihtiyacı sulama ile ikame olmalıdır. Ayrıca kurak geçen yazlarda çiçek-meyve dönemi olduğu için yapılacak sulamalar meyve oluşumu için faydalıdır. Susuzluğa karşı çok mukavemetli olan yabani kuşburnunun şartları ile karıştırılmamalı, Rosa Rugosa için su hayati önem taşımaktadır.

2-Verilebilecek Gübreler: Her tarım ürününde olduğu gibi Rosa Rugosa türü Kuşburnunda da iyi bakım iyi sonuç getirir. Fidan dikiminde ve en geç 2 yılda bir verilecek çiftlik gübresi toprağın yapısını koruyarak gevşemesini ve bitki besin maddelerini daha iyi almasını sağlayacaktır. Bunun yanında kuşburnu bitkisinde gübre uygulaması, yeni sürgünlerin meydana gelmesini, bitki gelişimini, meyve iriliğini, meyve ağırlığını, ocak başına verimi ve meyve eti oranını önemli ölçüde artırmaktadır.

Gübre uygulamasında dekara 4-5 kg. azot, 3-5 kg. fosfat ve 8kg. potasyum şeklinde kompoze gübre verilmesi gerekir: 1,5;1 ;2,5 oranında N; P2O5; K2O (Chan 1961 ; Nitransky 1974 ) Gübre uygulaması ile verim kontrole göre önemli ölçüde artmaktadır. Nitekim yapılan bir çalışmada kontrolde 4.66 kg./ ocak olan verim NPK uygulaması sonunda 7.58kg /ocak olacak şekilde yükselmiştir.(Nitransky 1974 ) Bu gübreden dönüme 30kg olacak şekilde toprağa verilmesi uygundur.

3- Hastalık ve zararlılarla mücadele : Kuşburnu bitkisi doğal şartlarda hastalık ve zararlılara karşı oldukça mukavimdir. (Jacobi 1994 ) Her ne kadar Rosa seleksiyonlarının maruz kalabilecekleri kök, dal ve yaprak zararlıları bakteri ve mantar hastalıkları varsa da (Onufirieva ve Timoshenko 1984 ) Rosa Rugosa gibi C vitamini ve plastid pigment içeriği yüksek olan türler hastalık ve zararlılara karşı daha dayanıklıdır. (Plakhova 1974 )

Bugüne kadar ülkemizde bazı bölgelerimizde görülen kuşburnu zararlısı: kırmızı örümcek, hastalığı ise küllenmedir. Herhangi bir hastalık ve zararlı ile karşılaşıldığında hepsinin teşhis ve tedavisi tespit edilmiştir. (Prof. Mehmet SEREZ Kafkas Üniv. Orman Fak.)

4- Budama : Kuşburnunda budama verim ve kaliteyi artırmaktadır. (Kraer 1973 ; Jacobi 1994) İki yılda bir yapılacak ince, zayıf, şekilsiz ya da ölü dalların kesilmesi şeklindeki budama hem ocağı her açıdan sağlıklı kılacak hem de bakım ve hasat kolaylığı sağlayacaktır. 4-5 yılda bir ocak dibinden yapılacak gençleştirme budaması ise ocağı canlandıracak, sürgün ucundaki meyve salkımında sayının artmasına ve meyvelerin irileşmesine neden olacaktır.

Rosa Rugosa'da yaprakların bol olması ve meyvelerin yıllık sürgün uçlarında salkım şeklinde bulunması hasat işlerini kolaylaştırmaktadır. Rosa Rugosa türü kuşburnu,meyvelerini hep son yıllık sürgünde verdiği için bitkide bol sayıda yeni sürgünün olması istenir. Bunu da sağlayacak olan budamadır. Yine, meyveler son yıllık sürgünde olduğu için budama, budandığı yıl için de ürün kaybına sebep olmaz.  

Budama; keskin bıçak, budama makası gibi aletlerle, kesilmiş yüzey dümdüz olacak ve dal kabuğu tahriş olmayacak şekilde yapılmalıdır.


Kuşburnunun Çoğaltılması

Tohumla Çoğaltılması

Kuşburnu meyvelerinin çok sayıda (20-40 adet/meyve ) tohum bulunması tohumla çoğaltmada meyve ve bitki özellikleri bakımından türlere göre farklı derecede varyasyon ortaya çıkmasına sebep olmaktadır. (Nybom ve Carlson 1992 ) Kuşburnu tohumları yüksek oranda absisik asit içerdiklerinden (ABA) kolay çimlenmezler. (Gönüllü ve Çakırlar 1990) Dinlenme halindeki Kuşburnu tohumlarını çimlenme olgunluğuna getirmek için katlama, asit ile aşındırma ve hormon ile vitamin uygulamaları yapılmaktadır. (Serebryakova ve Kalanova 1978 ; Karakoç ve Aydın 1989 )

Katlama uygulamasında tohumlar ıslak nehir kumu içinde +5°C’lik bir ortamda 90-120 gün tutulmaktadır.

Asitle aşındırma işleminde ise tohumlar 5 dakika konsantre H2SO4 içinde tutulmaktadır. Ekim işleminden önce tohumların 5 dakika asit ile aşındırılmaları çimlenmeyi %24-60 oranında artırmaktadır.

Kuşburnular için direk araziye en uygun ekim zamanı: eylül sonu, en uygun ekim derinliği ise: 2,5 cm.dir. (İskenderov ve Ragimov 1973 )

Tohumların alınma zamanı da çok önemlidir. Yüksek oranda çimlenme elde edilmek için en uygun tohum alma zamanı: kuşburnuların kızarmaya başladıkları dönemdir. (Raev 1976 )

Ancak aynı tür kuşburnu elde etmek için tohumla üretim sakıncalıdır. Çıkacak çöğür ve fidanlar farklı tür olabilir.

Biz kuşburnunun tohumla çoğaltmasını değişik amaçla çalışma yapabileceklere katkısı olur hesabıyla yazdık. Rosa Rugosa türü kuşburnuyu bu yolla çoğaltıp bahçe tesis etmeyi düşünenler, çıkacak fidanların yabani tür olduğunu göreceklerdir. Onun için Rosa Rugosa'nın çoğaltma işlemi anlatacağımız diğer yöntemlerle olmalıdır.

Kök Sürgünü İle Çoğaltılması

Kuşburnu bitkisi fazla sayıda kök sürgünü verdiği için kök sürgünü ile kolayca çoğaltılabilmektedir. Kök sürgünleri bitkinin ana gövdesinden oluştuğundan sürgünler de bitkiyle aynı karakterde olacaklardır. Ancak, üretilecek fidanların fazla sayıda olması söz konusu olduğunda bu yöntem yetersiz kalacaktır.
(Nilson 1972 )

Aşı İle Çoğaltma

Kuşburnu bitkisi dikenli bir yapıya sahip olduğu için aşı ile çoğaltmak zahmetli ve tutması açısından riskli bir iştir. Yine de yabani türler üzerine aşılama çalışması yapılacaksa, diğer gül çeşitlerinin aşılanması gibi aşılama yapılmalıdır.

Daldırma İle Çoğaltma

Kuşburnu bitkisi kolayca eğilebilen uzun dallara sahip olduğundan daldırma usulü ile çoğaltma için uygundur. Toprak altına gömülecek kısımda dalın belirlenmiş yerden zedelenmesi kök oluşumunu kolaylaştırır.

Doku Kültürü İle Çoğaltma

Kuşburnu bitkisi değişik doku kültürü ile çoğaltmada explant başına 2-3 arasında bitki oluşmaktadır. Doku kültürü ile çoğaltma özellikle çok sayıda fidan elde etmek için kullanılmaktadır. Ancak köklenmede zayıf kaldığı görülmüştür.
(Short ve Roberts 1991 )

Çelikle Çoğaltma

Mevcut çoğaltma şekilleri içinde en uygun ve ekonomik olandır. Çelikle çoğaltmada köklenme oranı  üzerine;  çelik alma zamanı, hormon dozu ve çelik tipi büyük etki yapmaktadır. Çelikler üzerindeki göz sayısının artması da köklenme oranını artırmaktadır.

Kuşburnu çelikleri genetik özellikleri gereği genellikle zor köklenmekte, ancak hormon uygulamasıyla köklenme oranları önemli ölçüde artmaktadır. Hormon uygulamaları dışında çeşitli vitamin (özellikle Ppve B1 ) uygulamaları hormonsuz çeliklere göre köklenme oranını 7-10 kat artırmaktadır. Oksin grubu içerisinde yer  alan hormonlar arasında en iyi sonucu İBA (İndol Buturik Asit ) vermektedir. Kuşburnunda dikensiz tiplerin köklenme oranları dikenlilere göre daha yüksektir.

Kuşburnu bitkisinin köklenme oranları hakkındaki bilgiler yukarıda anlatılmıştır.

Bununla beraber bizim çalışmamızda Rosa Rugosa türü kuşburnu bitkisinin çelikle çoğaltılmasında ilk yıl köklenme  problemi yaşandı. Sonraki yıl yukarıda anlatıldığı üzere NAA (Naftalin Asetik Asit) ile vitamin uygulaması yapıldı. %90 oranında çelikler köklendi. Sonraki yıl ise bu ilk yıllarda elde edilen bitkilerden alınan çelikler hiçbir vitamin uygulamasına tabi tutulmadan tavalara yatırıldı. Son derece sağlıklı bir köklenme ile yine %80 gibi yaklaşık bir oranla çeliklerden fidan elde edildi. Kısaca ilk yıl yaşanan köklenmemenin sebebi ayrı bir araştırma konusu olarak istisna tutulursa Rosa Rugosa türü kuşburnu bitkisinin çelikle çoğaltılmasında bir problemin olmadığı, köklenme kabiliyetinin yüksek olduğu, bundan sonra da bu tür kuşburnu fidanlarının fazla sayıda çoğaltılmak isteniyorsa bu yöntemin en uygun yöntem olacağını söyleyebiliriz.


Fidan Seçimi

Kuşburnu tarımı yapılmaya karar verilmişse Rosa Rugosa türü gibi geliri emeğini karşılayacak üstün nitelikli kuşburnu türü ile yapılmalıdır.

Rosa Rugosa’nın Özellikleri

Yılda 4 defa meyve veren içinde tüyleri olmayan bu iri meyvelerinin C vitamini, protein ve şeker oranları bakımından da üstünlüğü tespit edilen Rosa Rugosa türü kuşburnunun fidanları çalışmamız boyunca anlatılan uygun yerlerden temin edilebilir. Fidanlar Tarım Bakanlığı Sertifikalı yerlerden temin edilmelidirler. Fidanların yabanisi ile karıştırılmaması lazımdır.
  • Rosa Rugosa türü fidan gövdeleri çok sık neredeyse birbirine bitişik düz dikenlerle kaplıdır.

  • Yabanisi ise güllerinki gibi seyrek ve çengelli dikenlere sahiptir.

  • Fidan köklerinde; köklenme yeterli derecede olmalı, düz çubuk görünümlü fidanlar tercih edilmemelidir.

  • Dallanmalarından fidanın bir yaşını aşmış olduğunu anladığımızdan dallı olması tercih edilmelidir.

  • Dikim mevsimi (Aralık-Nisan arası) çıplak olmasında sakınca yoktur. Ancak mevsim dışı fidan dikimi yapılacaksa, fidanlar mutlaka uygun tüplerde topraklı olmalıdır.

  • Fidan gövdelerinin;kırılmalara, ezilmelere maruz kalmamaları,derilerinin zedelenmemesi, köklerinin kurumuş olmamaları lazımdır.

  •  Fidan boylarının 40-50 cm civarı olmaları standarttır.

    Görünümleri:  üzerlerinde sürgün gözleri olmalı, gövdeleri canlılığını fark ettirmeli, dalları esnek olmalı, hemen kırılmamalıdır.

     Canlılığından şüphe edildiğinde bir dal ucu kırılarak kontrol edilebilir. Bu durumda susuz, kuru ve kemen kırılmış olan koyu kahverengi dal kurumuşluğun belirtisidir.

    Meyve iriliği: 3 cm. çapında, 6-8 gr. ağırlığında (yabanisinden 2,5 kat daha iri)

    Meyve verimi: 4 periyotta verdiği için yığılma olmaz. Bir ocaktan bir yılda 6-8 kg kuşburnu meyvesi alınır. Bir dönüm bahçeye 350 fidan dikilirse 2 tonun üzerinde meyveyi bir dönümlük bahçeden almak mümkündür. (Yabanisinden bir ocaktan 2,5-3 kg meyve alınır. Bir dönüme 150 ocak tesis edilebilir. Bir dönüm yabani kuşburnu bahçesinden bir yılda ancak 500 kg meyve elde edilir. 

    Dikensizlik: Kuşburnu çeşitleri arasında dikenleri en az zararlı olan türdür.

    Erkencilik: Birinci yıl meyve gösteren ve üçüncü yıl asıl verime yatan bu tür kuşburnunun üstün özelliklerinden biri de erkenci çeşit olmasıdır.

    Meyve- çekirdek oranı: %70 meyve eti oranıyla diğer tüm türlere üstünlük sağlar.

    Kuru madde oranı: %31,61 (ekstrat tayin oranı endüstrisinde en önemli kriterdir ve bu üstünlük Rosa Rugosa’nındır.)

    • Suda eriyebilir kuru madde oranı: %23,4 dür.

    •  Askorbik asit (C vitamini) miktarı: Tüm meyve ve sebzelerden fazla: 589mg/100gr.dır.

    • Renk Maddeleri

    • Rosa Rugosa’da Provitamin A kaynağı olan karotenlerin 7 çeşidine rastlanmıştır. Ayrıca Favonitlere 1100mg/100gr. oranında rastlanmıştır.



Nasıl Dikilir?

Toprak, iklim ve diğer istekleri daha önce sıralanan Rosa Rugosa türü kuşburnu bahçesi yapmayı uygun gördüğümüz arazi önce dikime uygun hale getirmeliyiz. Bunun için:

Arazimiz eğer meyilli ise; setleme-teraslama yapılmalıdır. Setleme işlemi hem erozyon dediğimiz toprakların akıp gittiği trajediyi asgariye indirir, hem toprağa vereceğimiz çeşitli gübrelerin zayiatını önleyecektir, hem de set sayesinde muntazam bir  yeknesaklık sağlanan ocaklarımızda bakım, hasat ve mücadele işlerinin daha kolay yapılması mümkün olacaktır. Setlemeden sonra gerekiyorsa set diplerine su drenaj kanalları açılması unutulmamalıdır.     

Sert rüzgarlara açık arazilerde rüzgarın geliş yönüne rüzgar kıran ağaçlar dikilerek rüzgarın etkisi azaltılmalıdır.

Fidan dikilecek arazi ot, diken gibi zararlı bitkilerden ve gölge yapacak ağaçlardan temizlenmelidir. Otlanma, ergin kuşburnu ocaklarına zarar vermese de yeni dikilmiş olan fidanları boğabilir. Fidan dikiminden önce yapılacak 30 cm derinliğinde bir karizma o yıl için otlanmayı önleyecek, fidanların yağışı ve yüzeydeki bitki besin maddelerini daha iyi almalarını sağlayacak ve havlanan bu toprakta köklerin gelişimi daha iyi olacaktır. Karizma sırasında çıkan kök ve taşlar da araziden uzaklaştırılmalıdır.

Sonra fidan çukuru açma işi gelir. Arazinin meyil ve güneş alma durumu dikkate alınarak set ve sıra araları belirlenmeli ve bir ip yardımıyla düzgün şekilde işaretledikten sonra kazım işine başlanmalıdır. Biz normal şartlarda 2,5m set arası, 1,5m sıra arası olacak şekilde dikim yapılmasının uygun olacağını düşünüyoruz.

Geniş alanlarda dikim yapılacaksa düzgün bir bahçe planlaması aşağıdaki gibi yapılabilir: Dikimden önce fidanların geleceği yerler dikim kazıkları ile işaretlenir. Bu maçla ilk olarak yeterli uzunlukta bir ip alınır. Bu ipin üzeri ocaklara verilecek aralığa göre renkli bezlerle veya iplerle işaretlenir. Bundan sonra ip bahçenin üst kenarına düzgün bir şekilde gerilir. Bu hat çekilirken sıra arası uzunluğun yarısı kadar olmak üzere bahçe sınırından içeriye girilir. İpteki işaret yerlerinin toprak üzerine düştükleri yerlere birer kazık çakılır. Bundan sonra ip kaldırılır ve daha önce çekilen ipe tam dikey gelecek şekilde bahçenin yan tarafına çekilir. Bu kısım da set arası olacaktır. Ve mesafeler ona göre ayarlanmalıdır. Sonra karşı tarafa geçilir ve orası da işaretlenir. Bundan sonra işaretli ip karşılıklı iki kenar arasına ve kenarlardaki işaret noktalarından tutularak gerilir. İşaret noktalarına kazıklar çakılarak bütün alan bu şekilde işaretlenmiş olur.          

Daha sonra işaretli noktalarda 40cm çapında çukurlar açılmalıdır.

Açılan çukurları bir müddet bekletilerek havalandırmak fidanlar için faydalıdır.

Dikimden önce kuşburnu fidanlarına dikim budamasına gerek yoktur. Ancak eğer varsa söküm sırasında ezilen,zedelenen ve kopan kökleri sağlam yerlerine kadar kesme işlemi olan: kök tuvaleti yapılabilir. 

Fidanlar; 1/3 çiftlik gübresi, 1/3 kumlu toprak ve 1/3 humuslu toprak karışımı harçla yarıya kadar dolmuş olan çukurların içine indirilmeli, yine üstünü bu harçla doldurup, kök ve gövdesine zarar verilmeden dikilmelidir. Bu karışıma gerek duyulan topraklarda iki avuç kadar NPK gübresi de ilave edilebilir. Çok asitli topraklarda ise dikim toprağına bir avuç (dekara 300kg. tarım kireci konulabilir.)

Fidanlar ilk dallara kadar toprağa gömülmelidir. Yani kök ve gövdenin dallara kadar olan kısmının tamamı toprakla kapanmalıdır.

 Fidan dikiminden sonra çiğneyerek toprak sıkıştırılmalıdır.

Ve mutlaka dikimden sonra can suyu verilmelidir. Fidan dikiminden sonra bu ilk sulama köklerin uyanması, dikim sırasındaki toprak boşluklarının dolması gibi sebeplerle çok önemlidir.

(Nitranshy 1976 ; Kühn 1992; Nybom ve Carlson 1992 )

Hasat
Rosa Rugosa türü Kuşburnu meyveleri tam kızardıkları ama henüz yumuşamadıkları dönemde Toplanmalıdırlar. Bu, meyvenin normal irilik ve rengi ile tat ve aromasını aldığı zamandır. 

Yapılan araştırmalara göre  kuşburnunda en fazla C vitamininin bulunduğu dönem: sarı olgunluk döneminden kırmızı olgunluk dönemine geçiş aşamasındadır. Onun için kuşburnu meyvelerini dalında fazla olgunlaştırmamak gerekir.

Rosa Rugosa'nın hasadı hava şartlarının gidişatına bağlı olarak: Temmuz başı, Ağustos ortası, Eylül sonu ve Kasım ortasında olmak üzere yılda dört defa yapılır. Hasat yılda 5-6 aya yayılınca bir izdiham söz konusu olmaz ve üreticiler meyve toplamak için zorlanmazlar. Ayrıca her periyot meyve toplanması da geniş zamanlıdır. Hamlıktan kurtulup fazla olgunluğa erişmeye başladığı zamana kadar 10-12 gün toplamak için zaman vardır. Onun için hasat zamanının çabucak geçmesi, meyvenin bu yüzden zayi olması kuşburnunda söz konusu değildir. Meyveyi sabah ve akşam serinliğinde toplamak daha iyidir. Bu vakitlerde toplamak hem meyve için ön soğutma sağlamış olacaktır, hem de zedelenmeyi azaltacaktır.

Rosa rugosa türü kuşburnu meyveleri son yıllık sürgünün uçlarında  salkım şeklinde bulunduğundan hasadı diğer kuşburnu türlerine nazaran çok kolaydır. Mesela Rosa Canina' da meyveler tek tek ve ocak aralarında olduğundan bu kuşburnunu toplamaya niyetlenenler ellerinin bir hafta yara olacağını bilerek toplamaya giderlerdi. Oysa ıslah edilmiş bu türde elinizi ocağın içine sokmazsınız. Sürgün uçlarındaki salkımları geriye doğru katlayarak kolayca koparabilir veya bağ makası ile keserek toplayabilirsiniz. (Ayrıca meyve saplarını ayırmanıza gerek yoktur. Kuşburnu işleyen fabrikalar salkım şekilnde satın alıyorlar.)

Rosa Rugosa'nın dallarındaki dikenler zararsız olduğundan ve sık yapraklarla kaplı olduğundan hasadı zorlaştıran dikenlere sıkça rastlanmaz. Yine de hasat, eldiven kullanılarak yapılmalıdır. Hasat sırasında dala ve bir periyot sonra meyve verecek çiçeklere zarar vermeden koparılmalıdır.

Ergin bir ocaktan: bir periyotta 1,5 kg. bir yılda 6-8 kg. kuşburnu meyvesi alınır. Bir yılda bir dönüm ıslah edilmiş tür kuşburnu bahçesinden 2,5 ton kuşburnu meyvesi alınabilir.

Muhafaza Kurutma
Toplanan Kuşburnular değerlendirilinceye kadar ısınma ve yanmayı önlemek için 30 cm. kalınlığı geçmeyecek şekilde serin bir yere yayılmalıdır. Yayma ve doldurma işlemleri sırasında meyvelerin ezilmemesine zedelenmemesine dikkat edilmelidir. Bu şekilde kuşburnu, bozulmadan daha uzun süre yaş meyve olarak saklanabilir.

Kuşburnu meyvesi kolay bozulmaz. Saklanma şartlarına riayet edildiği takdirde 10-15 gün boyunca taze ve sağlam görüntüsünü muhafaza eder. 10-15 günden sonra ise ezik, zedelenmiş, sıkıştırılmış meyveler çürümeye başlar. Onun için hasattan sonraki 10-15 içinde ya fabrikalara satmalı,  ya işlemeli ya kurutmalı, ya da başka bir şekilde değerlendirmeliyiz.

Hasattan sonra kuşburnu meyvelerimizi havadar, altı kuru, çevreden zarar görmeyecek bir ortamda muhafaza etmeli, geciktirmeden işlenmesi için göndermeliyiz. Meyve yığınını alttakiler ezilecek kadar yükseltmemeli, üzerinde gezmemeli, ıslanmasına izin vermemeliyiz.
Hasat sırasında ya da sonrasında sıkıştırılma, zedelenme gibi tahribata maruz kalmayan meyveleri yakıcı olmayan (eğer güneş şiddetli ise direk güneş ışığına maruz kalmayacak şekilde gölgelendirerek) güneşte kurutarak bir sonraki yıla da saklayabiliriz. Kuşburnuları tabii halde (güneşlenme durumuna göre) bir haftalık sürede kurutabiliriz. Kuru kuşburnu meyvelerini istenildiği zaman işlenilmek üzere 1-2 yıl kuru, temiz,serin ortamda saklayabiliriz.
Kuru kuşburnu meyvelerini, fabrikalar daha yüksek fiyattan satın almaktadırlar.

Kuşburnu meyveleri (-27°C) - (-30°C) de 12 saat süreyle hızla dondurulup, -18°C'de depolanabilir. Bu şekilde kuşburnu meyvelerinde C vitamininin yarılanma ömrü regresyon analizi ile 7,1 yıl bulunmuştur. Bu şekilde işlenerek depolama yönteminin C vitamininin korunması açısından etkili bir metot olduğu önerilmektedir
Kullanım Alanları

Arıcılıkta Kuşburnu

Tüm Rosa çeşitlerinde olduğu gibi Rosa Rugosa’ya da arıların fazla rağbet ettikleri görülmüştür.

Kuşburnumuzun güllerini arısız olduğu zamanı nadir görürsünüz.

‘Arı bal alacağı çiçeği bilir’ atasözünde olduğu gibi kuşburnu çiçeklerinde varolan nektar-balözü onları çeker.

Tarımsal Araştırmaları Destekleme Vakfı yayınlarında Doç. Dr  Güngör UZUN’un da belirttiği gibi:
Kuşburnu türleri bol miktarda çiçek tozu üretirler. Bu açıdan arıcılık için de çok faydalı bir türdür. Stoaların  çok sayıda (25 kadar) olması ve bol miktarda çiçek tozu üretmelerinden ötürü arılar için cazibe merkezidir.


Erozyon Önleyici Olarak Kuşburnu

4 m.ye kadar inebilen kazık kökleri, 2 m.ye kadar çap yapabilen saçak kökleri sayesinde toprağı çok iyi tutar. Kök sürgünlerinin de bolluğu ile gür bir taç oluşturur, yüzeyi kaplar. Su ihtiyacı fazla olan bu tür, yamaç ve yüzey akıntılarını emer. Yumuşak, geçirimli  toprakların fazla su çekip dolarak heyelana maruz kalmalarını engelleyebilir. (Wymax  1966 ; Jacobi 1994 )

Kuşburnunun yabani türü bile önceki yıllarda TEMA ve Orman Daireleri tarafından Erozyonla mücadele kampanyaları çerçevesinde kıraç, çıplak tepelere bol miktarda dikilmiştir.
Sarp yamaçlar,  dere kenarları, baraj havzalarının bu tür kuşburnu dikilerek değerlendirilmesi, hem verimli topraklarımızın erozyonla kaybedilmesini önleyecek, hem de 2. sınıf bu tarım arazilerinin çevresinde yaşayan insanlarımıza yüksek gelirli ekonomik değer kazandıracaktır. Özellikle baraj havzalarının Rosa rugosa türü kuşburnu ile kapatılması baraj gölünün ömrünün uzaması konusunda hayati öneme sahiptir.

Gül Anaçı Olarak Kullanımı

Önemli bir sektör olan kesme çiçeklerden: güllerin, çoğaltılmasında kuşburnu anaç olarak kullanılmaktadır.

Toprak ve iklim istekleri bakımından çok da seçici olmayan kuşburnu, hastalık ve zararlılara karşı mukavimdir. Özellikle nematod ve kök kanserine dayanıklıdır. Başta Fransa ve Hollanda olmak üzere birçok gelişmiş ülkede kaliteli güller kuşburnu altlığına aşılanmaktadır.
(Leemans 1964; Vries ve Dobois 1989)

Özellikle sektörün lideri konumundaki Hollanda’da kök sürgünü fazla veren Rosa rugosa türü kuşburnu anaç olarak kullanılmakta, elde edilen sağlıklı kök ve bitkilerden tüm dünyaya kesme çiçek ihracatı yapılmaktadır.

Kuşburnu Çayı
Yapılırken Dikkat Edilecek Hususlar:

Rosa rugosa türü kuşburnu yabani kuşburnuna göre aroma bakımından zengin, et bakımından fazladır. Bunun için kurutması daha zordur. Rosa rugosa türü kuşburnundan çay elde etmek istiyorsak:

  • Meyveler çiçek ve sap kısımlarından arındırılmalıdır.
  • Büyüklüklerine göre 2-3 parçaya ayrılarak hava ile temas eden yüzey artırılmalıdır. Kuşburnuyu kesme işlemi metal değil de mesela ahşap bıçakla yapılması C vitamininin korunması açısında faydalıdır. 
  • Bu sırada ortaya çıkan çekirdeklerle uğraşmak lüzumsuzdur. Temizlenmeleri gerekmez.
  • Güneş ışığına kesinlikle direk temas edilmemelidir. Gölgede kurutulmalıdır. Zira güneş meyvenin rengini değiştirir.
  • Kurutma ortalama 60-80 °C’de olur. Ama ne kadar zamanda olacağı meyvenin olgunluk derecesine, ne kadar parçalandığına, ortamın hava sirkülasyonuna, sıcaklığa göre değişir.
  • Yukarıdaki kadar yüksek ısı tabi halde hiçbir bölgede bulunmayacağı için ya özel kurutma aletleri kullanılmalı (bunlar basit yapılı cam kafeslerdir veya etüv gibi gelişmiş cihazlar) yada tabi halde kurutma süreleri uzatılmalıdır.
  • Kurutma yapılacak yer nemli, rutubetli bölge olmamalıdır.
  • Kurutma zamanı boyunca yağmur, su gibi kurutmayı bitirecek etmemelere maruz kalınmamalıdır. Eğer kurutma işlemi başladıktan bir süre sonra bir şekilde kuşburnularımız ıslanmış ise daha sonra yapılan tüm çabalara rağmen küflenmeyi durduramadığımız görülmüştür.
  • Kurutulmuş kuşburnu meyveleri bez torba içine konmalı o da dışardan nem almayacak bir ambalajda (kapaklı cam kavanoz olabilir) saklanmalıdır.
Kuşburnu Çayının Demlenmesi

        Kuşburnu çayı demlemeden önce kurutulmuş kuşburnu meyveleri yıkanır.

  • Sıcak suda haşlanır. Bu ilk kaynatma demleme değil, özsularını açmak için yumuşatmadır. Onun için dem de pek çıkmaz.
  • Sonra ıhlamur demler gibi kaynatılır, bekledikçe siyah çayda olduğu gibi zararlı maddeler ortaya çıkmaz. İstenildiğinde tüketilebilir. İstenilirse damak tadına göre bergamut, karanfil, tarçın gibi aromalarla da içilebilir.
  • Ayva yaprağı yada elma kurusu gibi katkılar geleneksel kültürümüzde kuşburnu çayına katılmış ve yıllardır bir çok hastalığa şifa niyetine kullanılmaktadır. Ama en çok tüketilen, lezzeti ve şifa olan şüphesiz kuşburnu çayının kendisidir. C vitamini açısından oldukça zengindir.
C vitamini (Askorbik asit) cildin ve bağ dokularının önemli unsuru olan kolajenin normal oluşumu için gereklidir. Soğuk algınlığı, nezle, grip ve diğer ateşli hastalıklara karşı direnci artırır. Fenolik maddelerle birlikte damar cidarlarının sağlam olmasına sonuçta kanamaların önlenmesine yardımcı olur. Aynı zamanda bir antioksidan olduğundan Ave E vitamini gibi diğer antioksidan özelliğe sahip vitaminlerle birlikte kanser riskini önlediği belirtilmektedir. Gıdalarla alınan demirin serbest hale geçerek vücutta kullanılmasına yardımcı olur. Atiskorbutik bir vitamindir. Eksikliğinde kılcal damar çeperlerinin zayıf bir yapı kazanması, diş etlerinin kolaylıkla kanaması, eklem hastalıklarının meydana gelmesi söz konusudur.
(Anon.,1992; Cemeroğlu,1992)
Kuşburnu Marmelatı
  • Olgunlaşmış turuncu-kırmızı rengi almış kuşburnular bekletilmeden yıkanır, çiçek ve dip tarafları kesilerek temizlenir, marmelat yapılacak kazana konur.

  • Kaynatılacak tencerede kuşburnu yüzeyine kadar su konulur.

  • Kuşburnular ezilme kıvamına gelinceye kadar kaynatılır.

  • İyice yumuşayınca kuşburnular kaynama suyunun yardımıyla süzgeçten geçirilerek çekirdek ve zarlarından arındırılırlar.

kuşburnu
  • Elde edilen kuşburnu ezmesi ince un eleğinden geçirilir.

  • Elerken eleğe el veya kaşıkla müdahale edilmemelidir.

  • Alta geçen elenmiş meyve ezmesi tekrar pişirilir.

  • Bu ikinci kaynatmada dibini tutmaması için tencere sürekli karıştırılmalıdır.

  • Kısık ateşte pelte kıvamını alıncaya kadar pişirilir.

kuşburnu
  • Bu arada yüzeyde biriken köpükler sürekli atılmalıdır.

  • Ayrıca kaynayan kazanın içine temiz ve renk vermeyen bir şifon veya tül çorap atılarak tüycüklerin toplanması sağlanabilir.

  • İnmeye yakın kuşburnunun % 30u kadar şeker ilave edilir.

  • Şekerin erken ilave edilmesi renginin daha koyu olmasına sebep olur.

  • Sıcakken kavanozlara doldurup, ağzı tüketilme zamanına kadar açılmamalıdır.

  • Serin yerde muhafaza edilmelidir.

kuşburnu kuşburnu kuşburnu
kuşburnu kuşburnu kuşburnu
kuşburnu kuşburnu kuşburnu
kuşburnu kuşburnu kuşburnu
Kuşburnu Reçeli
  • Olgun ve kaliteli Rosa rugosa türü kuşburnu meyveleri seçilir, iyice yıkanırlar.

  • Sap, çiçek ve çekirdeklerinden ayrılarak temizlenir.

  • 1kg.meyve için; 4 bardak toz şeker 3 bardak su içinde eritilerek kaynatılır.

  • Hazırlanmış meyveler bu ağır şurupta bir gece bekletilir. Ertesi gün çelik tencere ve tahta kaşık kullanılarak, kaynamaya başlayıncaya kadar yüksek ısıda, kaynayınca kısık ateşte pişirilir.

  • Kaynama sırasında organik doğal bazı maddeler köpük yapabilir. Bu köpük kaşıkla devamlı olarak alınmalıdır.

  • Reçel istenilen kıvama erişince limon tuzu ilave edilir(1 kg.meyve için 1/3 çay kaşığı limon tuzu) Kaşıktan çatallanarak akmaya başladığında  İstenilen kıvama gelmiş demektir.

  • Reçel sıcakken cam kavanozlara doldurulur. Ağzı sıkıca kapatılır.

  • Reçel soğutulurken arada bir alt üst edilerek meyvelerin şurupta kalması sağlanır. Soğuk yerde saklanır.

Peysaj Düzenlemelerinde ve Çit Bitkisi Olarak Kuşburnu
Rosa Rugosa türü kuşburnu;1,5 m çap oluşturan ve ilkbahardan sonbahara kadar üzerinden çiçek ve meyveleri hiç eksik olmayan bir türdür. Bir süs bitkisi için ideal boyutta ve görünümdedir.

Ayrıca ortalama 45 günde bir yenilenen parlak kırmızı meyve salkımları göze hoş görünen ayrı bir güzelliğidir. Meyveleri toplanmadığında ta ki Ocak, Şubat başına kadar üzerine kalmakta, bitki, yıl boyunca çıplak görünümde çok az bir süre kalmaktadır. Diğer kuşburnu türleri hatta kültüre alınmış gül çeşitleri bile bu kadar zengin görünüme sahip değillerdir. Rosa Canina çiçeklerinden en az iki kat daha büyük olan Rosa Rugosa güllerinin renkleri de uçuk pembe değil; çingene pembesi renkte, daha cazip görünümdedir ve çok hoş kokuludur.

Diğer kuşburnu türlerinde olduğu gibi 2,5 –3 m çap yapmaz. Daha topludur ve peyzaj bitkisi olarak kullanılmaya çok müsaittir. Kuşburnu bahçesi olarak tesis edilen yer, her yıl 6 ay boyunca adeta bir çiçek bahçesi, park görünümünde  olacaktır.

Bitkinin yaşam koşullarına uyumu,görüntüsü ve diğer fonksiyonları göz önüne alındığında yol refüjlerinde, Belediye park çalışmalarında, çıplak alanların, dere çay kenarları, fabrika atacakları, deniz sahillerinde kötü görünen bölgelerin doldurulmasında vb. Rosa Rugosa türü Kuşburnundan mutlaka faydalanılmalıdır. Bu hem çıplak alanların onarılması, faydalanılması ve bakımı yönünden gerekli bir çalışmadır. Hem de ekonomik yönden büyük katkısı olacaktır

Ayrıca özel mülklerde mesela çiftlik yollarının kenarlarına donatılmış kuşburnu ocakları o yolu aslanlı yollar gibi özel ve zengin kılacak, yada arazi çevresinde çit bitkisi olarak kullanmak hem araziye özel bir güzellik katacak hem başka bir çit masrafına gerek kalmadan dikenli gövde yapısıyla koruma görevini yapacak hem onca yer değerlenecektir.

Sanayide
Besin öğeleri açısından zenginliği sebebiyle Gıda Endüstrisinde kullanılma potansiyeli fazla olmasına rağmen kuşburnu,  ülkemizde ancak son yıllarda değerlendirilmeye başlanmıştır. Diğer ülkelerde (başta Avrupa ülkeleri olmak üzere) kuşburnunun gıda ve eczacılıkta kullanım yelpazesi oldukça geniştir.
(Mrazewski 1970 ; Tuer 1989 ; Salashinskii 1991 )

Bugün ülkemizin değişik yörelerinde kurulu 20 civarı kuşburnu işleyen tesis, bölgelerinde tabii şekilde yetişen kuşburunları kullanıp hem yöre insanına maddi katkı sağlamakta hem de toplamda binlerce insana iş kapısı olup fabrikalarında çalıştırmaktadır.  Sonuçta çok önemli bir gıda maddesi olan kuşburnu meyvesinden aşağıdakiler elde ediliyor:
  • meyve suyu,
  • bebek maması,
  • kuşburnu marmeladı,
  • kuşburnu reçeli,
  • kuşburnu çayı,
  • şarap velikör,
  • gıda boyar madde, (karoten, betakaroten)
  • yağ, (güneş kremi, şampuan, nemlendirici gibi birçok kozmetik ürününde bu yağ kullanılıyor.)
  • Gülsuyu ve gül yağı üretiminde,
  • Başta C vitamini sandozu,
  • karaciğer ilacı olmak üzere ecza sektöründe yaygın olarak
  • Balık yemi ve kuş yemi olarak yem fabrikaları çekirdeklerini kullanıyor.
  • Ayrıca hurda meyveleri C vitamini bolluğu sebebiyle özellikle Arap ülkelerinde haralara satılıyor.
  • Besin değeri yüksek at yemi olarak kullanılıyor.
  • Deri sanayiinde sepi maddesi olarak kullanılmaktadır
Bir Gıda Maddesi Olarak Sosyo-Ekonomik Dengeye Faydaları
Yüzyıllardır halk arasında değişik hastalıklara karşı şifa olarak kullanılan, yüksek C vitamini içeriği ile afrodizyak özelliği bilinen kuşburnunun maddi açıdan zayıf Anadolu insanının eli ile üretilmesi, besin değeri bu kadar yüksek bir meyvenin çiftçinin evine girmesi, maddi sıkıntı içinde olan onca ailenin yetersiz beslenme problemini aşmasında bir nebze katkıda bulunacaktır.

Gerek taze olarak tüketilebilen gerekse marmelat, reçel, pelte yapılarak veya kurutularak kışa saklanabilen bu vitamin deposu meyve, beslenme yetersizliği ve gelir dağılımının bozulması da  dikkate alındığında ucuz ve çok yüksek vitamin- mineral kaynağı ürünün düşük gelire sahip çiftçi eli ile üretilmesi önem arz etmektedir.

Sosyal devlet politikasını dikkate alan, ülke insanının dengeli ve sağlıklı beslenmesinin önemine inanan herkes bu tür kuşburnunun yaygınlaşması için çaba göstermelidir. Geliri az 2.sınıf tarım arazisi olan bölgelerde de çok iyi yetişebilen Rosa rugosa türü kuşburnu hem yetiştiği bölge halkı tarafından tüketilerek vitamin ihtiyaçları karşılanacak hem satılarak gelirleri artırılacaktır. Bu konuda gerek TEMA gerekse Kaymakamlıklar tarafından ortaya konmuş birçok proje başarı ile devam etmektedir.

Tarımsal Alanda Köylüye Getirisi


Tekniğine uygun Kuşburnu bahçelerinin kurulması ve verimli çeşitlerin üretime alınması çiftçi ailesi bütçesine ve ekonomimize katkı sağlayacaktır.Tarımdan soğumuş değişik bölgelerimizdeki çiftçilere yeni ve yüksek kazançlı bir tarım ürünü temin edilmiş olunacaktır.

Tarımdan kaçışın ve şehre göçün bir nebze önüne geçilecek köylü nüfusun yerinde istihdamı sağlanacaktır.

Gelir dağılımının bozulması ve beslenme yetersizliği de dikkate alındığında ucuz ve çok yüksek mineral-vitamin kaynağı ürünün düşük gelire sahip köy insanının eli ile üretilmesi önem arz etmektedir.

Ülkemizin hemen her bölgesinde meyve işleyen işletmelerin bulunması ve yurtdışında da bu meyvenin pazarının bol olması pazarlama sıkıntısı yaşanmayacağını müjdeliyor.

Bunun yanında üretilecek Rosa Rugosa türü Kuşburnunun evde de kolay işlemeye elverişli olması ve doğrudan aile tüketimine sunulması nedeniyle ayrı bir pazarlama avantajı sağlıyor.

Bitkinin çalı formunda oluşu tarıma çok da elverişli olmayan arazilerde bile yetişmesini, atıl sahaların da tarıma kazandırılmasını sağlıyor.

Ayrıca açık alanların kalıcı bitki örtüsü ile kapatılmış olması, kuşburnunun köklenme kabiliyeti yüksek kök yapısıyla toprağı tutması, ülkemizin en büyük meselelerinden olan erozyonun önlenmesi bakımından da fayda sağlıyor.

Ayrıca kuşburnu tarımının bakım ve hasadı bazı diğer bitkilerin tarımsal çalışmalarının vakti ile çakışmamaktadır. Bu da o bölgelerde kullanılmayan vaktin değerlendirilmesi anlamına geliyor.

Dönüme 300 fidan dikildiğinde ocak başına  yılda 6-8 kg meyve alınması hesabıyla dönüme 2 tonun üzerinde meyve alınabilmesi söz konusu. Bu miktarı da arz-talep dengesinin oluşturacağı yüksek fiyatla çarptığımızda hiçbir tarım ürününden elde edemeyeceğimiz kadar fazla para kazanmak mümkün. Mesela bu yıl Rosa rugosa türü kuşburnu meyvesinin kg. 750.000TL.den satın alıyoruz. (Diğer fabrikaların kaç TL.den satın aldığı sorulmalı) bu fiyat 2 ton kuşburnu ile çarpıldığında bir yılda 1,5 milyar gelir demektir. Bu kadar az emek ve masrafsız bu kadar gelir getiren başka ürün var mı? Bir dönüm bahçeden bir yılda 1,5 milyar TL. gelir.. Üstelik pazarı sürekli arz isteyen bir sektör olduğu için geliri yer yıl sürecek bu tür kuşburnunu yetiştirmek avantajlı bir iştir.