|
Zümer
Suresi
|
|
|
Mekke
döneminde inmiştir. 75 âyettir. Sûre, adını 71 ve 73. âyetlerde geçen
“Zümer”
kelimesinden almıştır. Zümer; zümreler, gruplar demektir. Sûrede
başlıca,
göklerde ve yerde Allah’ın birliğini gösteren deliller, mü’minlerin
cennete,
kâfirlerin cehenneme sevk edilecekleri konu edilmekte; kullar, ölüm
gelip
çatmadan Allah’a yönelmeye çağrılmaktadır.
Tefsir
için ayet numaralarını tıklayınız
|
|
|
|
|
|
|
|
|
Bismillâhirrahmânirrahîm.
1.Kitab’ın
indirilmesi mutlak güç sahibi, hüküm ve hikmet sahibi Allah
tarafındandır.
2.(Ey
Muhammed!) Şüphesiz biz o Kitab’ı sana hak olarak indirdik. Öyle ise
sen de
dini Allah’a has kılarak O’na kulluk et.
3.İyi
bilin ki, halis din yalnız Allah’ındır. O’nu bırakıp da başka dostlar
edinenler, “Biz onlara sadece, bizi Allah’a daha çok yaklaştırsınlar
diye
ibadet ediyoruz” diyorlar. Şüphesiz Allah, ayrılığa düştükleri şeyler
konusunda
aralarında hüküm verecektir. Şüphesiz Allah, yalancı ve nankör olanları
doğru
yola iletmez.
4.Eğer
Allah bir çocuk edinmek isteseydi, yarattıklarından dilediğini seçerdi.
O,
bundan uzaktır, yücedir. O, bir ve her şey üzerinde mutlak otorite
sahibi olan
Allah’tır.
5.Gökleri
ve yeri hak ve hikmete uygun olarak yaratmıştır. Geceyi gündüzün
üzerine
örtüyor, gündüzü de gecenin üzerine örtüyor. Güneşi ve ayı da koyduğu
kanunlara
boyun eğdirmiştir. Bunların her biri belli bir zamana kadar akıp
gitmektedir.
İyi bilin ki O, mutlak güç sahibidir, çok bağışlayandır.
|
|
|
|
|
|
6.O,
sizi bir tek nefisten yarattı. Sonra ondan
eşini var etti. Sizin için hayvanlardan (erkek ve dişi olarak) sekiz eş
yarattı.
Sizi annelerinizin karnında bir yaratılıştan öbürüne geçirerek üç (kat)
karanlık içinde oluşturuyor. İşte Rabbiniz olan Allah budur. Mülk
(mutlak
hâkimiyet) yalnız O’nundur. O’ndan başka hiçbir ilâh yoktur. O hâlde,
nasıl
oluyor da haktan döndürülüyorsunuz?
7.Eğer
inkâr
ederseniz, şüphesiz ki Allah sizin iman etmenize muhtaç değildir. Ama
kullarının inkâr etmesine razı olmaz. Eğer şükrederseniz sizin için
buna razı
olur. Hiçbir günahkâr başka bir günahkârın yükünü yüklenmez. Sonra
dönüşünüz
ancak Rabbinizedir. O da size yaptıklarınızı haber verir. Çünkü O,
göğüslerin
özünü (kalplerde olanı) hakkıyla bilir.
8.İnsana
bir zarar dokunduğu zaman Rabbine yönelerek O’na yalvarır. Sonra kendi
tarafından ona bir nimet verdiği zaman daha önce O’na yalvardığını
unutur ve
Allah’ın yolundan saptırmak için O’na eşler koşar. De ki: “Küfrünle az
bir süre
yaşayıp geçin! Şüphesiz sen cehennemliklerdensin.”
9.(Böyle
bir kimse mi Allah katında makbuldür,) yoksa gece vakitlerinde, secde
hâlinde
ve ayakta, ahiretten korkarak ve Rabbinin rahmetini umarak itaat ve
kulluk eden
mi? De ki: “Hiç bilenlerle bilmeyenler bir olur mu?” Ancak akıl
sahipleri öğüt
alırlar.
10.(Ey
Muhammed!) Bizim adımıza de ki: “Ey iman eden kullarım! Rabbinize karşı
gelmekten sakının. Bu dünyada iyilik yapanlar için (ahirette) bir
iyilik
vardır. Allah’ın yeryüzü geniştir. Sabredenlere mükâfatları elbette
hesapsız
olarak verilir.”
|
|
|
|
|
|
11.De
ki:
“Şüphesiz bana, dini Allah’a has kılarak O’na ibadet etmem emredildi.”
12.“Bana,
müslümanların ilki olmam da emredildi.”
13. De
ki:
“Eğer ben Rabbime isyan edersem, şüphesiz büyük bir günün azabından
korkarım.”
14.De
ki:
“Ben dinimi Allah’a has kılarak sadece O’na ibadet ediyorum.”
15.“Siz
de
Allah’tan başka dilediğiniz şeylere ibadet edin!” De ki: “Şüphesiz
hüsrana
uğrayanlar, kıyamet gününde kendilerini ve ailelerini hüsrana
sokanlardır. İyi
bilin ki bu, apaçık hüsranın ta kendisidir.”
16.Onlar
için üstlerinde ateşten katmanlar, altlarında (ateşten) katmanlar
vardır. İşte
Allah, kullarını bununla korkutur. Ey kullarım, bana karşı gelmekten
sakının.
17.Tâğût’tan,
ona kulluk etmekten kaçınan ve içtenlikle Allah’a yönelenler için müjde
vardır. O hâlde, kullarımı
müjdele!
18.Sözü
dinleyip de onun en güzeline uyanlar var ya, işte onlar Allah’ın
hidayete
erdirdiği kimselerdir. İşte onlar akıl sahiplerinin ta kendileridir.
19.Hakkında
azap sözü (hükmü) gerçekleşenler, hiç onlar gibi olur mu?
Cehennemlikleri sen
mi kurtaracaksın?
20.Fakat
Rabbine karşı gelmekten sakınanlar için (cennette) üst üste yapılmış ve
altlarından ırmaklar akan köşkler vardır. Allah, gerçek bir vaadde
bulunmuştur.
Allah, va’dinden dönmez.
21.Görmedin
mi, Allah gökten su indirdi de onu yeryüzündeki kaynaklara ulaştırdı.
Sonra
onunla renkleri çeşit çeşit ekinler çıkarıyor. Sonra ekinler kuruyor da
onları
sapsarı kesilmiş görüyorsun. Sonra da Allah onları kurumuş çer çöp
hâline
getirir. Şüphesiz ki bunda akıl sahipleri için bir öğüt vardır.
|
|
|
|
|
|
22.Allah’ın,
göğsünü İslâm’a açtığı, böylece Rabbinden bir nur üzere bulunan kimse,
kalbi
imana kapalı kimse gibi midir? Allah’ın zikrine karşı kalpleri katı
olanların
vay hâline! İşte onlar açık bir sapıklık içindedirler.
23.Allah,
sözün en güzelini; âyetleri, (güzellikte) birbirine benzeyen ve
(hükümleri,
öğütleri, kıssaları) tekrarlanan bir kitap olarak indirmiştir.
Rablerinden
korkanların derileri (vücutları) ondan dolayı gerginleşir. Sonra
derileri de
(vücutları da) kalpleri de Allah’ın zikrine karşı yumuşar. İşte bu
Kur’an
Allah’ın hidayet rehberidir. Onunla dilediğini doğru yola iletir.
Allah, kimi
saptırırsa artık onun için hiçbir yol gösterici yoktur.
24.Kıyamet
günü kötü azaba karşı yüzüyle korunan kimse,
(o gün) azaptan emin olan kimse gibi midir? Zalimlere,
“Kazandıklarınızı tadın”
denir.
25.Onlardan
öncekiler de yalanladılar ve azap kendilerine farkına varamadıkları bir
yerden
geldi.
26.Böylece
Allah dünya hayatında onlara zilleti tattırdı. Elbette ki ahiret azabı
daha
büyüktür. Keşke bilselerdi!
27.Andolsun,
öğüt alsınlar diye biz bu Kur’an’da insanlar için her türlü misali
verdik.
28.Biz
onu, Allah’a karşı gelmekten sakınsınlar diye hiçbir eğriliği
bulunmayan Arapça
bir Kur’an olarak indirdik.
29.Allah,
birbiriyle çekişen ortak sahipleri bulunan bir (köle) adam ile yalnızca
bir
kişiye ait olan bir (köle) adamı örnek verdi. Bu iki adamın durumu hiç,
bir
olur mu?
Hamd Allah’a mahsustur. Hayır, onların çoğu bilmiyorlar.
30.(Ey
Muhammed!) Şüphesiz sen öleceksin ve şüphesiz onlar da öleceklerdir.
31.Sonra
şüphesiz siz kıyamet günü Rabbinizin huzurunda muhakeme edileceksiniz.
|
|
|
|
|
|
32.Kim,
Allah’a karşı yalan uyduran ve kendisine geldiğinde, doğruyu (Kur’an’ı)
yalanlayandan daha zalimdir? Cehennemde kâfirler için kalacak bir yer
mi yok!?
33.Dosdoğru
Kur’an’ı getiren ile onu tasdik edenler var ya, işte onlar Allah’a
karşı
gelmekten sakınanlardır.
34.Onlar
için Rableri katında diledikleri her şey vardır. İşte bu, iyilik
yapanların mükâfatıdır.
35.Allah,
işlediklerinin en kötüsünü örtmek ve onlara yaptıklarının en güzeli ile
karşılık vermek için (onları böyle mükâfatlandırdı).
36.Allah,
kuluna yetmez mi? Seni O’ndan (Allah’tan) başkalarıyla korkutmaya
çalışıyorlar.
Allah, kimi saptırırsa artık onun için bir yol gösterici yoktur.
37.Allah,
kimi
de doğru yola iletirse artık onu saptıracak hiç kimse yoktur. Allah
mutlak güç
sahibi, intikam sahibi değil midir?
38.Andolsun,
eğer onlara, “Gökleri ve yeri kim yarattı?” diye sorsan elbette,
“Allah”,
derler. De ki: “Peki söyleyin bakalım? Allah’ı bırakıp da ibadet
ettikleriniz
var ya; eğer Allah bana herhangi bir zarar dokundurmak isterse, onlar
Allah’ın
dokundurduğu zararı kaldırabilirler mi? Yahut Allah bana bir rahmet
dilese,
onlar O’nun rahmetini engelleyebilirler mi?” De ki: “Allah bana yeter.
Tevekkül
edenler ancak O’na tevekkül ederler.”
39,40. De ki: “Ey kavmim! Elinizden geleni yapın. Ben
de yapacağım. Kişiyi rezil edici azabın kime geleceğini ve sürekli
azabın kimin
başına ineceğini yakında bileceksiniz!”
|
|
|
|
|
|
41.(Ey
Muhammed!) Biz sana Kitab’ı (Kur’an’ı) insanlar için, hak olarak
indirdik. Kim
doğru yola girerse, kendisi için girmiş olur. Kim de saparsa, ancak
kendi
aleyhine sapar. Sen onlara vekil değilsin.
42.Allah,
(ölen) insanların ruhlarını öldüklerinde, ölmeyenlerinkini de
uykularında alır.
Ölümüne hükmettiklerinin ruhlarını tutar, diğerlerini belli bir süreye
(ömürlerinin sonuna) kadar bırakır. Şüphesiz bunda düşünen bir toplum
için
elbette ibretler vardır.
43.Yoksa
Allah’tan başka şefaatçiler mi edindiler? De ki: “Hiçbir şeye güçleri
yetmese
ve düşünemiyor olsalar da mı?”
44.De
ki:
“Şefaat tümüyle Allah’a aittir. Göklerin ve yerin hükümranlığı
O’nundur. Sonra
yalnız O’na döndürüleceksiniz.”
45.Allah,
bir tek (ilâh) olarak anıldığında ahirete inanmayanların kalpleri
daralır.
Allah’tan başkaları (ilâhları) anıldığında bakarsın sevinirler.
46.De
ki:
“Ey göklerin ve yerin yaratıcısı olan, gaybı da, görünen âlemi de bilen
Allah’ım! Ayrılığa düştükleri şeyler konusunda kulların arasında sen
hükmedersin.”
47.Eğer
yeryüzünde bulunan her şey tümüyle ve onlarla beraber bir o kadarı da
zulmedenlerin olsa, kıyamet günü kötü azaptan kurtulmak için elbette
onları
verirlerdi. Artık, hiç hesap etmedikleri şeyler Allah tarafından
karşılarına
çıkmıştır.
|
|
|
|
|
|
48.(Dünyada)
kazandıkları şeylerin kötülükleri karşılarına çıkmış, alay etmekte
oldukları
şey onları kuşatmıştır.
49.İnsana
bir zarar dokunduğunda bize yalvarır. Sonra ona tarafımızdan bir nimet
verdiğimizde, “Bu, bana ancak bilgim sayesinde verilmiştir” der. Hayır,
o bir
imtihandır. Fakat onların çoğu bilmezler.
50.Bunu
kendilerinden öncekiler de söylemişti ama kazandıkları şeyler onlara
hiçbir
yarar sağlamamıştı.
51.Nihayet
kazandıkları şeylerin kötülükleri onlara isabet etmişti. Onlardan
zulmedenler
var ya, kazandıkları şeylerin kötülükleri onlara isabet edecektir.
Onlar
Allah’ı âciz bırakacak değillerdir.
52.Bilmediler
mi ki, Allah rızkı dilediğine bol bol verir ve (dilediğine) kısar.
Şüphesiz
bunda inanan bir toplum için elbette ibretler vardır.
53.De
ki:
“Ey kendilerinin aleyhine aşırı giden kullarım! Allah’ın rahmetinden
ümidinizi
kesmeyin. Şüphesiz Allah, bütün günahları affeder. Çünkü O, çok
bağışlayandır,
çok merhamet edendir.”
54.Azap
size gelmeden önce Rabbinize dönün ve O’na teslim olun. Sonra size
yardım
edilmez.
55,56.Farkında
olmadan azap size ansızın gelmeden önce, Rabbinizden size indirilenin
en
güzeline uyun ki, kişi, “Allah’ın yanında, işlediğim kusurlardan dolayı
vay hâlime!
Gerçekten ben alay edenlerden idim” demesin.
|
|
|
|
|
|
57.Yahut,
“Allah beni doğru yola iletseydi, elbette O’na karşı gelmekten
sakınanlardan
olurdum” demesin.
58.Yahut
azabı gördüğünde, “Keşke benim için dünyaya bir dönüş daha olsa da
iyilik
yapanlardan olsam” demesin.
59.(Allah,
şöyle diyecek:) “Hayır, öyle değil! Âyetlerim sana geldi de sen onları
yalanladın, büyüklük tasladın ve inkârcılardan oldun.”
60.Kıyamet
günü Allah’a karşı yalan söyleyenleri görürsün, yüzleri kapkara
kesilmiştir.
Büyüklük taslayanlar için cehennemde bir yer mi yok!?
61.Allah,
kendisine karşı gelmekten sakınanları başarıları sebebiyle kurtarır.
Onlara
kötülük dokunmaz. Onlar üzülmezler de.
62.Allah,
her şeyin yaratıcısıdır. O, her şeye vekildir.
63.Göklerin
ve yerin anahtarları O’nundur. Allah’ın âyetlerini inkâr edenler var
ya, işte
onlar ziyana uğrayanların ta kendileridir.
64.De
ki:
“Ey cahiller! Siz bana Allah’tan başkasına ibadet etmemi mi
emrediyorsunuz?”
65.Andolsun,
sana ve senden önceki peygamberlere şöyle vahyedildi: “Eğer Allah’a
ortak
koşarsan elbette amelin boşa çıkar ve elbette ziyana uğrayanlardan
olursun.”
66.Hayır,
yalnız Allah’a ibadet et ve şükredenlerden ol.
67.Allah’ın
kadrini gereği gibi bilemediler. Yeryüzü kıyamet gününde bütünüyle
O’nun
elindedir. Gökler de O’nun kudretiyle dürülmüştür. O, onların ortak
koştuklarından uzaktır, yücedir.
|
|
|
|
|
|
68.Sûr’a
üflenir ve Allah’ın dilediği kimseler dışında göklerdeki herkes ve
yerdeki
herkes ölür. Sonra ona bir daha üflenir, bir de bakarsın onlar kalkmış
bekliyorlar.
69.Yeryüzü,
Rabbinin nuruyla aydınlanır. Kitap (amel defterleri) ortaya konur.
Peygamberler
ve şahitler getirilir ve haksızlığa uğratılmaksızın aralarında adaletle
hüküm
verilir.
70.Herkese
yaptığının karşılığı tam olarak verilir. Allah, onların yaptıklarını en
iyi
bilendir.
71.İnkâr
edenler grup grup cehenneme sevk edilirler. Cehenneme vardıklarında
oranın
kapıları açılır ve cehennem bekçileri onlara şöyle derler: “Size
içinizden,
Rabbinizin âyetlerini size okuyan ve bu gününüze kavuşacağınıza dair
sizi
uyaran peygamberler gelmedi mi?” Onlar da, “Evet geldi” derler. Fakat
inkârcılar
hakkında azap sözü gerçekleşmiştir.
72.Onlara
şöyle denir: “İçinde ebedî kalmak üzere cehennemin kapılarından girin.
Büyüklük
taslayanların kalacağı yer ne kötüdür!”
73.Rablerine
karşı gelmekten sakınanlar da grup grup cennete sevk edilirler. Cennete
vardıklarında oranın kapıları açılır ve cennet bekçileri onlara şöyle
der:
“Size selâm olsun! Tertemiz oldunuz. Haydi ebedî kalmak üzere buraya
girin.”
74.Onlar
şöyle derler: “Hamd, bize olan vaadini gerçekleştiren ve bizi cennetten
dilediğimiz yere konmak üzere bu yurda varis kılan Allah’a mahsustur.
Salih
amel işleyenlerin mükâfatı ne güzelmiş!”
|
|
|
|
|
|
75.Melekleri
de, Rablerini hamd ile tesbih edip yücelterek Arş’ın etrafını kuşatmış
hâlde
görürsün. Artık kulların arasında adaletle hüküm verilmiş ve “Hamd
âlemlerin
Rabbi olan Allah’a mahsustur” denilmiştir.
|
|
|