|
Sad
Suresi
|
|
|
Mekke
döneminde inmiştir. 88 âyettir. Sûre, adını birinci âyetteki “Sâd”
harfinden
almıştır. Sûrede başlıca, Allah’ın birliği, müşriklerin inkârları ve
sapıklıkları sebebiyle azabı hak etmiş oldukları, Davûd, Süleyman,
Eyyüp,
İbrahim, İshak, İsmail, el-Yesa’ ve Zülkifl peygamberlerin kıssaları,
Davûd
peygamberin hakemliği ve Hz. Peygamberin temel görevi konu edilmektedir.
Tefsir
için ayet numaralarını tıklayınız
|
|
|
|
|
|
|
|
|
Bismillâhirrahmânirrahîm
1.Sâd.
O şanlı, şerefli Kur’an’a andolsun (ki o, Allah sözüdür).
2.Fakat
inkâr edenler bir büyüklenme ve ayrılık içindedirler.
3.Biz
onlardan önce nice nesilleri helâk ettik. Onlar da feryat ettiler, ama
artık
kurtuluş zamanı değildi.
4.Kâfirler,
kendilerine içlerinden bir uyarıcının gelmesine şaştılar ve şöyle
dediler: “Bu,
yalancı bir sihirbazdır.”
5.“İlâhları
bir tek ilâh mı yaptı? Gerçekten bu çok tuhaf bir şey!”
6,7,8. İçlerinden
ileri gelenler, “Gidin, ilâhlarınıza tapmaya devam edin. İşte bu
istenen
şeydir. Biz bunu son dinde (en son dinî inanışlarda) duymadık. Bu ancak
bir
uydurmadır. O zikir (Kur’an) içimizden ona mı indirildi?” diyerek
kalkıp
gittiler. Hayır, onlar benim Zikrimden (Kur’an’dan) şüphe içindedirler.
Hayır,
henüz azabımı tatmadılar.
9.Yoksa
mutlak güç sahibi ve çok bağışlayan Rabbinin rahmet hazineleri onların
yanında mıdır?
10.Yoksa
göklerin, yerin ve ikisi arasındakilerin hükümranlığı onların mıdır?
Öyle ise
sebeplere yapışarak yükselsinler (bakalım!)
11.Onlar,
çeşitli gruplardan oluşmuş ve şuracıkta bozguna uğrayacak derme çatma
bir
ordudur.
12,13. Onlardan önce de Nûh kavmi, Âd
kavmi, kazıklar
sahibi
Firavun, Semûd kavmi, Lût kavmi ve Eyke halkı da Peygamberleri
yalanlamışlardı.
İşte onlar da (böyle) gruplardı.
14.(O
grupların) her biri peygamberleri yalanladı da onları cezalandırmam hak
oldu.
15.Bunlar
da (müşrikler de) ancak (vakti gelince) asla geri kalmayacak korkunç
bir ses
bekliyorlar.
16.Müşrikler
(alay ederek) şöyle dediler: “Ey Rabbimiz! Hesap gününden önce payımızı
hemen
ver!”
|
|
|
|
|
|
17.Ey
Muhammed! Onların söylediklerine karşı sabret. Güçlü kulumuz Dâvûd’u
hatırla.
O, Allah’a çok yönelen bir kimse idi.
18,19. Kendisiyle birlikte tesbih
etsinler diye biz,
dağları ve toplanıp gelen kuşları Dâvûd’un emrine verdik. Onların her
biri
Allah’a yönelmişlerdi.
20.Biz
Davud’un mülkünü güçlendirdik, ona hikmet ve hakla batılı ayıran söz
(hüküm
verme) yeteneği verdik.
21.Sana
davacıların haberi geldi mi? Hani onlar duvarı aşarak mabede
girmişlerdi.
22.Hani
Dâvûd’un yanına girmişlerdi de Dâvûd onlardan korkmuştu. Onlar,
“Korkma! Biz,
iki davacı grubuz. Birimiz diğerine haksızlık etmiştir. Aramızda
adaletle
hükmet. Zulmetme ve bizi hak yola ilet” dediler.
23.İçlerinden
biri şöyle dedi: “Bu benim kardeşimdir. Onun doksan dokuz koyunu var.
Benim ise
bir tek koyunum var. Böyle iken ‘Onu da bana ver’ dedi ve tartışmada
beni bastırdı.”
24.Davud
dedi ki: “Andolsun, senin koyununu kendi koyunlarına katmak istemek
suretiyle
sana zulmetmiştir. Esasen ortakların pek çoğu birbirine haksızlık eder.
Ancak
iman edip salih ameller işleyenler başka. Onlar da pek azdır.” Dâvûd,
bizim kendisini
imtihan ettiğimizi anladı. Derken Rabbinden bağışlama diledi, eğilerek
secdeye
kapandı ve Allah’a yöneldi.
25.Biz
de
bunu ona bağışladık. Şüphesiz katımızda onun için bir yakınlık ve dönüp
geleceği güzel bir yer vardır.
26.Ona
dedik ki: “Ey Dâvûd! Gerçekten biz seni yeryüzünde halife yaptık.
İnsanlar
arasında hak ile hüküm ver. Nefis arzusuna uyma, yoksa seni Allah’ın
yolundan
saptırır. Allah’ın yolundan sapanlar için hesap gününü unutmaları
sebebiyle
şiddetli bir azap vardır.”
|
|
|
|
|
|
27.Biz
göğü, yeri ve ikisi arasındakileri boş yere yaratmadık. Bu
(yaratılanların boş
yere yaratıldığı iddiası) inkâr edenlerin zannıdır. Cehennem ateşinden
dolayı
vay inkâr edenlerin hâline!
28.Yoksa
biz iman edip salih ameller işleyenleri, yeryüzünde fesat çıkaranlar
gibi mi
tutacağız? Yoksa Allah’a karşı gelmekten sakınanları yoldan çıkan
arsızlar gibi
mi tutacağız?
29.Bu
Kur’an, âyetlerini düşünsünler ve akıl sahipleri öğüt alsınlar diye
sana
indirdiğimiz mübarek bir kitaptır.
30.Dâvûd’a
Süleyman’ı bağışladık. O ne güzel kuldu! Şüphesiz o, Allah’a çok
yönelen bir
kimse idi.
31.Hani
ona akşamüstü bir ayağını tırnağı üstüne dikip üç ayağının üzerinde
duran
çalımlı ve soylu atlar sunulmuştu.
32,33.Süleyman, “Gerçekten ben
malı, Rabbimi anmamı
sağladığından dolayı çok severim” dedi. Nihayet gözden kaybolup
gittikleri
zaman,
“Onları bana geri getirin” dedi. (Atlar gelince de) bacaklarını ve
boyunlarını
okşamaya başladı.
34.Andolsun,
biz Süleyman’ı imtihan ettik. Tahtının üstüne bir ceset bıraktık.Sonra
tövbe edip bize yöneldi.
35.Süleyman,
“Ey Rabbim! Beni bağışla. Bana, benden sonra kimseye lâyık olmayacak
bir mülk
(hükümranlık) bahşet! Şüphesiz sen çok bahşedicisin!” dedi.
36.Biz
de rüzgârı
onun buyruğuna verdik. Rüzgâr, onun emriyle dilediği yere hafif hafif
eserdi.
37,38. Bina ustası olan ve
dalgıçlık yapan her bir
şeytanı, bukağılara bağlı olarak diğerlerini de, onun emrine verdik.
39.“İşte
bu bizim ihsanımızdır. Artık sen de (istediğine) hesapsızca ver yahut
verme”
dedik.
40.Şüphesiz
katımızda onun için bir yakınlık ve dönüp geleceği güzel bir yer
vardır.
41.(Ey
Muhammed!) Kulumuz Eyyûb’u da an. Hani o, Rabbine, “Şeytan bana bir
yorgunluk
ve azap dokundurdu” diye seslenmişti.
42.Biz
de
ona, “Ayağını yere vur! İşte yıkanacak ve içecek soğuk bir su” dedik.
|
|
|
|
|
|
43.Biz
ona
tarafımızdan bir rahmet ve akıl sahiplerine bir öğüt olmak üzere
ailesini ve
onlarla birlikte bir o kadarını bahşettik.
44.Şöyle
dedik: “Eline bir demet sap al ve onunla vur, yeminini bozma.”
Gerçekten biz Eyyûb’u sabreden bir kimse olarak bulduk. O ne güzel bir
kuldu!
O, Allah’a çok yönelen bir kimse idi.
45.(Ey
Muhammed!) Güçlü ve basiretli kullarımız İbrahim’i, İshak’ı ve Yakub’u
da an.
46.Şüphesiz
biz onları, ahiret yurdunu düşünme özelliği ile (temizleyip) ihlâslı
kimseler
kıldık.
47.Şüphesiz
onlar, bizim katımızda hayırlı, seçkin kimselerdendir.
48.(Ey
Muhammed!) İsmail, el-Yesa’ ve Zülkifl’i de an. Onların her biri iyi
kimselerdi.
49,50.Bu
bir öğüttür. Allah’a karşı gelmekten
sakınanlar için elbette güzel bir dönüş yeri, kapıları kendilerine
açılmış
olarak Adn cennetleri vardır.
51.Onlar
orada koltuklara yaslanmış olarak pek çok meyveler ve içecekler
isterler.
52.Yanlarında
gözlerini kendilerinden ayırmayan yaşıt eşler vardır.
53.İşte
bunlar, hesap günü için size vaad edilenlerdir.
54.İşte
bu
bizim verdiğimiz rızıktır. Ona asla tükenme yoktur.
55,56.İşte
böyle! Şüphesiz azgınlar için elbette kötü
bir dönüş yeri, cehennem vardır. Onlar oraya girerler. Orası ne kötü
bir
yataktır!
57.İşte
(azap), onu tatsınlar: Bir kaynar su ve bir irin.
58.O
azaba
benzer çeşit çeşit başka azaplar da vardır.
59.(Kendi
aralarında şöyle derler:) “İşte sizinle beraber cehenneme tıkılacak bir
grup.
Onlara rahat ve huzur olmasın! Şüphesiz onlar cehenneme gireceklerdir.”
60.O
grup
da, “Hayır, size rahat ve huzur olmasın. Bu cehennemi bizim önümüze siz
sürdünüz. Orası ne kötü durak yeridir!” der.
61.Şöyle
derler: “Ey Rabbimiz! Bunu bizim önümüze kim sürdüyse, cehennemde onun
azabını
bir kat daha artır.”
|
|
|
|
|
|
62.Yine
şöyle derler: “Dünyada kendilerini kötü saydığımız adamları acaba neden
göremiyoruz?”
63.“(Cehennemlik
değillerdi de) biz onları alaya mı almış olduk, yoksa (buradalar da)
gözlerimizden mi kaçtılar?”
64.Şüphesiz
bu, cehennemliklerin birbirleriyle çekişmesi kesin bir gerçektir.
65.(Ey
Muhammed!) De ki: “Ben ancak bir uyarıcıyım. Her şey üzerinde mutlak
otorite
sahibi olan bir Allah’tan başka hiçbir ilâh yoktur.”
66. “O,
göklerin, yerin ve ikisi arasındakilerin Rabbidir. Mutlak güç
sahibidir, çok
bağışlayandır.”
67.De
ki:
“Bu Kur’an, büyük bir haberdir.”
68.“Siz
ise ondan yüz çeviriyorsunuz.”
69.“Aralarında
tartıştıkları sırada, yüce topluluğa (ileri gelen melekler topluluğuna)
dair
benim hiçbir bilgim yoktu.”
70.“Bana
ancak, benim sadece bir uyarıcı olduğum vahyediliyor.”
71.Hani,
Rabbin meleklere şöyle demişti: “Muhakkak ben çamurdan bir insan
yaratacağım.”
72.“Onu
şekillendirip içine ruhumdan üflediğim zaman onun için saygı ile
eğilin.”
73.Derken
bütün melekler topluca saygı ile eğildiler.
74.Ancak
İblis eğilmedi. O büyüklük tasladı ve kâfirlerden oldu.
75.Allah,
“Ey İblis! Ellerimle yarattığıma saygı ile eğilmekten seni ne alıkoydu?
Büyüklük mü tasladın, yoksa üstünlerden mi oldun?” dedi.
76.İblis,
“Ben ondan daha hayırlıyım. Beni ateşten yarattın, onu ise çamurdan
yarattın”
dedi.
77.Allah,
şöyle dedi: “Öyle ise çık oradan (cennetten), çünkü sen kovuldun.”
78.“Şüphesiz
benim lânetim hesap ve ceza gününe kadar senin üzerinedir.”
79.İblis,
“Ey Rabbim! Öyle ise bana insanların diriltilecekleri güne kadar mühlet
ver”
dedi.
80,81.Allah,
şöyle dedi: “Sen o bilinen vakte
(kıyamet gününe) kadar mühlet verilenlerdensin.”
82,83.İblis,
“Senin şerefine andolsun ki, içlerinden
ihlâslı kulların hariç, elbette onların hepsini azdıracağım” dedi.
|
|
|
|
|
|
84.Allah,
şöyle dedi: “İşte bu gerçektir. Ben de gerçeği söylüyorum:”
85.“Andolsun,
cehennemi seninle ve onlardan sana uyanların hepsiyle dolduracağım.”
86.(Ey
Muhammed!) De ki: “Bundan (tebliğ görevinden) dolayı sizden hiçbir
ücret
istemiyorum. Ben kendiliğinden yükümlülük altına girenlerden değilim.”
87.“Bu
Kur’an,
âlemler için ancak bir öğüttür.”
88.“Onun
haberlerinin doğruluğunu bir süre sonra mutlaka öğreneceksiniz.”
|
|
|