Bu soru ilk kez transgenik bitkiler
üzerinde araştırmalar yapan, 2002 yılında HortResearch ‘ın bilim adamları Dr. Roger Harker ve Dr. Ian Hallett
tarafından gündeme
getirilmişti. Tek amaç kivi’nin bir muz gibi soyulabilirliği
değildi bununla
birlikte yaygın kivi varyetesi Hayward’a oranla daha yüksek
(yaklaşık olarak 10
kat) C vitamini içeriği ve aromanın elde edilebilmesi de
mümkün müydü ?
Konu ile
ilgili öncü çalışmalar, 1997
yılında Yeni Zelanda’da HortResearch’ın genetik laboratuarında tropikal
meyveler başta olmak üzere meyve türleri arasında istenilen
özellikleri
birinden diğerine aktarmak için genetik temelde
yürütülen kalıtım çalışmalarına
dayanmakta dır. Her
iki araştırmacıda, bir muz gibi soyulabilir olan kivi’nin kesilmeden
veya özel
kaşıklar kullanılmadan yenilebilmesinin aynı zamanda okul beslenme
çantalarında
da daha sıklıkla alacağını öngörmüşlerdi. Ayrıca
meyvelerin pazarlanmasında
(Avrupalı) tüketicilerin rahatlık la yiyebilecekleri meyveleri
daha sıklıkla
satın almaya öncelik verdiklerini tespit etmişlerdi.
Dr
Harker diyor k ; “Bu hedef için
meyvenin soyulması sürecinde kabuğun meyve etinden temiz bir
şekilde kolaylıkla
ayrılmasına izin verecek bir alt ince deri tabakası (zar) olmalıdır.
Şayet bu
bölge olmazsa meyve eti kabukta kalacak ve meyve soyulmak yerine
yırtılacaktır.
Hem muz hemde narenciyelerde bu tarz soyulmayı temin eden biyolojik
bölgeler/dokular
vardır.”
2005
yılına gelindiğinde, Acitinidia
ailesinden sofralık lezzeti Hayward’a oranla güzel olmayan ve
meyve kabuğu
beyaz renkli olan ancak meyvesinin kolaylıkla soyulmasını temin eden bu
tür
kabuk altı dokulara sahip olan A.
eriantha Benth.’in “kabuk
genleri” (tohum üzerinden) Hayward
varyetesine aktarıldı ve sonuç;
Bilim
adamı Dr. Roger Harker, elde etmiş
oldukları bu yeni ebeveyn kivi varyetesinin kabuk soyma testinden
başarılı
sonuç alındığı nı ifade etmiş ve mevcut çalışmanın devam
etmekte olduğunu
söylemektedir…
|