|
|||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||
Kivi meyvesi
üzerinde yapılan değerlendirme
analizlerinde
genelde dört şekilde yararlanılmaktadır. Bunlar dondurulma,
konserveleme,
suyunu çıkarma, meyve suyu exstraksiyonu ve taze olarak
tüketilmektedir,
bunun yanında gıda sanayiinde pasta, tatlılar ve içki yapımında
kullanılmaktadır.
Kivi meyve
bileşimimde en önemli ve dikkat
çekici unsur C vitamini içeriğidir. kivi
meyvesine değer katan
aranan
bir meyve olmasını sağlayan etmenlerin başında gelmektedir. Kivi
meyvesinin 100 gramında değişmekle birlikte ortalama 100- 400 Mg C
vitamini
bulunur. Meyvede bulunan C
vitamini oranı cevre koşullarına gelişme ve
olgunlaşma durumuna hatta meyvenin bitkide bulunduğu yere göre
değişmektedir.
Kivi meyvesinin besin değeri yanında hekimlikte kullanımı da söz
konusudur.
Çin 'de yapılan analizlerde meyve suyunda bulunan bazı
maddelerin
kansere
neden olan faktörleri önlediği ortaya çıkmıştır. Yine
bazı tıbbi
içeceklerle
birlikte kullanıldığında astım, öksürük ve nefes
açıcı
olarak
faydalanılmıştır. Çalı
formunda
olan kivi, sarılıcı-tırmanıcı
bir bitkidir. Gövde odunsu yapıda olmasına rağmen hızlı
sürgün
gelişiminden
dolayı bitki kendi ağırlığını taşıyamamaktadır.Bunun için telli
terbiye
sistemlerine ihtiyaç duyulmaktadır.Yabani formları
ağaçlara tırmanarak
büyümektedir. Kışın yaprağını döken çok yıllık
bir bitkidir. Sürgün
gelişmesi
çok kuvvetlidir. Özellikle erkek bitkilerin
sürgün gelişmesi daha
hızlıdır. Tırmanıcı olmasına rağmen asmadaki gibi tutunmak için
sülük
gibi
bazı özel organları bulunmamaktadır.
GÖVDE
VE SÜRGÜNLER Gövde
odunsu yapıda
olmasına rağmen hızlı sürgün gelişiminden dolayı bitki kendi
ağırlığını
taşıyamamaktadır.Bunun için telli terbiye sistemlerine
ihtiyaç
duyulmaktadır.
Ayrıca yeni tesis edilen bahçelerde gövdenin dik durması ve
düzgün
gövde
oluşturulması için destek hereğinin çakılması
gerekmektedir. Sürgünlerin uç kısmı
sarılıcı kahve renkli ve
tüylüdür. İyi meyve veren sürgünlerin boğum
araları daha kısa,
belirgin,
dolgun olmakta ve sürgünün ucu bir gözle son
bulmaktadır. Ana
dallar
üzerinde boğum araları uzun, çapları geniş, boyları uzun ve
dik büyüyen
sürgünler ise obur dalları oluşturmaktadır. Bu
sürgünler eğer
vegetasyon
periyodu içerisinde (yaz ortasında) sürerse hiç
meyve vermez. Bunun
için
yaz budaması esnasında bu dalların çıkarılması gerekmektedir.
Bunun
yanında
kış dinlenmesinden çıkışta süren obur dallar azda olsa
meyve
vermektedir.
GÖZLER YAPRAK Yapraklar
sürgün üzerinde bulunan gözlerin
alt kısımlarından meydana gelmektedir. Yapraklar, oval, kalp şeklinde
olup
üst yüzeyleri koyu, alt yüzeyleri ise açık yeşil
ve ince tüylerle
kaplıdır.
Yaprak kenarları dişlidir. Görünümü çok
güzel olan yapraklar, oldukça
büyük
olmakla beraber kağıt yapımında da kullanılabilmektedir.
ÇİÇEKLER Kivilerde çiçekler yaprak altında tek tek veya salkım halinde oluşur. Dişi bitkilerde oluşan çiçekler çoğunlukla tek tek bazen de üçlü salkımlar şeklinde oluşur. Erkek bitkilerde ise üçlü veya beşli salkımlar halinde oluşur. TOZLAŞMA
VE DÖLLENME BİYOLOJİSİ Tomuri - Hayward - Matua çiçeği bitkiler esas itibarı ile iki evciklidir. Erkek ve dişi çiçekler farklı bitkilerde bulunmaktadır. Bu yüzden çapraz tozlaşma sağlanmalıdır. Etkili bir tozlaşma için erkek çiçeklerle dişi çiçekler aynı anda çiçek açmalı, 1:8 oranında erkek bitki tesis edilen bahçede yer almalı ve iyi bir tozlaşma için arı kovanı bulundurulmalıdır. Ticari yetiştiricilikte tozlanma arılarla olur. Rüzgarla tozlanma çok az sayıda meyve tutumu sağlar. Normal irilikteki meyvelerde 1000 den fazla tohum vardır. Meyve iriliği ile çekirdek sayısı arasında yakın ilişki vardır. Normalde az sayıda tohum içeren meyveler küçük, yuvarlak ve çok tüylü olurlar Döllenen
çiçeklerde dişicik tepesi kahverengileşir ve solar
döllenmeyenlerde
ise renk beyaz kalır ve dişi organın görünümü
değişmez. Kaliforniya da çiçeklere elle tozlama yöntemi ile erkek tomurcukların anterleri ortaya çıkmadan önceki devrede toplanır ve oda sıcaklığında yarılıp açılmaya terk edilir. Temiz polenler fırça ile dişi polenlere sürülür ve tozlaşma yapılır. Tozlanmadan
sonra dişi çiçeklerde döllenme olur ve Meyve
teşekkülü
başlar 1.Dönem: Tozlaşmadan 9. haftaya
kadar olan süredir. Meyve
tohumları
maksimum büyüklüğe ulaşır. Çok hızlı
büyüme vardır (Haziran + Temmuz) .
2.Dönem: 9-12 haftalar arasıdır.büyüme yavaşlar tohumlar renklenir.siyaha yakın lacivert renk alır (Ağustos) . 3.Dönem: 12-17 haftalar arasıdır. Meyve büyümesi yeniden hızlanır. Tohumlar koyu esmer renk alır (Eylül) . 4.Dönem: 17-21 haftalar arasıdır. Meyve irileşmesi azalır.Tohumlar tamamen siyah renk alır. Meyvede bu safhada şeker asimilasyonu başlar (Ekim). 5.Dönem: 21-23 haftalar arasıdır meyveler artık gerçek büyüklüklerine ulaşmıştır. Bu dönemde çekirdekler meyve etinden ayrılır (Kasım)
MEYVE Kivi meyveleri dişi çiçeğin döllenmesi ve yumurtalığın gelişmesi sonucu oluşur. Olgun meyvede kabuk açık kahverengi, kısa ve yumuşak tüylerle kaplıdır. Döllenmeden itibaren meyve oluşumu için ortalama 20-24 haftalık bir süre gereklidir. Meyveler
çeşitlere göre değişmekle birlikte 4-5 cm eninde, 6-9 cm
boyunda
ve ağırlıkları 40-150 g arasında değişmektedir.
Meyve, silindirik ovalden yuvarlağa yakın yumurtamsı şekilde olmaktadır. Meyve şekli dıştan içe doğru tüyler, kabuk,dış meyve eti, iç meyve eti, çekirdek,çekirdek evi yumurtalık izleri ve meyve özünden meydana gelmiştir. Kivi meyvesi %80 oranında su %20 oranında kuru madde ihtiva eder.Kivi meyvesi C vitamini bakımından zengindir. 100 gram taze meyvede 100-400 mg C vitamini bulunur. İKLİM İSTEKLERİ Kivi genelde kışları ılıman yazları sıcak ve nemli bir iklime ihtiyaç duymaktadır. İlkbahar ve sonbahar donlarının görülmediği yerlerde yetiştirilmesi uygundur. İlkbaharda Gözlerin sürmesi ile yaprak dökümü arasında 230- 260 gün don olmayan yerlerde yetiştiriciliği rahatlıkla yapılabilmektedir. Özellikle gözlerin sürmesi ve yapraklanmadan sonra meydana gelen don olayları bitkiye büyük zarar vermektedir. Meyvelerin hasat döneminde ise -2C derecede meyveler zarar görürler. Soğuklanma isteği, kültürü yapılan çeşitlere göre değişmekle beraber +7C altında 400-1000 saat'dir. Soğuklanma ihtiyacının karşılanmayan gözlerin uyanması daha az olmakta ve verimde düşüşlere neden olmaktadır. Yıllık sürgünler aşırı rüzgarlardan olumsuz şekilde etkilenmektedir. Bunun için bahçeler tesis edilirken rüzgara karşı gerekli önlemler (rüzgar kıran) alınması gerekir. Aksi takdirde yeni sürgünlerin dallara bağlantısı kuvvetli olmadığından kolayca kırılabilmekte ve verimi olumsuz etkilemektedir. Kivi, suyu sevmekle beraber vejatasyon dönemi içinde düzenli olarak 800 - 1400 mm arasında yağış alan bölgelerde rahatlıkla yetiştirilebilmektedir. Bu durum göz önüne alındığında ülkemizde bu yağış düzenine uyan tek bölge Doğu Karadeniz bölgesi olup diğer yörelerde sulama yapılmadan yetiştirilmesi mümkün değildir. Hatta bu bölgede bile yer yer havaların kurak gittiği zamanlarda sulama yeterince yapılmadığı taktirde bitki gelişmesi duraklamakta ve meyve verimi ve kalitesinde önemli azalmalar olmaktadır.Kivi bitkisi toprak isteği bakımından secicidir. Kökler olumsuz toprak şarlarından etkilenmektedir.Özelikle saçak köklerin çokluğu ve hassas oluşu kivinin toprak isteğinin önemini göstermektedir.Bu bakımından ağır olmayan, derin, süzek , ve geçirgen gevşek yapılı organik maddece zengin nötür veya orta asit karekterli Ph 5 - 7 arasında olan topraklar kivi için uygun topraklardır. Ağır, su tutan, drenajı iyi olmayan ve taban suyu yüksek olan topraklar ise uygun değildir. Kivi, çoğaltılması kolay olan meyve türlerinden biridir. Tohumla çoğaltılabildiği gibi aşı, çelik ve doku kültürü yöntemleri ile çoğaltılabilmektedir. TOHUMDAN ÜRETİM
Tohumla
çoğaltım,
anaç üretiminde ve ıslah çalışmalarında
kullanılmaktadır. Bir kivi meyvesinde ortalama 1000 adet tohum
bulunmaktadır. Tohumları çok küçüktür.
Ortalama 1000 dane ağırlığı 1 gr'dır. Tohum ekiminde çimlenme ortamı olarak kullanılan meteryalin hafif ve ince olması gerekir. Ortam hazırlanırken özellikle torf + yanmış ahır güb.veya tavuk gübresi , veya perlit + dere kumu + bahçe toprağı + Yanmış elenmiş ahır gübresinden oluşan ortamlara dikilmektedir. Tohumların üzeri hafifçe harç toprağı ile örtülür. Tohumların çimlenmesi için asgari 21oC toprak sıcaklığı ve neme özen gösterilmelidir. Yaklaşık olarak tohum ekiminden 20-30 gün sonra çimlenirler. Çöğürler iki yapraklı ve tutulabilir büyüklüğe(5cm) ulaşınca çapları 6-10 cm olan plastik torbalara şaşırtılır ve bu plastik poşetlerde gelişimini tamamladıktan sonra aşılanmak üzere fidanlıklara şaşırtılır. AŞI İLE
ÇOĞALTMA
Aşıyla
çoğaltmada, tohumdan üretilen çöğürler
anaç
olarak kullanılmaktadır. Kivilerde sürgün ve durgun aşılar
rahatlıkla
yapılabilmektedir. Sürgün aşılar yapılırken aşı kalemlerinin
bitkiye su
yürümeden 1 yıllık odunlaşmış sürgünlerden uyanma
olmadan önce alınarak
muhafaza edilmelidir.
Kalemlerin saklanması nemli
samanlı kağıda
sarıldıktan
sonra hava almayacak şekilde plastik torbalara konulur ve daha sonra
soğuk
hava deposunda, buzdolabının sebzelik kısmında veya serin bir yerde
toprağa
gömmek suretiyle muhafaza altına alınır. T aşısı Mayısta, uygun
olmaktadır. Kalem
aşıları ise su yürüme başlangıcı Şubatın ikinci yarısından
Mart başına
kadar yapılmalıdır. Durgun göz aşıları ise Temmuz sonu-Ağustos başında yapılmalıdır. Durgun aşılarda aşı kalemleri direk bahçeden bir yıllık sürgünlerden alınmalıdır. GÖZ AŞILARI
Göz aşılarının yapılacağı en uygun vakit, sabahın erken saatleri ve saat 15’den sonrasıdır. Fazla sıcakta ve yağmur altında aşı yapılmaz. Göz aşısına başlamadan birkaç gün önce aşı yapılacak fidanların bulunduğu ortamdaki yabancı otlar ve aşı fidanlarının gövdesinden çıkan sürgünler temizlenir, tek bir gövde haline getirilir ve gövdenin dik durması için destek sistemine alınır. Fazla uzamış olan asılanacak fidanların tepe sürgünleri alınır. Bundan sonra toprak yüzeyinden 7-10 cm yukardan ası çakısının ucuyla, odun kısmı zedelenmeden anacın kabuğu T şeklinde kesilir. T’nin ilk olarak
üst ve bundan sonra da
orta çizgisi
kesilmelidir. Kesik kısmın iki kenarındaki kabuk, ası çakısının
tırnağı ile yerinden kaldırılır. Böylece
anaç hazırlanmış olur. Bundan sonra ası kaleminden uygun bir
şekilde ası gözü hafif odunlu olarak
çıkarılır, bu şekilde çıkarılmış olan göz, yine
bıçaktaki tırnağın yardımı ile anacın kesilen kısmına
yukardan aşağı doğru sürülerek yerleştirilir ve ası bağı ile
sarılır. Ası bağı ile bağlamaya
yukarı taraftan başlanmalı ve
göz serbest bırakıldıktan sonra alt tarafa geçilerek bu
kısmı da
iyice sarıldıktan sonra düğüm atılmalıdır.
Göz asıların tutup tutmadığı 15-20 gün sonra belli olur. Tutan asılarda takılan gözün altındaki yaprak sapı kendiliğinden düser ve gözün takıldığı kısımda hafif bir kabarıklık hasıl olur. Eğer yaprak sapı
kurumuş kalmış,
gözün çevresinde buruşmuş ve kararmış ise ası
tutmamıştır. Bu takdirde ası
evvelki yerin altından veya üstünden yenilenir.
KALEM AŞILARI Kalem aşıları odunlaşmış aşı kaleminin anaç olarak kullanılacak bitkiye uygun zamanda ve uygun şekilde birleştirilmesidir. Bunun için yaprak dökümünden ve ilk soğuklar geçtikten sonra aşı kalemleri alınır. Aşı kalemleri alınacak bitkiler hastalıksız,iyi gelişen ve iyi ürün veren bitkiler olmalıdır. Alınan bu aşı kalemleri O- 4C'de aşı zamanına kadar muhafaza edilir. Kalem aşıları için en
uygun zaman yöreye göre
değişmekle birlikte Şubat-Mart aylarıdır. Çünkü bu
aylarda henüz
bitkiye
ağlama öz su akışı başlamamıştır. Kalem aşıları
ilkbaharda
bitkiye su yürümeden önce yapılır. Aşılamada
başarı oranı % 95'
in
üzerindedir. Bitkiye su yürüdükten sonra yapılacak
aşılarda başarı
oranı
düşer. Anaçtan gelen öz su kalemle anaç
dokuları arasına girerek sıkı
şekilde
temas etmelerini önler. Bunun içindeki özsu akışının
durması beklenir.
ve durduktan sonra aşılama yapılır, veya kalemler damızlık
ağaçtan aşı
günü kesilir. Kivilerin çoğaltılmasında en yaygın
olarak
kullanılan
aşılar yarma aşı, kakma aşı, dilcikli aşı.
KAKMA AŞI
Aşılanacak materyalin çapı aşı kaleminden fazla olduğu zaman uygulanır. Bunun için Anaç olacak ağaç dipten 15-20 cm yukardan azıcık eğimli olarak testere ile kesilir. Tepede V harfine benzer 2-2.5 cm uzunlukta dış üst genişliği 4-5 mm inçe bir oyuk açılır.Kalemde bu oyuğa uyacak şekilde hazırlanır ve anaçla kalemin kabukları tam olarak çakışmalıdır, daha sonra aşı bağı ile bağlanır. Kesik yerlere ve bağların üzerine aşı macunu sürülür. DİLCİKLİ AŞI Yaklaşık eşit kalınlıktaki anaç ve kalemin aşılanmasında uygulanan bir kalem aşısı yöntemidir. Anaç ve kalem 45 C
eğimle
kesilir.
Her ikisinin uç kısmından aşı bıçağı ile 1-1.5 cm
derinliğinde
bir
kesik
açılır sonra diller iç içe gelecek şekilde kalemle
anaç yerleştirilir.
Anaçla kalemin kabukları birbirine çakışacak şekilde
yanaştırılır ve
bağlanır. Kesik yerlere ve aşı bağı üzerine macun
sürülür.
YARMA AŞI
Çapı en çok 5 cm olan gövde ve dallara yapılır. Aşılanacak anacın gövdesi yerden 30-50 cm yüksekten testere ile yatay olarak kesilir. Yarma aşı üzerinde iki göz bulunan ve uzunluğu 10-15 cm olan kalemler kullanılır.Kalemlerin anaçla aynı kalınlıkta olması tercih edilir. Bu amaçla önce anaç ortadan bir kesici yardımı ile yarılır. Kalem bu yarılan yere karşılıklı kabuk kısımlarının temas edecek şekilde yerleştirilir ve yara yüzeyinin kurumasın önlemek için bu kısımlara macun sürülür; daha sonra aşı bağı ile sıkıca bağlanarak yağmur suyu böcek girecek yer bırakılmaz anacın kalemi sıkması sağlanır. ÇELİKLE ÜRETİM Kivi aşıyla çoğaltıldığı gibi çelikle de çoğaltılabilir.Çelikler alınma zamanına göre Yeşil çelik, yarı odunsu çelik ve odun çeliği adlarını alırlar.
Yeşil çelikler yaz
başlangıcında Mayıs ve Haziran
aylarında
alınırlar.
Çeliklerin kalınlığı 4-10 mm boyları 1O - 20 cm ve 2-3 boğumlu
alınırlar. Çeliğin
üst kısmı gözün 1.5 -2
cm yukarısından
Alt kısmı boğumun hemen
altından(45o çapraz olarak kesilir En üst yaprağın
dışındaki bütün
yapraklar
çıkarılır, bu yaprak yarım kesilir.
Yarı odunsu çelikler aynı yıl süren tam olarak odunlaşmamış sürgünlerden Temmuz Ağustos aylarında alınır. Uzunlukları 15-25 cm kalınlıkları 7-12 mm 2-3 boğum olmalıdır. Alınan çelikler hemen en üst gözün üstünden 1.5 cm ve alt gözün hemen altından 45 C çapraz gelecek şekilde kesilir ve üst yaprağının yarısı bırakılır, diğerleri dipten çıkartılır. Yeşil çeliklerde olduğu gibi su kaybını önlemek için mistleme(yaprakları nemlendirme) zorunludur. ODUN ÇELİKLERİ : Bir yılık iyi odunlaşmış hastalıksız,düzgün sürgünlerden alınmalıdır. Alınma zamanı olarak bitkinin yaprağını döktükten sonra şubatın ilk haftalarına kadar olan süre içerisindedir. Boyları 10-25 cm arasında en az 2 gözlü kalınlıkları 7-12 mm civarındadır.
BAHÇE TESİSİ YER SEÇİMİ Önce
kivi
fidanlarının dikimi yapılacak olan toprağın
kivi
bitkisi için uygun özellikte olmalı aksi takdirde iyi bir
sonuç almak
mümkün
değildir. Çünkü bitkinin kök yapısı olumsuz
şartlara karşı aşırı
duyarlılık
göstermekte ve bitki gelişmesi sekteye uğramaktadır. Yine fidanların dikileceği yer arazi yapısı uygunsa güney yönlü ve sıraların yönü kuzey güney istikametinde olmalı ve dikimi yapılan yerin taban su seviyesi yüksek olmamalıdır. Fidan
dikimi ilkbahar ve sonbaharda yapılmalıdır. Eğer fidanlar tüp
içerisinde ise özellikle dikimden sonra sulaması
takip
edildikten sonra
yaz aylarında da yapılır. Kivi
fidanlarının dikileceği fidan çukurları
en az 45-50 cm derinliğinde ve çapında olmalıdır. Açılan
kuyulardan
çıkan
toprakla hayvan gübresi karıştırılır tekrar fidan
çukurlarına
konulmalıdır. Erken
verime yatmaları ve sağlıklı bir gelişme için 2 yaşlı
sağlıklı
fidanlar dikilmelidir.
Fidan dikimi yapılırken Aşı yeri veya sürgün yeri toprak altında kalmamalı toprak üzerinde olmalıdır. Tüplü (torbalı)fidanlar tüpten ayrılarak dikilmeli ve can suyu verilmelidir. Dikilen
fidanların sağlıklı gelişebilmesi için 3-4 günde bir
yağışsız
havalarda sulanmalıdır. Sürgünün dik büyümesi ve düzgün bir gelişme gösterebilmesi için 3-4 cm çapında 2.0 M uzunluğunda destek (herek) verilmelidir. Ana gövdeyi oluşturacak olan sürgünde yaklaşık 1.80-2M düz bir şekilde büyüme sağlandığında tepesi kesilerek alt taraf dan çıkan yan sürgünlerden iki tanesi sağa ve sola büyütülmek üzere bırakılır ve taçlandırma yapılır.Kivi
bitkisi iki evcikli (erkek-dişi)dir. Erkek
bitkiler tozlayıcı
durumda olup bahçe tesisinde 7 veya 8 dişi için 1 erkek
dikilmelidir. Tozlanma
olayında rüzgar çok fazla bir role sahip değildir,
büyük oranda
tozlaşma
arılarla olmaktadır. Kivi
meyvelerinin çiçekleri nektar üretmezler ancak
arılar için polen kaynağıdır.Güneşli havalarda arıların
çalışması daha
yoğun şekildedir. Arı
kovanlarının kivi bahçesine konulacağı en uygun
zaman
dişi çiçeklerin % 10' unun açtığı zamandır. Dönüme
iki
arı kovanı
yerleştirmek iyi bir döllenme ve meyve kalitesi ve verimi
için
zorunludur. Dikim planında erkek bitkilerin yeri tespit edilirken özellikle dişi bitkileri en iyi şekilde tozlayabilecek yerlere konulmalıdır. Yandaki dikim planında olduğu gibi. DESTEK SİSTEMLERİKivi
bitkisi kuvvetli gelişme
gücüne sahip çalı görünümlü
bitkilerdir. Normal
gelişme ve büyüme sağlayabilmeleri için desteğe
ihtiyacı vardır.
Kivi bitkisi gövdeleri kendi ağırlığını taşıyamaz. Doğal gelişme
ortamlarında
ağaçlara sarılarak destek alırlar. Meyve
verimi 1 yaşlı çubukların
gözlerinde
olduğundan bunların bitkide yeter sayıda ve uygun yerde
bulunmalarını
sağlayacak budama ve destek sistemine ihtiyaç gösterir. Bitkinin ağırlığını taşıyan, destekleyen direkler , teller ve herekler destek sistemini oluştururlar. T Sistemi
Çardak
Sistemi (Pergola) Sistemi
Çardak
Sisteminin avantajları
BUDAMA Kivi bitkisi kuvvetli büyüme ve gelişme göstermesi nedeni ile düzenli budamaya ihtiyaç gösterir. Budama üç şekilde uygulanır: şekil budaması, kış budaması, yaz budaması
Bu budama şekli
yeni dikilmiş ve
aşılanmış genç
bitkilerin düzgün ve dik büyüyen bir gövde
ile, taçlandırmanın şekillendirilmesidir.
Kivi bitkisi
kuvvetli
büyüme ve gelişme
göstermesi nedeni ile düzenli budamaya ihtiyaç
gösterir. Budama üç şekilde
uygulanır.Dikimi yapılan fidan birinci yıl sadece sarılmadan, düzgün, dik bir gövde oluşturması sağlanır; o yıl sonunda gövde yüksekliği istenilen taçlandırma seviyesine (1.80-2 m) ulaşmışsa sürgün tepesi kesilerek hemen altından sürecek olan gözlerden kolların uygun bir şekilde oluşması sağlanır. İkinci yıl kolları oluşturacak sürgünlerin iyi bir şekilde takip edilerek yıl sonunda istenilen uzunlukta (1.5-2 m)kesilir. Bu zaman aralığında gövdeden çıkan sürgünler koparılır. Daha sonraki yıllarda oluşan bu yan kollardan ürün çubukları dengeli bir şekilde bırakılır.
Kış budaması bitkinin aktif olmayan dönem olarak adlandırılan uyku döneminde yapılmalıdır.Bu dönem dışında yapılacak budamalardan bitki olumsuz yönde etkilenir. Özellikle su yürüme zamanına yakın dönemlerde yapılan budamalarda, budama yarasını kapanmadığından öz su akışı fazla olmakta, bitki güç kaybetmekte ve çeşitli hastalıklara (Mantar,böcek) sebep olmaktadır.
Yaz Budaması Genel bir kaide
olarak yaz
budamasındaki amaç
kivi bitkisinde kökler, yapraklar ve meyve arasında
fizyolojik dengeyi
oluşturmaktır. Yaz budaması bu dengenin sağlanmasını için
yapılmalıdır.
Bu amaçla öncelikle aşırı gelişme gösteren obur
ve sık sürgünler,
sürgün uçlarındaki sarılmalar ortadan kaldırılarak
bitkinin iyi bir şekilde
havalanmasını, güneşlenmesini ve gelişmesini, sağlamaktır. Daha
sonraki
aşamalarda üçlü çiçek tomurcuklarını,
standart dışı (yapışık, ikiz,üçüz,
yamuk)meyveler seyreltilmelidir.
Meyveler
küçük kalır,
sürgünler yeterli uzunluğa
ulaşmaz,Bitkinin
normal gelişimi sekteye uğrar, odunlaşma erken başlar. Bu nedenle kivi
bahçesi tesis edilirken sulama sistemi de kurulmalıdır. En uygun
sulama
sistemi 1-3 yaş arası damlama, 4 yaştan itibaren
yağmurlama sistemidir.SULAMA
GÜBRELEME
Kivi bitkisinde
hızlı
vejatatif
ve genaratif gelişmeye bağlı
olarak besin maddelerine her yıl artan miktarlarda ihtiyaç
gösterir.
Verilecek
olan gübre miktarı ve zamanı önemlidir. Organik gübre
(hayvan
gübresi,yeşil
gübre) Şubat-Mart dönemi kivinin taç iz
düşümüne göre en az
1m2'lik alana verilmelidir. Verim çağında olan kivi bitkisi
için ortalama
yanmış
sığır gübresi 15-20 kg tavuk gübresi için 10 kg
yeterlidir.
Kimyasal(Suni)
gübreler verilirken, yine bitkinin yaşı ve taçlanma
iz düşümüne
göre
verilmelidir. Azotlu gübrelerin hepsi bir defada
verilmemelidir.
Suda çabuk hidroliz olmaları ve yıkanmaya duyarlı oluşları
nedeni ile
özellikle
bölgemizde yağışlı bir iklime sahip olduğundan 1/3 mart 1/3
mayıs
1/3 haziran ayında verilmelidir. Fosforlu ve potaslı gübreler suda
zor
erimeleri ve tutulmaları nedeni ile kasım-aralık ayında verilmelidir.
Dikimden sonra
İlk üç yıl
genç
fidelere uygulanacak olan
gübre miktarı üçe bölünmek üzere 1/3
Mart, 1/3
Mayıs,
1/3 Haziran ayında verilmelidir. Gübre verilirken en az 1m2
lik
alana
yayılmalıdır.
Tam verim çağında olan bir kivi bitkisi için 500 gr saf azot karşılığı, azotlu gübrelerden üre için 1kğ, Amonyum nitrat için 1.5 kğ olmak üzere üçe bölünerek 1/3 Mart, 1/3 mayıs, 1/3 haziran, ayında verilmelidir. Fosforlu ve potasyumlu gübreler bir defada sonbaharda verilmek üzere 200 gr P2 O5 300 gr K2O verilmelidir VERİM Doğal olarak bitkinin
verimi, iklim, bakım
(budama,sulama,gübreleme,çapalama),
tozlaşma (döllenme) ile yakından alakalıdır. Bu faktörlerden
iklim
doğrudan
verimi etkileyen en önlemli faktördür.Özellikle kış
dinlenme döneminde
gözlerin soğuklanma ihtiyacı yetersiz kalınca verimli
gözlerin uyanması
azalmakta ve meyve verimi düşmektedir.Verimde etkili olan diğer
faktörler
meyve kalitesi için gereklidir. Kivi bitkisi dikimden
üç yıl sonra
çiçeklenmeye
başlar meyve verir.Yaş ilerledikçe verim artışı devam
eder. Tam
verime
7-8 yaşında ulaşır.
HASAT Hasat her
meyveye özgü olgunluk kriterlerinin bazı organ ve aygıtlar
yardımı ile tam ve doğru olarak belirlenmesi sonucu elde edilen
değerlerin
uygulanmaya konulması eylemidir. Kivide en uygun hasat zamanı meyve
içerisindeki
suda çözünen kuru madde miktarı
ölçülerek belirlenir. Meyve
içinde suda eriyebilen kuru madde oranı
refraktometre
ile ölçülür. Refraktometre adı verilen optik
aletin pirizma yüzeyine
bir iki damla meyve suyu konur ve kapak kapatılarak % de olarak okunur.
Suda
çözünen kuru madde oranı % 7 - 9 arasında olduğu zaman
hasat
edilir.
Hasat edilen kivi meyvesi uzun süreli, depolanacaksa suda
çözünen
kuru madde oranı % 6.2-8, meyve eti sertliği 7-10 kfg. olduğunda hasat
edilir. Meyveler, depolama, işleme, ve nakletme süresince
yumuşarlar.
Meyve
yumuşama oranı, meyve toplama mevsiminin uzunluğu ve depolama
süresi
ile sınırlıdır. MEYVELERİN SINIFLANDIRILMASI Soğuk hava Deposuna konulacak kivi meyvesi tek tek incelenmeli ve büyüklerine göre sınıflandırılmalıdır. Büyük işletmelerde hareketli bant üzerinde meyveleri seçen oparatörler herhangi bir şekilde zarar görmüş, şekilsiz,yaralı, bereli ve kusurlu olan meyveleri ayıklarlar. Sonraki sınıflandırma makineler tarafından ölçümlerine göre yapılır, her meyve ayrı ayrı tartılır. Meyve büyük miktarlarda sınıflandırıldıktan sonra dökme veya paketlenmiş olarak soğuk hava depolarında depolanır. PAKETLEME Kivi meyvelerini paketlemek için standartlaşmış olan tahta, mukavva plastik kasa, plastik viyol ve karton kullanılır. Tablaya konulacak bütün meyveler aynı ölçüde olmalıdır. Viyol meyve ölçüsüne uygun olarak 8 sıralı, 25 ile 46 meyve alabilecek şekilde olmalıdır.Paketleme için kullanılan viyol aşağıdaki imkanları sağlar.
KİVİ DEPOLAMA ŞARTLARI Depolanacak kivide işleme zinciri hasatla başlar. Hasat edilecek kivinin depolama olgunluğuna gelmesi gerekir; meyve olgunluğu, meyve suyunda en az % 6.2 suda eriyebilir kuru madde seviyesine ulaştığında kabul edilir. Daha düşük suda eriyebilir kuru madde içeren meyveler olgunlaşmamış kabul edilir. Meyve olgunluğu ile depolama arasında sıkı bir ilişki vardır. Tam olgunlaşan meyveler daha uzun süre depolanabilirler. Hasattın zamanından önce yapılması meyvenin bütün özelliklerini gösterememesi anlamındadır. Yani erken hasat edilen meyvelerin eriyebilir kuru madde oranı düşüktür. İyi olgunlaşan kaliteli meyvelerde eriyebilir kuru madde oranı % 7 - 9 arasında olmalıdır. Bu olgunluğa gelmiş olan meyvenin hasat edildikten sonra yapılacak olan hasat sonrası muamele meyvenin ne kadar süre ile muhafaza edileceğini belirler. Bu nedenle üreticilerin yetiştirdikleri ürünün hasat sonrası muamelesi konusunda bilgi sahibi olması gerekir. Hasat edilen her üründe olduğu gibi kivi meyvesin dede fizyolojik ve patolojik olarak yaşayan çanlılar olduğu unutulmamalıdır.Başarılı bir hasat sonrası muamele programında ön soğutma ve soğuk muhafazanın büyük önemi vardır. Araştırmalar bazı ürünler için hasat sonrası ön soğutmanın 1 saatlik gecikmesinin pazardaki raf ömrünü bir gün kısalttığı görülmüştür.Ürün hasadın dan tüketime kadar gecen sürede üründe kalite ve ağırlık kaybının olacağı kaçınılmaz bir gerçektir; işte bu kayıpları en asgari seviyede tutmak için tarladaki ürün sıcaklığını bir an önce ürünün depolama sıcaklığına ve nem isteğine getirilmesidir. Kivi meyvesi için uygun görülen optimum depolama şartları 1- 0 C + 0.5 C meyve sıcaklığı2- Meyve etrafındaki havada en az %95 oranında oransal nem 3- Meyve etrafında etilensiz hava (meyveyi çabuk olgunlaştırdığı ve yumuşattığı için) 4Kivi meyvesi başka meyvelerle birlikte (etilen gazı oluşturdukları için) depolanmamalıdır. 5- Kontrollü atmosfer şartları % 3 CO2 + %3 O2 ile %5 CO2 +%2 O2 dir. Bu şartlarda meyvelerde önemli bir sorun olan yumuşama kontrol altında tutulmuş olur. Oransal Nemin Etkisi Bütün
taze meyveler hasattan
sonra su ve ağırlık kaybederler kivi
meyvesinin ağırlık kaybı %3-4 den daha fazla olduğu zaman meyve
buruşmaya
başlar. Bir üründeki su kaybına ürünün
içinde bulunduğu ortamın buhar
basıncı
ile ürünün hücreleri arasındaki hava boşluklarında
bulunan suyun buhar
basıncı arasındaki fark sebep olmaktadır. Taze meyve ve sebzelerin
içerisindeki
hava neredeyse doymuş havadır; diğer bir deyişle % 100 bağıl neme
yakındır.
Ürünün içinde bulunduğu havanın su buhar
basıncını etkileyen tek faktör
ürünün sıcaklığıdır. Genel olarak düşük
sıcaklıklar düşük su buharı
basıncına
yüksek sıcaklıklarda yüksek buhar basıncına neden olmaktadır. Depolamaya Sıcaklığın Etkisi Sıcaklık,kivi meyvesinin hasattan sonra kalite kontrolünü etkileyen en önemli Çevresel faktördür. Meyvenin herhangi bir çeşidi için, meyvenin çevresindeki yumuşama oranı, sıcaklıktaki yükselmeyle artan çürüme, rutubet kaybı, olgunlaşma ve terlemeyi içeren bütün hayati işlerin gelişme oranı esas olarak sıcaklık tarafından belirlenir 2 C de depolanan kivi meyvesinin depolama ömrü, optimum O C sıcaklıkta depolanma ile karşılaştırıldığında 1- 2 ay azalır. Genelde meyve sıcaklığında 0 C den 5 C dereceye yükselme terleme oranını iki katına çıkarır ve depolama ömrünü de yaklaşık yarıya indirir. Kivide - 0,5 C nin altındaki depolama sıcaklığından donma noktasının güvenlik sınırını sürdürmek için sakınılmalıdır. Marshall ve diğerleri (1967) kivinin en yüksek donma sıcaklığının - 1.5 olarak izlemişlerdir; ama tipik değer 1,7 dir. Etilen Meyve Eti Sertliğine Etkisi Depolamada en
önemli konu meyvelerin
etilene maruz kalmamasıdır. 0 C
de 0.1 ppm etilen yoğunluğunda bile meyve yumuşaması artacağından
depolama
ömrü azalır. Hatta 0.03 ppm etilen konsantrasyonunda bile
yavaş bir
yumuşama
görülür. Ancak yinede kivi meyvesinin minimum etilene
duyarlılık eşiği
belirlenememiştir. Şayet soğuk hava deposunda etilen
ölçülmüşse genelde
havayı temizlemek için 10-15 dakika fanlar çalıştırılarak
kapılar
açılır.
Etilen olası kaynakları kontrol edilir ve temizlenir. Bahçe
ve tarladan gündüz
sıcağında hasat edilen meyvelerin hasat
anındaki tarla sıcaklığının depolama sıcaklığına ve nemine kısa
sürede
düşürülmesidir. Bu amaçla 2- Zorlanmış hava akımı ile soğutma 3- Su ile soğutma 4- Paket buzlama 5- Vakumla soğutma Zorunlu havayla soğutmanın avantajı ,istiflenerek yüklenenlerin tamamı soğutulabildiğinden normal bir sınıflama paketleme ve depolama işlemi rahatlıkla birleştirilebilir, aynı zamanda soğuk hava deposunun etkin bir şekilde kullanılmasını sağlar. Kivi meyvesinin depolanmasındaki amaç pazarlama sürecini uzatmak, tatil dönemleri için stok yapmak, üretimin fazla olduğu dönemlerde fiyat düşüşlerini önlemek ve dış pazarlara açılabilmektir. HASTALIK VE ZARARLILAR HASTALIKLAR
Kivi bitkisinde bir çok hastalık etmeni vardır. Bunların bir kısmı kök boğazı ve toprak altı organlarında zarar verirken bir kısmı da çiçek, yaprak ve meyvelerde zarar oluşturur . YAPRAKLARDAKİ ARAZLAR LEKELER Kivi bitkisi, vejatatif gelişmesi güçlü olan ve iyi ürün taşıyan çok hassas bir sistem içerir, eğer herhangi bir sebeple bitki fizyolojinde bir dengesizlik veya oransızlık olursa, sistemde ters tepki, reaksiyon oluşur ve bu oluşum sonunda yaprak bozulmalarına ve yaprak arazlarının ortaya çıkmasına neden olur. Yaprak arazlarının ortaya çıkmasındaki etkenlerin başında besinsel ve çevresel faktörlere bağlı olarak bitkinin strese girmesidir. Genel bir kaide olarak kivi bitkisinde amaç kökler yapraklar ve meyve arasında fizyolojik dengeyi oluşturmaktır. Sistemde kökler en önemli unsur olup hayati önem taşımaktadır. Çünkü kök sistemi sistemde en çok hasar görmeye müsait kısımdır. Kısaca iyi bir sonuç almak için sağlıklı bir kök sisteminin gelişebileceği ortamı hazırlanmaktır. Zayıflatılmış,bozulmuş bir kök sisteminde yaprak arazları oluşur. Bu arazların oluşumunda aşağıdaki faktörler etkilidir. 1-Taban su seviyesinin yüksek olması2- Fizyolojik dengenin bozulması (aşırı ürün yüklemesi ,ağır yaz budaması) 3- Rüzgar,iklimsel hasar,besin elementi noksanlığı KÖKLERDE OLUŞAN HASTALIKLAR Kök
Çürümesi : Hastalık
oluşturan
etmelerin en
önemlileri Armilariamelea, Phytopthora,
Roselina, Rhizoctonia, Fusarium gibi mantarı hastalıklardır. Genel
olarak
hastalık belirtileri Yaprakların solması, Yaprak boyutlarının
küçülmesi,
kuvvette(gelişmede) azalma, sürgünlerin zayıf gelişmesi,
olumsuz
şartlara
kuraklığa ve dona karşı daha az mukavemet gösterme ve
Sonuçta,
sürgün ve dalların tepeden köke doğru kuruması ile
ölüm
gerçekleşmektedir.
Enfeksiyon derecesine (şiddetine) bağlı olarak bu belirtiler 4 yılda
gerçekleşir,
eğer enfeksiyon şiddetli ise 2 yılda bu belirtiler ortaya çıkar.
Bütün
dünyayı kaplayan bir
mantar türüdür. Bu türlerin her biri
büyük sayılarda odunsu bitki türlerine hastalık
bulaştırırlar. Hastalık
etmeni şapkalı bir fungusdur. Şapkalarını sonbaharın ilk yağmurlarından
sonra oluşturur. Fungus hem toprakta, hem de odun dokusunda yaşar,
ölü
ağaçlarda ve toprakta kalan kök parçalarında uzun
süre yaşamını
sürdürür.
Nemli yerlerde iyi gelişme gösterir. Başlangıçta
kökleri tam
işgal
etmeye çürütmeye başlar daha sonra işgal toprak
yüzeyine yakın ve
kökle sapın birleştiği noktada başlar ve son olarak
çürüme
bitkinin
ana gövdesinin içine yayılır.
Mücadelesi
, Kültürel
Tedbirler
ÇİÇEK HASTALIKLARI Pseudomanas
viridiflava Çiçek küfü veya tomurcuk çürümesi olarak adlandırıl, erken belirtileri, açılmamış çiçek tomurcuklarının çanak yaprakları üstündeki çökmüş bölgelerdir. Tomurcuk içinde enfeksiyon olduğu zaman çiçek yaprakları sarı ve portakal rengindedir. Çiçek açıldığı zaman dokuların içi koyu kahverengi ve çürümüş olduğu görünür. Bu şartlarda çiçek hemen dökülür. Şiddetli enfeksiyon durumlarında bütün dişicik başları ve ercik sapı çürümüştür. Dişicik borusunun sapı bodur kalmıştır. Sclerotnia Sclerotionum (Beyaz çürüklük)Hastalık genel olarak kök ve kök boğazında ıslak çürümeler ,yaprak ve sürgünlerde solgunluk şeklinde kendini gösterir. Özellikle nemli havalarda meyveler, hastalanmış yapraklar üstünde ve hastalıklı çiçekler üstünde beyaz misellerin çokluğu ile dikkati çeker. Mantarlar bitki altındaki yabani otla ve otların süprüntüleri üstündeki emeçler ile biçimlenir ve de büyürler .Buda meyve bahçesindeki hastalığı yükseltiyor .Emeçler kış boyunca uykuya yatmış olup, baharda topraklar ısındığı zaman döllenmiş sporlar doğuran miseller üretirler, zamanla bu miseller yumak şeklini alır önceleri kirli beyaz renkte ve yapışkandır, daha sonra koyu kahverenginden siyaha kadar değişen renkler alarak sert bir tohum şekline dönüşür. Bu misellerden döllenmiş tohumlar boşalır ve çiçeklerin üstüne uygun havalarda yukarı doğru tırmanırlar, çiçekler birkaç saat nemli kalırsa enfeksiyon meydana gelir. Hastalanmış dokular üzerinde mantarlar, spor üretemezler, bütün enfeksiyonlar (bulaşma) meyve bahçelerindeki flora (bitki örtüsü--konukçu bitki) üstündeki emeçlerdeki döllenmiş sporların boşaltılması ile enfeksiyon meydana gelir. Mücadelesi Öncelikle kültürel önlemler alınmalıdır. Toprağın drenajı iyi yapılmalı. Aşırı sulamadan kaçınılmalı. Sık dikim yapılmamalı. Hastalıklı bitki artıkları bahçeden uzaklastırılarak imha edilmeli. DEPOLAMA ÇÜRÜMESİ Botrytis cinerea (Kurşuni küf) Genelde havalanmanın yetersiz olduğu durumlarda etkili bir şekilde ortaya çıkar. Doğada ve çoğu zaman depolarda bulunur. Sporları renksizdir Fungus kış mevsimini Sklerot(yumak) halde geçirir, ilkbahar gelince Sklerotlar çimlenerek miselyumlar oluşturur. Çok geniş bir konukçu dizinine sahiptir. Borytis cinerea gri küf mantarı yaşlanmış ve yaralanmış bitki dokularında Saprofit (çürümüş organik maddelerle beslenen bitkisel organizma) olarak beslenir. Bu hastalık, meyve soğuk depolamada iken gelişir. 0-35 C de enfeksiyon yapıp gelişebilmektedir. Çürüme ve zarar görmemiş meyvelerde bile hastalık oluşturabilir.
Depolama çürüğünün kontrolünde, genellikle Kiviler üzerindeki B.cineria nüfusunun azalması için amaçlanmış tedbirlerin başında, koruyucu kültürel önlemler etkin rol oynar. Özellikle, mantarı hastalıkların kontrolünde havalanma çok etkilidir. Bu da yaz budamaların da kivi bitkisinin iç kısımları açılarak yeterli havalanma sağlanmalıdır. Böcek ilaçları ila mücadele çiçek parçaları üstünde hastalık yapan bakteri veya virüslerin oluşmasına engel olmak için, çiçeklenmenin sonuna doğru uygulanır ve hasattan 20 gün önce enfeksiyon oluşumu kontrolde tutmak için tekrar edilir. Ayrıca meyveyi depoda enfeksiyon yuvalanmasından korumak için ilaçlama yapılmalıdır. Hasattan sonra hem yaralı olanların ayıklanması, hem de mümkün olan daldırma tedavisi ile depolama çürüğü azaltılacaktır. Fakat yapılan hasat sonrası tedaviler genel olarak ilaçlamanın kalıntı etkisi nedeni ile uluslararası onaya sahip olmuyorlar. ZARARLILAR Toprak altında
zarar
teşkil
edenlerin en önemlisi kök ur nematodudur. Mikroskobik
canlı olan kök ur nematodları köklerde
oluşturdukları
toplu iğne başı büyüklüğünde veya daha
büyük urlarla anlaşılır.
Urların
Büyüklüğü enfeksiyonla orantılı olarak
artmaktadır. Tetranychus urticea (kırmızı örümcek) En fazla konukçusu olan türlerden biridir. Sıcak bölgelerde kışında faaliyet gösterir. Tarla kenarları bahçe ve çalılıktaki bitkilerle beslenir. Soğuk bölgelerde kışı döllenmiş dişi halinde ağaç gövde ve dallarda gizlenebilecek yerlerde çatlak ve yarıklar arasında, dökülmüş yaprak ve bitki artıkları arasında diapoz halinde geçirir. Özellikle Mart ayında faaliyete geçen dişiler konukçu bitkilerin yapraklarının alt yüzeyinde ağ örer ve beslenirler daha sonra bu ağlar içerisine yumurtalarını koyarlar. Bitkideki zararı beslenmek için devamlı genç yaprakları tercih ederler damarlardaki bitki öz suyunu emerek beslenirler bu gibi yapraklar geriye doğru kıvrılır, sertleşir ve büzüşürler. Mücadele olarak yazlık ve kışlık yağlar, akarisitler zararlının populasyon yoğunluğuna göre özellikle Mart sonu nisan başı ve çiçeklenmeden önceki dönemlerde ve çiçek dökümünden sonra özellikle yaprakların alt yüzeyine vurulmalıdır. İSTATİSTİKLER Hazırlayanlar
Kaynaklar
|