Kivi Tarım
Bitkisel Özellikleri
İklim & Toprak İstekleri
Üretim Tekniği
Bahçe Tesisi
Budama
Sulama & Gübreleme
Verim  & Hasat
Sınıflandırılma  Paketleme & Depolama
Hastalık ve Zararlılar
İstatistikler



Resimler
1
2
3
4
5
6
7
8
9
10
11
Kivi meyvesi üzerinde yapılan değerlendirme analizlerinde genelde dört şekilde yararlanılmaktadır. Bunlar dondurulma, konserveleme, suyunu çıkarma, meyve suyu exstraksiyonu  ve taze olarak tüketilmektedir, bunun yanında gıda sanayiinde pasta, tatlılar ve içki yapımında kullanılmaktadır.

Kivi meyve bileşimimde en önemli ve dikkat çekici unsur C vitamini içeriğidir. kivi meyvesine değer katan aranan bir meyve olmasını sağlayan etmenlerin  başında gelmektedir. Kivi meyvesinin 100 gramında değişmekle birlikte ortalama 100- 400 Mg C vitamini bulunur.

Meyvede bulunan C vitamini oranı cevre koşullarına gelişme ve olgunlaşma durumuna hatta meyvenin bitkide bulunduğu yere göre değişmektedir. Kivi meyvesinin besin değeri yanında hekimlikte kullanımı da söz konusudur. Çin 'de yapılan analizlerde meyve suyunda bulunan bazı maddelerin kansere neden olan faktörleri önlediği ortaya çıkmıştır. Yine bazı tıbbi içeceklerle birlikte kullanıldığında astım, öksürük ve nefes açıcı olarak faydalanılmıştır.

BİTKİSEL ÖZELLİKLERİ

Çalı formunda olan kivi, sarılıcı-tırmanıcı bir bitkidir. Gövde odunsu yapıda olmasına rağmen hızlı sürgün gelişiminden dolayı bitki kendi ağırlığını taşıyamamaktadır.Bunun için telli terbiye sistemlerine ihtiyaç duyulmaktadır.Yabani formları ağaçlara tırmanarak büyümektedir. Kışın yaprağını döken çok yıllık bir bitkidir. Sürgün gelişmesi çok kuvvetlidir. Özellikle erkek bitkilerin sürgün gelişmesi  daha hızlıdır. Tırmanıcı olmasına rağmen asmadaki gibi tutunmak için sülük gibi bazı özel organları bulunmamaktadır.

KÖK

Sistemde kökler en önemli unsur olup hayati önem taşımaktadır. Çünkü kökler sistemde en çok hasar görmeğe müsait kısımdır. Toprak yapısına göre değişmekle birlikte toprağın çoğunlukla 40 cm' lik  kısmında yoğunlaşmaktadır. Kökler çoğunlukla   Saçak kök yapısına sahip olup kökler şişkince ve  etli yapıda olmaktadır. Derin, hafif ve süzek topraklarda kökler daha derinlere inmekle beraber geniş bir dağılım göstererek, topraktaki bitki besin elementlerinden daha fazla faydalanmaktadır. Uygun yapıda olmayan topraklarda ise kökler toprak kaynaklı mantarı  hastalık ve  zararlılardan  (nematod) çok etkilenmekte olup bitkinin gelişimi gerilemekte ve sonuçta ölüm oluşmaktadır.

  


İlkbaharda süren verimli matua sürgünü

GÖVDE VE SÜRGÜNLER  

Gövde odunsu yapıda olmasına rağmen hızlı sürgün gelişiminden dolayı bitki kendi ağırlığını taşıyamamaktadır.Bunun için telli terbiye sistemlerine ihtiyaç duyulmaktadır. Ayrıca yeni tesis edilen bahçelerde gövdenin dik durması ve düzgün gövde oluşturulması için destek hereğinin çakılması gerekmektedir.

Dikimden sonra terbiye şekline göre, şekil budaması yapıldıktan sonra ana dal üzerinde yan dalların düzgün bir şekilde oluşturulması gerekmektedir. Yan dallar düzenli bir şekilde terbiye edilirse bitkinin gelişmesi ve verimi daha iyi olur. Yan dallar gövdeden hemen çatallaştırılmamalı, yayvan ve yere paralel olacak şekilde oluşturulmalıdır. Yaklaşık 150-200 cm uzunluğunda  ve zıt yönde bırakılan iki adet ana dal, gövde ile birlikte kivinin iskeletini oluşturmaktadır.

İlk baharda süren genç ve taze sürgünlerin, odunlaşması yaz ortasında (temmuzun ikinci yarısında) başlar yaprak dökümünde son bulunmaktadır. Sürgünler uygun koşullarda 5-7 metre boylanabilmektedir.

Sürgünlerin uç kısmı sarılıcı kahve renkli ve tüylüdür. İyi meyve veren sürgünlerin boğum araları daha kısa, belirgin, dolgun olmakta ve sürgünün ucu bir gözle son bulmaktadır.  Ana dallar üzerinde boğum araları uzun, çapları geniş, boyları uzun ve dik büyüyen sürgünler ise obur dalları oluşturmaktadır. Bu sürgünler eğer vegetasyon periyodu içerisinde (yaz ortasında) sürerse hiç meyve vermez. Bunun için yaz budaması esnasında bu dalların çıkarılması gerekmektedir. Bunun yanında kış dinlenmesinden çıkışta süren obur dallar azda olsa meyve vermektedir.

  

Bir yıllık çubuklar üzerindeki  gözlerin uyanması

GÖZLER

Gözler çoğunlukla bir yaşlı sürgünler üzerinde bulunan yaprak koltuklarının üzerinden meydana gelmektedir. Bunun yanında nadir olmakla birlikte 2 ve 3 yaşlı dallar üzerinde de oluşabilmektedir. İlkbaharda Gözler normal olarak çubukların uç boğumlarından itibaren uyanmaya başlar. Bu nedenle çoğunlukla en verimli olan bu uç gözler en ilk uyanan gözlerdir.

İlk baharda süren genç sürgünlerin, dip kısmında çiçek salkımları meydana geliyorsa bu gözlere verimli göz denir. Verimsiz gözlerde ise sadece sürgün ve yaprak taslakları bulunur. Sürgün üzerinde bulunan gözlerin tamamı uyanmaz. Özellikle sürgünlerin alt ve dip kısmındaki  gözler ile gelişmesini tamamlayamamış yassı gözlerde uyanma az olmaktadır. Gözler soğuklama ihtiyacını karşıladıktan sonra sürmeye başlamaktadır.

YAPRAK

Yapraklar sürgün üzerinde bulunan gözlerin alt kısımlarından meydana gelmektedir. Yapraklar, oval, kalp şeklinde olup üst yüzeyleri koyu, alt yüzeyleri ise açık yeşil ve ince tüylerle kaplıdır. Yaprak kenarları dişlidir. Görünümü çok güzel olan yapraklar, oldukça büyük olmakla beraber kağıt yapımında da kullanılabilmektedir.

ÇİÇEKLER

Kivilerde çiçekler yaprak altında tek  tek  veya salkım halinde oluşur. Dişi bitkilerde oluşan çiçekler çoğunlukla tek tek bazen de üçlü salkımlar şeklinde oluşur. Erkek bitkilerde ise üçlü veya beşli salkımlar halinde oluşur.


Hayward çeşidine ait üçlü ve tekli çiçek salkımları
Matua sürgünü


Kivi çeşitlerine ait çiçeklerin görünüşü
 A. Tomuri     B. Hayward    C. Matua

B. Hayward    C. Matua
BRUNO: Çiçekleri çoğunlukla tekli seyrek olarak 2-3'lü, taç yaprakları altılı  beyaz


HAYWARD: Çiçekleri çoğunlukla tekli, taç yaprakları altılı beyaz krem renkli  büyük ve yuvarlaktır.
TOMURİ: Çiçeklerde 5-9 arasında taç yaprak bulunur. Bunlar beyaz orta büyüklükte ve ovaldir. Çiçek sapı uzunluğu 6 cm civarındadır.. Geç çiçeklenir ve çiçeklenme süresi ortadır. Soğuğa dayanıklıdır.
MATUA: Çiçekleri beyaz taç yaprakları küçük ve çiçek sapı uzunluğu 4.2 cm'dir. Çiçek şekli düzensizdir bir salkımda 1-5 arasında çiçek bulunur. Çiçeklenmesi en erken olan ve en uzun süren çeşittir. Bol çiçek açar ve bol polen verir.  Ancak soğuğa fazla dayanıklı değildir. sürgünleri gür ve kuvvetli gelişir.

TOZLAŞMA VE DÖLLENME BİYOLOJİSİ


Tomuri - Hayward - Matua çiçeği bitkiler esas itibarı ile iki evciklidir. Erkek ve dişi çiçekler farklı bitkilerde bulunmaktadır. Bu yüzden çapraz tozlaşma sağlanmalıdır. Etkili bir tozlaşma için erkek çiçeklerle dişi çiçekler aynı anda çiçek açmalı, 1:8 oranında  erkek bitki tesis edilen bahçede yer almalı ve iyi bir tozlaşma için arı kovanı bulundurulmalıdır. Ticari yetiştiricilikte tozlanma arılarla olur. Rüzgarla tozlanma çok az sayıda meyve tutumu sağlar.

Normal irilikteki meyvelerde 1000 den fazla tohum vardır. Meyve iriliği ile çekirdek sayısı arasında yakın ilişki vardır. Normalde az sayıda tohum içeren meyveler küçük, yuvarlak ve çok tüylü olurlar

Döllenen çiçeklerde dişicik tepesi kahverengileşir ve solar döllenmeyenlerde ise renk beyaz kalır ve dişi organın görünümü değişmez.

Kaliforniya da çiçeklere elle tozlama yöntemi ile erkek tomurcukların anterleri ortaya çıkmadan önceki devrede toplanır ve oda sıcaklığında yarılıp açılmaya terk edilir. Temiz polenler fırça ile dişi polenlere sürülür ve tozlaşma yapılır.

Tozlanmadan sonra dişi çiçeklerde döllenme olur ve Meyve teşekkülü başlar

1.Dönem: Tozlaşmadan 9. haftaya kadar olan süredir. Meyve tohumları maksimum büyüklüğe ulaşır. Çok hızlı büyüme vardır (Haziran + Temmuz) .
2.Dönem: 9-12 haftalar arasıdır.büyüme yavaşlar tohumlar renklenir.siyaha yakın lacivert renk alır (Ağustos) .
3.Dönem: 12-17 haftalar arasıdır. Meyve büyümesi yeniden hızlanır. Tohumlar koyu esmer renk alır (Eylül) .
4.Dönem: 17-21 haftalar arasıdır. Meyve irileşmesi azalır.Tohumlar tamamen siyah renk alır. Meyvede bu safhada şeker asimilasyonu başlar (Ekim).
5.Dönem: 21-23 haftalar arasıdır meyveler artık gerçek büyüklüklerine ulaşmıştır. Bu dönemde çekirdekler meyve etinden ayrılır (Kasım)

MEYVE

Kivi meyveleri dişi çiçeğin döllenmesi ve yumurtalığın gelişmesi sonucu oluşur. Olgun meyvede kabuk açık kahverengi, kısa ve yumuşak tüylerle kaplıdır. Döllenmeden itibaren meyve oluşumu için ortalama 20-24 haftalık bir süre gereklidir.

Meyveler çeşitlere göre değişmekle birlikte 4-5 cm eninde, 6-9 cm boyunda ve ağırlıkları 40-150 g arasında değişmektedir.

Meyve, silindirik ovalden yuvarlağa yakın yumurtamsı şekilde olmaktadır. Meyve şekli dıştan içe doğru tüyler, kabuk,dış meyve eti, iç meyve eti, çekirdek,çekirdek evi yumurtalık izleri ve meyve özünden meydana gelmiştir.

Kivi meyvesi %80 oranında su %20 oranında kuru madde ihtiva eder.Kivi meyvesi C vitamini bakımından zengindir. 100 gram taze meyvede 100-400 mg  C vitamini bulunur.

İKLİM İSTEKLERİ

Kivi genelde kışları ılıman yazları sıcak ve nemli bir iklime ihtiyaç duymaktadır. İlkbahar ve sonbahar donlarının görülmediği yerlerde yetiştirilmesi uygundur. İlkbaharda Gözlerin sürmesi ile yaprak dökümü arasında 230- 260 gün don olmayan yerlerde yetiştiriciliği rahatlıkla yapılabilmektedir. Özellikle gözlerin sürmesi ve yapraklanmadan sonra meydana gelen don olayları bitkiye büyük zarar vermektedir. Meyvelerin hasat döneminde ise  -2C derecede meyveler zarar görürler. Soğuklanma isteği, kültürü yapılan çeşitlere göre değişmekle beraber +7C  altında 400-1000 saat'dir. Soğuklanma ihtiyacının karşılanmayan gözlerin uyanması daha az olmakta ve verimde düşüşlere neden olmaktadır.

Yıllık sürgünler aşırı rüzgarlardan olumsuz şekilde etkilenmektedir. Bunun için bahçeler tesis edilirken rüzgara karşı gerekli önlemler (rüzgar kıran) alınması gerekir. Aksi takdirde yeni sürgünlerin dallara bağlantısı kuvvetli olmadığından kolayca kırılabilmekte ve verimi olumsuz etkilemektedir.

Kivi, suyu sevmekle beraber vejatasyon dönemi  içinde düzenli olarak  800 - 1400 mm arasında  yağış alan bölgelerde rahatlıkla yetiştirilebilmektedir. Bu durum göz önüne alındığında ülkemizde bu yağış düzenine uyan tek bölge Doğu Karadeniz bölgesi olup diğer yörelerde sulama yapılmadan yetiştirilmesi mümkün değildir. Hatta bu bölgede bile yer yer havaların kurak gittiği zamanlarda sulama yeterince yapılmadığı  taktirde  bitki gelişmesi duraklamakta ve meyve verimi ve kalitesinde önemli azalmalar olmaktadır.

TOPRAK İSTEKLERİ

Kivi bitkisi toprak isteği bakımından secicidir. Kökler olumsuz toprak şarlarından etkilenmektedir.Özelikle saçak köklerin  çokluğu ve   hassas oluşu kivinin toprak isteğinin önemini göstermektedir.Bu  bakımından ağır olmayan,   derin, süzek , ve  geçirgen gevşek yapılı organik maddece zengin  nötür veya orta asit karekterli  Ph 5 - 7 arasında olan topraklar kivi için uygun topraklardır. Ağır, su tutan, drenajı iyi olmayan  ve taban suyu yüksek olan topraklar ise uygun değildir.

ÜRETİM TEKNİKLERİ

Kivi, çoğaltılması kolay olan meyve türlerinden biridir. Tohumla çoğaltılabildiği gibi aşı, çelik ve doku kültürü yöntemleri ile çoğaltılabilmektedir.

TOHUMDAN ÜRETİM

Kivi tohumları Çimlenmiş kivi tohumu

Tohumla çoğaltım, anaç üretiminde ve ıslah çalışmalarında kullanılmaktadır. Bir kivi meyvesinde ortalama 1000 adet tohum bulunmaktadır. Tohumları çok küçüktür. Ortalama 1000 dane ağırlığı  1 gr'dır.

Tohumlar, olgun ve sağlıklı meyvelerden elde edilir. Bunun için meyve kabukları soyulduktan sonra blender yardımıyla meyveler parçalanarak pulp haline getirilir. Pulp ince gözlü  elekten süzdürülerek elde edilir. Tohumlar serin bir yerde kurutulduktan  15-20 gün  +3-4 oC  bekletildikten sonra ekim yapılmalıdır.

Tohum ekiminde çimlenme ortamı olarak kullanılan meteryalin hafif ve ince olması gerekir. Ortam hazırlanırken özellikle torf + yanmış ahır güb.veya tavuk gübresi , veya perlit + dere kumu + bahçe toprağı + Yanmış elenmiş ahır gübresinden oluşan ortamlara dikilmektedir. Tohumların üzeri hafifçe  harç toprağı ile örtülür. Tohumların çimlenmesi için asgari 21oC toprak sıcaklığı ve neme  özen gösterilmelidir. Yaklaşık olarak tohum ekiminden  20-30 gün sonra  çimlenirler. Çöğürler  iki yapraklı ve tutulabilir büyüklüğe(5cm) ulaşınca çapları 6-10 cm olan plastik torbalara şaşırtılır ve bu plastik poşetlerde gelişimini tamamladıktan sonra  aşılanmak üzere fidanlıklara şaşırtılır.

AŞI İLE ÇOĞALTMA

T göz aşısının yapılışı

Aşı gözünün alınması
Gözün yerleştirilmesi

Aşıyla çoğaltmada, tohumdan üretilen çöğürler anaç olarak kullanılmaktadır.

Aşı ile çoğaltım sayesinde nitelikleri iyi olan ve kök yapısı iyi gelişmiş kaliteli fidanlar elde edilmesi mümkün olmaktadır.

Kivilerde kök yapısının kuvvetli olması özel bir önem taşır. Çünkü kivilerdeki yaprak alanı diğer meyve türlerine göre oldukça büyüktür. Bitki su dengesini koruyabilmesi için köklerin iyi gelişmesi gerekmektedir.

Kivilerde sürgün ve durgun aşılar rahatlıkla yapılabilmektedir. Sürgün aşılar yapılırken aşı kalemlerinin bitkiye su yürümeden 1 yıllık odunlaşmış sürgünlerden uyanma olmadan önce alınarak muhafaza edilmelidir.

Aşı gözünün bağlanması

Kalemlerin saklanması nemli samanlı kağıda sarıldıktan sonra hava almayacak şekilde plastik torbalara konulur ve daha sonra soğuk hava deposunda, buzdolabının sebzelik kısmında veya serin bir yerde toprağa gömmek suretiyle muhafaza altına alınır.

Göz aşılarından, T, ters T ve yongalı göz aşıları; kalem aşılarından ise yarma, kakma, dilcikli, dilciksiz ve kabuk aşıları rahatlıkla uygulanabilmektedir. 

Sürgün göz aşısı yongalı aşı Nisan ayında başlanabilir.

T aşısı  Mayısta, uygun olmaktadır.

Kalem aşıları ise su yürüme başlangıcı Şubatın ikinci yarısından Mart başına kadar yapılmalıdır.

Durgun göz aşıları ise Temmuz sonu-Ağustos başında yapılmalıdır. Durgun aşılarda aşı kalemleri direk bahçeden bir yıllık sürgünlerden alınmalıdır.

GÖZ AŞILARI

 

Göz aşısı, aşılı göz solda, yabani göz sağda

Göz aşılarının yapılacağı en uygun vakit, sabahın erken saatleri ve saat 15’den sonrasıdır. Fazla sıcakta ve yağmur altında aşı yapılmaz. Göz aşısına başlamadan birkaç gün önce aşı  yapılacak fidanların bulunduğu ortamdaki yabancı otlar ve aşı fidanlarının gövdesinden çıkan sürgünler temizlenir, tek bir gövde haline getirilir ve gövdenin dik durması için destek sistemine alınır. Fazla uzamış olan asılanacak fidanların tepe sürgünleri alınır. Bundan sonra toprak yüzeyinden 7-10 cm yukardan ası çakısının ucuyla, odun kısmı zedelenmeden anacın kabuğu T şeklinde kesilir.

T’nin ilk olarak üst ve bundan sonra da orta çizgisi kesilmelidir. Kesik kısmın iki kenarındaki kabuk, ası çakısının tırnağı ile yerinden kaldırılır. Böylece anaç hazırlanmış olur. Bundan sonra ası kaleminden uygun bir şekilde ası gözü hafif odunlu olarak çıkarılır, bu şekilde çıkarılmış olan göz, yine bıçaktaki tırnağın yardımı ile anacın kesilen kısmına yukardan aşağı doğru sürülerek yerleştirilir ve ası bağı ile sarılır. Ası bağı ile bağlamaya yukarı taraftan başlanmalı ve göz serbest bırakıldıktan sonra alt tarafa geçilerek bu kısmı da iyice sarıldıktan sonra düğüm atılmalıdır.

Göz asıların tutup tutmadığı 15-20 gün sonra belli olur. Tutan asılarda takılan gözün altındaki yaprak sapı kendiliğinden düser ve gözün takıldığı kısımda hafif bir kabarıklık hasıl olur.

Eğer yaprak sapı kurumuş kalmış, gözün çevresinde buruşmuş ve kararmış ise ası tutmamıştır. Bu takdirde ası evvelki yerin altından veya üstünden yenilenir.

KALEM AŞILARI

Kalem aşıları odunlaşmış aşı kaleminin anaç olarak kullanılacak bitkiye uygun zamanda  ve uygun şekilde birleştirilmesidir. Bunun için yaprak dökümünden ve ilk soğuklar geçtikten sonra aşı kalemleri alınır. Aşı kalemleri alınacak  bitkiler hastalıksız,iyi gelişen ve iyi ürün veren bitkiler olmalıdır. Alınan bu aşı kalemleri  O- 4C'de aşı zamanına kadar muhafaza edilir.

Kalem aşıları için en uygun zaman yöreye göre değişmekle birlikte Şubat-Mart aylarıdır. Çünkü bu aylarda henüz bitkiye  ağlama  öz su akışı  başlamamıştır. Kalem aşıları ilkbaharda bitkiye su yürümeden önce yapılır.  Aşılamada başarı oranı % 95' in üzerindedir. Bitkiye su yürüdükten sonra yapılacak aşılarda başarı oranı düşer. Anaçtan gelen öz su kalemle anaç dokuları arasına girerek sıkı şekilde temas etmelerini önler. Bunun içindeki özsu akışının durması beklenir. ve durduktan sonra aşılama yapılır, veya kalemler damızlık ağaçtan aşı günü kesilir. Kivilerin çoğaltılmasında en yaygın olarak  kullanılan aşılar  yarma aşı, kakma aşı, dilcikli  aşı.

KAKMA AŞI

  

Kabuk ve Kakma aşı

Aşılanacak materyalin çapı aşı kaleminden fazla olduğu zaman uygulanır. Bunun için  Anaç olacak ağaç dipten 15-20 cm yukardan azıcık eğimli olarak testere ile kesilir.

Tepede V harfine benzer  2-2.5 cm  uzunlukta  dış üst genişliği 4-5 mm  inçe bir oyuk açılır.

Kalemde bu oyuğa uyacak şekilde hazırlanır ve anaçla kalemin kabukları tam olarak çakışmalıdır, daha sonra aşı bağı  ile bağlanır. Kesik yerlere ve bağların üzerine aşı macunu sürülür.

DİLCİKLİ AŞI

Yaklaşık eşit kalınlıktaki anaç ve kalemin aşılanmasında uygulanan bir kalem aşısı yöntemidir.

Anaç ve kalem 45 C eğimle kesilir. Her ikisinin uç kısmından aşı bıçağı ile 1-1.5 cm derinliğinde bir kesik açılır sonra diller iç içe gelecek şekilde kalemle anaç yerleştirilir. Anaçla kalemin kabukları birbirine çakışacak şekilde yanaştırılır ve bağlanır. Kesik yerlere ve aşı bağı üzerine macun sürülür.

YARMA AŞI


 

Yarma aşı uygulaması

Çapı en çok 5 cm olan gövde ve dallara yapılır. Aşılanacak anacın gövdesi yerden 30-50 cm yüksekten testere ile yatay olarak kesilir.

Yarma aşı üzerinde iki göz bulunan ve uzunluğu 10-15 cm olan kalemler kullanılır.

Kalemlerin anaçla aynı kalınlıkta olması tercih edilir. Bu amaçla önce anaç ortadan bir kesici yardımı ile yarılır.

Kalem bu yarılan yere  karşılıklı kabuk kısımlarının temas edecek şekilde yerleştirilir ve yara yüzeyinin kurumasın önlemek için bu kısımlara macun sürülür; daha sonra aşı bağı ile sıkıca bağlanarak yağmur suyu böcek girecek yer bırakılmaz  anacın kalemi sıkması sağlanır.



ÇELİKLE ÜRETİM

Kivi aşıyla çoğaltıldığı gibi çelikle de çoğaltılabilir.Çelikler alınma zamanına göre Yeşil çelik, yarı odunsu çelik ve odun çeliği adlarını alırlar.

  

Sisleme altında yazlık çeliğin köklenmesi Köklenmiş çelik 
YEŞİL ÇELİKLER :

Yeşil çelikler yaz başlangıcında  Mayıs ve Haziran aylarında alınırlar. Çeliklerin kalınlığı 4-10 mm boyları 1O - 20 cm ve 2-3 boğumlu alınırlar.

Çeliğin üst kısmı gözün 1.5 -2 cm yukarısından Alt kısmı boğumun hemen altından(45o çapraz olarak kesilir En üst yaprağın dışındaki bütün yapraklar çıkarılır,  bu yaprak yarım kesilir.

Yeşil çeliklerde su kaybını önlemek için mistleme(yaprakları nemlendirme)  zorunludur. Ayrıca taze ve duyarlı oluşları nedeni ile özellikle mantari hastalıklara ve olumsuz şartlara dayanıksızdır.

  

Yarı odunsu çelik Köklendirme ortamı
YARI ODUNSU ÇELİKLER :

Yarı odunsu çelikler aynı yıl süren tam olarak odunlaşmamış sürgünlerden Temmuz Ağustos aylarında alınır.

Uzunlukları 15-25 cm kalınlıkları 7-12 mm  2-3 boğum olmalıdır.

Alınan  çelikler hemen en üst gözün üstünden 1.5 cm ve alt gözün hemen altından 45 C çapraz gelecek şekilde kesilir ve üst yaprağının  yarısı bırakılır,  diğerleri dipten çıkartılır.

Yeşil çeliklerde olduğu gibi su kaybını önlemek için mistleme(yaprakları nemlendirme)  zorunludur.

ODUN ÇELİKLERİ : 

Bir yılık  iyi odunlaşmış hastalıksız,düzgün  sürgünlerden alınmalıdır. Alınma zamanı olarak bitkinin yaprağını döktükten sonra  şubatın ilk haftalarına kadar olan süre içerisindedir. Boyları 10-25 cm arasında en az 2 gözlü kalınlıkları 7-12 mm civarındadır.



Odun çeliği  kesimi

Odun(kışlık)çelik 

Odun çeliği kök ortamı

BAHÇE TESİSİ

Çok yıllık bitkilerde başlangıçta yapılacak hatanın giderilmesi zaman ve emek alır. Bu yüzden başlangıçta her şeyi ayrıntılı olarak düşünmek ve hazırlıkları ona göre yapmak gerekir.

Bu hazırlıklar içinde;

  • Yer seçimi,
  • toprak yapısı, 
  • fidan seçimi,  
  • dikim aralık ve mesafeleri
  • tozlayıcı bitki oranı,
  • dikim planı ,
  • destek sistemi unsurları,
  • rüzgar kıran tesisi,
  • sulama suyu ve tesisi  oluşturmaktadır.

YER SEÇİMİ

Önce kivi fidanlarının dikimi yapılacak olan  toprağın  kivi bitkisi için uygun özellikte olmalı aksi takdirde iyi bir sonuç almak mümkün değildir. Çünkü bitkinin kök yapısı olumsuz şartlara karşı aşırı duyarlılık göstermekte ve bitki gelişmesi sekteye uğramaktadır.

Yine fidanların dikileceği yer arazi yapısı uygunsa güney yönlü ve sıraların yönü kuzey güney istikametinde olmalı  ve dikimi yapılan yerin taban su seviyesi yüksek olmamalıdır.

Fidan dikimi ilkbahar ve sonbaharda yapılmalıdır. Eğer fidanlar tüp içerisinde ise  özellikle dikimden sonra sulaması takip edildikten sonra yaz aylarında da yapılır.

Kivi fidanlarının dikileceği fidan çukurları en az 45-50 cm derinliğinde ve çapında  olmalıdır. 

Açılan kuyulardan çıkan toprakla hayvan gübresi karıştırılır tekrar fidan çukurlarına konulmalıdır.

Erken verime yatmaları ve sağlıklı bir gelişme için  2 yaşlı sağlıklı fidanlar dikilmelidir.

Fidan dikimi yapılırken Aşı yeri veya sürgün yeri toprak altında kalmamalı toprak üzerinde olmalıdır.

Tüplü (torbalı)fidanlar tüpten ayrılarak dikilmeli ve can suyu  verilmelidir. 

Dikilen fidanların sağlıklı gelişebilmesi için 3-4 günde bir yağışsız havalarda sulanmalıdır.

Sürgünün dik büyümesi ve düzgün bir gelişme gösterebilmesi için 3-4 cm çapında 2.0 M uzunluğunda destek (herek) verilmelidir.

Ana gövdeyi oluşturacak olan sürgünde  yaklaşık 1.80-2M düz bir şekilde büyüme sağlandığında tepesi kesilerek alt taraf dan çıkan yan sürgünlerden iki tanesi sağa ve sola büyütülmek üzere bırakılır ve  taçlandırma yapılır.

DİKİM PLANI

Kivi bitkisi iki evcikli (erkek-dişi)dir.

Erkek bitkiler  tozlayıcı  durumda olup bahçe tesisinde 7 veya 8 dişi için 1 erkek dikilmelidir.

Tozlanma olayında rüzgar çok fazla bir role sahip değildir, büyük oranda tozlaşma arılarla olmaktadır.

Kivi meyvelerinin çiçekleri nektar üretmezler ancak arılar için polen kaynağıdır.Güneşli havalarda arıların çalışması daha yoğun şekildedir.

Arı kovanlarının kivi bahçesine konulacağı en uygun zaman dişi çiçeklerin % 10'  unun açtığı zamandır.

Dönüme iki arı kovanı yerleştirmek iyi bir döllenme ve meyve kalitesi ve verimi için zorunludur.

Dikim planında erkek bitkilerin yeri tespit edilirken özellikle dişi bitkileri en iyi şekilde tozlayabilecek yerlere konulmalıdır. Yandaki dikim planında olduğu gibi.

DESTEK SİSTEMLERİ

Kivi bitkisi kuvvetli gelişme gücüne sahip çalı görünümlü bitkilerdir.

Normal gelişme ve büyüme sağlayabilmeleri için desteğe ihtiyacı vardır. Kivi bitkisi gövdeleri kendi ağırlığını taşıyamaz. Doğal gelişme ortamlarında ağaçlara sarılarak destek alırlar.

Meyve verimi 1 yaşlı çubukların gözlerinde  olduğundan bunların bitkide yeter sayıda ve uygun yerde bulunmalarını sağlayacak budama ve destek sistemine ihtiyaç gösterir.

Bitkinin ağırlığını taşıyan,  destekleyen direkler , teller  ve herekler destek sistemini oluştururlar.

T Sistemi
  • Dünyada en çok kullanılan sistemdir.
  • Özellikle  arazi yapısının meyilli olduğu yerlerde T sistemi uygundur.
  • T sistemi meyilli arazilerde setlendirmek (teraslamak) sureti ile yapılmalıdır.
  • Bu sistemde dikim aralık ve mesafeleri ekolojik şartlara göre değişmekle birlikte uygulanan sıra arası 4 m sıra üzeri 5 m dir.

T sistemi Avantajları
  • Tesisi kurmak daha kolay ve ucuzdur.
  • Budama yapılması daha kolaydır
  • Daha az yoğunlukta iş gücü ister
  • Arı girişi daha kolaydır.
  • Mantari hastalıkların bulaşması daha az  olur

Çardak sistemi Çardak sisteminde sürgünlerin bağlanması

Çardak Sistemi (Pergola) Sistemi
  • Bu terbiye sistemi düz olan arazilerde uygulanmaktadır.
  • Bu sistemde  Sıra arası 5 m sıra üzeri 4 m olmalıdır.
  • Direklerin toprak üstünde kalan boyu 2 M olmalıdır.
  • Direkler üzerinden dik olarak dört yana taşıyıcı teller en az 6-8 mm çapında gayet düzgün, esnemeye meydan vermeyecek şekilde çekilir.
  • Ara teller ürün çubuklarını  bağlayacak şekilde  50-70 cm aralıklarla geçirilmesi gerekir.

Çardak Sisteminin avantajları

  • Rüzgarın verdiği zararlar daha az risk taşır.
  • Yabancı ot daha az gelişir.
  • Meyve yanığı daha az olur

BUDAMA

Kivi  bitkisi kuvvetli büyüme ve gelişme göstermesi nedeni ile düzenli budamaya ihtiyaç gösterir. Budama üç şekilde uygulanır: şekil budaması,  kış budaması, yaz budaması

Birinci yıl yapılan şekil budaması

Şekil Budaması

Bu budama şekli yeni dikilmiş ve aşılanmış genç bitkilerin düzgün ve dik büyüyen bir gövde ile, taçlandırmanın şekillendirilmesidir.

Dikimi yapılan fidan birinci yıl sadece sarılmadan, düzgün, dik bir gövde oluşturması sağlanır; o yıl sonunda  gövde yüksekliği istenilen taçlandırma seviyesine (1.80-2 m) ulaşmışsa sürgün tepesi kesilerek hemen altından sürecek olan gözlerden kolların uygun bir şekilde oluşması sağlanır.

İkinci yıl kolları oluşturacak sürgünlerin iyi bir şekilde takip edilerek yıl sonunda istenilen uzunlukta (1.5-2 m)kesilir. Bu zaman aralığında gövdeden çıkan sürgünler koparılır.

Daha sonraki yıllarda oluşan bu yan kollardan  ürün çubukları dengeli bir şekilde bırakılır.

Kivi  bitkisi kuvvetli büyüme ve gelişme göstermesi nedeni ile düzenli budamaya ihtiyaç gösterir. Budama üç şekilde uygulanır.










Kış Budaması (Ürün Budaması)

Kış budaması bitkinin aktif olmayan dönem olarak adlandırılan  uyku döneminde yapılmalıdır.Bu dönem dışında yapılacak budamalardan bitki olumsuz yönde etkilenir. Özellikle su yürüme zamanına yakın dönemlerde yapılan budamalarda,  budama yarasını kapanmadığından öz su akışı fazla olmakta, bitki güç kaybetmekte ve çeşitli hastalıklara (Mantar,böcek) sebep olmaktadır.

Kış budamasındaki amaç uygun nitelikteki meyve çubuklarını yeterli sayıda (bitki fizyolojik dengesini bozmayacak şekilde) sürgünün dib kısmındaki gözlerin belirginleştiği gözden itibaren en az 10 göz 1 m, genel olarak 1,5 m, 15 göz üzerinden sürgününün inceldiği noktadan kesmektir.

Bırakılan bu  ürün çubuklarından sürecek olan sürgün ve yapraklara rahat bir  gelişme ortamı sağlanır.Bunun yanında verimden düşmüş olan kütükler (2-3 yıllık dal) uygun şekilde yenilenmelidir.


Tam verim çağında verim budaması Genç kivi bitkisinde verim budaması

Yaz Budaması

Genel bir kaide olarak yaz budamasındaki amaç kivi bitkisinde  kökler, yapraklar ve meyve arasında fizyolojik dengeyi oluşturmaktır. Yaz budaması bu dengenin sağlanmasını için yapılmalıdır. Bu amaçla  öncelikle aşırı gelişme gösteren obur ve sık sürgünler,  sürgün uçlarındaki sarılmalar ortadan kaldırılarak bitkinin iyi bir şekilde havalanmasını, güneşlenmesini ve gelişmesini, sağlamaktır. Daha sonraki aşamalarda üçlü çiçek tomurcuklarını, standart dışı (yapışık, ikiz,üçüz, yamuk)meyveler seyreltilmelidir.

SULAMA

Kivi bitkisi fazla suya ihtiyaç gösteren bir türdür. Kivinin toprak altı organlarını hacim ve ağırlık olarak toprak üstü organlarına göre zayıftır. Kivinin Özellikle yaprak alanının  geniş olması yazın güneşli sıcak havalarda transprasyon (yapraklardan suyun buharlaşması) oranını arttırmaktadır. Bu sebeple yapraklardan kaybedilen su karşılanmaz ise yapraklardaki basınç (turgor basıncı) azalmakta,  yaprak dik duramamakta ve kendini bırakmaktadır.

Sonuçta yaprakların fotosentez faaliyeti azalır,yapraklar kıvrılır sertleşir ve kenarlarda kurumalar başlar. Özellikle genç bitkiler kuraklığa daha dayanıksızdır.
 

Meyveler küçük kalır, sürgünler yeterli uzunluğa ulaşmaz,Bitkinin normal gelişimi sekteye uğrar, odunlaşma erken başlar. Bu nedenle kivi bahçesi tesis edilirken sulama sistemi de kurulmalıdır. En uygun sulama sistemi 1-3 yaş arası damlama, 4 yaştan itibaren yağmurlama  sistemidir.

GÜBRELEME

Genel bir kaide olarak bir bitkinin gübre ihtiyacı tespit edilirken yaprak ve toprak analizine bakılır.

Kivi bitkisine verilecek gübre miktarı yapılan araştırma sonuçlarına göre tespit edilmelidir.

Toprak yapısı ve derinliği uygun olduğu takdirde kökler yanlara ve derinlere dağılır.

Bol saçak kök yaptığı içinde toprağı sömürme gücü fazladır. Gübrelemede esas bitkinin topraktan aldığı bütün elementleri  en az  alındığı miktar  ve alınabilir formda olmak üzere toprağa geri vermektir.
 

Şubat-Mart dönemi organik gübre  Organik gübrenin veriliş şekli

Kivi bitkisinde hızlı vejatatif  ve genaratif  gelişmeye bağlı olarak besin maddelerine her yıl artan miktarlarda ihtiyaç gösterir. Verilecek olan gübre miktarı ve zamanı önemlidir. Organik gübre (hayvan gübresi,yeşil gübre) Şubat-Mart dönemi kivinin taç iz düşümüne göre en az 1m2'lik alana verilmelidir. Verim çağında olan kivi bitkisi için ortalama yanmış sığır gübresi 15-20 kg  tavuk gübresi için 10 kg yeterlidir. Kimyasal(Suni) gübreler verilirken,  yine bitkinin yaşı ve taçlanma iz düşümüne göre verilmelidir.  Azotlu gübrelerin hepsi bir defada verilmemelidir. Suda çabuk hidroliz olmaları ve yıkanmaya duyarlı oluşları nedeni ile özellikle bölgemizde yağışlı bir iklime sahip olduğundan 1/3 mart  1/3 mayıs 1/3 haziran ayında verilmelidir. Fosforlu ve potaslı gübreler suda zor erimeleri ve tutulmaları nedeni ile kasım-aralık ayında verilmelidir.

Dikimden sonra  İlk üç yıl genç fidelere  uygulanacak olan  gübre miktarı üçe bölünmek üzere 1/3 Mart,   1/3 Mayıs,     1/3 Haziran ayında verilmelidir. Gübre verilirken en az 1m2  lik alana yayılmalıdır.

Tam verim çağında olan bir kivi bitkisi  için  500 gr saf azot karşılığı, azotlu gübrelerden üre için 1kğ,  Amonyum nitrat için 1.5 kğ olmak üzere üçe bölünerek 1/3 Mart,   1/3 mayıs,     1/3 haziran, ayında verilmelidir. Fosforlu ve potasyumlu gübreler bir defada  sonbaharda verilmek üzere  200 gr P2 O5   300 gr K2O  verilmelidir

VERİM

Doğal olarak bitkinin verimi, iklim, bakım (budama,sulama,gübreleme,çapalama), tozlaşma (döllenme) ile yakından alakalıdır. Bu faktörlerden iklim doğrudan verimi etkileyen en önlemli faktördür.Özellikle kış dinlenme döneminde gözlerin soğuklanma ihtiyacı yetersiz kalınca verimli gözlerin uyanması azalmakta ve meyve verimi düşmektedir.Verimde etkili olan diğer faktörler meyve kalitesi için gereklidir. Kivi bitkisi dikimden üç yıl sonra çiçeklenmeye başlar  meyve verir.Yaş ilerledikçe verim artışı devam eder. Tam verime 7-8 yaşında ulaşır. 


Yukarıda belirtilen meyve miktarında bir çubukta asgari 10 göz olduğu hesap edilerek alınmıştır ve bu gözlerden % 50'nin  uyanıp sürdüğü kabul edilmiş  olup, her süren gözden oluşan ürün çubuklarından ise ortalama 4 adet meyve vereceği , bu meyvelerin ortalama ağırlığı 100 gr olarak hesap edilmiştir.

HASAT

Hasat her meyveye özgü olgunluk kriterlerinin bazı organ ve aygıtlar yardımı ile tam ve doğru olarak belirlenmesi sonucu elde edilen değerlerin uygulanmaya konulması eylemidir. Kivide en uygun hasat zamanı meyve içerisindeki suda çözünen kuru madde miktarı ölçülerek belirlenir.

Meyve içinde suda eriyebilen kuru madde oranı refraktometre  ile ölçülür. Refraktometre adı verilen optik aletin pirizma yüzeyine bir iki damla meyve suyu konur ve kapak kapatılarak % de olarak okunur.

Suda çözünen kuru madde oranı % 7 - 9 arasında olduğu zaman hasat edilir. Hasat edilen kivi meyvesi uzun süreli, depolanacaksa  suda çözünen kuru madde oranı % 6.2-8, meyve eti sertliği 7-10 kfg. olduğunda hasat edilir. Meyveler, depolama, işleme, ve nakletme süresince yumuşarlar. Meyve yumuşama oranı, meyve toplama mevsiminin uzunluğu ve depolama  süresi ile sınırlıdır.

Kivi meyvesini dökmeyen bir bitkidir. Sonbahar erken donları olmayan yörelerde hasat zamanı 2-2.5 ay geciktirilirse meyve dalında olgunluğa gelmektedir.Meyvenin yeme olgunluğundaki suda çözünen kuru madde oranı % 14-15 meyve eti sertliği 0.5-0.8 kgf. dir  Meyve hasat edilirken meyve sapı dalında kalmalıdır.meyveler önlük çanta içinde toplanır, bunlar dolduğu zaman dikkatlice sandıklara boşaltılmalıdır. Meyveler toplandığı sandıklarda  bahçeden nakledilir ve depolanır. Optimum depolama ömrünü korumak için meyve hasattan hemen sonra , 24 saat veya en geç 48 saat içinde soğutulmalıdır.



MEYVELERİN SINIFLANDIRILMASI

Soğuk hava Deposuna konulacak  kivi meyvesi  tek tek incelenmeli ve büyüklerine göre sınıflandırılmalıdır.

Büyük işletmelerde hareketli  bant üzerinde meyveleri seçen oparatörler herhangi bir şekilde zarar görmüş, şekilsiz,yaralı, bereli ve kusurlu olan meyveleri ayıklarlar. Sonraki sınıflandırma makineler tarafından ölçümlerine göre yapılır, her meyve ayrı ayrı tartılır. Meyve büyük miktarlarda sınıflandırıldıktan sonra dökme veya paketlenmiş olarak  soğuk hava depolarında depolanır.

PAKETLEME

Kivi meyvelerini paketlemek için standartlaşmış olan  tahta, mukavva plastik kasa,  plastik viyol  ve karton kullanılır. Tablaya konulacak  bütün meyveler aynı ölçüde olmalıdır. Viyol meyve ölçüsüne uygun olarak 8 sıralı, 25 ile 46 meyve alabilecek şekilde olmalıdır.Paketleme için kullanılan  viyol aşağıdaki imkanları sağlar.
  • Meyve için gerekli olan sıcaklık ve rutubeti sağlamak
  • Meyvenin ezilmeden korunmasını sağlamak 
  • Toptancı ve parekendecilere uygun satılabilir el tut ünitesi oluşturmak
  • Tüketiciye en yüksek meyve kalitesini sunmak  
  • Genelde paketlenmiş kivi meyvesi tablaları 174 tabla içerecek şekilde istiflenir ve sıkıca çemberlenir. 
  • Kivi meyvesi bu istif şeklinde ön soğutulur. 
  • Depolanır ve son olarak nakledilir.
DEPOLAMA

KİVİ DEPOLAMA ŞARTLARI

Depolanacak kivide işleme zinciri hasatla başlar. Hasat edilecek kivinin depolama olgunluğuna gelmesi gerekir;  meyve olgunluğu, meyve suyunda en az % 6.2  suda eriyebilir kuru madde seviyesine ulaştığında kabul edilir. Daha düşük suda eriyebilir kuru madde içeren meyveler olgunlaşmamış kabul edilir.  Meyve olgunluğu ile depolama arasında sıkı bir ilişki vardır. Tam olgunlaşan meyveler daha uzun süre depolanabilirler.  Hasattın zamanından önce yapılması meyvenin bütün özelliklerini gösterememesi anlamındadır. Yani erken hasat edilen meyvelerin  eriyebilir kuru madde oranı düşüktür. İyi olgunlaşan kaliteli meyvelerde eriyebilir kuru madde oranı % 7 - 9 arasında olmalıdır. Bu olgunluğa gelmiş olan meyvenin hasat edildikten sonra  yapılacak olan hasat sonrası muamele meyvenin ne kadar süre ile muhafaza edileceğini belirler. Bu nedenle üreticilerin yetiştirdikleri ürünün hasat sonrası muamelesi konusunda bilgi sahibi olması gerekir. Hasat edilen her üründe olduğu gibi kivi meyvesin dede fizyolojik ve patolojik olarak yaşayan çanlılar olduğu unutulmamalıdır.Başarılı bir hasat sonrası muamele programında ön soğutma ve soğuk muhafazanın büyük önemi vardır. Araştırmalar bazı ürünler için hasat sonrası ön soğutmanın 1 saatlik gecikmesinin pazardaki raf ömrünü bir gün kısalttığı görülmüştür.Ürün hasadın dan tüketime kadar gecen sürede üründe kalite ve ağırlık kaybının olacağı kaçınılmaz bir gerçektir; işte bu kayıpları en asgari seviyede tutmak için tarladaki ürün sıcaklığını bir an önce ürünün depolama sıcaklığına ve nem isteğine getirilmesidir.

Kivi meyvesi için uygun görülen optimum  depolama şartları

1- 0 C + 0.5 C meyve sıcaklığı
2- Meyve etrafındaki havada en az %95 oranında oransal nem
3- Meyve etrafında etilensiz hava (meyveyi çabuk olgunlaştırdığı ve yumuşattığı için)
4Kivi meyvesi başka meyvelerle birlikte (etilen gazı oluşturdukları için) depolanmamalıdır.
5- Kontrollü atmosfer şartları % 3 CO2 + %3 O2  ile %5 CO2 +%2 O2 dir. Bu şartlarda meyvelerde önemli bir sorun olan yumuşama kontrol altında tutulmuş olur.

Oransal Nemin Etkisi

Bütün taze meyveler hasattan sonra su ve ağırlık kaybederler kivi meyvesinin ağırlık kaybı %3-4 den daha fazla olduğu zaman meyve buruşmaya başlar. Bir üründeki su kaybına ürünün içinde bulunduğu ortamın buhar basıncı ile ürünün hücreleri arasındaki hava boşluklarında bulunan suyun buhar basıncı arasındaki fark sebep olmaktadır. Taze meyve ve sebzelerin içerisindeki hava neredeyse doymuş havadır; diğer bir deyişle % 100 bağıl neme yakındır. Ürünün içinde bulunduğu havanın su buhar basıncını etkileyen tek faktör ürünün sıcaklığıdır. Genel olarak düşük sıcaklıklar düşük su buharı basıncına yüksek sıcaklıklarda yüksek buhar basıncına neden olmaktadır.
 
Soğutulmuş ve O C de depolanmış meyvede  ağırlık kaybını etkileyen en önemli faktör meyve etrafındaki havanın oransal nemidir; ancak meyvenin durumu, etrafındaki havanın sıcaklığı, taze sıcaklık, ve havanın hızı da etkiler. İşleme ve depolama süresince % 1 lik ağırlık kaybı beklenebilir

Depolamaya Sıcaklığın Etkisi

Sıcaklık,kivi meyvesinin hasattan sonra  kalite kontrolünü etkileyen en önemli Çevresel faktördür. Meyvenin herhangi bir çeşidi için, meyvenin çevresindeki yumuşama oranı, sıcaklıktaki yükselmeyle artan çürüme, rutubet kaybı, olgunlaşma ve terlemeyi içeren bütün hayati işlerin gelişme oranı esas olarak sıcaklık tarafından belirlenir 2 C de depolanan kivi meyvesinin depolama ömrü, optimum O C sıcaklıkta depolanma ile karşılaştırıldığında 1- 2 ay azalır. Genelde meyve sıcaklığında 0 C den 5 C dereceye yükselme terleme oranını iki katına çıkarır ve depolama ömrünü de yaklaşık yarıya indirir. Kivide - 0,5 C nin altındaki depolama sıcaklığından donma noktasının güvenlik sınırını sürdürmek için sakınılmalıdır. Marshall ve diğerleri (1967) kivinin en yüksek donma sıcaklığının  - 1.5 olarak izlemişlerdir; ama tipik değer  1,7 dir.

Etilen Meyve Eti Sertliğine Etkisi

Depolamada en önemli konu meyvelerin etilene maruz kalmamasıdır. 0 C de 0.1 ppm etilen yoğunluğunda bile meyve yumuşaması artacağından depolama ömrü azalır. Hatta 0.03 ppm etilen konsantrasyonunda bile yavaş bir yumuşama görülür. Ancak yinede kivi meyvesinin minimum etilene duyarlılık eşiği belirlenememiştir. Şayet soğuk hava deposunda etilen ölçülmüşse genelde havayı temizlemek için 10-15 dakika fanlar çalıştırılarak kapılar açılır. Etilen olası kaynakları kontrol edilir ve temizlenir.

ÖNSOĞUTMA

 Bahçe ve tarladan gündüz sıcağında hasat edilen meyvelerin hasat anındaki tarla sıcaklığının depolama sıcaklığına ve nemine kısa sürede düşürülmesidir. Bu amaçla
1-Meyvenin solunum hızı yavaşlatmak
2-Meyvenin su kaybı azaltmak
3-Çürümeye sebep olan mikroorganizmaların üremeleri azaltmak
4-Yaralanma etkisi azaltmak
5-Etilen gazı üretimi yavaşlatmaktır.
 
Depolanacak kivi meyveleri ön soğutma ile depolama ömrü artar. Geleneksel soğuk depolar da optimum  0C de tabla şeklinde istiflendiğinde  bir haftada soğutulur . Havayla zorunlu soğutmada bu süre sekiz saatte tamamlanır. Ön soğutma İşleme, nakletme veya soğuk depolamadan evvel meyvenin soğutulması süresidir.Ön soğutmada birkaç değişik teknik uygulanır.

1- Oda soğutması
2- Zorlanmış hava akımı ile soğutma
3- Su ile soğutma
4- Paket buzlama
5- Vakumla soğutma
 
Zorunlu havayla soğutmanın avantajı ,istiflenerek yüklenenlerin tamamı soğutulabildiğinden  normal bir sınıflama paketleme ve depolama işlemi rahatlıkla birleştirilebilir, aynı zamanda soğuk hava deposunun etkin bir şekilde kullanılmasını sağlar.
 
Kivi meyvesinin depolanmasındaki amaç pazarlama sürecini uzatmak, tatil dönemleri için stok yapmak, üretimin fazla olduğu dönemlerde fiyat düşüşlerini önlemek ve dış pazarlara açılabilmektir.

HASTALIK VE ZARARLILAR

HASTALIKLAR

Kivi bitkisinde bir çok hastalık etmeni vardır. Bunların bir kısmı kök boğazı ve toprak altı organlarında zarar verirken  bir kısmı da çiçek, yaprak ve meyvelerde zarar oluşturur .

YAPRAKLARDAKİ ARAZLAR LEKELER

Kivi bitkisi, vejatatif gelişmesi güçlü olan ve iyi ürün taşıyan çok hassas bir sistem içerir, eğer herhangi bir sebeple bitki fizyolojinde bir dengesizlik veya oransızlık olursa, sistemde ters tepki, reaksiyon oluşur ve bu oluşum sonunda yaprak bozulmalarına ve yaprak arazlarının  ortaya çıkmasına neden olur.

Yaprak arazlarının ortaya çıkmasındaki etkenlerin başında besinsel ve çevresel faktörlere  bağlı olarak bitkinin  strese girmesidir. Genel bir kaide olarak kivi bitkisinde amaç kökler yapraklar ve meyve arasında fizyolojik dengeyi oluşturmaktır. Sistemde kökler en önemli unsur olup hayati önem taşımaktadır. Çünkü kök sistemi sistemde en çok hasar görmeye müsait  kısımdır. Kısaca iyi bir sonuç almak için sağlıklı bir kök sisteminin gelişebileceği ortamı hazırlanmaktır. Zayıflatılmış,bozulmuş bir kök sisteminde yaprak arazları oluşur. Bu arazların oluşumunda aşağıdaki faktörler etkilidir.

1-Taban su seviyesinin yüksek olması
2- Fizyolojik dengenin bozulması (aşırı ürün yüklemesi ,ağır yaz budaması)
3- Rüzgar,iklimsel hasar,besin elementi noksanlığı

KÖKLERDE OLUŞAN  HASTALIKLAR

Kök Çürümesi : Hastalık oluşturan etmelerin en önemlileri  Armilariamelea, Phytopthora, Roselina, Rhizoctonia, Fusarium gibi mantarı hastalıklardır. Genel olarak hastalık belirtileri  Yaprakların solması, Yaprak boyutlarının küçülmesi,  kuvvette(gelişmede) azalma, sürgünlerin zayıf gelişmesi, olumsuz şartlara  kuraklığa ve dona karşı daha az  mukavemet gösterme ve Sonuçta,   sürgün ve dalların tepeden köke doğru kuruması ile ölüm gerçekleşmektedir. Enfeksiyon derecesine (şiddetine) bağlı olarak bu belirtiler 4 yılda gerçekleşir, eğer enfeksiyon şiddetli ise 2 yılda bu belirtiler ortaya çıkar. Bütün dünyayı kaplayan bir mantar türüdür. Bu türlerin her biri  büyük sayılarda odunsu bitki türlerine hastalık bulaştırırlar. Hastalık etmeni şapkalı bir fungusdur. Şapkalarını sonbaharın ilk yağmurlarından sonra oluşturur. Fungus hem toprakta, hem de odun dokusunda yaşar, ölü ağaçlarda ve toprakta kalan kök parçalarında uzun süre yaşamını sürdürür. Nemli yerlerde iyi gelişme gösterir. Başlangıçta  kökleri tam işgal etmeye çürütmeye başlar  daha sonra işgal toprak yüzeyine yakın ve kökle sapın birleştiği noktada başlar  ve son olarak çürüme bitkinin ana gövdesinin içine yayılır.

 


Armillariamelea (Kök Çürüklüğü)
Hastalığa yakalanmış kivi asmaların kökleri incelendiğinde saçak kökler canlılığını kaybetmiş ve tahrip olmuştur. Hastalığın belirtisi yan köklerden, kök boğazına kadar kabuk dokusu ile odun dokusu arasında beyaz fungal tabakanın oluştuğu görülmüştür. Hastalığın başlangıcında odun dokusu acık kahverengidir, daha sonra sarımtırak beyaz  süngerimsi dokuya dönüşür

Mücadelesi , Kültürel Tedbirler

  • Kuruyan ağaçlar bahçeden sökülerek imha edilmeli ve yerlerinde kireç söndürülmelidir.
  • Tekniğine uygun dikim ve bakım yapılmalıdır.
  • Hastalığın yayılmasında etkili olan konukçu bitkilere dikkat edilmeli   Sonbaharın ilk yağmurları ile oluşan funguslar imha edilmelidir.
  • Derin dikilmemeli Aşırı sulanmamalı köklerin yaralanmamasına dikkat edilmemelidir.
  • Drenaj kanallarının yapılması ve taban suyu seviyesinin yüksek olmaması gereklidir.


ÇİÇEK HASTALIKLARI

Pseudomanas viridiflava

Çiçek küfü  veya tomurcuk çürümesi olarak adlandırıl,  erken belirtileri,  açılmamış çiçek tomurcuklarının çanak yaprakları üstündeki çökmüş bölgelerdir. Tomurcuk içinde enfeksiyon olduğu zaman çiçek yaprakları sarı ve portakal rengindedir. Çiçek açıldığı zaman dokuların içi koyu kahverengi ve çürümüş olduğu görünür. Bu şartlarda çiçek hemen dökülür. Şiddetli enfeksiyon durumlarında bütün dişicik başları ve ercik sapı çürümüştür. Dişicik borusunun sapı bodur kalmıştır.

Sclerotnia  Sclerotionum (Beyaz çürüklük)

Hastalık genel olarak kök ve kök boğazında ıslak çürümeler ,yaprak ve sürgünlerde solgunluk şeklinde kendini gösterir. Özellikle nemli havalarda meyveler, hastalanmış yapraklar üstünde ve hastalıklı çiçekler üstünde beyaz misellerin çokluğu ile  dikkati çeker.

Mantarlar bitki altındaki yabani otla ve otların süprüntüleri üstündeki emeçler ile biçimlenir ve de büyürler .Buda meyve bahçesindeki hastalığı yükseltiyor .Emeçler kış boyunca uykuya yatmış olup, baharda topraklar ısındığı zaman döllenmiş sporlar doğuran miseller üretirler, zamanla bu miseller yumak şeklini alır önceleri kirli beyaz renkte ve yapışkandır, daha sonra koyu kahverenginden siyaha kadar değişen renkler alarak sert bir tohum şekline dönüşür. Bu misellerden döllenmiş tohumlar boşalır ve çiçeklerin üstüne uygun havalarda yukarı doğru tırmanırlar, çiçekler birkaç saat nemli kalırsa enfeksiyon meydana gelir.

Hastalanmış dokular üzerinde mantarlar, spor üretemezler, bütün enfeksiyonlar (bulaşma) meyve bahçelerindeki flora (bitki örtüsü--konukçu bitki) üstündeki emeçlerdeki  döllenmiş sporların  boşaltılması ile enfeksiyon meydana gelir.

Mücadelesi

Öncelikle kültürel önlemler alınmalıdır. Toprağın drenajı iyi yapılmalı. Aşırı sulamadan kaçınılmalı. Sık dikim yapılmamalı. Hastalıklı bitki artıkları bahçeden uzaklastırılarak imha edilmeli.

DEPOLAMA ÇÜRÜMESİ

Botrytis cinerea (Kurşuni küf) Genelde havalanmanın yetersiz olduğu durumlarda etkili bir şekilde ortaya çıkar. Doğada ve çoğu zaman depolarda bulunur. Sporları renksizdir Fungus kış mevsimini Sklerot(yumak) halde geçirir, ilkbahar gelince Sklerotlar çimlenerek miselyumlar oluşturur. Çok geniş bir konukçu dizinine sahiptir. Borytis cinerea  gri küf mantarı  yaşlanmış ve yaralanmış bitki dokularında Saprofit (çürümüş organik maddelerle beslenen bitkisel organizma)  olarak  beslenir.

Bu hastalık, meyve soğuk depolamada iken gelişir. 0-35 C de enfeksiyon yapıp gelişebilmektedir. Çürüme ve zarar görmemiş meyvelerde bile hastalık oluşturabilir.

 
Zarar görmüş meyvelerde yaralanmamın herhangi bir noktasında hastalığa bulaşma olabilir. Hastalıklı, etli kısım, ıslak ve cam gibidir, dıştan etkilenmiş bölge meyvenin sağlıklı kısmından daha koyudur. Bir gelişme aşamasında olan tüysüz yumuşak misel,  başta beyaz sonra gri olarak,  çürümüş meyvede ortaya çıkar. Bu misel bitişik sağlıklı meyvelere de yayılabilir ve ikinci bir enfeksiyona sebep olabilirler. Enfeksiyonun ilk belirtileri meyve  soğuk depoya konulduktan  birkaç haftaya kadar gözükmemektedir.

Depolama çürüğünün kontrolünde, genellikle Kiviler üzerindeki  B.cineria  nüfusunun  azalması için amaçlanmış tedbirlerin başında, koruyucu kültürel önlemler etkin rol oynar. Özellikle, mantarı hastalıkların kontrolünde  havalanma çok etkilidir. Bu da yaz budamaların da kivi bitkisinin iç kısımları açılarak  yeterli havalanma sağlanmalıdır. Böcek ilaçları ila mücadele çiçek parçaları üstünde hastalık yapan bakteri veya virüslerin oluşmasına engel olmak için, çiçeklenmenin sonuna doğru uygulanır ve hasattan 20 gün önce enfeksiyon oluşumu kontrolde tutmak için tekrar edilir.

Ayrıca meyveyi depoda enfeksiyon yuvalanmasından korumak için  ilaçlama yapılmalıdır. Hasattan sonra hem yaralı olanların ayıklanması, hem de mümkün olan daldırma tedavisi ile depolama çürüğü azaltılacaktır. Fakat yapılan  hasat sonrası tedaviler genel olarak ilaçlamanın kalıntı  etkisi nedeni ile uluslararası onaya sahip olmuyorlar.

ZARARLILAR

Meloidogyine ssp. (kök ur nematodu)

Toprak altında zarar teşkil edenlerin en önemlisi kök ur nematodudur.

Mikroskobik canlı olan kök ur nematodları köklerde oluşturdukları  toplu iğne başı büyüklüğünde veya daha büyük urlarla anlaşılır.  Urların Büyüklüğü enfeksiyonla orantılı olarak artmaktadır. 

Bitkideki zararı kök sistemini zayıflatmakta ve buna bağlı olarak bazı saçak kökler ölmektedir. Bu nedenle bitkinin su dengesi ve besin alımı sekteye uğradığı için toprak üstü organlarda, büyüme yavaşlamakta verim düşüşüne neden olmaktadır.

Tetranychus urticea  (kırmızı örümcek)

En fazla konukçusu olan türlerden biridir. Sıcak bölgelerde kışında faaliyet gösterir. Tarla kenarları bahçe ve çalılıktaki bitkilerle beslenir. Soğuk bölgelerde kışı döllenmiş dişi halinde  ağaç gövde ve dallarda gizlenebilecek yerlerde çatlak ve yarıklar arasında, dökülmüş yaprak ve bitki artıkları arasında diapoz halinde geçirir.

Özellikle Mart ayında faaliyete geçen dişiler konukçu bitkilerin yapraklarının alt yüzeyinde ağ örer ve beslenirler daha sonra bu ağlar içerisine yumurtalarını koyarlar. Bitkideki zararı beslenmek için devamlı genç yaprakları tercih ederler damarlardaki bitki öz suyunu emerek beslenirler  bu gibi yapraklar geriye doğru kıvrılır, sertleşir ve büzüşürler.
 
Mücadele olarak yazlık ve kışlık yağlar, akarisitler zararlının populasyon yoğunluğuna göre özellikle Mart sonu nisan başı ve çiçeklenmeden önceki dönemlerde ve çiçek dökümünden sonra özellikle yaprakların alt yüzeyine vurulmalıdır.

İSTATİSTİKLER





Hazırlayanlar

  • Ayhan Haznedar  (Derleme)
  • Haydar Eroğlu  (Çizimler)
  • Muammer Demet
  • Seçkin Yeniçırak  (Fotoğraflar)

Kaynaklar
  • Kivi Yetiştiriciliği, H.Samancı, 1990, Yalova
  • Kivi Yetiştiriciliği, T.Çalışkan, 1997, Ankara
  • Tarım Köyişleri Bakanlığı, 1998 Şubat Sayısı Eki
  • Türkiye de Kivi Yetiştirme Olanakları, Francesco Monastro
  • Kiwifruit Science, Warrington J.J. Weston, 1990, New Zeland, Tercüme: Sebahat Kudu, 2000
  • Kivi Gıda Değerleri, Kaliforniya Üniversitesi