Çay,
dünyada sudan sonra, en fazla
içilen ve içme alışkanlığı gittikçe artan bir gıda ve içecek maddesi
olarak,
5000 yıldan beri bilinen, sevilen, efsanesi, deyimleri, şiirleri, sanat
ve sanayisi ile bir çay kültürü oluşturmuştur.
5000
yıllık bir geçmişi olan çayın Anadolu topraklarında içme alışkanlığı
1600'lü yıllarda başlar. Üretimine
Cumhuriyetin
kuruluşundan sonra başlanan, 1963 yılına kadar talebin kısmen ithalatla
karşılandığı, günümüzde ise Dünyanın tek natürel çayı olarak, hiçbir
kimyasal
mücadelenin olmadığı, herhangi bir pestisid
taşımadığı çay Türkiye de
bugünlere
nasıl geldi.
İlk
Resmi Bilgi
Osmanlı döneminde çay
üretimine ilişkin
ilk somut ve resmi bilgi, 1879 yılına ait Trabzon salnamesinde
kayıtlıdır.. Söz konusu salnamede Lazistan sancağına bağlı Hopa
kazasında 20.000, arhavi nahiyesinde 5.000 olmak üzere toplam
25.000 kıyye (1 kıyye, 1.283 grama tekabül eder) çay üretildiği
belirtilmektetedir ki, bu rakamın bugünkü ölçü sistemindeki karşılığ
32,075 tondur. Gündelik lisanda Moskov
Çayı ismiyle şöhret bulan, fakat aslında halis Çin çayından
başka bir şey olmayan bu bitki, zikredilen yerleşim birimleri dışında,
Trabzon şehir merkeziyle vilayetin sair mıntıkalarında da yetişmiştir.
Fakat sayısal değer açısından Hopa ve Aehavi rekolteleri dışında kayıt
bulunmamaktadır. (1)
İlk
Tohum
Resmi kayıtlardaki üretim
miktarı 1879
yılına aittir.Tarımın amatör kişilerce yapılması, deneme-yanılma,
başarısızlık ve ilkel üretim tekniklerinin kullanılmış olması gibi
faktörlerin yanısıra; bir çay tohumundan ürün alabilmek için ortalama
dört beş yıl, fidan olarakdikilen çay bitkisinden ürün alabilmek için
ise dört yıl geçmesi gerektiği hususlarını dikkate alırsak, üretime
yönelik faaliyetlerin daha erken yıllarda başlamış olduğu yargısında
bulunabiliriz. Bu dabizi 1860'lı yıllara kadar götürebilir. (1)
İlk
Vergi ve Kaldırılması
Lazistan sancağında bazı
çiftçiler çay
yapraklarını satarak kendilerine kazanç kapısı açmışlardı. Bu
faaliyetler karşısında hükümet, yüzde beş oranında gümrük vergisi
alınmasını kararlaştırdı. Öte yandan yerel orman örgütü de yüzde yirmi
oranında orman vergisi talep etmişti. Vergi yükünü ağır bulan
üreticiler Trabzon valiliğine başvurdu. Üreticilerin şikayeti vali
Yusuf Ziya Paşa tarafından Babıali'ye iletildi. Vali yazısında,
devletin sübvansiyon uygulayarak teşvik edici bir tutum sergilemesi
gerektiği yerde üreticileri zor duruma soktuğuna dikkat çekiyor,
çiftçinin maruz kaldığı vergi yükük karşısında bu işten
vazgeçebileceklerine dair kaygısını dile getiriyordu. Halbuki aynı
bitkinin yetiştiği Rusya'daki uygulamaya benzer biçimde Osmanlı
hükümetinin adı geçen vergileri kaldırması, hatta bu yeni gelir ve
geçim kaynağının gelişmesini sağlayıcı önlemlerle üreticiyi
desteklemesi gerekiyordu. Aksi takdirde hasıl edilen çayların Rusya'ya
kaçırılıp orada pazarlanması dahi söz konusuydu. (21 Ocak 1879)
Şura-yı Devlet'te yapılan görüşmelerde, halkın para ve emek harcayarak
meydana getirdiği bir üründen gümrük ve orman vergisi istenmesinin
hukuka aykırı olduğu göz önüne alınarak, adı geçen vergilerin
kaldırılmasına karar verildi (3 Haziran 1879). Orman va Maadin Nezareti
bu kararı onayladığı gibi, teşvik edici uygulamalara gidilmesi
gerektiğini belirtti. Nihayet padişahın iradesiyle söz konusu vergiler
kaldırıldı. ayrıca yörede yetişen çayın incelenmesi amacıyla fidan,
dal, çiçek ve tohumdan bir numune gönderilmesi istendi (24 Haziran
1879). (1)
İlk
Yayınlar
Çay
içme
alışkanlığının halk arasında
hızla yaygınlaşmasının etkisiyle Türkiye'de çay yetiştirilmesi sürekli,
konuşulur ve tartışılır bir konu olmuştur.
Bu
arada çok az sayıda da
olsa
çay ile ilgili kitaplar yayınlanmıştır.
- 1731, Çay Risalesi, Damatzade Ebül-Hayr Ahmed
Efendi
- 1879, Çay Risalesi, Mehmed İzzet Seyit B.
ahmet Efendi
- 1893, Çay, Ali Nazıma
- 1910, Çay Hakkında Malumat, Mehmet İzzet Efendi
İzzet
Efendi
Türkçe'de
çay ile ilgili ilk ciddi eseri, çaya olan aşırı düşkünlüğü sebebiyle
adı 'Çaycı'ya çıkan Hacı Mehmed İzzet Efendi verdi ve bugün 'Çay
Risalesi' veya 'İzzet Efendi Risalesi' diye bilinen eserini kaleme
aldı.
İzzet
Efendi
1819'da Edirne'de doğdu. İstanbul'a gelerek devlet hizmetine girdi.
Hicaz vali vekilliği, Suriye merkez mutasarrıflığı ve Basra Valiliği
gibi çeşitli memuriyetlerde bulundu. En son vazifesi olan Adana
valiliği görevi ise çaya olan merakından dolayı saray tarafından
'lutfen' verildi. Bu çay meraklısını tanıyıp hatıralarında ondan
bahsedecek olanlar, İzzet Efendi'nim idareyle yahut valilikle hiçbir
alákasının olmadığından yakınacak, 'ziyaretine gelenleri makam odasında
bizzat yaktığı büyükçe semaverinden eliyle çay ikram ettiği'ni biraz
tatlı biraz da şikáyetçi bir tavırla nakledeceklerdi.
1879'da, İstanbul'da 81 sayfalık bir 'Çay Risalesi' bastırdı. 1844
yılından beri çayla içiçe olduğunu ve çayı bizzat yetiştirdiğini
yazıyor, çayın adının nereden geldiğinden ve hangi dillerde çayla
ilgili ne gibi yayınların bulunduğundan tutun, yeşil çayın sıkça esneme
ve ağız kamaşması yaptığına, 'kalbe heyecan, uzuvlara titreme, vücuda
zaafiyet' verdiğine ve sütlü çay içme ádetinin nereden geldiğine kadar
çay hakkında birbirinden garip konudan bahsediyordu.
Ancak o dönem Türkiye'sinde çayı sadece meraklıları tanırdı. Yıldız
Sarayı'nın limonluğunda, Boğaziçi'nde Azeryan Efendi'nin yalısında,
Büyükdere'deki Orman Mektebi'nde ve İstanbul Tıp Fakültesi'nin
bahçelerinde Nebatat bahçelerinde sadece merak yüzünden çay
yetiştirilirdi. (2)
İlk
Rapor
Türkiye'de
çay yetiştirilmesi konusunda
temel oluşturan girişim ise 1917 yılında gerçekleştirilmiştir. Zamanın
'Halkalı Ziraat Mektebi Alisi' müderrislerinden botanikçi ve eski
Mardin
Mebusu Ali Rıza ERTEN'inde aralarında bulunduğu bir heyet Batum ve
çevresinin
Türkiye'ye geri verilmesini izleyen günlerde inceleme yapmak üzere
yöreye
gönderilmiştir. Bu inceleme esnasında Ali Rıza Bey çay, narenciye ve
bambunun
Batum civarında yetiştirilmekte olduğunu görmüş; bu bitkilerden
bilhassa
çayı ilmi olarak da etüt etmiştir. İncelemelerini batıya doğru
ilerletmesi
neticesinde, Rize ve havalisinin toprak ve iklim özellikleriyle Batum
ve
civarı toprak ve iklim karakterlerinin birbirlerine çok benzer olduğunu
gören Ali Rıza ERTEN, çayın Anadolu'muzun bu parçasında da
yetiştirilebileceği
kanaatine varmıştır.
|
|
|
|
|
|
Yıllar
|
1919
|
1620
|
1921
|
1922
|
1923
|
Miktar
(Kg)
|
527.586
|
433.550
|
127.103
|
120.430
|
670.930
|
|
Bu
teknik
gezinin
neticeleri daha
sonraları 'Şimali Şarki
Anadolu ve Kafkasyada Tetkikatı Ziraiye'
adlı bir kitapta yayınlanmıştır. Memleketimizde ilk defa olarak
bu
kitapta, çayın Rize dolaylarında yetiştirilmesinin mümkün olduğu,
sebepleri
ile birlikte ifade edilmiştir. Kitapta
çayın Türkiye'deki
dünü açısından o günkü İstanbul Gümrüğüne dış alım yoluyla gelen
çay miktarları da yer almaktadır..
Ancak, Birinci
Dünya Harbinden sonra ortaya
çıkan öncelikli olaylar nedeniyle Ali Rıza ERTEN'in raporu
dikkate
alınamadı.
407 Sayılı
Çay Kanunu
Savaş öncesi
para kazanmak üzere
Batum ve yöresine giden Doğu Karadenizlilerin savaştan sonra bu olanağı
bulamamaları, sorunların daha belirgin şekilde ortaya çıkmasına neden
oldu.
İşsizlik ve yoksulluk nedenleriyle bölge insanlarının yurdun değişik
yerlerinde
çalışma zorunda olmaları ve ailelerinden uzakta yaşamaları bölgede iş
alanlarının
yaratılmasını zorunlu kıldı. Sorunun çözüme kavuşturulması ve bölge
insanlarına
gelir kaynağı yaratılması için o günlerde Türkiye Büyük Millet
Meclisi'nde
önemli görüşmeler yapıldı. Uzun görüşmeler sonunda Büyük Millet
Meclisi'nde
6 Şubat 1924 tarihinde 'Rize
Vilayeti ile Borçka Kazasında Fındık,
Portakal,
Mandalina, Limon ve Çay Yetiştirilmesi' adında 407 sayılı Kanun kabul
edildi.
Kanunun
yürürlüğe girmesinden hemen
sonra çay tarımı ile ilgili ön denemeler yapmak, bölgede meyveciliğin
gelişmesini
sağlamak amacıyla Rize'de 'Bahçe Kültür İstasyonu' kuruldu. İşleri
organize
etmesi ve yürütmesi için Ziraat Umum Müfettişi Zihni
DERİN görevlendirildi.
İzleyen yılın başında çay ve narenciye konularında bilgi ve görgüsünü
artırması,
çay tohumu satın alması için Rize Ziraat Memuru Batum'a gönderildi.
Batum'dan
satın alınan bir miktar çay tohumu ile Rize'de bugünkü Merkez
Fidanlığında
çay fidanı üretilmeye başlandı.
Rize
Merkez
fidanlığında üretilen
fidanlar bir yandan yöre halkına dağıtılırken bir yandan da üretim
denemeleri
yapılması için pek çok ilimize gönderildi. Bu illerin tümündeki
koşullar,
Ali Rıza ERTEN'in raporunda ayrıntılı şekilde açıklanmış bulunan çayın
ekolojisine uymuyordu. Zaman ilerledikçe çay fidanlarının üretim ve
dağıtımındaki
heyecan, üreticilerin ilgisizliğine paralel olarak azaldı. Gerekli
destekten
yoksun bulunan ve yeterli bilgi verilmeyen üreticiler, geleceğin neler
getireceğini bilmedikleri için çay tarımına olan ilgilerini yitirdiler.
Kendi
Kendine
Yetme İlkesi
Hükümetin,
Kendi Kendine Yetme ilkesini
benimsemesi ve 1933 yılında bunu bir programa bağlaması üzerine,
ülkemizde
çay tarımı yeniden gündeme geldi. Ancak organizasyonun sağlanması ve
hazırlık
çalışmalarının tamamlanabilmesi için iki yıl daha geçti. 1935 yılında
Ziraat
Vekili Prof. Dr. Muhlis ERKMEN'in bir bilim heyeti ile birlikte Rize'ye
yaptığı inceleme gezisinde, bölgenin çay tarımı ve sanayisinin
gelişmesine
her yönden elverişli olduğu kanısına varıldı.
Üretimin
Yaygınlaştırılması
1939 - 1946
Yılları arasında Atölye Ortamında İşlenen Çaylar
|
Yıllar
|
Dikim
Alanı
(Dekar)
|
Üretici
Sayısı
|
Yaş
Çay
(Kg)
|
Kuruçay
(Kg)
|
1939
|
1.548
|
1.824
|
815
|
181
|
1940
|
7.301
|
5.052
|
855
|
191
|
1941
|
8.923
|
5.395
|
2.700
|
600
|
1942
|
9.812
|
5.853
|
32.916
|
7.001
|
1943
|
12.597
|
7.588
|
68.346
|
16.972
|
1944
|
15.521
|
8.776
|
160.224
|
38.849
|
1945
|
17.823
|
9.736
|
225.088
|
53.945
|
1946
|
20.518
|
11.092
|
382.316
|
93.067
|
|
Tartışmalar
ve yazışmalarla iki
yıl daha geçer ve 1937 yılına gelinir. Çay tarımının yerleştirilip
geliştirilmesi
için Zihni
DERİN tam yetki ile yeniden
görevlendirilir. Geçmişte
kaybedilen
yılların deneyimleriyle sıkı tutulan işler bu kez daha bilinçli ve
programlı
şekilde yürütülmeğe başlanır.
Tohum
damızlık bahçeleri kurmak,
fidan üretip yeniden üretmek amacıyla, 1937, 1939 ve 1940 yıllarında
Sovyetler
Birliği'nden Gürcistan kökenli toplam 70 ton çay tohumu satın alınarak
üretim yaygınlaştırılır.
Günlük kapasiteleri 1 ton civarında
olan ilk atölyeler
şunlardır:
1939-1946
yılları arasında çalışan
Fidanlık, 1942-1946 Uzunkaya , 1942-1949 Gündoğdu, 1945-1949 Çayeli
3788
Sayılı
Çay Kanunu
27
Mart
1940
tarihinde çıkarılan
3788 sayılı Çay Kanunu ile çay tarımının ve üreticilerin
desteklenmesi
güvence altına alındı. Bu kanun ve bu kanuna dayalı çıkarılan kararname
ile çay tarım alanları, ekolojik ilkelere göre Araklı deresinden
Sovyetler
Birliği hududuna kadar değin ve 15 km içeriye kadar olabilecek şekilde
belirlendi.
Yaş
Yaprak
Fiyatları
Altının 9
lira olduğu 1938 senesine
kadar yaprağın kilo fiyatı 60 kuruş olarak tespit edildi.
İkinci
Dünya
Savaşının ortaya çıkardığı
pahalılık karşısında 150 kuruş.
1949
da
ortalama olarak 180 kuruş,
1954 de 200, 1957 de 250, 1959 dan itibaren 300 kuruş.
Üretici
1940
da 25 kilo yaş yaprakla bir Reşat Altını alırken 2005 de
aynı altını
alabilmek
için 267 kilo yaş yaprak vermek durumuna düşmüştür.
Yaş yaprak
fiyatlarının Reşat Altını ile karşılaştırılması yaygın olduğu için bu
değerleri bir tablo haline getirmenin hoş olacağını düşündük.
Çay
tüketim
ve dış alım durumu göz
önüne alınarak 30 bin dönümlük bir alan, çay tarımı için ayrıldı ve
Ziraat
Bankası'nın 5 yıl süreyle üreticiye faizsiz olarak 25 lira kredi
vermesi
kararlaştırıldı.
4223
Sayılı
Kahve Çay İnhisarı Kanunu
Kahvenin
yanında çay da bu kanun
ile Tekel'e alınmış ve üretilen çaylar Tekel idaresine verilmiştir.
Anılan
kanunda; çayın devlet tekeli altında olduğuna, bu tekelin Tekel Genel
Müdürlüğü'nce
sağlanacağına, çayın perakende satış fiyatının yurdun her yanında aynı
olacağına ve yaş çay yaprağının kanuni yetkisi olmayanlar tarafından
üretilmesi,
işlenmesi, satılması, Türkiye'ye sokulmasının 1918 sayılı Kaçakçılığın
Men ve Takibine Dair Kanun hükümlerine bağlı olacağına ilişkin
hükümler
yer almıştır.
İlk
Çay
Fabrikası
Bu
yıllarda
elde edilen yaş çay
yaprağı Zihni Derin atölyelerinde işlendi. Giderek yaş çay üretiminin
artması
nedeniyle çay fabrikası kurma zorunluluğu ortaya çıktı. İlk çay
fabrikasının temeli 21 Haziran 1946 tarihinde atılarak, 60 ton/gün
kapasiteli olarak 1947 yılında Rize'nin Fener mevkiinde
işletmeye
açıldı.
Çay fabrikasının
açılış töreni töreni 16 Temmuz 1947 tarihinde yapılmıştır. Trabzon'dan
gelen Tümgeneral Naci Altuğ
ile Gümüşhane Valisi, Trabzon Belediye Başkanı ve Trabzon İngiliz
Konsolosu'nun da hazır bulundukları binlerce Rizelilerin iştirak ettiği
bu törene İstiklâl Marşı ile başlanmış, ilk olarak söz alan Rize
Belediye
Başkanı 16 Temmuz gününün Rize tarihinde bir dönüm noktası ve
istikballer vâdeden büyük bir gün olduğunu belirttikten sonra
Rizelilerin
bu bayramına katılmak üzere gelen misafirlere şehir namına
teşekkürlerini
bildirmiş ve bölgemize yeni bir servet kaynağı sağlıyan büyüklerimizi
minnet ye şükranla anmıştır.
Bundan sonra Çay Organizatörü Zihni Derin, çayın Rize'deki tarihçesini
anlatmış ye Devlet Ziraat işletmeleri Kurumu Meclis İdare Reisi Atıf
Bayındır, bir hitabede bulunmuş, İzmir Milletvekili Mustafa Rahmi Köken
de kordelâyı kesmek suretiyle fabrikayı açmıştır.
Takip eden
yıllarda bir yandan Türkiye
nüfusunun artması, bir yandan çay içme alışkanlığının yaygınlaşmasına
karşın;
yıl ve yıl yaş çay alanlarının gelişmesi ve buna paralel olarak fabrika
sayısı ve işleme kapasitesinin artmasıyla Kendi Kendine Yeterlilik
İlkesi'nin
gerçekleşmesi süreci devam edecekti.
İlk Türk
Çay
Makineleri
1947 -1962
Yılları Arasında Türk Çaycılığı
|
Yıllar
|
Dikim
Alanı
(Dekar)
|
Üretici
Sayısı
|
Yaş
Çay
(Ton)
|
Kuruçay
(Ton)
|
İthalat
(Ton)
|
1947
|
25.254
|
11.650
|
411
|
98
|
-
|
1948
|
25.751
|
11.909
|
647
|
150
|
1.059
|
1949
|
25.824
|
11.866
|
679
|
159
|
1.336
|
1950
|
26.423
|
11.976
|
884
|
208
|
1.744
|
1951
|
28.587
|
16.880
|
1.444
|
332
|
2.503
|
1952
|
39.114
|
30.962
|
1.877
|
424
|
2.016
|
1953
|
49.707
|
34.684
|
2.277
|
513
|
2.763
|
1954
|
64.049
|
43.565
|
3.215
|
719
|
2.770
|
1955
|
73.347
|
45.342
|
5.438
|
1.191
|
2.450
|
1956
|
82.719
|
58.146
|
6.997
|
1.435
|
2.313
|
1957
|
102.083
|
58.843
|
10.976
|
2.442
|
3.984
|
1958
|
112.712
|
59.076
|
14.365
|
3.551
|
4.156
|
1959
|
118.762
|
61.625
|
18.417
|
4.118
|
5.189
|
1960
|
134.880
|
63.497
|
25.954
|
5.710
|
3.919
|
1961
|
149.518
|
68.188
|
24.230
|
5.673
|
|
1962
|
159.447
|
79.133
|
37.540
|
8.644
|
|
|
Yıl
1954.... İzzet Ateş
Rize Çay Fabrikaları
Merkez Müdürlüğünde müdür olarak göreve başlamıştır. Üreticiden
alınan
yaprakların
çokluğu ve buna karşılık fabrikanın yetersizliği gözle görülür
haldeydi. İstatistiki bilgiler de bunu gösteriyordu.
İşe
başladığının
ikinci ayında İzzet Ateş genel müdürlüğe; inşa halinde olan
iki fabrikanın
da yetersiz olacağını, daha başka fabrikaların kurulması gerektiğini ve
bunun
için de makinelere ihtiyaç olduğunu bildirir. Aldığı cevap makine
tedarikinin
döviz bulunmadığı için imkansız olduğu idi. Bunun üzerine İstanbul'a
giderek
durumu bir defa da sözlü olarak anlatır. Müdürler encümeni teklifii
kabul
ederek, makinelerin yerli imali için araştırma yapmaya, onu ve Genel
Müdür
Muavinini memur eder. Araştırma sonunda Makine Kimya Fabrikalarında
çay makinelerinin
imal edilebileceği görülür..
Makine Kimya'ya yapılan
müracaat üzerine, durumu tetkik etmek için Rize'ye iki mühendis
gönderilir.
Bu mühendisler önce imalatı kabul etmekten çekindilerse de kendilerine
tek tek parçaları
göstermek suretiyle yapabilecekleri İzzet Ateş tarafından ikna edilir.
Pek çok kişinin
muhalefetine rağmen
ilk siparişi verilir. Bu defa da patent sorunu çıkar. İki sene
süren tetkikler sonunda patent konusunun olmadığı tespit
edilerek
imalata devam edilir.
Makineler
imal edilirken, acele
olarak bunların
monte edileceği
yer sorunu da halledilmeliydi. Bu da M.K.E.
Ankara Silah Fabrikasında temin edilen Nissen barakaları ile
halledilir.
Böylece atölye ismi verilen küçük isletmelerde meydana gelir.
Zamanla
fabrikalar inşa edildikçe, barakalar fabrikalara taşınır.
İlk Çay
İhracatı
1947
yılından beri1 fabrika bazında
üretimine başlanan çay 1963 yılına gelindiğinde 18 fabrika ve 1.340
ton/gün
işleme kapasitesine çıkmıştı. Bu yıla kadar iç piyasa ihtiyacı
karşılanamaz
durumda idi, talep ancak ithalat yoluyla dengelenebiliyordu. Ama Türk
çaycılığı
bu yıldan itibaren Dünya çay pazarındaki konumunu değiştiriyor,
ithalatçı
bir ülke durumundan ihracatçı bir ülke haline geliyordu.
İlk ihracat 1963 yılında 143 ton olarak gerçekleşmişti.
İlk
Yabancı Raporlarda
Çay
Londra'da
1940 ve 1950'li yıllarda Türk Çayı hakkında Robert O.Mennel tarafından
hazırlanan muhtelif raporlarda Türk çayı hakkında aşğıda göreceğimiz
gibi olumlu görüşler arzedilmektedir.
- İlk
bakışta,
güzel bir görüntüye
sahip, çok iyi kıvrılmış, FOP
tipi Darjeeling çaylarını andırıyor. Ancak iyi bir tasniflem olmadığı
belli, tozlardan arındırılması lazım. Likör rengi oldukça kaliteli,
parlak ve temiz, ancak tat zayıf ve metaliksi. Posa rengi çekiciliğiyle
kaliteyi işaret ediyor. (1947)
- (FOP) tipi
çayın biçimine gelince, sıkıca kıvrılmış, temiz, uzun, ince
yapraklardan
müteşekkil olup, uzun zamandan beri Darjeeling ve Seylan çaylarında
gördüklerimizden daha üstündür. Böyle bir yaprak çay, Avrupa'nın
hemen
her yerinde büyük kolaylıkla satılabilir. (BOP)
çayı
da muntazam, iyi bir biçimde ve güzel renktedir. (OF) çayı
ise parlak ve altın başlı olup, İran ve Ortadoğu piyasaları
için son
derece cazip bir çaydır.(1949)
- Samimi
olarak, bu çayların fevkalade
güzel manzaraları karşısında hayranlık duydum. Çok arzu ederimki
Hindistan
ve Seylan çaycılarımızda bu tarz imalat yapsınlar. Bu çayların menkuu
ise
mat ve düze mütemayil olup terai ve melez Darjeeling karekterinde fakat
daha tatlı ve latiftir. Hülasa olarak söylemek isterim ki Türkiye'nin
bu
çaylardan çokça miktarda ihraç edecek durumda olmayışından Seylan,
Hindistan
ve Cava çaycıları istifade etmektedir. (1950)
- Çok
iyi hazırlanmış olmaları itibariyle emsali Hint ve Seylan çaylarının
bir çoğundan
üstündür. Seylan
da çay istihsal müesseselerinin hiç değilse buna benzer şekilde çay
imal
etmelerini arzu ederim.Türkiye bu çayları
dış piyasaya arz
etmiş
olsaydı Hint ve Seylan müstahsillerine müthiş bir darbe indirirdi.
(1953)
1960'larda Çay
Tarımının
Sorunları
1963 - 1972
Yılları Arasında Türk Çaycılığı |
Yıllar
|
Dikim
Alanı
(Dekar) |
Üretici
Sayısı |
Yaş
Çay
(Ton) |
Kuruçay
(Ton) |
İhracat
(Ton) |
1963
|
175.352
|
85.365
|
45.508
|
10.133
|
143
|
1964
|
190.281
|
91.254
|
45.320
|
10.620
|
1.354
|
1965
|
196.018
|
94.273
|
59.620
|
13.650
|
4.100
|
1966
|
217.745
|
100.780
|
101.097
|
22.241
|
29
|
1967
|
234.677
|
106.466
|
100.502
|
22.190
|
8.622
|
1968
|
261.205
|
117.393
|
126.917
|
27.751
|
7.293
|
1969
|
273.110
|
125.114
|
160.141
|
34.530
|
8.300
|
1970
|
278.803
|
129.620
|
153.330
|
33.431
|
7.863
|
1971
|
285.513
|
135.559
|
173.347
|
35.842
|
26.014
|
1972
|
361.840
|
137.388
|
216.718
|
40.498
|
5.774
|
|
Inhisarlar
Vekâleti ve Türk Devlet İnhisarlar Umum Müdürlüğünün daveti üzerine
özel
bir eksperler heyeti, Türkiye çay sanayi üzerinde tetkiklerde bulunmak
üzere 8- 23 Mayıs 1963 periyodu zarfında çay sahasını ziyaret etmiştir.
Heyet,
aşağıda
isimleri ve görevleri belirtilenlerden oluşmuş bulunuyordu.
J.
Goldschmidt,
Zonon N.V., Amsterdam İşletme Müdürü ve Çay Eksperi
Dr.
Ir.
T. Visser, Bahçe Bitkilerinin Islahi Enstitüsü, Wageningen. Daha
önce
Seylan Çay Araştırma Enstitüsü
Ir.J.Warkhoven,
Kraliyet Tropik Enstitüsü, Amsterdam. Daha önce Endonezya da Çay
Teknolojisti
ve Zirai Müşavir.
Ir.J.Van Der
Vis, Agronomist, N.V.Deli, Maatschappij, Amsterdam.
Bu heyetin çay
hasadı ile ilgili 1963
yılında tespit ettiği çay hasadı ile ilgili bazı problemleri ve
çözümlerini aşağıda sıralıyoruz:
- Resmi Toplama Standardı diğer
çay
üreticilerde olduğu gibi, iki buçuk yaprak olmakla beraber,
uygulamada
daha müsamahakar davranılarak gayri resmi bir standart oluşturulmuş.
- Toplanan ürünün ancak
%11'lik bir
kısmı standarda
uygun veya başka bir ifade ile "iki buçuk yaprak" tan
oluşan
filizlere sahip.
- Kusurlu toplama vardır. Bu
kusur kısman
insan kısmen
tarımsal hatalardan kaynaklanmaktadır.
- Üretici azami
gayretle
bir defa da mümkün olduğu kadar fazla çok yaprak toplamayı arzu
ettiğinden
sürgün aralarıda fazla olmaktadır. Üretici kendi açısından daha sık
toplamayı
(mevsimde
4-6 defa) 'ekonomik' görmemektedir.
- Devamlı toplama olması
gerekirken; ocak
üzerinde devamlı
toplamamadan
dolayı
bazı filizler büyük, bazıları ise küçük kalmaktadır. Bazı filizler faal
bazı filizler ise uyku halindedir.
- İki buçuk yapraklı
filizler mevsiminde pek küçüktür. Ancak bir kısmının küçük kalması da
Çin
vasıflı olduğundan ileri gelmektedir. Bu safhada toplamaları zor
olduğundan
büyüyünceye kadar bekletilirler.
- Filizler kısa zamanda banjhi
haline
gelmektedir, bu başka emarelerle birlikte, ağacın kuvvetsiz olduğuna
delalet
eder
ki, bunun sebebi bahçenin bakımsızlığındandır. Derhal yapılması
gerekenler,
yabani ot mücadelesi, gübreleme ve budamadır.
- Mevsimin başında resmen 'iki
yaprak ve
bir
tomurcuk'
talep ederken, gayri resmi olarak 4 ve hatta 5 yapraklı sürgünlere göz
kapatmak, psikolojik bakımından iyi bir usul değildir.
Toplama ile
ilgili olarak aşağıdaki
şartların yerine getirilmesi şarttır:
- Toplamanın daha sık yapılmalı
- Toplama uygun bir standartta
olmalı. Mevsimin başında 1-2 hafta müddetle sürgün başına 3 yaprak,
banjhi (uyuyan tomurcuk)
ve 2 yaprak, daha sonra 'iki buçuk yaprak, 'iki yaprak tomurcuk' ve tek
banjhiler kabul edilebilir.
- Evvela balık yaprağın üstünde
iki yaprak bırakmak suretiyle, Mayıs ayının ortalarında ve sonlarında
balık
yaprağının bir üst yaprağına kadar, Temmuzdan itibaren de balık
yaprağına
kadar toplamak icap eder.
- Yaprak veriminin teşviki,
banjhi
sürgünlerinin henüz körpe iken toplanması, kaba banjhi sürgünlerinin
atılması
ve berteraf edilmesi ve toplam atablasındaki verimsiz 'karga
ayaklarının'
kırılması suretiyle olacaktır.
- Getirilen yaprağın kalitesine
göre fiyat tespiti
1497
Sayılı
Çay Kurumu Kanunu
Ekonomik
ve
sosyal yönden daha etkin
bir hale getirilmesi amacıyla çay tarımı ve çay sanayi 1971 yılında
yeniden
düzenlendi. 6 Aralık 1971 tarihinde çıkarılan 1497 sayılı Çay
Kurumu
Kanunu ile Tekel İşletmeleri Genel Müdürlüğü vasıtasıyla
sürdürülen
çay tekeli; el değiştirerek, tüzel kişiliğe sahip, faaliyetlerinde
özerk
ve sorumluluğu, sermayesi ile sınırlı bir Devlet teşekkülü olan ÇAYKUR
kurularak çay endüstrisi ve tarımı Çay Kurumu adı ile oluşturulan bu
organizasyon
aracılığıyla sürdürülmeye başlandı.
Çay
Kurumu
Dönemi
1973 - 1984
Yılları Arasında Türk Çaycılığı
|
Yıllar
|
Dikim
Alanı
(Dekar) |
Üretici
Sayısı |
Yaş
Çay
(Ton) |
Kuruçay
(Ton) |
İç
Satışlar
(Ton) |
İhracat
(Ton) |
1973
|
404.826
|
117.349
|
196.196
|
43.940
|
31.337
|
18.744
|
1974
|
405.665
|
137.870
|
202.020
|
42.781
|
35.586
|
11.432
|
1975
|
502.870
|
127.732
|
261.810
|
56.464
|
46.092
|
24
|
1976
|
520.051
|
135.348
|
300.932
|
59.881
|
45.524
|
59
|
1977
|
523.528
|
141.548
|
396.568
|
77.430
|
55.873
|
4.179
|
1978
|
528.548
|
150.289
|
441.182
|
86.479
|
65.833
|
2.161
|
1979
|
536.013
|
163.392
|
555.236
|
92.453
|
69.461
|
6.031
|
1980
|
538.113
|
178.805
|
476.084
|
91.788
|
85.432
|
6.816
|
1981
|
538.113
|
177.076
|
192.298
|
42.606
|
89.144
|
2.249
|
1982
|
644.993
|
190.543
|
303.315
|
68.038
|
90.293
|
373
|
1983
|
646.033
|
188.407
|
436.032
|
100.782
|
95.984
|
588
|
1984
|
654.156
|
189.128
|
569.058
|
132.561
|
110.668
|
555
|
|
Yıllar
İtibariyle İmha Edilen Yaş Çay Miktarı (Ton)
|
1975
|
1976
|
1977
|
1978
|
1979
|
1980
|
4.165
|
23.489
|
37.253
|
45.864
|
91.604
|
40.237
|
|
Tekelin
devriyle başlayıp 3092 sayılı
yasa'nın yürürlüğe girdiği 19 Aralık 1984'e kadar uzanan bu dönemin
başlangıcında
2420 ton/ gün kapasiteli olan 32 yaş çay fabrikası, Yapımı devam eden
fabrikalarında
tamamlanması ile 1985 yılı yaş çay kampanyasına 45 yaş çay fabrikası ve
6.000 ton/ gün yaş çay işleme kapasitesi ile girilmişti.
Bu süreçte çay tarımı ve endüstrisinde
önemli gelişmeler olmuştu. 404 bin dekarlık çay dikim alanı 654 bin
dekara
ulaşmıştır.
3092
Sayılı Çay Kanunu
'Çayda
En Büyük
Değişiklik'
Çaydaki
gelişmelerin dünü ve bugünü
dikkate alındığında, çayda en büyük değişikliğin 4 Aralık 1984 tarihli
ve 3092 sayılı Çay Kanunu ile gerçekleştiği görülür. Bu kanunla çayın
tarımı,
üretimi, işlenmesi ve satışı serbest bırakılmıştır. Böylece gerçek ve
tüzel
kişilere üreticilerden yaş çay yaprağı satın alabilmelerine, çay işleme
ve çay paketleme fabrikalarını kurup işletmelerine imkan tanınmıştır.
Kanun
çayda devlet tekelini kaldırmış, devlet sektörü ile özel sektörün yan
yana
çalışması sağlanmıştır. Ancak çay tarım alanlarının belirlenmesi
Bakanlar
Kurulunun yetkisine bırakılmıştır. Bakanlar kurulunun belirlediği
alanlar
dışında çay tarımı yasaklanmış, çay tarım alanlarına giren yörelerde
çay
bahçesi kuracakların önceden ruhsat almaları zorunlu kılınmıştır.
Şu anda;
Doğu Karadeniz Bölgesi'nde
45'i kamuya ve 312'si özel sektöre ait olmak üzere, toplam 357 üretim
fabrikasında
17.689 ton/gün kapasite ile faaliyet gösterilmektedir.
Çay
İşletmeleri
Genel Müdürlüğü
İktisadi
Devlet Teşekkülleri ve
Kamu İktisadi Kuruluşlarının yeniden düzenlenmesini gerçekleştiren 19
Ekim
1983 tarih ve 2929 sayılı kanuna dayanılarak 1497 sayılı Çay Kurumu
kanunu,
112 sayılı Kanun Hükmündeki Kararname ile değiştirildi.
Çay
Kurumu,
Çay İşletmeleri Genel
Müdürlüğü adı altında Kamu İktisadi Kuruluşuna dönüştürüldü. Çay
İşletmeleri
Genel Müdürlüğü 8 Haziran 1984 tarihinde çıkarılan 233 sayılı Kanun
Hükmündeki
Kararname ile bir kez daha yeniden düzenlendi ve teşkilatlandırıldı.
Çaykur'un
son teknolojik gelişmelerle
tam otomasyona geçen 46 yaş çay fabrikasının mevcut kapasitesi 6800
tona
ulaşmış bulunmaktadır. Yurtiçine yayılan 9 Pazarlama Bölge Müdürlüğü
ile
iç çay piyasasına yıllık 100.000 ton üzerinde paketli çay sevkı ve
satışı
gerçekleşmekte, böylece çay tüketimimizin %70'lik bölümü Çaykur
tarafından
karşılanmaktadır.
1994
tarih
ve 4046 Sayılı Kanun
ile Çaykur Kamu İktisadi Kuruluşu listesinden çıkarılarak İktisadi
Devlet
Teşekkülleri arasına dahil edilmiştir.
20.000 kişilik iş
istihdamıyla da
Çaykur, Doğu Karadeniz Bölgesine büyük bir ekonomik katkı
sağlamaktadır.
Çay Toplama Makası
1970'li yılların ikinci
yarısına kadar çay elle toplanmaktaydı. Günlük bir çay toplayıcısı
20-25 kk çay toplarken bu toplayıcının maharetine çaylığın bakım
durumuna, sürgüne göre bu miktar çay toplama makası ile birlikte
200-250 kg'a kadar çıktı.
1987 yılına kadar pek
yaygın olmayan makası, 1975'lerden sonra farklı bölgelerde tek
tük gözükmeye başladı.
Bir Çay
İhracatçısı Olarak Türkiye
1980'li
ilk
yıllarda Türkiye'deki
çay üretiminin iç piyasa talebini ancak karşılar durumda olması çay
ihracat
çalışmalarının geçici bir süre için gündem dışında kalmasına neden
olmuş;
ancak, ek plantasyon sahalarının kurulması sonucu 1985 yılında üretim
fazlası
verilmiş ve dolayısıyla yeniden ihracata yönelik çalışmalar
hızlandırılmıştır.
Devletler arasında çay
ihracatının
gerçekleşebilmesi için çeşitli ön görüşme ve bağlantılar yapılmış,
fakat
1986 yılında SSCB'de meydana gelen nükleer kazanın etkisinin çay
plantasyon
sahalarımızda da kendini göstermesi bu bağlantıların gerçekleşmesini
engellemiş,
Türk çayı bu sefer de tabii bir afet yüzünden bir müddet için daha
dünya
pazarlarından uzak kalmıştır.
1990'lı
yıllara girerken Çaykur
bütün olumsuzlukları gidermiş ve dünya çay piyasasına tekrar girmiştir.
2004 yılına geldiğimizde, özellikle, gayri resmi yollardan yurdumuza
giren çayın azalması, çay alım planı ve budama projesinin tavizsiz
olarak uygulanması nedeniyle Türkiye'de üretim, tüketim dengesi
oluşmuştur. Bu durumda; yurt içinde kullanım oranı düşük olan "Dust"
olarak adlandırılan toz çaylar, fanning çaylar ve paketli çaylar
dışında çay ihracatını zorlamanın dengeleri bozacağı açısından
pek makul olmayacağı düşüncesi hakim olmaktadır.
Özel Sektörün
Durumu
3092
Sayılı yasanın yürürlüğe
konulmasından sonra: Bir
kısım müteşebbisler özel sektörün
çok
karlı bir sektör olduğunu, kısa sürede büyük kazançlar sağlayacağını
düşünerek,
gerçek bir fizibilite yapmadan yetersiz bir işletme sermayesi ile
çay sektörüne girmişlerdir.Özel sektör çay işleme tesisleri ve çay
fabrikalarının
sayısı 312 'e yükselmiş kapasiteleri ise günlük 11 bin tona kadar
ulaşmıştır.
Bir kısmının teknik ve hijyenik yönden sahip olması gereken özellikleri
taşırken bir kısımları için bu özellikleri taşıdığı söylenebilir
mi?
Üretici
ve
tüketicilerinin bir çok
olumlu beklentileri olmuştu. Çay üreticileri: özel sektörün devreye
girmesi
ile ürününü kısa sürede hasat edeceği, daha rahat satacağı, parasını da
daha rahat alacağı beklentisindeydi.
Çay tüketicileri faklı
tercihler
yapabilme, piyasada oluşabilecek rekabet nedeniyle daha kaliteli ve
ucuz
çay içme şansına sahip olacağı düşüncesindeydi.
Ancak bu güne kadar üreticiler ve
tüketiciler beklentilerine ulaşabildiler mi? Hele bir zamanlar 300'ü
aşan özel sektör fabrikalarının neredeyse yarısının kapısına kilit
asıldığı düşünülürse.....
Ancak
kalanların üretim izni alma çalışmalarını yoğunlaştırmaları
sevindirici ... Tabi özel sektörden beklenti Çaykur'un lokomotif
görevini yaptığı projelere taklılıp gitmekten ziyade, çayın alternetifi
çaydır diyerek, çay daki yeni alternatifleri üretmesidir....
Unutulmamalı
ki; çay da gelecek özel sektörün omuzunda yükselecek,
gönül ister ki o omuzlar dün bugün o yükün altında olanların, o yükle
ayağa kalkanların omuzları olsun. Pazara gerek yerli gerek onların
yabancı ortaklatının girmesi kaçınılmaz.... Zaman birliktelik zamanı,
bugünlerden yarınlara hazır olmak, geçmişten ders almak, yeni yeni
projeler üretmek, alternatif çay üretimlerine gitmek zamanı.
ÇAYKUR
-
ÖZEL SEKTÖR 1985-2018 YILLARI KURUÇAY ÜRETİMİ (Bin Ton) |
Yıllar
|
1985
|
1986
|
1987
|
1988
|
1989
|
1990
|
1991
|
1992
|
1993
|
1994
|
1995
|
1996
|
1997
|
1998
|
1999
|
2000
|
Çaykur
|
133
|
140
|
120
|
121
|
108
|
96
|
104
|
124
|
107
|
117
|
83
|
100
|
101
|
130
|
153
|
91
|
Özel
|
5
|
10
|
22
|
42
|
29
|
38
|
33
|
40
|
67
|
45
|
83
|
35
|
40
|
50
|
48
|
49
|
Toplam
|
138
|
150
|
142
|
163
|
137
|
134
|
137
|
164
|
174
|
162
|
166
|
135
|
141
|
180
|
201
|
140
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
Yıllar
|
2001 |
2002 |
2003
|
2004
|
2005
|
2006
|
2007
|
2008
|
2009
|
2010
|
2011
|
2012
|
2013
|
2014
|
2015
|
2016
|
Çaykur |
95 |
94 |
91
|
107
|
109
|
115
|
122
|
124
|
112
|
106
|
117
|
124
|
131
|
119
|
130
|
134
|
Özel |
53 |
45 |
68
|
95
|
109
|
90
|
93
|
89
|
97
|
130
|
103
|
94
|
96
|
124
|
126
|
120
|
Toplam |
148 |
139 |
159
|
202
|
218
|
205
|
215
|
213
|
209
|
236
|
220
|
218
|
227
|
243
|
256
|
254
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
Yıllar
|
2017
|
2018
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
Çaykur
|
99
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
Özel
|
146
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
Toplam
|
245
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|