Dr. Hamit VANLI
ÇAYA GÖNÜL VERENLER
Biriz Biz

Hamit Vanlı

Dr. Hamit Vanlı...

O çaya sade gönül değil bir ömür verenlerden...

O Türk Çaycılığının çay dünyasındaki sesi, gönül elçisi...

Yıl 1945, Rize'de Dünyaya gelir. Evli ve 2 kız evladı olan, İngilizceyi iyi derecede bilen Vanlı, 1967'de Erzrum Atatürk Üniversitesi Ziraat Fakültesinden mezun olur.

1971 yılında Çay Enstitüsü Asisitanı olarak görev alır. 1972 yılında Ankara Amerikan Derneği İngilizce Lisan Okuluna ingilizce eğitimi almak üzere gönderilir.

1973 yılında Çay İşletmeleri Genel Müdürlüğü Satınalma ve Pazarlama Dairesi Başkanlığı'nda İç ve Dış Satış Şube Müdürü olarak atanır.

1974 yılında Vanlı artık yurt dışındadır. Çay Üretim ve Pazarlama Konularında 9 ay İnceleme ve Araştırma, Kenya, İngiltere, Hollanda'da bulunurken yine aynı yıl İngilterede düzenlenen Çay İhracatçılar Birliğinin Kuruluş Çalışmaları'nın içinde yer alır.

O artık Türkiye'nin çay konusunda yurt dışındaki sesidir. 1975 yılında,  Çay Üretim ve Pazarlaması konusunda;  Kenya, Hollanda, İngiltere de iken O'nu 1976 yılında    FAO Çay Üretici ve Tüketiciler Toplantısına katılanlar arasında İtalya'da görmekteyiz.

Hamit Vanlı, 1977 yılında İşletmeler Şube Müdürlüğü'ne atanır. 1978'de Çay Piyasası Tetkiki için Pakistan, Çay Birliği Kuruluş Çalışmaları, UNCTAD, için İsviçre de iken 1979 da çay frmaları ile görüşmeler de bulunmak üzere Mısır'dadır.

Çaykur'da 1979 yılında Araştırma ve Geliştirme Daire Başkanı olan Vanlı, 1980 yılında Çaysan Yönetim Kurulu Üyesi seçilir ve aynı yıl Çay İhracatı Görüşmeleri Toplantısı'na katılmak üzere Zimbabwe'dedir.

Çaykur'da 1984 yılında Genel Müdür Yardımcısı ve Yönetim Kurulu Üyesi olarak gördüğümüz Vanlı, durmak bilmez ABD'de ve Çayın Kalitesi'ne yönelik ISO Toplantısına katılır ve durmak bilmez aynı yıl  Çay Paketleme Makineleri Üzerine Araştırma yapmak üzere Batı Almanya'ya gider.

Hamit Vanlı gerek yurt dışı gerek yurt içinde kendini Türk Çaycılığına adamış, bitmek bilmez bir enerji ile çalışmaktadır. 1985 yılında, AET Çay Özel İhtisas Komisyonu Başkanı olarak Rize de iken bir bakıyoruz, Dünya ve Türk çaycılığı konusunda tebliğ sunmak üzere UPASI Çay Toplantısı'na katılmak üzere Hindistan'dadır.

1986   Yılında Yeşil Çay Satış Görüşmeleri için Fas'a giden Vanlı,  1988 yılında Trabzon KTÜ İktisat Fakültesinde Yüksek Lisansını tamamladı.

doktor çay


İtalya'da 1988 yılında CODEX Toplantısına Radyasyon Görüşmeleri için katılan Vanlı 1989 yılında Çay Enstitüsü Başkanı oluyor, akabinde FAO adına Suriye de Özel Çay Danışmanı olarak incelemelerde bulunuyor ve konu ile ilgili Dünya Çay literatüründe yer alacak raporu hazırlıyordu.

1990 yılında Çaybank Yönetim Kurulu Başkanı olan Vanlı, 45.000 tonluk Türk Çay Tarihinini en büyük paketli çay ihracatıyla ilgili  Çay Satış Teknik Sözleşmesi ve  Gürcistan Çay Tarım ve Sanayii İncelemesi için Sovyetler Birliğine gitti.

1991 yılında bir bakıyoruz Uluslararası Çay Toplantısı ve Sunulan Tebliğ ve Panel Yönetimi için Japonya da bşr bakıyoruz  FAO Türkiye Özel Çay Danışmanı olarak Roma'da.

Türk çayının dünyadaki sesi... İnsanın O'nun için "Çay dünyamızın Evliya Çelebisi" demesi geliyor.

KTÜ, Trabzon da 1992 yılında; Fındık-Çay Uygulama ve Araştırma Merkezi Yönetim Kurulu Üyesi olarak  görev alırken İstanbuldaki ISO Uluslararası Çay Toplantısında ev sahibi olarak vardı.

1993 yılında İşletme ve Üretim Daire Başkanı oluyor,  Uluslararası Çay Teknik Toplantısına katılmak ve tebliğ sunmak üzere Hindistan'a gidiyordu.

1994 yılında Trabzon, KTÜ, İktisatta Doktorasını tamamlayarak Çay Ekonomisi Öğretim Üyesi oluyor ve Rize'de DPT'nin Çay İhtisas Toplantısına katılıyordu.

Dr. Hamit Vanlı, 1995 yılında Çaykur'da Genel Müdür Yardımcısı ve Yönetim Kurulu Üyesi olarak atanırken Rize Ticaret Borsası Yönetim Kurulu Başkanı olarak seçiiyor aynı yıl FAO İhracat Toplantısı için İtalya'ya,  Çay İhracatı Görüşmeleri için Belarusya'ya gidiyordu.

Çaykur'dan emekli olmasını müteakiben, Uluslararası çaycılar onu kendi aralarında görmek için yarışıyorlardı. Dr.Hamit Vanlı tercihini Srilanka'daki Suntea firmasından yana kullanıyor, 1996 yılında Suntea Yönetim Kurulu Başkan Yardımcılığı görevine getiriliyordu.

2000 yılında Dubai'de Intersun Yönetim Kurulu Başkan Yardımcılığına getirilen Dr. Hamit Vanlı, 2005 yılında Güney Hindistan'da düzenlenen "2005 Southern Tea Competition,The Golden Leaf lndia Awards" yarışmasında "Çay Tadım Juri Üyesi" olarak görev aldı.

Dr. Hamit Vanlı, 2006 yılında Coca Cola'da başladığı  Çay Danışmanlığı görevini 2008 yılından beri Doğadan Gıda Sanayinde devam ettirerek, Ülke ve Dünya çaycılığına hizmet vermektedir.

O... bu çaya gönül verdi, O bu çaya ömür verdi...

Hamit Vanlı Hamit Vanlı Hamit Vanlı
Hamit Vanlı Hamit Vanlı Hamit Vanlı
Hamit Vanlı Hamit Vanlı Hamit Vanlı




...ve  Syın Dr. Hamit Vanlı  Ülkemizi ve Dünya'yı  MESH STICK ÇAY ile tanıştırdı.
Türk Basınında Dr. Hamit VANLI

Türk çayına Seylan dopingi

'Çayda İkinci Hayat projesi' ile çaydaki kalitenin artması hedefleniyor.

Rize'de başlatılan 'Çayda İkinci Hayat' projesi, Seylan tarzı üretim tekniğiyle Türk çayına yeni bir yorum getiriyor. Proje vesilesiyle Türk toplumunun bir numaralı içeceğine mercek tuttuk..

Kahvaltıda, molalarda, annelerin 'çörekli börekli gün'lerinde, akşam yemeğinden sonra, deniz kıyısında, bir vapur sefasında... Eller hep ince belli bir bardak arar; tavşan kanı çayla dolu, sıcacık... Şekerli, şekersiz, limonlu ya da sütlü, artık o sizin tercihinizdir. Türkiye'de kaç kişi sütlü tercih eder, tartışılır ama Türk halkının yüzde 99'unun çayı sevdiği ve her gün içtiği aşikar. Çünkü Türkiye, kişi başına 2.8 kilogramlık çay tüketimiyle dünyada en ön sırada dersek, kimse şaşırmaz herhalde. Peki Türkiye üretimde hangi noktada? Sıralamayı verelim: Hindistan, Çin, Sri Lanka (eski adıyla Seylan), Kenya ve Türkiye. Yani üretimde dünyada beşinci sıradayız ama hâlâ dünya piyasalarında tanınan bir Türk çayı yok. Neden yok? Olabilmesi için ne yapılmalı? Türkiye çay üretiminde kaliteyi nasıl artırabilir? Türkiye'nin çay diyarı Rize'de, tüm bu sorulara cevap bulmak için yola çıkılan bir proje var: 'Çayda İkinci Hayat'. Bu proje, Seylan tarzı üretim tekniğiyle Türk Çayı'na yeni bir yorum getiriyor. 'Türk çayına Seylan dopingi' ile hem iç pazarda tüketicinin beklentilerini karşılayacak biçimde kalitenin artırılması hem de dünyadaki rakiplerle yarışan bir ürün ortaya çıkarılması hedefleniyor.

YÖNTEMLER DEĞİŞECEK Mİ?

Projenin ilk ayağında, üreticilerle yapılan anlaşma var. Üretici projenin hem ilk hem de en önemli ayağı. Çünkü kaliteli siyah çay için özenle yetiştirilmiş ve toplanmış yeşil yaprak, yani hammadde gerekiyor. Firma ve üretici arasındaki anlaşma bir centilmenlik anlaşması. Üreticiden istenen; çayın üstteki körpe yaprakları ve tomurcuğu, sektörde iki buçuk ve üç buçuk yaprak olarak ifade ediliyor. 'Buçuk' terimi tomurcuk için kullanılıyor. Çaylar iki buçuk ya da üç buçuk yaprak kuralına uygun olarak toplandıktan sonra ezilmeden ve zaman kaybedilmeden fabrikaya ulaştırılıyor. Fabrikadaki ilk işlem soldurma. Bu işlem yaklaşık 12 saat süyor. Kırılganlığı azalan çay yaprakları artık kıvrılmaya hazır. Parçalanmadan kıvrılan yaprakların bir sonraki durağı çayın gerçek lezzetini kazandığı fermantasyon bölümü. Sonra yapraklar boyutlarına göre ayrılıyor. Kurutmanın ardından da saplardan ve çöplerden temizlenerek, her bahçe ürünü ayrı ayrı, tüketicinin her zaman aynı aromadaki ürüne ulaşabilmesi için dikkatle harmanlanıyor. Regüstasyon olarak adlandırılan tadım ile de üretim noktalanıyor. Üretim sürecinin her adımı tüketicinin aldığı ürünün daima aynı kalite ve lezzette olmasına hizmet ediyor. 'Çayda İkinci Hayat' projesinde, yaprakların işlendiği fabrikada son teknoloji kullanılıyor. Projenin mimarlarından Çay Uzmanı Dr. Hamit Vanlı'ya göre Türkiye'nin çay bitkisi kaliteli ama üretim teknikleri yetersiz. Dr. Hamit Vanlı Türkiye'nin kaliteli çay yapraklarının üretim tarzı yüzünden dünya piyasalarına açılamamış olduğunu düşünüyor. Vanlı, "Biz ancak 1980'li yıllarda, dünyadaki üretim süreçlerini gözlemlemeye başladıktan sonra, bizim yöntemlerimizin dünya piyasasında rekabet edemeyecek nitelikte olduğunu gördük. Bu noktada şu da önemli: Türk halkının çay içme alışkanlıklarını belirleyen bizim üretim yöntemlerimiz olmuş. Ne üretmişsek, bizim halkımız onu içmiş. Uluslararası piyasaya baktığımız zaman, bizim üretim biçimimizin dünyada bir örneği daha olmadığını görüyoruz," diyor. Bu sebeple Vanlı'ya göre 'Çayda İkinci Hayat' önemli bir dönüm noktası ve Türk çayını uluslararası raflara taşıyabilecek bir üretim dönüşümünün öncüsü.


Çay uzmanı Hamit Vanlı'dan iyi çayın anatomisi:

Kaliteli çay nedir?

Hazır, çay uzmanı Vanlı'yı bulmuşken kaliteli çayın tüyolarını da alalım dedik. Görünüşle başlayalım: Kuru çay paketini açtığınızda içerisinde toz, lif, sap artıkları ve çöp görüyorsanız; bu, ürünün kaliteden uzak olduğu anlamına geliyor. Kaliteli çay, siyah renkli ve kıvrımlı olur. Çünkü kıvrımlı ve kırık olmaması, çayın aromasını içinde muhafaza ettiğini gösterir. Çay Uzmanı Hamit Vanlı'nın deyimiyle çay, elinizi bulgur gibi ısırmalı, yani kıtır kıtır olmalı. Elinizde ağırlığını hissedebilmelisiniz. Paketi açınca da çayın hoş kokusu, aroması hemen burnunuza gelmeli. Çayın kalitesi demlenmiş posaya bakılarak da anlaşılabiliyor. Posa bakır kırmızı bir renkte ise çayınız kaliteli demektir. Eğer posa siyah ise pek de iyi bir çay içmediğinizi söyleyebiliriz. Çayın demlenirken iyi bir renk vermemesi de iyi fermante olmadığı anlamına gelir.

İyi bir çay nasıl demlenir?

Suyun taze olması esastır. Taze su, içinde oksijen barındıran su demektir. Kaynak suları gibi. Klor, kireç iyi bir demlemenin düşmanlarıdır. Fakat her çay demlemek istediğimizde bir su pınarına ulaşmamız mümkün olmadığından, şişelenmiş içme sularını da kullanabiliriz. Tabii Rize'de yaşıyorsanız iş başka. Şebeke suyu dağlardan geldiği için musluk suyunu güvenle kullanabilirsiniz. Gelelim demleme faslına. Su önce kaynatılır. Tercihen porselen bir demlik içerisine her bir bardak için bir tatlı kaşığı çay atılır, üzerine de az miktarda soğuk su eklenir. Bu, çayımızın yanmasını önler. Ardından sıcak suyumuz demliğe dökülür ve artık suyun altı iyice kısılır. Yaklaşık 15 dakika sonra tadı ve rengiyle çayımız içime hazırdır.

Çay hayatımıza nasıl girdi?

Çaydan bu kadar bahsedip de tarihçesini kısaca hatırlamazsak olmaz. Çayın keşfedilişi ile ilgili rivayet muhtelif. Yaygın olan rivayete göre; günümüzden binlerce yıl önce her gün kaynamış su içmeyi adet haline getirmiş Çin İmparatoru'nun kaynatılan suyuna bir gün bir bitkinin yaprakları düşmüş. İmparator yaprakların suda bıraktığı tada hayran kalınca da çayın yeryüzü serüveni başlamış. Önce binlerce yıl keşfedildiği bölgeden çıkmayı başaramayan bu bitki, yeni sömürgeler arayan krallıkların denizcilerinin Ümit Burnu'nu keşfetmesiyle kabuğunu kırmış. Ve çay artık Avrupalı olmuştur. Olmuştur olmasına ama ilk önceleri kıta halkı tarafından alt tabaka olarak kabul edilen denizcilerin içeceği olduğu için pek de rağbet görmez. Ta ki çay tutkunu Portekizli bir kız İngiliz sarayına gelin gidene kadar... Portekizli kızın çeyizindeki bu bitki sarayda rağbet görmeye başlayınca, birdenbire soyluların içeceği haline gelir çay.

Çay Şehri

Çayın topraklarımıza girişi ise 18. yüzyılda oldu. O zamana kadar en yaygın içecek kahve iken, çayın tüketimi artmaya başladı ve o dönemde yeşil bitkinin Bursa'da yetiştirilmesi planlandı. Fakat her yeşil bitkinin yeşil Bursa'da yetişmeyeceği hemen anlaşıldı. Bursa'nın iklimi çayı kucaklayamayınca gözler Doğu Karadeniz'e çevrildi. 1924 yılında çıkarılan 407 sayılı çay kanunu ile çaya önemli teşvikler verilmeye başlandı. Önceleri Rize'de halk, geçim kaynağı mısır, lahana, fasulyeden vazgeçmek istemedi ancak 1936'daki ilave teşviklerle ve 30 ton tohum getirilmesiyle birlikte kent bugünkü çay şehri Rize oldu.

Erkan SEVENLER
Cumartesi Sabah
Sabah, 19 Temmuz 2008


'İyi çayı sesinden bile anlarım'

Hamit Vanlı, Türkiye'de çayın yaşayan tarihi... Rize'de ilk çay fabrikasının açılışını görmüş, 30 yıl Çaykur'da çalışmış, 10 yıl Sri Lanka'da çay şirketi yönetmiş bir isim. Aynı zamanda çay degüstatörü olan Vanlı ‘İyi çayı beş duyunuzla ölçerek anlarsınız. Çayın sesi bile kalitesini ele verir diyor


Rize'deki ilk çay fabrikası İngilizler tarafından kurulup da 1947'de açılışı yapıldığında iki yaşındaydı. Fabrikanın açılışına annesinin kucağında gitmişti. Fabrika onun doğup büyüdüğü mahalle olan Fener'de açılmıştı. Açılışı hatırlamıyordu ama fabrikada görevli İngilizler oturduğu mahalleden gelip geçerken onlara 'dedeka' (büyük dede) dediğini hatırlıyor. Bir de o İngilizlerin sarışın ve uzun boylu olduklarını... O zaman çayın içine bir sevda gibi düştüğünden habersizdi.


Bu kişi Türkiye'de ilk çay fabrikasının açılışını gören, Çaykur'da uzun yıllar çalışan, çayın DNA'sını bilen ve şimdi de Doğadan'da Çay Danışmanı olarak çalışan Hamit Vanlı. Çay onun hayatı olmuş. Aslında dedesinin babası Hacı Mustafa Kaptan ve dedesi Zikrullah Kaptan, babası ve amcaları denizci. Takalarla İstanbul'a mısır satıyorlarmış, İstanbul'dan çeşitli inşaat malzemelerini Rize'ye getiriyorlarmış. Yani çayla içmek dışında pek ilgileri yokmuş. Bir de iki dönümlük bir arazileri varmış ve orayı zamanında çaylık yapmışlar. Vanlı 'Çayları elle annem ve kız kardeşlerim toplardı. Ben ve erkek kardeşim ise o çayları sepetlerle çay alım evine götürür, satardık. O paralarla bizim okul ihtiyaçlarımız çıkardı. Yani çay beni okuttu' diyor.


PAKİSTAN'DA BİLE YETİŞTİRDİK

Vanlı'nın hayatının her noktasında çayın adı bir şekilde geçiyor. Örneğin Çay İlkokulu'nu bitirmiş. Liseden sonra ise Erzurum Atatürk Üniversitesi Ziraat Fakültesi'ne girmiş. Hocaları ona okulda asistan olarak kalması için teklifte bulunmuş ama çayın sevdası düşmüş bir kere içine. Belli ki kokusunu bile almadan yaşamayacağı çayın hayatında hep olmasını istemiş ve bu teklifi reddederek yolunu Rize'nin yeşil çay bahçelerinde ilerletmeye karar vermiş.

Vanlı'nın yolu tıpkı çay ekili bahçeler-deki gibi muntazam gitmiş. Önce İngilizce öğrenmiş sonra Çaykur'da satış müdürü olarak çalışmaya başlamış: 'Sonra İngilizlerle tanıştım ve beni Londra'da uluslararası çay toplantısına davet ettiler. Altı ay orada çay paketleme fabrikalarını gezdim. Sonra üç ay da Kenya'da kaldım. Bugüne kadar dünyanın neresinde çay toplantısı varsa gittim. Zimbabwe'de bile çay sayesinde tanıştığım arkadaşım var. BM Gıda ve Tarım Örgütü (FAO) danışmanı olarak pek çok ülkede çay yetişir mi yetişmez mi diye araştırmalar yaptım. Örneğin Pakistan'da çay yoktu, oraya giderek çay tohumu verdik, çay yetiştiriciliklerine katkı sağladık. Çaykur'da 30 yıl çalıştım. Orada çalıştığım süre içinde fabrikaların bacasından, çayın üretim bandına kadar her türlü yeniliğin altında benim de imzam vardı.'

KOKUSUNU DUYMAM LAZIM

Daha sonra uluslar arası bir çay firmasından teklif gelince Sri Lanka'ya giden Vanlı, tam 10 yıl orada genel müdür çalışmış. Vanlı 'Eşim 'Bu işlerden bezdim. İki kızımız var, eve dön' dedi. İstanbul'a taşındık. Bu arada Doğadan'dan danışmanlık teklifi geldi. Şimdi orada çay danışmanı olarak görev yapıyorum. Benim hayatımda çayın önemi bitmez. Çayın kokusunu duymadan yaşayamam' diyor.

Çayın DNA'sını biliyor

HAMİT Vanlı, Türkiye'de çayın yaşayan tarihi ve çayın DNA'sını bilen bir uzman. Çayın ticaretini de yapmış, paketlemesini de. 'Evinize gelen misafire zengin olsun ya da fakir olsun çay ikram ettiğinizde en makbul ikramı yapmış olursunuz' diyerek çayın herkesin hayatındaki önemine dikkat çekiyor.

O aynı zamanda çay degüstatörü... Yani beş duyusunu kullanarak çayın iyi olup olmadığını anlıyor: 'Herkes çay tadamaz. Tadım demek beş duyuyu kullanarak çayı değerlendirmek ve parasal değerini bilmek demektir. Göz, kulak, burun, ağız, elle incelenir.'

Tatmayı anladık da, kulak iyi çayı nasıl anlar? Vanlı 'Çayı parmaklarınız arasında ovuştururken, elinizi kulağınıza götürürsünüz. Ses çıkıyorsa çayın rutubeti azdır dolayısıyla kalitesi yüksektir. İyi çayı elinize aldığınızda parmaklarınızı bulgur gibi ısırıyorsa o çay iyidir. Bir de çay ne kadar ağır ise o kadar iyidir. Çayın kokusu bile yanık ya da küflü olup olmadığını ele verir. Buruk tadı olan iyi çaydır' yanıtını veriyor.

Peki dünyanın en iyi çayı nerede? Vanlı şunları söylüyor: 'Seylan'da üç çeşit çay var; 1500 metre yükseklikte yetişen high grown, 800 metre yükseklikte yetişen medium grown ve 100 metrede yetiştirilen low grown çaylar var. Ben high grown'u tecih ederim, çünkü bu çaylar Muson yağmurlarıyla yetişen çaylar. Hoş içimli çaylardır, kilosu ise 50 dolar.'


'Ben bu işe aşığım'

ÇAY tadımını kaşıkla yapan Hamit Vanlı, evde ise çayını porselen demlikte demliyor: 'Evde sabahları kahvaltıda açık çay içiyorum. Sabah içtiğim çay demli olmaz. Akşamları beşten sonra kesinlikle yemek yemem ve iki bardak çay içerim. Normalde günde 10-15 bardak çay içiyorum. Ama demli içerim. Mutlaka porselen demlikte demleriz. O kadar çay içerim ama çaydan asla bıkmadım. Çay bende manyaklık seviyesine geldi. Bu işi aşığım.'


İNCİ DÖNDAŞ
STAR PAZAR
3 Ağustos 2008 Pazar

Dr. Hamit Vanlı'nın Yayınlar Listesi

1. Vanlı, H. ve N. Mutlu (1981), Rize Şartlarında Çay Toplama Aralığı Tespiti, Çay Enstitüsü Müdürlüğü, 1958-1977 Yılları Araştırma Projeleri, Rize

2. Vanlı, H. (1984), Newyork ISO Çay Toplantısı ve Çay Paketleri Üzerine İnceleme Raporu, Rize

3. Vanlı, H. (1985), Çay Enstitüsü'nün 1984 Yılı Çalışmaları, Çay Üretimi, İşlenmesi ve Pazarlanması, Seminer, İAV Yayını 65/1985, İstanbul

4. Vanlı, H. (1986), 1985 Works of the Tea Institute, Tea Production and Consumption in the World and in Turkey, International Seminer, İAV Yayını, 1966/1986, İstanbul

5. Vanlı, H., Ayfer M., Çelik H., Çelik M., Tutgaç T., (1987), The Effects of Shading Materials, Collection Time and Type of Cutting on the Reeting of Tea Cuttings, International Tea Symposium, TÜBİTAK Yayınları no:636, Ankara

6. Vanlı, H. Bilsel, M. Sarımehmet, M. (1987), Comparison of Different Tea Manifacture Methods in Turkey, International Tea Symposium, TÜBİTAK Yayınları No:636, Ankara

Hamit Vanlı
7. Vanlı, H. (1988), Tea in Turkey, The Assam Review and Tea News, The Assam Review Publishing Co., Vol.76 no:11, Calcutta

8.Vanlı, H. Keleş, F. , Nas, S. (1989), The Effect of Storage Conditions end Packaging Materials on the Quality of Black Tea, Turkish Journal of Agriculture and Forestry, Volume 13, Number 3b, Ankara

9. Vanlı, H. (1989), Uluslararası Çay Pazarlaması ve Türkiye, Basılmamış Yüksek Lisans Tezi, KTÜ, Trabzon

10.Vanlı, H. (1990), Türkiye'de Çay Üretimi ve Pazarlaması, Türkiye Ziraat Mühendisliği 3. Teknik Kongresi, A.Ü. Ziraat Fakültesi, Ankara

11. Vanlı, H. (1991), Türkiye'de Çay Üretimi ve Pazarlamasında Yeni Eğilimler, Seminer, KTÜ, Trabzon

12.Vanlı, H. (1991), Tea Production and Consumption in Turkey, International Symposium on Tea Science, Shizuoka

13. Vanlı, H., H. Özyurt ve İ. Efendioğlu (1991) "Çayın Türkiye Ekonomisindeki Yeri", Standart Ekonomik ve Teknik Dergi, Yıl : 31, Sayı: 363, Ankara

14. Vanlı, H., N. Artık. (1992), "Dünya'da ve Türkiye'de Çay Standartları ve Yeni Gelişmeler", Çay Semineri, Çaykur, Rize

15.Vanlı, H. (1992), "Türkiye'de Çay Tarımı ve İşletme Teknolojisi", Standart Ekonomik ve Teknik Dergi, Yıl:31 Sayı : 363, Ankara

16. Vanlı, H. Sarımehmet, M. Naiboğlu, D. Sarıahmetoğlu, Y. (1992) Çay Tarımını İyileştirme Projesi, Çaykur, Rize
17. Vanlı, H. (1993), Tea in Turkey, Tea Science and Human Health, Proceedings of the International Symposium, Calcutta

18. Vanlı, H. (1994), Uluslararası Çay Pazarlaması ve Yeni Yaklaşımlar, Basılmamış Doktora Tezi, KTÜ, Trabzon

19. Vanlı, H.(1999), Tea in Turkey, Global Advances in Tea Science,Pages:143-148, New Delhi

20. Vanlı, H. (2009), Çay Borsasının Değerlendirilmesi, Rize Ticaret Borsası, Rize


COMPARISON OF DIFFERENT TEA MANUFACTURE METHODS IN TURKEY


SUMMARY
In Turkey manufacture of black tea leaves is being done using the classical rolling system since 1940.Rotorvane was used only in Çiftlik Tea Factory in 1979 and Muratlı and Taşçılar Factories in 1984. Besides rolling method, different production methods and various combinations of these were developed and used in tea producing countries.

This study aims to define the most suitable production method for our country considering the quality and capacity, using the existing machinery and combination of the two production methods (rolling and rotorvane) presently used. In the trials, tea leaves bought daily at five purchasing offices belonging to Cumhuriyet Tea Plant  were used. For each combination approximately 2500 kg of leaves were used.

Trials were run for five production combinations and law of repeating averages, without interfering with the production norm.

Production combinations used in the trial runs were

a) Plain+Pressed Rolling
b) Plain Rolling + Rotorvane
c) Rotorvane + Plain Rolling
d) Rotorvane + Rotorvane
e) Plain Rolling + Rotorvane + Rotorvane

Oxidation was started with the rolling and breaking of the leaves and was kept constant until drying. Wet  sieving was applied.


TÜRKİYE ŞARTLARINDA FARKLI ÇAY İMALAT METODLARININ MUKAYESESİ


ÖZET

Ülkemizde 1940 yılından günümüze kadar genelde siyah çay imalatı klasik kıvırma ve Taşçılar çay fabrikasında rotorvane uygulanmıştır. Çay üreten Ülkelerde kıvırmanın  yanında diğer imalat metodları ve bunların çeşitli kombinasyonları geliştirilmiş, uygulamaya konulmuştur.

Bu araştırmada halen uygulamakta olduğumuz iki farklı çay imalat sisteminin (Kıvırma ve Rotorvane) yanında mevcut makineleri kullanarak bunların farkılı kombinasyonları denemeye alınarak; kalite ve kapasite yönünden Ülkemiz şartlarında en uygun imalat metodunu saptamayı amaçlamaktadır. Denemede materyal olarak Cumhuriyet Çay Fabrikasına Bağlı beş çay alım yerinde günlük satın alınan çay ürünü kullanılmıştır. Her kombinasyon için yaklaşık 250 kg. ürün denemeye alınmıştır.

Ürün normuna müdahale yapılmadan deneme beş imalat kombinasyonlu ve üç tekerrürlü şansa bağlı olarak gerçekleştirimiştir.

Denemede uygulanan imalat kombinasyonları

a.Düz+ Presli Kıvırma
b.Düz Kıvırma+ Rotorvane
c.Rotorvane+Düz Kıvırma
d.Rotorvane+Rotorvane
e.Düz Kıvırma+ Rotorvane+Rotorvane

Oksidasyon yaprağın kıvırması ve parçalanmasıyle başlattırılarak fırınlamaya kadar sabit tutulmuştur. Yaş kalburlama yapılmıştır.


ULUSLARARASI ÇAY PAZARLAMASI VE TÜRKİYE

ÖZET

Çay, Asya kıtasında çok eskiden beri gıda ve içecek maddesi olarak bilinmekle birlikte, sanayi haline dönüştürülmesi ve gelişmesi son yüz yıl içinde temin edilmiştir. Geçen çeyrek yüz yılda özellikle üretimi önemli ölçüde artarken geleneksel ithalatçı ülkelerin tüketiminde nisbi düşüşler görülmüştür. Mevcut yapı çayın pazarlanmasını dünya çay ekonomisinin en önemli konularından biri haline getirmiştir.

Bu çalışmada uluslararası çay pazarlamasının geçmişten günümüze kadarki durumu tesbit edilmeye çalışılmış, Türkiye ye olan etkisi üzerinde durulmuştur. Değişik pazarlama kanalları incelenmiştir. Çokuluslu şirketlerin uluslararası çay pazarlamasının değişik aşamalarında uyguladıkları politikalar açıklanmaya çalışılmıştır.

Dünya pazarlarında diğer ikame edilebilir ürünlerle sıkı ilişkisi olan çay ürününde meydana gelen ani üretim-tüketim dengesizliği sektöre önemli zararlar vermektedir. Sektördeki guruplar olumsuz etkilenmektedir.

Sonuçta çaycılığın dünya ve Türkiye de ticaret hacminin artırılması için yapılmakta olan çalışmalar üzerinde durulmuştur. Dünyada çayla ilgili çeşitli örgütlerin elde ettikleri pazarlama teknik araştırma bulguları izah edilmiştir. Türkiye coğrafi konumu itibariyle üretici ve tüketici ülkeler arasında iyi bir köprü oluşturduğundan,  potansiyel çay alıcılara sahip bulunmaktadır. Yapılacak pazar çalışmaları ile özellikle re-export üzerinde durularak bir taraftan iç tüketim fazlası çaylara ihracat olanağı sağlanırken, diğer taraftan sektörün daha çok büyümesi temin edilecektir.

Temmuz,1989


A PROJECT ABOUT THE REORGANIZATION OF TEA FARMING IN TURKEY  (Prunning and Fertilization)

SUMMARY

For the next generation can be taking advantage of tea farming and industry, it is important the reorganization of tea farming and must  be making investments for this sector. In last years tea farming is lost its value.Thus the amount of total income has been decreased therefore the population density has been reduced in East Black Tea Region.Because of the properties of tea farming , there isn't enough possibility to make other agricultural activities productively in this region.For that reason tea farming must be reorganized immediately and rehabilitation projects must be developed about this subject.

It is inevitable for this sector that tea shrubs must be prunned a time per five years,the contents of tea soils must be analysed and it must be abandoned for applying only N fertilizers, usage of organic fertilizers must be became widespread in tea farming, apposite technologies must be elected for farming and manufacturing, tea farming and manufacturing methods must be compatible with the standards of TSE and ISO, the value of fresh tea leaves must be gone up and market value of produced tea and fresh tea leaves must be put up between  100%  300% . Some efficient projects must be formed and developed these obligations.


ÇAY TARIMINI İYİLEŞTİRME PROJESİ  (Budama ve Gübreleme)


ÖZET

Türkiye koşullarında gelecek nesillerin çay tarım ve sanayiinden istifade edebilmeleri için bu sektorün düzeltilmesi ve yatırım yapılması gerekir.Son yıllarda bölgede çay tarımı eski değerini kaybetmiştir, dolayısıyla gelir düştüğünden göçler olmuş ve nufus azalmıştır.Çay tarımının özelliğinden dolayı diğer tarımsal faaliyetleri sürdürme olanağı pek yoktur.Bu nedenle çay tarımını daha iyi duruma getirmek için iyileştirme projeleri geliştirmek gerekir.

Çaylıkların beş yılda bir budanması. çay topraklarının analiz edilerek tek yönlü azotlu gübrelerin kullanılmasından vazgeçilmesi, organik gübrelerin üretilerek çay  tarımında daha fazla kullanma olanaklarının araştırılması, ağır hasat şekillerinden vazgeçilerek uygun hasat yapılması bölge çaycılığı için uygun teknoloji seçimi TSE ve ISO standartlarına uygun çay üretilmesi, üretici ve tüketici bazında fiyatların  % 100-% 300 oranında artırılması gibi konularda projeler geliştirilmesi bahıs konusu bu sektör için kaçınılmazdır.


NEW APPROACHES IN INTERNATIONAL TEA MARKETING

SUMMARY

In the last quarter of this century the world tea production has been spreaded greatly. With the improvements in technology, the tea production has been increased a lot. Contrary to that, relative decreases in consumption by the traditional western countries and Independent States Community were obserwed. As a result, the tea sector has been negatively affected.

In this study the current situation of international tea marketing was determined, the problems were comprehensively evaulated and the present market economy and its operation was examined. Furthermore, the supply, demand and stock estimates for the years 2000's have been considered. It was also tried to produce new politics.

In the end, various solutions for the rapid growth and for getting a greater share from the world  trade were considered. The need for new approaches other than the classical ones was emphesized. In addition to the promotion which is one of the effective elements of incnesing volume of world tea trade, the increase in assortments and explanations on the benefits of tea drinking on human health will help to pass over the existing bottleneck.


ULUSLARARASI ÇAY PAZARLAMASI VE YENİ YAKLAŞIMLAR


ÖZET

Dünya çay üretimi değişik ülkelerde geçen çeyrek yüzyılda önemli ölçüde yaygınlaşmıştır. Geliştirilen yeni tekniklerin yardımıyla üretim miktarı hızla artmıştır. Buna karşın Geleneksel Batılı İthalatçı Ülkeler  ve Bağımsız Devletler Topluluğu tüketiminde nisbi düşüşler görülmüştür. Sonuçta Çay Sektörü olumsuz yönde etkilenmiştir.

Bu çalışmada, uluslararası çay pazarlamasının günümüzdeki durumu tespit edilmiştir. Sorunlar çok  yönlü değerlendirilmiştir. Mevcut pazar ekonomisi ve işleyişi incelenmiştir. Ayrıca 2000'li yıllarda oluşacak arz, talep ve stok tahminleri üzerinde durulmuştur. Sektörün gelecek yıllarda daha çok kaynak temin edebilmesi için çeşitli alternatifler gündem konusu yapılmıştır. Yeni politikalar üretilmeye çalışılmıştır.

Sonuçta sektörün gelecek yıllarda daha hızlı büyümesi, dünya ticaretinden daha çok pay alması için çeşitli sorunların çözüm yolları üzerinde durulmuştur. Klasik değerler dışında yeni yaklaşımların uygulamaya konulması zorunluluğu vurgulanmıştır. Dünya çay ticaret hacmının artırılmasında etkili unsurlar arasında bulunan tanıtımın yanında üretimin çeşitlendirilmesi ve insan sağlığı üzerinde yaptığı olumlu etkileri açıklamak süretiyle içinde, bulunan darboğazın aşılmasına işaret edilmiştir.