Çay
ve Sağlık
|
|
Çayın
en
önemli özelliği tamamen doğal bir ürün olması ve hiçbir yapay
renklendirici, koruyucu ve kokulandırıcı içermemesidir. Ayrıca, sütsüz
ve şekersiz alındığı sürece kalorisi yoktur ve vücudun su dengesinin
korunmasında
önemli bir rol oynayabilir.
Kanser
Önleyici
Yapılan
araştırmalar hem yeşil hem de siyah çayların tüketilmesinin
kanser riskini-özellikle akçiğer, bağırsak ve cilt kanserleri-
azaltabileceğini
bildirmektedir. Siyah çayın bileşenlerinin antioksidan etkisinin
olabileceği,
kanser yapıcı hücrelerin oluşmasını engelleyebileceği düşünülmektedir.
Çay,
genetik
özellikleri belirleyen DNA'yı kontrol altında tutmaktadır.
Bu da genlerin bozularak kanserli hücrelere dönüşmelerini önler. Eğer
DNA
doğru bir şekilde kopyalanmazsa, yanlış ve bozuk DNA elde edilir bu da
genlerin genel yapısında bir bozukluğa yol açar. Bu bozukluklar da
çeşitli
kanserlere neden olur. Kanser riskini azaltıyor.
Çayın,
flavinoid denilen anti oksidanlar açısından zengin olduğu öteden
beri bilinmektedir. Bu madde de kanseri önleyici nitelik
taşımaktadır.
Ağır
ve
yağlı yemeklerden 1 saat sonra içilen çayın hazmı kolaylaştırır.
Çay, vücutta metabolizma sonucu oluşan zararlı atık ve zehirli
maddeleri
azaltır ve yok eder. Bu olumlu etki, çaydaki (P) vitamini diye
adlandırılan
antioksidan özellikli fenolik bileşiklerden kaynaklanır. Çay, bu
yönüyle
de bazı kanserlere karşı insan vücudunu korr. Çaya rengini veren
fenolik
bileşikler, damar çeperlerini güçlendirir. Sonuçta damar çeperlerinin
yırtılması
sonucu meydana gelebilecek, başta beyin kanaması olmak üzere her türlü
kanama riskini azaltır.
Siyah
ve
yeşil çayın, kalp hastalıkları riskinin yanı sıra mide ve yemek
borusu kanseri riskini de azalttığı tesbit edildi. Amerikan Kanser
Araştırma
Kuruluşu'nun 93. kongresinde, konuyla ilgili yaptıkları bir
araştırmanın
sonucunu açıklayan ABD'deki Keck Tıp Okulu ve Çin'deki Şanghay Kanser
Enstitüsü
uzmanları, çayın içindeki anti oksidan bileşik polyphenols'un midede
kansere
neden olabilen kimyasal maddeleri parçalayarak yok ettiğini
bildirdiler.
Araştırmayı 45-64 yaş grubundaki 18 bin 344 erkek denek üzerinde yapan
Amerikalı ve Çinli bilim adamları, çay içenlerin idrarlarında kansere
yol
açan kimyasal maddelerin daha az, mide ve yemek borusu kanserinin yarı
yarıya az görüldüğünü açıkladı. Havuç, ıspanak, meyve ve diğer
sebzelerde
bulunan anti kanserojen madde karoten'i yeterli derecede almayan,
sigara
ve alkol tüketen ve midelerinde H pylori bakterisi bulunan kişilerde
mide
kanseri riski bulunuyor. Yeterli miktarda çay içen ve mide sağlığına
önem
veren kişilerde ise bu risk azalıyor.Bilim adamları, çayın içindeki
polyphenols
maddesinin kansere yol açabilen kimyasal etkenleri önleyici etki
gösterirken,
C ve E vitamini gibi, proteinleri ve DNA'yı oksitlenmenin meydana
getirdiği
hasardan koruduğunu, sağlık hücrelerin hasar görmesini önlediğini ve
kanser
tümörlerinin büyümesini durdurduğunu bildirdiler.
Daha
önceki
araştırmalarda yeşil çayın içinde bulunan polifenol maddesinin,
kanser tümörlerinin etrafında oluşan ve tümörleri besleyen kan
damarlarını
tıkadığı belirlenmişti. Fareler üzerinde araştırma yapan bilim
adamları,
yeşil çayın cilde sürülen kremlerde kullanılmasıyla da cilt kanserine
karşı
tedbir alınabileceğini kaydettiler. Yeşil çay içme alışkanlığının
bulunmadığı
Batı'da, bu yüzden kanser vakalarının Uzakdoğu ülkelerine oranla daha
fazla
görüldüğü belirtildi. Günde 4-5 bardak yeşil
çay içenlerin, cilt
kanseri
riskinden korunabileceklerini düşünen bilim adamları, cilt kanserine
yakalanmış
olanlara ise yeşil çayı kür edici bir ilaç olarak tavsiye
edemeyeceklerini
belirtiyorlar. Bu konuda yapılan araştırmaya ilişkin rapor, merkezi
Chicago'da
bulunan Amerikan Sağlık Birliği'nin yayın organı "Archives of
Dermatology"
de yayımlandı.
Dr.
Lesley
A. Mitscher ise geçtiğimiz yıl yayınlanan ''Yeşil Çay
Kitabı'' adlı çalışmasında ''Uzakdoğu Paradoksu'' ile yeşil çay
arasında
bağlantı kuruyor. Çin ve Japonya'da büyük ölçüde sigara tüketildiğine
ancak
kalp damar hastalıklarının yaygın olmadığına değiniyor. Mitscher,
''Yapılan
araştırmalara göre bunun nedeni yeşil çayın kolesterol ve yağ
değerlerini
iyileştirmesi, tansiyonu düzenlemesi ve damar sertliğini önlemesidir''
diyor. Ayrıca ABD'de yapılan Hücre Biyolojisi Kongresi'nde de Purdue
Üniversitesi'nden
araştırmacı Dorothy Moore ve D. James Morre ve yeşil çayın kanser
hücrelerinin oluşmasını önlediğini ve kanserli hücreleri
öldürdüğünü
bilimsel olarak açıklamışlar. İki araştırmacı yeşil çayın
yapraklarında
bulunan EGCg adlı bileşimin özellikle göğüs, prostat ve kalın bağırsak
kanserini önlediğini kaydederek günde dört bardak yeşil çay içenlerin
korunduklarını
belirtmişler.
Şeker Körlüğüne Karşı Çay
İngiliz
bilim dergisi Nature’da yayımlanan gözlem sonuçları, yeşil çay ve etkin
maddelerinden olan epigallokatekin-3- gallate’in (EGCG), hayvanlarda
yeni damar oluşmasını göze çarpacak ölçüde azalttığı. Buluş, çay
içmenin damar oluşumu gerektiren, örneğin kanser ve şekere bağlı körlük
gibi hastalıkların önlenmesi ve tedavisi için yararlı olabileceğini
gösteriyor.
Diş
Sağlığı
Çay,
doğal
olarak florür içerdiği için, diş minesini kuvvetlendirir
ve ağızdaki bakterileri kontrol altında tutarak plak oluşumunun
azalmasına
yardımcı olur. Böylece diş eti hastalıklarına karşı koruma
oluşturur.
Mineral
maddeler nedeniyle diş sağlığı için çay içilmesi çok önemlidir.
Kalp
ve
Damar Sertliği
Çaydaki
kafeinin kalp ve dolaşım sistemi için hafif bir uyarıcı olabileceği
ve böylece damar sertliği olasılığını azaltabileceği düşünülmektedir.
Ayrıca,
çayın kolesterolü bastırdığına ve kan pıhtılarının oluşmasını
engellediğine
de inanılmaktadır.
ABD'nin
Pennsilvania Eyalet Üniversitesi uzmanları, çayın kalbe yararını
kanıtlayan 66 ayrı araştırmayı gözden geçirerek, sonuçlarını tek bir
rapor
halinde yayınladı. Kalp hastalıkları ve beslenme uzmanı Dr. Penny Kris
tarafından yayınlanan yeni raporda, şekersiz ve sütsüz içilen çayın
kalori
içermediği, anti kanserojen madde açısından ideal bir kaynak olduğu
belirtildi.
Çay tansiyonu
düşürüyor
Avustralyalı
bilim adamları, belirli
ölçülerde düzenli çay tüketiminin tansiyonu düşürdüğünü ispatladı.
Dr.
Jonathan M. Hodgson başkanlığındaki
ekibin yaptığı, sonuçları Archives of Internal Medicine dergisinde
yayımlanan
araştırmada, 35 ile 75 yaş arasındaki, tansiyon değerleri normal
denekler
kullanıldı. Deneklere önce dört hafta boyunca her gün üç fincan çay
içirildi. Dört haftanın
ardından deneklerin yarısı aynı miktarda çay içmeye devam ederken,
diğer
yarıya, tat ve kafein miktarı açısından aynı olan placebo çay verildi.
Gerçek çay içenlerde üç ay sonra sistolik basıncın (büyük tansiyon) 2,7
mmHg,
altı ay sonra 2 mmHg düştüğü görüldü. Diastolik basınçta (küçük
tansiyon) ise
üç ay sonra 2,3 mmHg ve altı ay sonra 2,1 mmHg azalma tespit
edildi.
Dinlendirici
& Konsantrasyon Artırıcı
Çaydaki
kafein, konsantrasyonu, uyanık ve isabetli olmayı attırabilir,
tat ve koku alma duyularını güçlendirebilir. Ayrıca, hazım sağlayan
sıvıları,
böbrek ve karaciğer de dahil olmak üzere metabolizmayı uyarır ve
böylece
toksinlerin ve diğer istenmeyen maddelerin vücuttan atılmasına yardımcı
olur.
Çaydaki
kafein nedeniyle çayın dinlendirici özelliği vardır. Çaya özel
teanin maddesi, beynin alfa dalgaları yaymasını teşvik eder. Bu
dalgalar,
uyuşukluk yapmadan dinlenme özelliğindedir. Kafein, sinir sistemini
uyarır,
damarların genişlemesini, kan devrinin hızlanmasını sağlar. Çay
içenlerde
zihin açıklığı olur. Ders çalışırken, kitap okurken verimliliği
artırır.'
Çay,
bağışıklık sistemini güçlendiriyor
Çayın
bağışıklık sistemini güçlendirdiği, her gün beş fincan siyah çay
içenlerin vücudunun hastalıklara karşı dirençli hale geldiği
bildirildi. Britanya Bilim Akademisi’nin yayın organı olan dergide yer
alan habere göre, ABD’li araştırmacılar, çayın içindeki bazı
bakterilerde, tümör hücrelerinde, parazit ve mantarlarda bulunan
kimyasallar olduğunu belirledi. Çay içildiğinde bu kimyasallarla
karşılaşan insan vücudunun, savunma sistemini geliştirdiği öngörülen
araştırmada ileride bir hastalığın parçası olarak aynı kimyasallarla
karşılaştığında da direnç gösterdiği belirlendi.
Yapılan
araştırmada uzmanlar ‘alkilamin antijen’
adlı kimyasalların bağışıklık
sisteminde enfeksiyonlara karşı direnişin ilk ayağını oluşturan
gama-delta T hücrelerindeki etkisini inceledi. İnsan gamma-delta T
hücreleri, önce antijenlere maruz bırakıldı, daha sonra da aynı
kimyasalı taşıyan bakteriyle temas ettirildi. Hücrelerin bakteriye
karşı 10 kat daha güçlü direndiği görüldü. Daha önceden bu antijenlere
maruz bırakılmayan hücrelerinse enfeksiyona belirgin bir tepki
vermediği görüldü. Sonuçları inceleyen Brigham and Womens Hastanesi,
Harvard Tıp Okulu ve New Hampshire Üniversitesi uzmanları, aynı işlemi
gönüllüler üzerinde denedi. Deneklerin yarısı dört hafta boyunca her
gün beş fincan siyah çay, diğer yarısı aynı miktarda kahve içti. İki
hafta sonunda çay içenlerin bedeninin hastalıklarla savaşan
kimyasalları daha fazla ürettiği, kahve içenlerdeyse bir değişiklik
olmadığı görüldü.
Diğer Faydaları
Çayın,
vücuttaki zararlı maddeleri yok eder.
İshali
durdurur.
Böbreklerin
daha iyi ve düzenli çalışmasını sağlar. Çaydaki teobromin ve teofilin
maddeleri
de idrar sökücü özelliğe sahiptir.
İçerdiği
mineral maddeler nedeniyle vücuttaki mineral madde dengesinin
kurulmasında sudan çok daha etkilidir.
Çay
banyoları, sıcak çay emdirilmiş temiz tülbent veya pamukla yapılan
kompres ve pansumanlar, göz ve ciltteki bazı rahatsızlıkları giderir,
dış
derideki hemoroid memelerini küçülttüğü ve ağrıları dindirir.
|