Çay
Kültürü |
|
|
|
İlk çay
biraz keyif, biraz da tıbbi nedenlerle
içilmiş, çay içerek zihni uyanık tutmak, binbir derde deva
özelliklerinden
yararlanmak hep söz konusu edile gelmiş. İşin güzel ve şaşırtıcı
yanı ise, çayın sıcak bir içecek olmanın ötesine geçmesiyle başlıyor.
Önce
Çinliler, daha sonra çayı onlardan altıncı yüzyılın sonuna doğru
aldıkları
söylenen Japonlar, kendi dini ritüellerine ve eskiden beri törensel
olan
yemek adabına uygun düşen bir çay içme töresini geliştirmişler. Dünya
üzerinde
milyonlarca kişi gün boyu çay içerken bunu sıradan bir iş gibi
yaparken,
Japonlar ve Çinliler, buna derin bir anlam yüklüyor.
|
|
|
|
|
Avrupa'da 17. yüzyıldan
beri bir keyif maddesi olarak bilinen
çay, 19.yüzyılda tüm Kuzey Denizi civarında, bir halk içeceği haline
gelmiştir.
Tüm dünyada,
toplumsal yaşamda oldukça
önemli bir yer tutan çayı,
hintliler süt ve şekerle, Kuzey Afrikalılar yeşil çayı taze nane ile
lezzetlendirirler.
Çay kültürü her ülkede farklı yorumlanmaktadır.
|
|
Çin
Çay Kültürü |
|
Çin'de çay
kültürünün dönme ve ekolleri
olmuştur. Kaynatma, Çırpma ve Demleme olmak üzere başlıca üç
dönemden söz edilebilinir. Çağımızda Çin'in bu son ekolü ağırlığını
hissettirmektedir.
Çayın
kaynatıldığı toprak kap ve demlenen çay yaprağı Tang, Song ve Ming Çin
hanedanlık dönemlerine tanıklık etmektedir.
T'u, tsö, çong, k'a ve ming gibi
isimlerle çaydan söz edeneski
kitaplar, bu bitkinin yorgunluğu almak, sakinleştirmek, şevklendirmek
ve gözü kuvvetlendirmek gibi şifaları olduğunu yazmışlardır. Çoğunlukla
dahilen kullanılmakla beraber romatizma tedavisinda merhem şeklinde
haricen de kullanılmıştır.
Taocular
çayın, ölümsüzlük iksirinin ana
maddesi olduunu söylerlerdi.
Budistlerse uzun meditasyon seansları boyunca uyumamak için çok
miktarda çay içerlerdi. Güney Hanedanlarının şairleri "yeşim renkli
suvının köpüğü" ne duydukları derin hayranlığa dair pek çok eser
bırakmıştır. Dönemin imparatorları, yararlı hizmetler karşılığında bu
değerli yapraklarla hazırlanmış nadir içeceklere sunmayı adet
edinmişti.
|
Kaynama
Çay
İlk
dönemde, yapraklar buhardan
geçiriliyor, havanda eziliyor,
bir kaba konuluyor ve
pirinç, zencefil, tuz, portakal kabuğu, baharat, süt ve hatta bazen
soğanla kaynatılıyordu. Günümüzde bu adet, farklı içerikte özel
şuruplar hazırlayan Tibetliler ve bazı Moğol kabilelrinde
görülmektedir. Çayı Çin kervansaraylarında tanıyan Rusların çaya limon
dilimleri koymaları da bu eski adetin bir devamı olmalı.
8. yüzyılda Lu
Yü, Ça-King adlı eserinde en iyi çay yapraklarını: "Tatar atlılarının
çizmeleri gibi kara,
güçlü bir öküzün boynuzları
gibi kıvrımlı, vadiden yükselen sis gibii tatlı bir meltemin dokunduğu
göl kadar parlak ve yağmur kadar nemli ve yumuşacık" olarak
tanımlıyordu.
Çay Çin
seramik sanatı üzerindede etkili olmuştur. Lu Yü çaya
kötü bir pembe renk veren beyaz personeldense çayın yeşilini ortaya
çıkaran mavi fincanları tercih etmiştir. Daha sonraki dönmelerde de
Song Hanedanın ustaları mavimsi siyah, ya da koyu kahverengi ağır
porselen kapları yeğlediler. Minglerse beyaz ince porselen fincanlarda
içmeyi seçtiler.
Su ve suyun
kaynama süresi çok tartışmalıdır. Lu Yü bu konuda kaynak
suyunu önermiştir. Kaynama sırasında üç aşamadan bahseder: Balık gözü
gibi kabarcıkların su yüzünde görüldüğü ilk aşama, kristal
boncukların bir kaynakta yuvarlanmasına benzer kabarcıların
görüldüğü ikinci aşama, kızgın dalgaların çaydanlıkta kümelendiği
üçüncü aşama. İlk aşamada tuz, ikincide çay, üçüncü kaynamada da soğuk
su ilave edilir. Sonra fincanlar doldurulur ve çaylar içilirdi.
|
Tang dönemi
şairlerinden Lo T'ong, "İlk fincan dudaklarımı ve ağzımı ıslatır,
ikincisi yalnızlığımı siler, üçüncüsü içimdekileri açığa çıkarır,
dördüncüsü beni terletir ve bütün dertlerim gözeneklerimden uçar gider.
Beşinci fincanda arınırım, altıncı beni ölümsüzlüklerin krallığına
götürür, yedincisi ... ah daha fazla içemeyeceğim! Sadece serin bir
rüzgarın kollarımı şişirdiğini hissediyorum. P'eng-le Şan nerde?
Bırakın da şu tatlı rüzgara binip buralardan uzaklaşayım".
Çırpma çay
İkinci
çay ekolünün doğuşu Song
Hanedanlığı dönemine rastlar. Yapraklar
küçük bir taş değirmende toz haline getirildikten sonra bambudan
yapılmış bir fırça ile sıcak suda çırpılıyordu. Bu dönemde tuzdan
tamamen vazgeçildi. Çay sunumları ön plana çıktı. İmparator Hueitsong
ender çaylar elde etmek için hazinesini tüketti. Yirmi çeşit çayı
anlattığı bir deneme yazdı. Kendisi en nadir bulunan "Beyaz Çayı" tercih ediyordu. |
Demleme
Çay
17.yüzyılda
Çin Mançuların boyunduruğuna
girdi. Gelenek görenklerde
kökten değişimler oldu. Çay artık sıcak su dolu bir kâse ya da fincanda
yapraklar demlendikten sonra içiliyordu.
Çay Yeme
Halkın
sevdiği çay,
bölgelere göre değişir. Örneğin Beijingliler yasemin çayını,
Shanghailılar yeşil çayı, Çin’in güneydoğusundaki Fujianlılar ise
kırmızı çayı daha çok tercih ederler. Bazı bölgelerde insanlar çayın
içine değişik baharatları koymayı severler. Örneğin güneydeki Hunan
bölgesinde konuklar zencefilli ve tuzlu çayla ağırlanır. Bu çayın
içinde tuz, zencefil, kızarmış soya fasulyesi tohumları ve susam da
vardır. Çay, çay bardağı sallanarak içilir ve soya fasulyesi tohumları,
susam, zencefil ve çay da sonunda ağza alınarak güzel koku çıkıncaya
kadar çiğnenir. Bu nedenle bazı bölgelerde buna “çay yeme” adı da
verilir.
Her
bölgenin de kendine özgü
çay demleme yöntemi vardır. Çin’in doğusunda yaşayanlar, çay demlerken
büyük çaydanlık kullanmaktan hoşlanırlar. Misafir kapıdan girer girmez
ev sahibi büyük çaydanlığına çay koyar ve içine kaynamış su döker.
Sonra demlenen çayı bardağa koyarak misafire sunar. Çin’in Fujian
eyaletinde Gongfu çayı içilir. Gongfu çayının özel çaydanlığı olduğu
gibi, demleme tarzı da değişiktir. Gongfu çayını demlemek ve içmek özel
bir çay sanatı haline gelmiştir.
Çin’in
çeşitli bölgelerinde çay içme gelenekleri değişiktir. Beijing’de, ev
sahibi çay sunarken misafir hemen ayağa kalkar ve çay bardağını iki
eliyle tutarak ev sahibine teşekkür eder. Çin’in güneyindeki Guangdong
ve Guangsi bölgelerinde ise ev sahibi çay getirdiği zaman misafir sağ
elinin parmaklarıyla masaya üç kez hafifçe vurarak, teşekkürlerini
belirtir. Bazı bölgelerde, misafir çay içmeye devam etmek isterse
bardakta biraz çay bırakır. Ev sahibi bunu görünce çay doldurmaya devam
eder. Eğer bardaktaki çay tamamen bitirilirse ev sahibi yeterli
olduğunu anlayıp, bir daha çay doldurmaz.
|
Fransız
Çay Kültürü |
|
Fransız
entelektüellerinin özel
bir çay sevgisi vardır.
Yaygın çay
salonlarının yanısıra, romantik isimlerin takıldıkları çeşitli çayların
satıldığı küçük çay dükkanı zincirleri vardır.
Fransız kültüründe
çay, uzun
süre demlenmeden, ince porselen bir
fincanda
ikram edilir. Hafif içimli bir çayın yanında küçük bir çikolata, krokan
veya pralin ikram edilir. |
İngiliz
Çay Kültürü |
|
Çayla
17.yüzyılın sonunda
sömürgesi Hindistan vasıtasıyla tanışan
İngilizler
zamanla çayı yaşamlarının ayrılmaz bir parçası haline getirdiler. Çayın
ilk başlarda pahalı olması, yaygın bir içecek olmasını engelledi. Bu da
çayı üst düzey toplantılara özgü bir şölen, prenslere ve asillere
ayrılmış
bir hediye haline getirdi.
İngilizler,
Eraly Grey
çayını tecih ederler. Bu yoğun kokulu
çay, bergamut esansı ile harmanlanarak hazırlanmaktadır. Bugün
İngiltere
de çat kapı gelen birine konukseverliğin işareti olarak bir fincan çay
sunulur. İkindi vakti olan 'Beş Çayı' olarak adlandırılıp,
Dünya'ya
da armağan edilen küçük çay daveti, dostların bir araya gelmesi için
düşünülmüş
olup, Kral Edward döneminden beri devam etmektedir.
Bu arada İngiltere
Kraliçesi'nin çayının suyunu bütün gezilerinde
yanında
taşıdığını biliyormuydunuz?
|
Japon
Çay Kültürü
|
|
Çay, birçok diğer
şey gibi
Çin'den Japonya'ya taşınmış ama Japonlar
çay tarihini daha iyi belgelemiş, törenselliği derinleştirmiş ve onu da
törensel yemek kültürlerine uygun olarak kendilerine has bir çay
içme töresi haline getirmişlerdir.
Taoculuk, Budizm ve
Zen'in
felsefi, dini dünya anlayışıyla sıkı bir
ilişki içinde olan Japon çay töresinin başka bir eşi yoktur. Haz almaya
değil, iç dünyaya ilişkin bir ritüel olan Japon çay töresinde, Katolik
ayinlerinde İsa'nın kanını simgeleyen şaraptan daha önemli bir
yeri
vardır. Özel çay evlerinde gerçekleştirilen bu törenin öncelikli
görevi,
konukları en uygun ve en zarif bir biçimde ağırlamaktır.
Mükemmel bir çay
hazırlamak
için tek bir yol yoktur. Bir sanat eseri
olarak çay, en ince niteliklerini ustasının elinde gösterir. İyi ya da
kötü resim olduğu gibi iyi ya da kötü çay da vardır. Dünya da en kötü
üç
şeyden biri kötü hazırlanarak mahvolan mükemmel bir çaydır.
Japonlar
çaya bir
sanat olarak
bakarlar. Diğer sanatlarda olduğu
gibi
çay sanatının da dönemleri ve ekolleri olmuştur. Kaynatma, Çırpma ve
Demleme
olmak üzere başlıca üç dönemden söz edilebilir. Günümüzde son ekolün
ağırlığı
hissedilmektedir.
Günlük kullanımda
demli çay
kullanılmakla beraber, çırpma metodu ile
hazırlanan toz çay her zaman çayların efendisi olarak kabul edilir.
|
Moğol
Çay Kültürü |
|
Moğolların
çay içme
biçimleri ise inanılır gibi değil. Çaya biraz
yağ,
bir tutam tuz, biraz un ya da darı ekliyorlar. Hadi bu neyse, ama ya
kuzu
etli çaya ne dersiniz? Dilim dilim edilip bir hafta açık havada
kurutulmuş
kuzu etini çayın içine atıp içerek, soğuk iklim koşullarına ve göçebe
hayata
karşı güç ve enerji kazanıyorlar.
|
|
Rus
Çay Kültürü
|
|
Rusya'da her
öğün çay içilmesi
bir gelenektir.
Ruslar çaylarını
semaverde
demlerler, beyazlatılmamış şeker ve limon suyu ilave ederek içerler.
Gerçek
bir çay tiryakisi Rus çayına şeker atmaz, şekeri ağzına alarak çayını
içer.
Eski kültürü yaşatanlar
arasında, çaya şeker yerine bir çay kaşığı
kaymak
koyanların yanısıra, Anadolu'nun kimi yörelerinde olduğu gibi ve çayı
bazen
bardak altlığına dökerek içenlerde bulunmaktadır.
Çay, konuklara
yanında marmelat
ile sunulur.
Konuk, daha fazla çay
gelmesini önlemek için bardağın altlığı bardağın üstüne konulur.
Kaynaklar:
1) Çay Kitabı,
Okakura
Kakuzo,Çeviren: Ayça Ögel, Anahtar Kitaplar
Yayınevi
2) Resimler farklı
sitelerden temin
edilmiştir
3) CRI Online
4) Your Great Days In Paris
5) Mental Flos
|
|
Türk
Çay Kültürü |
|
5000
yıllık tarihe sahip çay
her ne kadar Türklerin yaşamına geç
girmişse
de temiz girmiş. Gün boyunca çay içmemizin yanı sıra, kendimize özgü
demleme
usulü, ince belli cam bardaklar, kıtlama çay gibi katkılarımızla çayın
kültür tarihine eklediklerimiz gözardı edilemez. Bunlardan ilki, iyi
bir
çay demlemenin olmazsa olmaz kurallarından biri olan demliğin sıcak
olması
şartını, demliği çaydanlığın üstüne oturtularak, ustaca ve güzelce
çözümlememizdir.
Buna
karşın; çayın acıyıp
tadının bozulmasını önlemek için; demledikten
sonra, çayı süzdürüp başka bir demliğe boşaltmıyoruz o da işin ayrı bir
yanı.
Peki
Türk çay kültüründe
olmayan; Amerikan icadı poşet çay, çay
topları
ve ağları, fazla aromalı çaylar, çaya çok süt ve limon koymak, çayı
metal
demlikte demlemek yani çaya karşı özensiz davranmak.
Türkler,
Anadolu'ya gelmeden öncede çayı bilmelerine karşın; çayın
Türkiye'ye gelmesi ancak birkaç yüz yıl önceye dayanmaktadır. Çay
içiminin
Anadolu'da yaygınlaşması 19. yüzyıldan itibaren olmuştur. Türklerde
çayın
yaygınlaşmasına ilişkin şöyle bir hikaye anlatılır:
Hoca
Ahmet Yesevi bir gün
Hıtay
sınırında Türkistan karyelerinden
birine
misafir olur. O gün hava çok sıcak olduğu için çok yorulmuştur. Evine
misafir
olduğu Türkmenin komşusunun zevcesi doğum yapmak üzeredir. Türkmen,
Hoca
Ahmet Yesevi'den dua ister, Ahmet Yesevi de dua eder. Allah'ın izniyle
Türkmenin isteği hemen olur. Türkmen bu duruma çok memnun olur. O
yörenin
önemli
bir ikramı olan çay kaynatıp getirir. Hoca Ahmet Yesevi çayı sıcak
sıcak
içince terler ve yorgunluğu gider. Sonra, "Bu şifalı bir şey imiş,
hastalarınıza bundan içirin ki şifa bulsunlar.
Allah kıyamete kadar buna revaç versin" diye dua etmiştir. İşte çay
bundan
sonra bütün Türkler arasında kullanılmaya başlamış ve şifa verici bir
içecek
olmuştur.
Halk
kültürü ve
etnografyasında
çay önemli bir yer tutar. Çay bugün
sosyal hayatımızda yerini dolduramayacak derecede sağlamlaştırmış, onun
etrafında oluşan kültürüyle birlikte yaşamaktadır.
Sabah
kahvaltısından gecenin geç saatlerine kadar hayatımızın içinde
bulunan çay, değişik kültürel değerlerin ortaya çıkmasına sebep
olmuştur.
Çayla ilgili;
tekerlemeler, bilmeceler, mani ve türküler, ilahiler,
efsaneler, fıkralar, gelenek ve görenekler başlı başına kültürel
değerlerdir.
Hatta, çay kelimesi Çince olduğu halde, sözlüklerde ve deyimlerde
yerini
bulmuş geniş bir kelime ve deyim sayısına ulaşmıştır. Çay, Çay Bahçesi,
Çay Bardağı, Çay Demlemek, Çay Fincanı, Çay Fidanı, Çay Fidesi, Çay
Kaşığı,
Çay Takımı, Çay Vermek, Çay Molası, Çaycı, Çaycılık, Çaydanlık, Çay
Parası,
Çayevi, Çaygiller, Çayhane, Çay Kazanı gibi kelimelerin yanında; Tavşan
Kanı Çay, Çay İçmek, Kıtlama Çay, Çayı Höpürdetmek, Çay İkram Etmek,
Paşa
Çayı gibi deyimlerin ortaya çıkmasına sebep olmuştur.
Yetiştirilmesinden,
hazırlanıp tüketilmesine varana kadar olan çay kültürü,
bir çay etnografyasını da ortaya çıkarmıştır. Çay kesilmesine yarayan
makaslar,
sepetler, kutular, demlikler, semaverler, çay kazanları, bardaklar,
fincanlar,
kaşıklar, tepsiler vb. hepsi çay kültürünün etrafında oluşan etnografik
maddelerdir.
Bunlardan
en
önemlisi, çayın kendisinden ayırd edemeyeceğimiz semaver
kültürüdür. Semaver 19. yüzyıldan itibaren Ortaasya'da yaygın olarak
kullanılmaya
başlanılmıştır. Ahmet Yesevi'den gelen mirasla çayın şifalı olduğuna
inanıldığı
gibi, semaverin de şifa dağıtıcısı olduğuna inanılır hale gelmiştir.
İnsanlara
bir hayat, muhabbet verici, dertlere deva olarak görülür. Semaverin
şifa
dağıttığına o kadar inanılırdı ki hamam çıkışında ve mevlitlerde
insanları
rahatlatmak için semaver kaynatılır ve çay içilirdi. Semaver
edebiyatımızda
da başlı başına bir yer tutmaktadır. Semaver şifahaneye benzetilmiştir.
Daha
düne
kadar yurdumun kahve ve çay bahçeleri "cafe"lere özenerek
cam bardağı ortadan kaldırmış, porselen ya da cam fincanlarda servis
yapmaya
başlamıştı. Bir de tabii poşet çay girdi ki yaşamımıza, "cafe"lerin
dışında
kimi evlerde de yüz yıllık çay demleme usullerimiz hemen rafa kaldırıp
demlik poşeti çaylar fincanda sunulmaya başlandı. Allah'tan şimdilerde,
turistlere porselen/seramik fincanda poşet çay sunmanın pek de zekice
bir
şey olmadığı kavranmaya başlandı. Bunda "Yunanlılar ince belli cam
bardakta
çay veriyormuş" haberinin etkisi oldu mu bilmiyorum ama son zamanlarda,
"cafe"lerden başlayarak, çay bahçelerinde de çay severlerin ısrarı
üzerine
ideal boyutta olmasa da cam bardaklar kullanılmaya başlandı. Hani şu
nedense
"Ajda Pekkan bardağı" denen iri bardaklar. Ama gerçek çay severlerin
gönlünde
yatan küçük, ince belli bardaklar tabii ki.
Gün
boyunca
çay içmemizin yanı sıra, kendimize özgü demleme usulü,
ince belli cam bardaklar, kıtlama çay gibi katkılarımızla çayın kültür
tarihine eklediklerimiz yadsınamaz, hele destanlarımıza, türkülerimize,
ilahilerimize ve manilerimize de girdiği
hatırlanırsa...
Çay'dan bahsedilirde Erzurumlu'dan
bahsedilmez mi? Çayi
Rizeliler yetiştirir. Ama çayi da Erzurumlular içer. Erzurum'da
çay bir başka içilir. Herkes çay içer ama Erzurumlu bir başka çay içer.
İçer içer de... neler der neler...
Çay Hikayesi
Çayın alt demliği kaynanadır. Sürekli kaynar durur. Hatta dikkat
edilmezse taşabilir.
Üst demlik gelindir alt demlik kaynadıkça onunda
harareti artar ama
zamanlada olgunlaşır ve demlenir.
Gelinin kocası bardaktır her iki çaydanlıktanda yeterince nasibini alır.
Biraz kaynana doldurur onu biraz da gelin, bu nedenlede denge unsurudur.
Açık ya da demli çayın hoşa gitmemeside bundandır.
Çocuklar çayın şekeridir,
tat
verir. Çok şeker, çayın lezzetini
bozar.
Şekersiz çaya alışanlara ise bir tanesi bile fazla gelir.
Görümce ise çay kaşığıdır. Arada bir gelir karıştırıp gider.
Kayınpedere gelince o da çay tabağıdır. Çayın demine suyuna karışmaz.
Bir kenarda lök gibi oturur. Sadece dökülenleri toplar ve çevreye zarar vermesini engeller.
Ancak arasıra boşaltılması gerekir. Yoksa taşıp herşeyi berbat edebilir.
Çay süzgeci ailenin sahip olduğu
değerlerdir. Aileyi dış müdahalelerden korur. Delikleri büyük olursa
çayın tadı kaçar.
Suyu ısıtan ateş ise hoşgörüdür. O olmadan çay da olmaz.
Kısacası bir bardak çay ailedir.
Ve...
Ağız tadı ile içilen bir bardak çayın
üstüne yoktur.
Özbeklerde Çay Kültürü
Bugün
Özbek Türkeri’nin
yaşamış olduğu coğrafyada siyah ve yeşil çayın dışında içecek olarak
hazırlanan
çay çeşitleri şunlardır:
Reyhanlı
çay: Semerkant
ve Taşkent illerinde içimi
yaygındır. Buhara, Kaşkaderya, Sühanderya ve Semerkant vilayetlerinde
bu çaya kırmızı biber, nane ve iğde
yaprakları da koyulur.
Reyhanlı çay sadece harareti gidermekle kalmayıp, şifa verici bir
özelliğe de
sahiptir. Bu çayın iç hastalıklarına çok iyi geldiği düşünülmektedir.
Hazırlanışı: Çini çaydanlık kaynamış su ile
çalkalandıktan sonra kaynar
suya kuru çay konulur, reyhan ya da onun kurutulmuş yaprağı ilave
edilerek 4-5
dakika demlenmesi için beklenilir. (800 gr. Kaynar suya 4 gr. kuru çay
ve 2 gr.
reyhan yaprağı.)
Ballı çay (Eselli çay) : Bu
çay soğuk günlerde soğuk
algınlığı (grip) olan kişiler için hazırlanır.
Hazırlanışı: Çaydanlık kaynamış su ile çalkalanıp
kuruçay koyulur. Bal
veya reçel ilave edilip kaynar su ile demlenir ve 4-5 dakika
bekletilir. ( 700
gr. kaynar suya 6 gr. kuru çay ve 60 gr. bal.)
Şeker
kristalli çay (Navvatlı çay): Navvat;
şekerin iyice kaynatılıp kristalleştirmesi ile elde edilir. Navvatlı
çay ishal
ve soğuk algınlıklarına iyi gelir.
Hazırlanışı: Çaydanlık kaynar su ile çalkalandıktan
sonra kuru çay
ilave edilir ve demlenir. İçilmeden önce piyaleye önce şeker kristali
(navvat)
koyulur ve üstüne çay ilave edilerek karıştırılır. (800 gr. kaynar suya
6 gr.
kuru çay ve 100 gr. şeker kristali (navvat).
Sütlü
ve tuzlu çay (Şir çay): Bu
çay, Özbekistan’ın her
yerinde hazırlanır. Onun esasını süt ve tuz ile koyu bir şekilde
demlenmiş çay
teşkil eder. Kaşkaderya ve Sühanderya vilayetlerinde çay katılmadan da
hazırlanabilir.
Semerkant’da bu çaya bal ve ceviz de ilave edilir.
Hazırlanışı: Kaynamış suya kuru çay konulduktan sonra
çaydanlığın ağzı
kapatılarak kısık ateşte 2-3 dakika kaynatılır. Sonra sıcak süt ve tuz
ilave
ilave edilip bir dakika kaynatılır.
İkram
edilirken çayın üstüne tereyağı veya kaymakla beraber biber de
serpilebilir.
Çok yüksek kalorili bir içecek olup, susuzluğu gidermede oldukça
etkilidir.
Genellikle sabah kahvaltısında içilir. (1 litre içecek için 6-10 gr.
Kuru çay,
500 gr. süt, 500 gr. su, 25 gr. tereyağı ya da 50 gr. kaymak, tuz ve
kırmızı biber.)
Soğuk
çay (Yahne çay): Orta
koyulukta yeşil çay
demlenir ve 5-6 dakika bekletilir. Sonra süzgeçten geçirilerek
soğutulur. Çok sıcak
günlerde içilir. Özbekistan’ın her yerinde hazırlanır. ( 800 gr. hazır
içeceğe
6 gr. kuru çay.)
Çayname |
|
İhsan
Coşkun Atılcan |
1
Bir
mübarek nesnedir ki övülür
Erzurum'da her şeyden çok sevilir
Sıra sıra tepsilere çevrilir
Yakut renkli pırıl pırıl demli çay
2
Akar gider Akpınar’ın suları,
Yazıcısı daha birçok pınarı,
Tabakhane, cennet çeşme suları,
İçmezler de ‘İlle olsun taze çay’
3
Dilde destan kışları ve Barları
Yaylasında kısrakları, tayları
Sularında nefis olur çayları
Dadaşların tutkusudur burda çay
4
Erzurum’un mutfakları düzenli,
Biçim biçim semaverle bezeli,
Eksik olmaz sofrasında ezeli,
Lavaş ekmek, civil peynir, birde çay
5
Açma çörek, bohçe kete yenilir
Yenildikçe daha var mı denilir
Tazelenir tazelenir verilir
Ömürleri tazeleyen taze çay |
6
Ufak ufak kırılmakta şekerler
Dil üstünde kıtlamasın içerler
Limon, çayın namusunu lekeler
Bakiresi bir bardakta sade çay
7
Düğün dernek, çalgı ahenk kurulur
Zurna çalar, davullar vurulur
Çok bar tutar, dadaşları yorulur
Her ne molada getiriler demli çay
8
Gandara'da
söğürtleri gövdeli
Gövdesinin altı koyu gölgeli
Küme küme çay içerler neş'eli
Her muhabbet aleminde vardır çay
9
Bir tarafta tarla çayır biçilir
Bir tarafta buğday saman seçilir
Şeker yoksa zararı yok içilir
Kişmiş ile, temas ile orda çay
10
Mantı ile turşu yedim yanmışam
Otuz içtim, şimdi ancak kanmışam
Semaverin tekendiğin sanmışam
Tazesinden hele doldur ver bir çay
|
11
Semaverler sıra sıra dizili
Demlikleri nakış nakış yazılı
Akşam sabah Erzurum'da hasılı
Fokur fokur buğu buğu hazır çay
12
Şair değil aşinadır fırçaya
Neler yazdı tiryakisi bu çaya
Gönül ister düşsem yollara yaya
Orda içsem birkaç bardak doğru çay
13
İçkileri biraz sertçe taşladım
Çay içmeye kıtlamaya başladım
İhsan der ki vah ederim, yaşlandım
Doktor dedi: Açık olsun senin çay |
|
ÇAYA ŞÜKÜR |
|
İbrahim
Günaydın |
“Çay
Allah’ın nimetidir” diyorum,
Aksini hiç
kimse yazamaz, beyim.
Ben, verilen
bu nimetten yiyorum,
Buna kimse
kuyu kazamaz, beyim.
Eskiden
olurdu çok kan davası,
Hiç savmazdı
kurşun, bıçak yarası,
Bu mesele
bize bir yüz karası,
Söz
doğrudur, kimse kızamaz, beyim. |
Çay
gelince
suçlu göçtü buradan,
Kan davası
böyle çıktı aradan,
Her şeye bir
sebep verir Yaradan,
Kaderi hiç
kimse bozamaz, beyim.
Çaydan önce
çıkıyorduk gurbete,
Muhtaç idik
bir yudumluk şerbete,
Bugün şükür
etmek borçtur elbette,
Şükür eden
insan azamaz, beyim. |
Şükredersek
Hak’tan ihsan çok gelir,
Küfredersek
kriz gelir, şok gelir,
Aç karnımız ol
dem bize tok gelir,
Şükürsüz
rızkımız uzamaz, beyim. |
(19 Mart
1973 Çukurlu Köyü/Rize Not: Rize’de halkın çayla ilgili şikâyet ve
sıkıntıları
konu olduğu bir zamanda kaleme alınmıştır. Bu çayı kaldıracaklar,
satılmıyor,
dökülüyor vs.)
|
ÇAYA
SAHİP
ÇIKALIM
|
|
İbrahim
Günaydın
|
Çay
ne yere
atılsın,
Ne de ucuz
satılsın,
Kahvaltı
sofrasında
Baş menüye
katılsın.
Al çayı dök
denize,
Fayda
vermedi bize,
Devlete
zarar vermek,
Uymaz
kimliğimize.
|
Çayın
merkezi Rize,
Hak’tan
nimettir bize,
İthal, kaçak
çaylara,
Asla
vermeyin vize.
Müstahsiller
el ele,
Çaylıklarda
amele,
Dilerim
gayretlerin,
Sonucu iyi
gele. |
Rize’nin
vekilleri,
Çay konuşsun
dilleri,
Müstahsil
memnun kalsın,
Bu olsun
ödülleri.
Çayı atmayın
yere,
Alın, öpün
bin kere,
Laflarla
atışmayın,
Soruna bulun
çare. |
Engelleri
aşalım,
Kaliteye
koşalım,
Sonunda hep
beraber,
Eğlenelim,
coşalım. |
(Çayla
ilgili yapılan bir toplantıda müstahsillerin çayı yere atması üzerine
yazılmıştır) |
|
Çay Destanı |
|
|
Oflu
Hızır |
1
Yarum
gitti çaylığa
İslatti fistanuni
Dinle Ofli Hizirdan
Bu çayun destanini
2
Evde
parkta bahçede
Seyrettum içenleri
Hiç birisi pilmeyu
Eziyet çekenleru
3
Mayis
ayi geldi mi
Başlayi bir curcuna
Onlari durduramaz
Ne yağmur ne furtuna
|
4
Ev
işin hallettu
Doğru çayluğa sapti
Yetmiş kiloluk sepet
Sirtindan yara yapti
5
Boş
arazimuz yoktur
Heryeri doldurduk çayluk
Kalmadi köyümüzde
Ne misirluk ne findukluk
6
Oradaki
ekisperler
Torpilinun ajani
Fazla çay veremezsun
Uygularlar kontenjani
|
7
Morali
bozuldi mi
Çaylari seçtirecek
Arkanda dayun yoksa
Eziyet çekturecek
8
Her
sene devam eder
Mayis Temmuz arasi
Bu kadar eziyete
Helaldur çay parasi
9
Bütün
Rize bitecek
Sira Of'a gelecek
Zaten alduğun para
Borcuna yetmeyecek
|
10
Yolu
yok yordami yok
Her tarafi tik bayir
Bu çilekeş bacimi
Kayir Allahum kayir
11
Senelerdur
yük taşir
Rahatsuzdur belunden
Ne yapsun Ofli Hizir
Bir şey gelmiyu elinden
|
|
Çay Destanı |
|
|
Kemenceci
Hasan
Yazıcı |
1
Biraz
da anlatayim
Başima gelenleri
Bu yaz çay güldürecek
Bizim Rizelileri
2
Gelirimiz
bu çaydi
Zata evvelden beri
Arka isti yatayi
Fabrika işçileri
3
Çay
kesmek bir iş değil
Muhim olan satmasi
Nerden çikti ortaya
Bu kontenjan davasi
|
4
Kimun
aklina geldi
Bu Allah'in belasi
Hiç hoşuma gitmeyi
Ekisperin havasi
5
Ekisper
bakti çaya
Ben de yaktim sigara
Dedi çayin bozuktur
Bunu bi temiz ara
6
Her
sene iyi idi
Şu Rize'nin havasi
Bu yaz güneş görmedi
Soğuk geçti burasi
|
7
Yağmur
çamur çalişir
Zengin fukarasi
Cebumuze girmedi
Mubarek çay parasi
8
Aradiim
iki saat
Gine temiz olmadi
Dedum ulan Yazici
Sana akil kalmadi
9
Benim
darlandigimi
Ekisper de anladi
Çayi koydu kantara
Baktilar bir deftere
|
10
Dediler
bir kilo fazla
Al koy oni bir yere
Zaten kafam dumanli
Döktüm oni dereye
|
|
Mani ve Atma
Türkülerde Çay
|
|
|
Geliyi
mayis ayi
Toplayalim çaylari
Gidelim fabrikaya
Alalim paralari
Giderdi
Şam'a şarka
Irizenin ketani
Şimdi cana can katar
Çayinin bir fincani
Rize
cüzel memleket
Çay kokayi gül gibi
Rize'ye doymak olmaz
Parlayi yulduz gibi
Bir
bak hele bak hele
Kar yağmiş yaylalara
Yaşasun Karadeniz
Çay dolmuş tarlalara
|
İnce
kalem kaşlarin
Kemençe yayi gibi
Kirimizi dudaklarin
Rize'nin çayi gibi
Kiz
idin oldun kadin
Hiç eksilmedi tadin
Çay filizi kirmaya
Olayim mi irgadin
Çay
mahsuli çoğalmiş
Rizenun her yerine
Çay tamilari benzer
Esmer güzellerine
İki
taş atacağum
Bahçenuzdaki nara
Çay paralari gider
Raki ile komara
|
Yekün
Rize dağlari
Verilmiş çay güline
Çay fidanlari benzer
Esmer güzellerine
Yağmur
yağar islanir
Çay fidaninin dibi
Anan seni sevmeyi
Benim sevdiğim gibi
Rize
bağluklarinda
Pembe güller açayi
Gel gidelim Rize'ye
İçelim Rize çayi
Çay
makasi elune
Çaylari toplayisun
Nişanu ettuk bitti
Duğuni bekleyisun
|
Hep
topladuk çaylari
Daha geri kalmadi
Çokda uzun kesmişuk
Ekisperde almadi
Gel
çikalum çıkalum
Ha buradan yukari
Çay topliya topliya
Belum oldi kukari
|
|
Türkülerde Çay |
|
|
|
1
Kimin ağriyir cani çay
Okşayipti mercani çay
Min bir derdin dermani
Çay, çay, çay
Tüm dertlerin dermani
Çay, çay, çay
|
2
Armudi
istikanda çay
Üreğimiz yananda çay
Yaranlisan dağlisan
Çay, çay, çay
Etirlisen bağlisan
Çay, çay, çay |
3
Her kime gelse konak çay
Lazim değil soruşmak çay
Geler yemekten kabak
Çay, çay, çay
Versin yemeşten kabak
Çay, çay, çay |
4
Kişin karli çağinda çay
Yayda gün kabağinda çay
Gelsinler sorağinda
Çay, çay, çay
Gezir her dudağinda
Çay, çay, çay |
5
A gülim heyyyy!
Adin gezir elleri çay
Kimin yoksa heberi çay
Okşayipti mehmeli
Bolca isin demleri
Çay, çay, çay
|
6
Üreğim çay, çay, çay
Etirim çay, çay, çay
Mehmedim çay, çay, çay
Gözelim çay, çay, çay
|
|
|
|
İlahilerde Çay |
|
|
|
İçin
Aşıklar İçin |
Bu
Sohbetin İçinde |
Doldur
Aşık |
|
1
Gül
bülbülü çok sever
Daima Hakk'ı över
Çayı koyu demleyin
Şeyhim çayı çok sever
2
Gül
bülbülsüz açılmaz
Çay lüzumsuz içilmez
Nakşiler, Kadiriler
Sohbetinden geçilmez
3
Çayın
rengi güldendir
Doldurması sizdendir
İçin aşıklar için
Çay sahibi bizdendir
|
1
Semaveri
yakınız
Hemen kalbe bakınız
Kalbe kandil takınız
Bu sohbetin içinde
2
Verin
çayı içelim
Bu alemden göçelim
Hak batılı seçelim
Bu sohbetin içinde
3
Bunda
çayı içtiler
Bu cihandan geçtiler
Kanatlanıp uçtular
Bu sohbetin içinde
|
1
Bülbül
aşkin cenginde
Dök çayi gül renginde
Erenler meclisinde
Doldur aşık çay doldur
2
Çay
piştiyse getirin
Aşiklara içirin
Çok selavat getirin
Doldur aşık çay doldur
3
Çaylar
gelsin içelim
Sirati asan geçelim
Cennetine göçelim
Doldur kardeş çay doldur
|
4
Çaylar
afiyet olsun
Kalbimiz nurla dolsun
Hak bizden razi olsun
Doldur aşık çay doldur
5
Çaylarin
içi baldir
Şeytani ortadan kaldir
Kevser şarabina daldir
Doldur kardeş çay doldur
6
Demliğin
kendi sari
Üç bardaktir karari
Fazla iç yok zarari
Doldur canim çay doldur
|
|
|
|
|
|
|
|
Kaynaklar
1) Çayın Kültür
Tarihi,
Stephan Reimertz, Dost Kitabevi
2) Çay Kitabı, Okokura
Kakuzo
3) Çay Kültürü, Tuğrul
Şavkay, Hürriyet Gazetesi, 28 Kasım 1999
3) Radikal Gazetesi, 4
Eylül 1999
4) Kültürümüzde ve
Folkorik Tıpta Çay, Hayrettin İvgin
5) Karadenizden Sesler,
Hasan
Sözeri,
Ankara, 1947
6) Türkçenin Oyaları, Nail Tan, Ankara, 1999
7) Çay Kitabı,
Mustafa Duman, Kitabevi, Mayıs, 2005
8) Sivas'ta Geleneksel Mutfak Kültürü, Gül Şerbeti, Kahve, Çay,
Müjgan Üçer, Türk Folkloru, 86.sayı
9) Geleneksel Türk İçecekleri Meşrubatlar, Mahmut Tezcan, Türk
Halk Kültürü Araştırmaları, 1990/1
10) Çay Sohbeti, Ömer Naci Bozkurt, Standart, Mart, 1992
11) Gümüşhane Kültür Araştırmaları ve Yöre Ağızları, Sabri Özcan Sarı,
Türk Folkloru, 86.sayı
12) Özbeklerde Çay Kültürü, Feridun
TEKİN Türk
Dünyası Dil ve Edebiyatı Dergisi 21. Sayı
|
|