Soru
: Bazı hanımlar manto
giymekte, eşarp örtmekte, el yüz dışındaki bedenini böyle bir giyimle
kapamaktadır. Bazıları da bunun üzerinden bir de çarşaf bürünmekte,
kendini ayrıca bir de çarşafla tesettür etmektedir. İslâm’ın emri
hangisidir? Çarşaf mı, yoksa manto mu?
Cevap
: Bizim anlayabildiğimiz kadarıyla İslâm’da elbisenin ismi ve
resmi mühim değildir. Mühim olan vasfıdır. Yâni, el yüz dışındaki bütün
bedeni örtüyor mu, vücut hatlarını belli etmeyecek genişlik ve
uzunlukta bedeni kaplıyor mu? Aranan vasıf budur.
Bir
elbise böyle ise, yâni eşarp saçın telini dahi göstermiyor, manto
vücudun hatlarını dahi gizliyor, kalın çoraplar diz üstlerine kadar
çıkıp teni kapatıyorsa farz olan giyim hâsıl olmuştur. Siz bunun adına
ne derseniz deyin.
İşte bu
giyim bir (fetva) gereğidir. Yâni mecburi olan kısımdır.
Ayrıca bu
giyimin üzerine bir de çarşaf ilâve eden olursa, elbette bu da bir
(takvâ) gereğidir, tebrike şayân bir titizliktir. Kendini bütünüyle
gizlemektir.
Ne var ki (fetva) mecburi, (takvâ) ihtiyarî olduğundan çarşafa herkesi
zorlamamız mümkün değildir. İlgi duyanlar, gönülden alâka hissedenler
tercih eder, istemeyenlere ısrar olunmaz. Zira takvâsını zorlamak,
bazan fetvasını da kayba sebeb oluyor, başka mahzurlar da tevlid
edebiliyor.
Hem fetva
gereği olan giyime herkes alâka duyabilir. Ama, henüz fetvayı göze
alamayanlara takvâyı gösterecek olursak büsbütün zorlanır, iyice
alâkasızlığa sebeb olabilir.
Demek ki, geniş bir eşarp, vücud hatlarını belli etmeyecek bolluk ve
uzunlukta bir manto, yahut pardesü, kalınca çorap, topukları kapalı
ayakkabı, (fetva) gereği olan bir tesettürü temin etmektedir. Bunu
hemen herkes benimseyip tatbik edebilir. Bunun yanında ayrıca çarşafa
da alâka duyup ilâve etmek, bir takvâ gereği olduğundan itirazı mümkün
olmayan yüce bir fazilettir. Ancak ısrarla değil, sevdirmekle, içinden
ilgi duymakla hâsıl olacak bir tercihtir bu.
En iyi, iyinin de
icrasına mani oluyor
bazan. O takdirde pişmanlık zuhur ediyor, keşke sadece iyiyi yapsaydık
da, en iyiyi sonraya bıraksaydık denebiliyor.
Ayrıca bugün muhafazakâr giyimi sevdirmek zorunda olduğumuz da bir
vakıadır. Çarşaf gibi nihaî noktaya herkes talip olamaz. Ancak güzel
bir manto, yahut zarif bir pardesü, geniş ve zarif baş örtüsü, kalın ve
sağlam bir çorap, hemen her hanımefendinin dikkatini çekip alâka
duymasına sebeb olabilir. Giyenler bunun içinde çevrenin baskısına
mâruz kalmayacakları gibi, görenlerin de imrenme ve gıbtalarına sebeb
olabilir. Böylece muhafazakâr giyimin lehte bir örneği verilmiş olunur,
aleyhte bir manzara bahismevzu olmaz. Nasibi olanların da böyle bir
giyim içinde olmanın huzur ve saadet getireceğine aklı keser. Tercih
ettiği bu fetva gereğinde huzur bulduktan sonra, takvâ gereği
düşünülebilir, içinden duyacağı alâkayla tekamül bahismevzu olabilir.
Şurası bir gerçektir ki, bugün kim gibi giyinip, kim gibi yaşayacağını
bilemez hale gelmiş mütereddid ve mütehayyirler pek çoktur. Onlara
güzel örnek olmak, beğenecekleri bir giyim içinde görünmek, İslâm’ın
emrini tatbik edebilecekleri hissini vermek çok mühim bir hizmet ve
irşadî bir fazilettir. Yâni muhafazakâr giyimli bir hanımefendi böyle
mütereddid ve mütehayyirlere birer vaiz ve mürşiddirler. Sevimli
giyimleriyle onlara örnek oluyor, ikaz ve tembihte bulunmuş oluyorlar.
Nasibi olanlar bu makul ve mantıkî giyimden nasiblerini alır, duymaları
gereken alâkayı hissedebilirler. Yeter ki muhafazakâr giyimli
hanımefendilerimiz örnekliklerini güzelce yapsınlar, giyimi çirkin ve
kötü göstermekten uzak bir temizlik ve zarafette bulunsunlar.
Peygamberimizin hadisinden aldığımız şu ölçü tesettürlü hanımlarımıza
pek güzel ikaz ve irşadda bulunmaktadır:
-İyi
giyimin örneğini verip yayılmasına sebeb olan hanımlar sebeb
olduklarının sevabına lâyık olmaktalar. Kötü giyimin örneğini verip
yayılmasına sebeb olan hanımlar da kötü giyimin vebaline mâruz
kalmaktalar.
Demek ki, asıl mes’ele, iyi giyim örneği verip, sevaba lâyık olmak;
kötü giyimin örneğine bürünüp de günaha sebeb olmaktan uzak kalmaktır.
Ahmed
Şahin
Dini Sorularınıza
Çözümler |