Soru:
Sıcak günlerde
tesettürlü
giyimin zorluğunu düşünüyorum. Bu sebeple giyimimde kolay kullanılır
giysileri tercih ediyorum. Yani bulunduğum çevremizden farklıca bir
giyimim söz konusu oluyor. Mesela, etek uçları uzun kocaman bir pardösü
giyemiyorum bu günlerde. Çünkü sırtımda taşımakta zorluk çekiyorum bu
ağır yükü.
Taşımaya
gözümün kestiği giyimi tercih ediyorum. Giydiğim pantolon üstünden diz
kapaklarıma kadar inen bir kısa (tunik) pardösü bana daha kullanışlı
geliyor. Başörtümde de sırtımdan aşağılara kadar sarkan bir büyüklük
söz konusu değildir. Başımı örtecek büyüklükte olması bana yetiyor,
saçlarımı kapatmasını kâfi buluyorum. Tabii bunlar çevremizdeki
geleneksel tesettürü tatbik edenlere göre çok da hoş karşılanmıyor, tam
tesettür olarak yorumlanmıyor. Ben de durumumu size sorma gereği
duyuyorum. Beğenip tercih ettiğim giyimlerle tesettürlü olamaz mıyım?
Mutlaka başkalarının beğendiği, benim ise hoş görmediğim geleneksel
giysileri mi tercih etmek zorundayım?
Cevap: Anlattığınız
giyiminize
çevreniz ne manalar yüklüyor, nasıl bir yorum yapıyorlar onu
bilemiyorum. Ben sadece tesettür konusunda bildiğim iki temel ölçüyü
arz edeyim. Kararı siz verebilirsiniz bu ölçülere bakınca.
Tesettür,
el yüz dışında bütün bedenin örtülmesi demektir. Bunu sağlayan her
türlü giyim kuşam tesettürdür. Bir de bu giyim bol olsun, beden
hatlarını belli edecek darlıkta
olmasın.
Bu
tarifle tesettüre baktığımızda, beğenmediği modelleri giymeye mecbur
bırakan bir model zorlama söz konusu değildir. Mühim olan, arz ettiğim
ölçüde örtünmeyi sağlamaktır. Bunu kimileri mahalli alışkanlıklarına
uygun giyimle sağlar, kimileri de kendi çevrelerinin yadırgamayacağı
beğendikleri daha yeni giyimlerle temin eder. Mühim olan, el yüz
dışında bol bir giyimle bütün bedenin örtülerek bakışların rahatsız
ediciliğinden korunmuş olmaktır.
Pantolona
gelince: İfade edildiği gibi, yukarıdan aşağılara sarkan bir giyimle
kabasından kapatıldığı takdirde
pantolon mahzurdan kurtulur. Yeter ki, tunik dedikleri diz
kapaklarından aşağı sarkan pardösü gibi giyimle kabalar kapatılmış,
görüntü darlığı söz konusu olmaktan çıkarılmış olunsun.
Tesettür
konusunda şu bakışı hatırdan çıkarmamak gerektir. En iyiye, en iyi ile
başlanmaz. Tam aksine eksiklerle başlanır, sonra tamamlanarak en iyiye
doğru ilerleme sağlanır. Zaten hiçbirimiz dinî hayatımıza en
mükemmeliyle başlamış değiliz. Dinî hayat Kur’an öğrenmeye benzer. Hiç
kimse Kur’an’a kusursuz okuyuşla başlamaz. Başlamalar hep yanlış
okumalarla olur. Ama zamanla yanlışsız okumaya ulaşmak mümkün hale
gelir. Bu konuyu şöyle de ifade edebiliriz. İnsan kendi nefsi için
takvayı tercih etmeli, en mükemmeliyle başlamayı istemelidir.
Başkalarının ise sadece başlamasını kafi bulmalı, kusurlarını sonra
düzeltebilir diye ilgi göstermeli, tebrike layık bir başlangıç diye
yorumlamalıdır. Bilmem demek istediğimi diyebildim mi? Yoksa çok mu
kapalı oldu, bir şey anlaşılmadı mı?
Ahmed
Şahin
Dini Sorularınıza
Çözümler |