Kısmet
beklemelerde yanlış yorumlardan
uzak kalınmalıdır. Bazı kimselerde yanlış bir kısmet bağlama anlayışı
görülmektedir.
Evham
ve su-i zanna kapılan bu kimseler tereddüt etmeden konuşabiliyorlar:
-
Kızımızın ya da oğlumuzun kısmeti bir türlü çıkmıyor, çıkınca da
anlaşmayla
sonuçlanmıyor, bir bahane bulunup iş bozuluyor! Demek ki kısmetini
bağlamışlar.
Zaten falan ve filan komşulardan da şüphe ediyoruz.. diye hüküm
verebiliyorlar.
Halbuki
Allah (cc), hiçbir insana bir başkasının kısmetini bağlama imkan ve
salahiyeti
vermemiştir. Bu sebeple, kısmet bağlanması diye bir olay olamaz. Ama
kısmet
beklenmesi diye bir gerçek olur.
Demek
ki mesele, kısmet bağlanması değil kısmetin beklenmesi meselesidir.
Bu
kısmet bekleme meselesini, maneviyat büyüğü İsmail Fakirullah
Hazretlerinin
verdiği misal, pek güzel açıklamaktadır. Öğrencilerinden birinin eline
bir
testi verip kuşluk vakti çeşmeye gönderir Fakirullah Hazretleri.
Ne
var ki öğrenci çeşmenin başına varınca oradaki çocuklarla oyuna dalar,
ta
ikindiye kadar oyun sürer. Nihayet gün batarken aceleyle testiyi
doldurup
döner. Bunca vakittir orada oyuna dalan öğrenciyi bu defa arkadaşları
aralarına
alıp hırpalamak isterler. Ancak Fakirullah Hazretleri müdahale ederek
der ki:
-
Neye suçluyorsunuz arkadaşınızı?
-
Kuşluk vakti gönderdiniz ikindi üzeri döndü, bizi bu kadar bekletmeye
hakkı var
mı? derler.
Büyük
insan şöyle izah eder geç kalma sebebini.
-
Arkadaşınızın kabahati yoktur bu bekleyişte. Çünkü der, çeşmenin
başında oyuna
dalmaya mecburdu. Kısmetiniz olan su henüz kurnaya gelmemişti,
yoldaydı.
Başkalarının kısmetini doldurup ta size getiremezdi. Ne zaman yoldaki
sizin
kısmetiniz kurnaya geldi, işte o zaman oynamayı bırakıp testiyi çeşmeye
tutarak
kısmetinizi doldurup getirdi. Onun kabahati yoktur, yoldaki kısmetinizi
beklemiştir.
İşte,
evlenme olayındaki bekleme de, yoldaki kısmeti beklemeden başkası
değildir.
Demek
ki, kısmet bağlaması yoktur ama kısmet beklemesi vardır.
Şunu
hiç unutmamak gerektir ki, Allah yarattığı kulunun kısmetini asla
bağlamaz. O
kadar bağlamaz ki, dünyada evlenemeden vefat edenleri bile Cennette
otuz üç
yaşında en güzel bir Cennet genci olarak olarak evlendirir, kısmetini
yine
karşısına çıkarır, asla kısmetsiz bırakmaz. Onlar da o zaman asla
pişmanlık
duymazlar dünyadaki bekleyişlerinden dolayı. Çünkü Cennet evliliği
dünyadakiyle
kıyaslanamayacak kadar özel ve güzel bir evlilik olur.. Bütünüyle
mutluluk ve
saadet kaynağı halini alır.
Bence
burada unutulmaması gereken en mühim nokta şu olmalıdır.
Dünyadaki
kısmetini bekleyenler bekleme süresini büyük bir fırsat bilmeli, bu
sıralarda
kendi özelliklerini geliştirip vasıflarını çoğaltmayı hedef almalı,
vasıfsız
işçi durumundan çıkıp aranan vasıflı aday özelliğini kazanmalı, kendini
bir çok
vasıflarla değerli durumuna getirmelidir. Çünkü denklik dünyada da
ahirette de
esastır. Dünyada vasıflı olanlar Cennette de vasıflılarla evlenirler.
Bu
bakımdan da kısmet bekleme devresini güzel vasıfları kazanma, çoğaltma
devresi
olarak düşünmeli, yüksek vasıflılara layık hale gelmeye gayret
göstermelidir.
Zaten
beklemenin bir faydalı yanı da, güzel vasıflarını çoğalt ikazını
yapıyor
olmasıdır.
|