Hamdi
Kalyoncu
Arifan Aile, Mart, 2010
Mutluluk
duygusu önünde en büyük engel kişinin kendisidir. İnsanların
mutluluktan ne
anladığı ise, hayattan ne beklediğine bağlı.
Hayatı “evlilik
tarzında” yaşayan birinin, hayatla ilgili yanlış algılama ve yanlış
beklentileri, evlilik için de geçerli.
Söz
buraya gelince Konfüçyüs’ün
şu sözünü
anlamak yerinde olur;
“Pek
çokları,
mutluluğu insandan daha yüksekte ararlar, bazıları da daha alçakta; ama
mutluluk insanın boyu hizasındadır.” (Kikos Kazancakis, Zorba, Can
yay.
2003, s.95)
İnsanlar
boyunun ölçüsünü bilmez ise, yani
yeteneklerini, imkanlarını tanımaz ve geliştirmez ise, beklentileri,
imkan ve
kabiliyetini aşarsa mutluluğu yakalaması mümkün olmaz.
Bu
açıdan bakılınca mutlu olmaya müsait kadın, kendini
bilen kadındır. Mutluluğu kendi boyu hizasından yukarıda arayan biri,
onu
bulmayacak demektir. Bu temel şart var ise o zaman erkek, kadını mutlu
etmek
için bir şeyler yapabilir. Ve onun için yapacakları, aynı zamanda
kendisine de
mutluluk olarak dönecek demektir.
Evlilikten
yana erkeğin mutlu olması için, yanındaki
kadının mutlu görünmesi gerekir.
Kadınının
mutlu olması, erkeğin mutlu olmasının ilk
şartıdır.
Bir
toplumun kalitesinin o toplumun kadınının kalitesi
ile ölçülmesi gerektiği gibi, mutluluğu ve huzuru da kadının
mutluluğuna ve
huzuruna bağlı olacağını söylemek hiç de yanlış olmaz.
Annesi
mutlu olmadan çocuğun, eşi mutlu olmadan
erkeğin, kadınları mutlu olmadan toplumların mutlu olmasını beklemek
hayaldir.
Kadını
“Mutluluğa Hazırlamak”
Evlenmeden
önce kadın erkeğinin “gönlünün kadını”dır.
Kadınlığıyla, edasıyla nazıyla ona hitap
etmeye çalışır. Evlendikten sonra ve de peş peşe çocuklar olmaya
başlayınca,
erkeğin gönlünün kadını “evinin kadını”
olmaya başlar.
Böylece
erkeğin gönlü boşalabilir.
Bu
boşluk başkaları tarafından keşfedilirse,
arkasından bir dizi mutsuz olayların sökün etmesi tehlikesi
belirebilir.
Hanımların
“ev”i ön plana alıp, eşini
ihmal edecek bir
konuma düşmekte olup olmadığını kontrol etmesi gereği yanında, kadından
yana
mutluluğunu kaybetmek istemeyen erkek de, eşini gönlüne yakın tutma
yolunda
gayret göstermeli.
Kadından
yana mutlu olabilmek için, önce onu mutluluğa
hazırlamak gerek. Çünkü, eğer o mutlu değilse, onunla birlikte olan
erkeğin de
mutluluğu yakalama şansı olamaz..
Kadının
mutlu olması için ise, öncelikle onun ne ile
ve nasıl mutlu olacağını bilmek gerekir.
KADINI
MUTLU EDECEK YAKLAŞIMLAR
Kadınınız
hastalıklı bir kişiliğe sahip değilse,
uygulanması son derece kolay yöntemlerle onu mutlu edebilir ve böylece
siz de “mutlu bir kadın”la mutlu olma şansını
yakalayabilirsiniz.
Bu
davranışlar, “erkeğini
mutlu etmesi için”, kadının erkek tarafından hazırlanması anlamına
gelecek.
İşte,
mutlu olmak isteyen bir erkeğin kadın karşısında
uygulayacağı basit ama önemli kurallar;
I.
Takdir edin, şevki artsın!
Kadınlar
beğenilmekten, takdir edilmekten, güzel bir
söz duymaktan çok hoşlanırlar.
Sevildiğini
ve takdir edildiğini bilmek onları mutlu
eder. Onlara karşı teşekkürü ve takdiri asla ihmal etmemeli.
Aslında
takdir etmek “kıymet bilmek”tir. Kıymet bilmek ise,
kıymet bilenin kıymetli
olduğunu gösterir.
Takdir
edilmek herkes için önemli olmakla birlikte,
bayanlar için daha da hayatidir.
Bu
aynı
zamanda şevk verecek ve daha iyisini yapmayı
teşvik edecektir. Onları sevgi ve takdir dolu bir sözden daha çok kolay
ve
motive eden bir şey bulunamaz.
Ancak
bunu, kırıp dökmeden önce yapmalı. Aksi halde
gönlünü kırdıktan sonra, ona dünyayı bağışlamanın ne önemi
olabilir.!
II.
İltifat edin, mest olsun!
Bir
kadın en çok, içten geldiğine inandığı,
samimiyetinden şüphe etmediği güzel bir sözden mutlu olurlar. Eşinden
iltifat
görme arzusu, susuz kalmış toprağın yağmura ihtiyacı gibidir.
Nedense
erkeklere bu çok zor gibi gelir. Kadının
gururunu okşayacak güzel bir söz söylemekten kaçınırlar.
Halbuki,
bir güzel söz onlara dünyaları bağışlamak
gibi gelir.
Maddi
fedakarlıklarla elde edemeyeceğinizi, bu yolla
kazanmanız mümkün. İltifatlarınız onda, size iltifat etme hissi de
oluşturur.
Özellikle
de başkalarının yanında iltifat onları mest
etmeye yeter!
Tatlı
bir sözden daha “tatlı”sı yoktur.
İltifat,
soğuk duyguların panzehiridir.
İltifat
dolu sözleriniz sadece size karşı oluşabilecek
negatif duyguların önüne geçmekle kalmaz, sizin içinizde de güzel
duygular
uyandırır. İltifatlar yağdırdığınız kişi, açan çiçekler gibi sizin
gözünüze de
güzel görünmeye başlar.
Aslında
ondan gördüklerinizin çoğu, sizin ona
gösterdiğiniz davranışların size geri
yansımasıdır.
İltifat
kadını mutlu eder, mutlu bir kadın güzelleşir.
Bu, aynı zamanda sizin ona bakışınızı da güzelleştirir ve mutluluğunuz
artar.
Güzel
bir kadınla birlikte olmak istiyorsanız,
önünüzdeki en kestirme yol budur.
III.
Kırdıktan sonra değil, kırmadan önce ödüllendirin;
coşsun!
Genellikle
erkekler kendileri bir hata ettiklerinde,
durumu telafi etmek için bir şeyler yapma ihtiyacı duyarlar. Bir şeyler
almak,
bir yerlere götürmek veya güzel bir söz söylemek gibi! Ancak burada
kırılmış
bir kalbin tamir gayreti hemen sezilir.
“Özür
dilemek”
anlamına gelecek bu davranışlar yerine, ortada bir hata yokken
yapılacaklar
önemlidir. Herhangi bir problem olmadan önce ödüllendirme ise minnet
duyguları
oluşturur ve önemsendiği düşüncesini ortaya çıkarır.
“Erkek
bir hata
yapacak da, onun üzerine bir güzel söz ya da bir hediye gelecek”
şartlanması kadını huzursuz eder. Bunun sık sık tekrarlandırması ve
affettirme
mantığı ile yapılanlar bir süre sonra tiksinti bile meydana
getirebilir.
Suçluluk
psikolojisi içinde kendini affettirme
tarzında yaklaşımlar kadınların istediği “erkeksi”
davranışlar da değildir. Hatta acziyet olarak algılanır.
IV.
Küçük şeylerle onu hatırladığınızı
gösterin, büyük mutluluk yaşasın
Çoğu
kadının dünyası, eşinin çizdiği sınırlardan
ibarettir.
Hayattan
beklentileri kocası eliyle gerçekleşecektir.
Bu sebeple unutulmadığını, sık sık hatırlandığını bilmek ister.
Unutulduğunu
düşünmek ne kadar mutsuz ederse, hatırlandığını görmek de o ölçüde
mutluluk
verici olur. Bu bir kır
çiçeği sunmak bile olsa.!
Yüzünüze
bakıldığında; “içimden geldi!”
diyebilmelisiniz.
Bu,
kadınları, tahmin edemeyeceğimiz kadar mutlu
etmeye yetecektir.
Bunun
için çoğu zaman büyük fedakarlıklara gerek
yoktur. Olgun ve kişilikli bir bayan için hediyenin anlamı önemlidir!
Bilmek
gerekir ki, küçük şeyler mutluluk, büyük şeyler
imkan ve belki rüşvet olarak algılanır.
V.
Onunla, “biri ile çıkar gibi” çıkın ki, romantizm olsun
Erkekler,
aile fertlerini bir yemeğe, gezip dolaşmaya,
tatile götürmeyi genellikle bir görev anlayışı içinde yaparlar. Bazen
bunu çok
da istekli olmadan yaparlar.
İstekli
olmayan birinin yaptığı işten ise, zevk alması
beklenemez.
İsteksizce
yapılan bir işin tadı olmaz. Hatta yaparken
tez sinirlenmeler, kırıcı söz ve davranışlar, karşılıklı sitemler
görülür.
Halbuki
gönüllü olarak, içten şevkle, tadını çıkara
çıkara yapılacak bir gezinti, baş başa bir yemek ya da bir tatil,
mutluluğu iki
taraf için de pekiştirici olur.
İş
ve
problem konuşmadan, çocukları almadan, üçüncü
biri; akraba, arkadaş gibi kimseler de olmadan çıkmak gerek! Öyle
çıkmalı ki;
evlenmeden önce çıkar gibi! Ya da bir başkası ile çıkar gibi! Bundan
mutluluk
duymayacak kadın olmaz. Varsa, o sağlıklı değil demektir.
VI.
Kadınlar için duygusallık “cinsellik”ten önce gelir; duygusallığınızı
gösterin ki, cinselliği haz verici olsun!
Özellikle
cinsellik söz konusu olduğu zamanlarda
duygusal davranmayı ihmaletmeyin. Çünkü cinsellik tuvalet ihtiyacı gibi
değildir, duygusallık ister.!
Kaşı
cinsle mutlu bir birliktelik için cinselliğin de
önemi inkar edilemez, ama çoğu erkek bu konuda bencilce bir tavır
takınır.
Duygusal söz ve davranışlar göstermeden ve sadece kendini düşündüğü
intibaını
verecek tavırlar sergiler.
Halbuki
kadınlar duygusal tavırlar görmek ve
cinsellikte öncelik ister. İhmal edilmelerini hazmedemezler. Hele
erkeğin işi
bitince dönüp arkalarını yatmaları onları fena halde sıkar.
Güzel
sözlerle birlikte, kendilerine öncelik tanınması
onların arzu ettikleridir.
Aksi
halde, eşleri de olsa, erkekle yatağa girmek
onlar için tecavüzden pek de farklı algılanmaz. Kullanıldıkları hissine
kapılırlar. Hınç, öfke, kızgınlık şeklinde tepkiler gösterirler.
Bunun
hep böyle tekrarlaması halinde de, giderek soğur
ve isteksiz davranmaya başlarlar. Erkek de, aslında kendisinin sebep
olduğu bu
problemin suçlusu olarak eşini görür.
Kadın,
eşi için hazırlanmasını biliyor, erkek de ona
hitap edebiliyorsa, evlilikte cinsellik sadece bir “görev”
ya da “angarya”
gibi algılanmanın ötesine geçer ve evliliğin lezzetini tazeleyen ve
tamamlayan
dinamiği oluşturur.
VII.
Sözünüzü tutun ki, eşiniz sözde değil, özde “erkek” birlikteliğin
tadını alsın
Kadın
için bir erkekle birlikteliğin duygusal
anlamının yanında önemli bir anlamı dahavar ki, o da; “güven
ihtiyacı”nın karşılanmasıdır. Sığınacak, korunacak, maddi manevi
himaye
göreceği bir varlığını yanı başında hissetmek.. Sevdiğinden emin olduğu
kişinin
sağladığı güven ortamında yaşamak!
“Seven” ve
“güven” veren birinin dışında, bu
ihtiyacı başka herhangi bir kurum ve kişinin karşılaması
düşünülemez.
Bu
ihtiyaç, onları iki şeyde çok ciddi davranmaya sevk
eder. “Söz” ve “sevgi.!”
Onlar,
sevince ciddi severler, sevgilerinin arkasında
“delikanlı gibi” dururlar. Erkekler
gibi, sıkışınca kaçmak şeklinde bir davranış göstermezler. Sevdiklerine
kavuşmak için erkeklerden çok daha fazla direnirler.
Buna mukabil, kendilerine verilen sözlerin de
tutulmasını isterler.
Erkeğin
verdiği sözü unutması ya da önemsememesi
onları çok mutsuz eder.
Deyimlerdeki gibi, söz verirken, bunun “erkek sözü”
olduğu ve yerine
getireceğini bilinerek vermelidir.
Bu,
onlardaki “güven”
ihtiyacının karşılanması için şarttır. Aksi halde, sözünde durmayan bir
erkeğin
yanında kendilerini rahat ve güven içinde hissetmeleri mümkün olmaz.
Kendini
güven içinde
görmeyen kadın ise ne mutlu olabilir, ne de
mutluluk verebilir.
Onlarla
mutlu olmak isteyen, sözü ile de erkek
olduğunu göstermeli. Düşünmeden, sırf başından savmak için söz
vermekten
kesinlikle kaçınmalıdır.
|