"Allah
Resülü Ramazan veya Kurban
Bayramında musallaya gitmek üzere yola çıktığında kadınlara rastladı ve
şöyle dedi: "Ey kadınlar topluluğu sadaka veriniz, zira cehennem
ehlinin
çoğunluğunu sizlerin oluşturduğunu gördüm. Kadınlar neden ya
Resullullah
diye sorduğunda Allah Resulü "Çünkü kadınlar çok lanet ettiler ve
kocalarına karşı da nankör oldular, cevabını vermiş ve devamla sizinn
kadar
eksik akıllı ve eksik dinli birinin akıllı ve dini sağlam bir kimsenin
aklını çelebildiğini görmedim" demiştir.
Kadınlar:
"Aklımızın ve dinimizin
eksikliği nedir ya Resullullah" diye sorduğunda Allah Resulu : "İki
kadının
şahitliğinin bir erkeğin şahitliği yerine geçmesi kadının aklının
noksanlığı,
hayızlı olduğu zaman namaz kılmaması ve oruç tutmaması da dininin
noksanlığıdır,
cevabını vermiştir."
İbn-i Hazm,
kadının eksikliği ile
ilgili hadisten, kadının faziletinin eksikliği gibi bir mana
çıkarılamıyacağını
söylemektedir. Peygamberimizin dokunduğu iki nokta dışında akılk ve din
noksanlığından bahsetmenin mümkün olmadığını belirtmektedir.
Saidi,
hadisten kadının aklının ve
dinin eksik olduğu şeklinde bir mana çıkarılamıyacağını söylerken
hadisin
tamamının değil sadece "kadının aklı ve dini noksandır" kısmının
dikkate
alınmasından kaynaklandığını söylemektedir. "Kadının aklı ve dini
noksandır."
ifadesinde gerçek anlamada bir akıl ve din noksanlığı kastedilse idi
kadının
malları üzerinde tasarruf hakkına sahip olmaması, bu haklardan
yararlanabilmesi
için de eşinin ve velisinin izin vermesi şartının aranmasıo gerekirdii
İslam hukukunda, kadın olmanın tasarruflarda bulunmayı engelleyen bir
sebep
olamayacağını belirterek İslam'ın kadına her türlü tasarruf ve mülk
edinme
ehliyetini verdiğini ayrıca tarihi geçeklerin de kadına akli bir
eksiklik
atfedilmesine mani olduğunu söylemektedir.
Mutevelli
ise, akla uygun olmaması,
Kur'an-ın açık hükümlerine ve tarihi geçeklere ters düşmesi sebebiyle
bu
hadisin mevzu olduğunu söylemektedir.
Bu eksiklik
keyfiyet bakımından değil,
kemmiyet bakımındandır. Kadın belirli zaman içinde namaz kılmamakla,
ayni
zamanda başka bir farzı yerine getirmektedir. Çünkü bu günler içinde
kadının
söz konusu ibadetleri yapmaması farz, yapması ise haramdır. Kadın namaz
kılmazken de Allah'ın emrine uymakta ve sevabını almaktadır.
Kadının zeka
ve idrak açısından eksik
olduğu anlayışına karşı çıkan Kasım emin, böyle bir anlayışın ortaya
çıkmasını,
değişik asırlarda kadının ilmi ile meşguliyetinin az olması ve akli
melekelerini
geliştirecek faaliyette bulunmamasına bağlamaktadır. Farklılık
yaratılıştan
olmayıp, tecrübelerin azlığı ve çokluğundan kaynaklanmaktadır.
Hz.Aişe'nin
ilmi sahada gösterdiği
başarı ancak akli yeterliliğine sahip bir kişinin gösterebileceği bir
başarıdır.
Sahabeden en büyük fakihler bile, fıkhı meselelerde "Hz.Aişe'ye
danışıyordu.
Urve'nin Hz.aişe hakkında; Hz.Aişe'nin şiir bilgisine hayret etmiyorum,
çünkü Ebu Bekir'in kızıdır. Fıkıh konusundaki ilmine de hayret
etmiyorum,
çünkü Hz.Peygamber'in zevcesi idi. Fakat tıp konusunda ki bilgisi beni
hayrete düşürüyor." dediği nakledilmektedir.
İslam
toplumunda kadınlar sadece
Hz.Peygamber konusunda değil, bütün devirlerde önemli roller
üstlenmiştir,
hatta erkeklere hocalık yapacak seviyeye ulaşmışlardır.
Hz. Ömer halifeliği esnasında kadınlarla
istişare de bulunuyor, onların görüşlerini alıyordu. Hz. Ömer kızı
Hafsa'ya
kadınların kocalarından ne kadar sure ayrı kalmaya sabredeceklerini
sormuş,
kızının ona verdiği cevaba uygun olarak bu süreyi dört ay olarak
belirtmiştir.
Açıklanan bu
örneklerin kadın için
aklı ve dini açıdan herhangi bir eksikliğin söz konusu olmadığını
açıkça
göstermektedir. Kadının aklının eksik olduğu kabul edilirse, yükümlülük
için aklının sihhatinin şart olduğunu, akli yöndeneksik olan bir
varlığın
herhangi bir dini sorumluluğunun olmaması gerekirdi. Halbuki kadın ve
erkek
her müslümanın Allah'ın emirlerini yerine getirmek ve yasaklarından
kaçınmak
konusunda aynı derece yükümlü oldukları Kur'an-ı Kerim'de açıkça
belirtilmiştir.
Büyük Kadın
İlmihali,
Rauf PEHLİVAN
|