Cinsel
Organlar ve İşlevleri |
|
Kadın
cinsel organı
ve işlevi
Kadın
cinsel organlarını iç ve dış organlar
olarak ikiye ayırarak daha kolay anlayabiliriz. Şekil: 1'de gördüğünüz
gibi, içerde biri sağda, biri solda olmak üzere iki yumurtalık bulunur.
Bu yumurtalıklar tuba veya tüp de denilen Fallop
kanalları ile rahime bağlanır. Rahim de vajina dediğimiz
silindir şeklinde bir boru ile dışarı açılır. Her ay bu
yumurtalıklardan birinden bir yumurta yumurtlanır, kanallardan
geçerek rahime gelir. Bu yumurta, erkek boşaldığında çıkan meni
içindeki erkek yumurtaları ile karşılaşıp döllenirse,
gebelik oluşur. Döllenme olmazsa, bu yumurta ve rahimin iç
tabakasındaki dokular her ay adet kanaması ile dışarı atılır.
Vajina dediğimiz
10-15 cm.lik boru, tamamen esnek kaslardan oluşmuştur. Dışardan
bakıldığında, duvarları birbirine yapışık gibi durur, kendine
mahsus bir şekli yoktur, içine giren cismin şeklini alır. Parmağımızı
soktuğumuzda parmağımız kadar, penis girdiğinde penis kadar ve doğumda
yeni doğan bir çocuğun kafası kadar genişler. Büzgülü bir eteği
farklı kilolardaki kadınların giydiğini düşünün; etek giyilmeden ince
ve çok büzgülüdür. İnce belli biri giydiğinde biraz genişler ve
büzgüleri azalır, şişman biri giydiğinde ise büyür ve büzgüler
kaybolur. Vajinanın içine giren cisme göre esneyip
genişleme yeteneği de böyledir. Fizyolojik olarak vajinanın
iç üçte ikilik bölümünde sinir ucu yoktur, yani ne acı
duyabilir ne de zevk alabilir. Vajinanın yalnızca dış üçte
birlik bölümünde sinir uçları vardır. Şekil 2´de kadın iç
cinsel organlarının yan kesitini görüyorsunuz. En önde, idrar
torbası /mesane ve idrar yollarının dışarı açıldığı üretra,
onların arkasında rahim ve dışarı açıldığı vajina, en
arkada da barsaklar ve dışarı açıldıkları makat yer
alır.
Şekil 3´te kadın dış cinsel organlarına bakarsak, en
dışta büyük dudaklar, daha içte küçük dudaklar, önde bu
büyük ve küçük dudakların birleştiği yerde, halk arasında bızır da
denilen, klitoris dediğimiz, küçük şekilsiz bir et
parçası vardır. Klitoris çok önemlidir, çünkü kadın
cinsel organları içinde en fazla sinir ucu içeren, en duyarlı
ve her zaman kadın orgazmının tetiğini çeken bölümdür. Küçük
dudakların içinde,önden arkaya doğru, küçük bir delik görünür,
bu idrar yolunun, üretranın dışarıya açıldığı yerdir. Daha
arkada biraz daha büyük görünen yer, adet kanamasının dışarı çıktığı,
cinsel birleşmede penisin girdiği ve doğumda bebeğin doğduğu yer olan
vajinanın
ağzıdır. Vajina ağzındaki kaslarla klitoris arasında sinirsel
bağlantılar vardır. Bu bağlantılar sayesinde, cinsel birleşme
sırasındaki duyumlar, orgazmın kaynağı olan klitorise
iletilir. Dudakların dışında, en arkada görünen delik ise
barsakların dışarıya açıldığı yer olan makattır.
Kadınlar
cinsel etkinlik sırasında, düzenli fizyolojik olaylar
zinciri şeklinde cinsel yanıt verirler. Cinsel yanıt
aşamaları erkekte de olduğu gibi, cinsel istek, cinsel uyarılma, orgazm
şeklinde sıralanır. Her aşamadaki aksaklık,
kendisinden sonraki aşamaları da olumsuz etkileyebilir. Cinsel
isteğimizi genel durumumuz, sağlığımız, kullandığımız ilaçlar,
iş ve sosyal yaşamımız, gündelik sorunlarımız, adet
döngümüz, cinsel eşimizle olan ilişkimiz, duygularımız
gibi pek çok faktör etkileyebilir. Kişisel ve durumsal
farklılıklar olmasına rağmen, genellikle kadınların cinsel açıdan
uyarılma
süresinin fizyolojik olarak erkeklerden daha uzun olduğu
kabul edilir.
Cinsel uyarılmamızda, cinsel isteğimizin olduğu kadar yeterli
fiziksel uyarıyı alıp almamamızın da önemli rolü vardır. Bedenin
duyarlı
bölgeleri ve tercih edilen uyarılma biçimleri kişiden
kişiye değişiklikler gösterebilir. Ama bütün kadınların cinsel
organlarının en fazla sinir ucu bulunan, en duyarlı bölümü klitoristir.
Dolayısıyla klitorisin fiziksel uyarıyı, uygun şekilde
ve yeterli süre alması gereklidir. Cinsel birleşme sırasında penis
vajina içinde hareket eder. Kadın cinsel organlarının yapısına
baktığımızda, bu kadın için en uyarıcı durum sayılamaz. Penisin
vajina içindeki hareketi, dışarıda yer alan klitorisi doğrudan
uyaramaz, vajinanın 2/3 lük iç bölümü duyarsızdır, dış 1/3 lik
bölümündeki uyarılar, klitorise iletilirse de, bu dolaylı bir
uyarıdır ve bir çok kadının doğrudan klitorisinin uyarılmasına
ihtiyacı vardır.
Bazı kadınlarda, cinsel birleşme öncesinde klitoris yeterince
uyarılırsa, birleşme sırasındaki dolaylı uyarı yeterli olur.
Bazılarının ise cinsel birleşme sırasında da, doğrudan klitoris
uyarısının sürdürülmesine ihtiyacı vardır. Cinsel uyarılma
sırasında, bedenimizde değişiklikler olur, kan dolaşımı ve solunum
hızlanır,
kas gerginliği artar, cinsel organların duruş biçimleri
değişir, bu bölgeye kan dolar, büyük ve küçük dudaklar,
klitoris ve meme başları kabarır, renkleri koyulaşabilir. Bartolin
bezlerinden vajinaya salgılanan kaygan
sıvı miktarı artar ve dış cinsel organlar ıslanır. Bu sırada
vajinadaki durum değişiklikleri, vajina ağzında hafif bir genişleme
ve açılma yaratır. Vajinadaki açılma ve ıslanma,
kadının cinsel açıdan uyarıldığını gösterdiği gibi, aynı
zamanda cinsel birleşme sırasında penisin vajinaya kolayca
girmesini de sağlar.
Cinsel uyarılma düzeyi
arttığında orgazm oluşur. Kadın orgazmı, karın içi ve cinsel organlar
çevresindeki kasların ritmik kasılmaları ve buna eşlik eden zevkli
duyumlardan ibarettir. Aslında orgazmın tam ve doyurucu bir tanımını
yapmak pek mümkün değildir. Ama her kadın orgazm olup
olmadığını anlar. Eskiden kadınlarda klitoristen ve vajinadan
kaynaklanan iki tip orgazm olduğu düşünülürdü. 1970´lerden sonra kadın
cinselliğinin fizyolojisi konusundaki bilgimiz arttı ve kadın
orgazmının tetiğini her zaman klitorisin çektiği anlaşıldı. Ama
cinsel konulardaki bilgisizlik ve yanlış cinsel inanışların yaygınlığı
nedeniyle, günümüzde de birçok kadın orgazm oluşturacak uygun ve
yeterli uyarıyı almadığı halde, kendisinin cinsel açıdan yanıtsız
olduğunu düşünür. Kadınların cinsel açıdan uyarılmaları ve orgazm
olmaları için, klitorisin yeterli uyarıyı alması gerekir. Kimi
kadına uzun süreli doğrudan fiziksel uyarı gerekir, kimisi kısa
süreli doğrudan fiziksel uyarıyı izleyen cinsel birleşme
sırasındaki dolaylı uyarı ile orgazm olur, kimisi için
de cinsel birleşme sırasında doğrudan klitoris uyarısının
sürdürülmesi şarttır. Cinsel birleşme sırasında, vajina ağzındaki
kaslardan iletilen duyumlarla, yani dolaylı uyarı ile orgazm
olan kadında da, orgazmın kaynağı gene klitoristir. Aynı kadın
için de günden güne, dönemden döneme değişiklikler olabilir. Genellikle
kadının yaşı,dolayısıyla cinsel deneyimi arttıkça, cinsel uyarılma
ve orgazm süresi kısalır. Burada kendi bedenini ve
cinsel tepkilerini öğrenmenin rolü vardır.
Orgazmdan sonraki dönemde
bedensel işlevler ve
cinsel organlar, uyarılma öncesindeki normal durumlarına geri
dönerler. Kadınların cinsel uyarılmaları erkeklere göre daha
yavaş olduğu gibi, orgazmdan sonra normal durumlarına
dönmeleri de daha uzun sürer. Bu nedenle bazı kadınlar, orgazm
sonrası cinsel uyarılmaları azalmadığından, erkeklerden farklı
olarak peş peşe birkaç kere de orgazm olabilirler.
Erkek
cinsel organı
ve işlevi
Dıştan
bakıldığında, erkek cinsel organları; penis ve er bezlerinden
(testisler) ibarettir. Er bezleri, skrotum dediğimiz torba şeklinde bir
deri ile sarılı olarak
penisin iki yanında sallanırlar. Büyüklük ve biçimleri farklı olabilir,
biri daha aşağıda veya daha küçük olabilir. Er bezleri, erkeklik
hormonlarının ve spermlerin yani erkek üreme hücrelerinin
yapıldığı yerdir. Her er bezinde üretilen sperm hücreleri, epididim
dediğimiz bir demet oluşturur, birer sperm kanalı (vas
deferens) ile prostat bezine gelir, burada sperm hücreleri meni
keseleri (vesiküla seminalis) ve prostat bezinde üretilen meni
denilen yardımcı sıvılarla karışarak boşalma kanalları ile
penise iletilir. Penis, baş, gövde ve taban bölümlerinden
oluşan kemiksiz bir organdır. Dışını çevreleyen deri, ince, duyarlı
ve esnektir. Bu gevşek deri dokusuyla kaplı penisin büyük
kısmı, süngersi doku ve kan damarları şebekesinden oluşur. Cinsel
uyarılma sırasında, bu damarların kanla dolması sonucu penis
büyür ve sertleşir. Şekilde de görüldüğü gibi, penisin içinde uzanan
üretra;
hem idrar hem de üreme yollarının boşaltım kanalıdır. Bu kanal
penis başından ufak bir delikle dışarı açılır. Erkek cinsel istek
duyduğunda, bedensel veya psikolojik bir engel yoksa, düzenli
fizyolojik olaylar halinde cinsel yanıt oluşur. Cinsel uyarılma
sırasında, bedensel değişiklikler olur; kan dolaşımı hızlanır,
kalp atımı ve kan basıncı yükselir, solunum hızlanır, kas
gerginliği artar. Cinsel organların duruşu değişir,
penis içindeki damarlar kanla dolar, penis büyür ve sertleşir.
Cinsel etkinlik süreci boyunca, cinsel istek azalmasa da, sertleşme
zaman zaman azalabilir, kaybolabilir, cinsel uyarılma
devam ederse penis yeniden sertleşir. Bu sırada erkek sertleşme
kaybından kaygılanırsa, cinsel istek ve uyarılma devam etmesine
rağmen, psikolojik engel nedeniyle sertleşme yeniden oluşmayabilir.
Her erkek, zaman zaman geçici sertleşme zorlukları yaşar. Çoğu
erkek bundan kaygı duymaz ve herhangi bir sorun oluşmaz. Bazı
erkeklerde ise, sertleşmenin olup olmaması, sürüp sürmemesi konusunda
kalıcı
bir kaygı oluşur, böylece sertleşme bozuklukları gelişir.
Uyarılmanın en
yüksek noktasında orgazm ortaya çıkar. Erkek orgazmı,
iç ve dış cinsel organlardaki kasların ritmik kasılmaları ile
oluşur, bu sırada penisten spermleri taşıyan meni fışkırır ve
buna zevkli duyumlar eşlik eder. Orgazmdan sonraki çözülme
aşamasında, bedensel işlevler ve cinsel organlar, uyarılma öncesi
durumlarına dönerler. Erkekler boşaldıktan hemen sonra, cinsel
ilgilerini
kaybederler, cinsel yanıt veremeyecekleri fizyolojik
bir dönem vardır. Bu yanıtsız dönemde, cinsel istek duymazlar,
cinsel olarak uyarılamazlar, hatta uyarılmak istemezler, penis
yeniden sertleşemez. Bu tamamen normal, fizyolojik bir
durumdur. Bu yanıtsız dönem, birkaç dakika veya saatlerce sürebilir.
Erkekten erkeğe, aynı erkek için günden güne değişiklik gösterebilir.
Erkeğin yaşı ilerledikçe, yanıt veremeyeceği süre uzayacaktır.
Erkek cinsel işlevinin iki temel bölümü vardır: Penisin
sertleştiği cinsel uyarılma ve meninin boşaldığı orgazm.
Bu iki bölüm, sinir sisteminin farklı bölümlerince yönetilir.
Bu yüzden de bedensel veya psikolojik nedenlerle bir bölümü
ilgilendiren aksaklıklar ortaya çıktığında, diğer bölüm sağlam
kalabilir.
Kaynak Dr. Nesrin Yetkin, Hasta
Rehberi
|