- Farzet
ki öldün, bir günlüğüne
dünyaya geldin. Uzun vadeli
işe girmen
akıl kârı mıdır? 'Bir günde ne yapabilirsen yap!
- Her
günü nasıl
karşılamalıyım?
- Allah
bana bugün de mühlet verdi, diye hareket
etmelisin!
-
Allah
rahimdir, afvedebilir. Fazla çalışmak
hoşuma gitmiyor.
- Ey
nefsim, afvolurum ümid ve
temennisiyle kendini avutma!
Afva uğramazsan hâlin nice olur?
Sonra afva uğramakherkese nasîb olur mu? Afva müstehak
olmanın da şartı vardır.
- O
halde ne yapmalıyım?
- Ölümle
seni terkeden her şeyi
terk et! Dünyada ne kadar sıkıntı
çekilirse, âhırette o kadar rahatlık var demektir.
- Ben
sıkıntıya gelemem.
- Ey
nefsim farzet ki hasta oldun,
meselâ şeker hastası.. Kendisine
itimat
ettiğimiz Gazetemizin mütehassıs doktoru, senin çok
sevdiğin tatlıları, balı,
baklavayı, sana yasak etse, faydalı
olur diye acı ilâçlar verse, hastalığın iyi oluncaya
kadar, uzun müddet
sevdiğin tatlıları bırakıp acı ilâçları içmeğe
devam eder
misin?
- Kim
etmez?
- Farzet
ki, dostlarının yanına
gitmek, sevdiklerine kavuşmak
için uzun bir yolculuğa çıktın. Varacağın yerde,
istirahat edeceğini,
gayet rahat olacağını
umduğun için yol meşakkatlerine, güç sıkıntılara
ister istemez katlanmaz mısın?
- Elbette
katlanırım.
- İşte
sen bir yolcusun. Varacağın
yer âhırettir. Yolcu, yol meşakkatlerine
katlanmak mecburiyetindedir. Şayet yoldaki sıkıntılara
katlanmayıp, rahat edeyim diye yola devam etmezse ne olur?
- Yolda
kalır, sevdiklerine kavuşamaz, helak olur.
- O
halde ba'zı sıkıntılara
katlanmak lâzımdır. Bu sıkıntılar
görünüşte çok acı ise de, bunların birer nimet
olduğunu unutmamalıdır.
Nasıl şeker,
şeker hastası için bir zehir ise, dünya tamahı
da şekerle kaplanmış bir zehirdir.
- Ya'ni
mal toplamayalım mı? Şirketin Müdürü olacaktım vaz mı
geçeyim?
- Hayır,
malın kendisi değil, mala muhabbet
kötülenmiştir. Mal, Allahü teâlânın verdiği
bir ni'mettir. Ahıreti kazanmak mal
ile olur. Bir çok dini vazife mal ile olur.
Sıhhat ve namus mal ile
korunur. Mal,
helâl yolda kullanılırsa, dünyalık değil, âhıretlik
olur. Dine hizmet niyyetiyle
dünyaya çalışanlar, âhıreti kazanmış olurlar.
- Sapıklarla
mücadele etsem çok
sevâb alır mıyım?
- Hayır,
onların hatası sana zarar
vermez. Bunca kendi kusurun
varken, elin
hatâlarını, araştırma!
- Ben
çok merhametliyim, bu
sapıkların Cehenneme gitmesini
istemiyorum. Ne pahasına olursa olsun onlarla
mücadele etmek istiyorum.
- Üstünde
akrep
olan bir kimse, o akrebi üstünden atmağa,
onu öldürmeğe çalışmayıp da, başkasının
yüzüne konan sinekleri
kovalamağa çalışması ahmaklık değil mi?
- Evet
- O
halde her biri zehirli akrepten
daha fena olan bir çok kötü
huyun mevcutken
başkaları ile mücadele etmen uygun olur mu?
- Olmaz,
ama sapıkların sapıklığını
kim bildirecek?
- Bu
işi ancak âlimler yapar. Bu
âlimlerin sayısız kitapları mevcut, bunların yayılmasına hizmet
etmekle emr-i
ma'ruf vazifesi
yapılmış olur.
Yoksa herkes önüne geleni tenkid etmekle hizmet
etmiş olamaz.