Hesabı Sorulacak


İnsan bütün yaptıklarının sonucunu görecek. Karşılığını bulacaktır. İnsan başıboş değildir. Hareketleri karşılıksız kalamaz. Ömür defterinin her sayfasının hesabını büyük mahkemede verecektir.

Evet. Hikmet-i mutlak olan ALLAH, Ahkemül-Hakimin olan ALLAH, insana soracaktır.

Attığın her bir adımın, hangi yöne, hangi niyetle ve ne gayeye attığının hesabını soracaktır.

Konuştuğun her cümlenin sebebini, neticesini, hecesini ve her kelimenin hesabını soracaktır.

Bakışının gayesini, kalbinde gizlediğin güzellik ve çirkinliğin hesabını soracaktır.

Yeryüzüne hayat veren suların  şarıl şarıl aktığı, gönüllere nur kattığı yerde niçin abdest almadığının hesabını soracaktır.

Hz.Peygamber (S.A.V.) Efendimizin miracı gibi, senin de yücelmene vesile olan, seni ahlak mertebelerine çıkaran namazı terkettiğinin hesabı sorulacak.

Şarkıları, türküleri rahatça dinlemene karşılık, vaaz ve öğütleri niçin dinlemediğinin hesabı sorulacak.

Kahvede huzurla, sokakta gururla dolaşmana rağmen, camide gönül rahatlığı duyamadığının hesabı sorulacak.

Yüzüne çok gördüğün tebessümün, dost kazanmak için sarfedemediğin güzel sözün de hesabı sorulacak.

Kalbine nur veremediğinin, dilin-dudağın sağlamken ALLAH diyemediğinin hesabı sorulacak.

Günde birçoklarını boş yere zikretmene, methetmene rağmen, kainatın sevgilisi Hz.Muhammed (S.A.V.) Efendimize bir salavatı çok gördüğünün hesabı sorulacak.

Çiğnediğin her lokmanın, içtiğinin her damlasının hesabı sorulacak. "Nereden kazandın" sorusuna muhatab olunacak.

İnsanları sevmen gerekirken basit bahanelerle nefret etmenin, kalbinde zerre kadar bile olsa kibir gütmenin hesabı sorulacak.

Kırdığın gönüllerin, insanların haremine, mukaddesatına uzattığın dillerinn hesabı sorulacak.

İnsanlara vermediğin selamın, boş yere tükettiğin kelamın da hesabı sorulacak.

Ailene kıymet vermediğinin, çocuklarına gereken ihtimamı göstermediğnin ve terbiye edemediğinin, yuvanda huzur ve saadet rüzgarları estiremediğinin hesabı sorulacak.

Bu büyük mahkemeyi düşünerek hareket et ve şu iki ayet-i kerimedene buyuruluyor, ona da öncelikle kulak ver.


Yüce ALLAH, dünyayı, hayatı ve ölümü imtihan için yani kimin daha güzel işler tapacağını ortaya çıkarmak için yaratmış, dünyada insana sayılamayacak kadar çok nimet vermiştir. Bu nimetlerin karşılığında ondan kendisine şükretmesini, emirlerine itaat edip yasaklarından sakınmasını istemektedir. Ayet-i kerimede verilen bu nimetlerden insanların bir gün hesaba çekileceği ve o günün yaklaştığı haber verilerek uyarılmakta, o gün için hazırlıklı olmaları istenmektedir.

Ancak bir imtihan varlığı olarak yaratılan insanoğlu, bu uyarılara rağmen hürriyetini yanlış yönde kullanılarak nefsinin isteklerine uyup gerçeklere sırt çevirebilmekte ve kendine verilmiş olan bu sınırlı ömrü gaflet içinde geçirebilmektedir. Mü'minin gaflette bulunması, ahiret gününe iman ettiği halde orası için gereken hazırlığı yapmadığı, günahlardan sakınmadığı, tevbe edip ALLAH Teala'ya kulluk görevlerinde gereken hassasiyeti göstermediği ve iyi işler yapmadığı anlamına gelir. İnkarcının gaflette bulunması ise kendisini yaratan bir aşkın kudretin bulunduğunu, başı boş bir varlık olarak yaratılmış olmadığını, dünyada yaptığı iyiliklerden de kötülüklerden de soromlu olduğunu düşünmememesi, Hz.Peygamber (S.A.V.) Efendimiz ve ilahi vahiy tarafından uyarıldığında da bunlara sırt çevirmesi ve kulak tıkamasıdır. Oysa hesap günü kesinkes geleceği için ayet-i kerimede geçmiş zaman şekli kullanılmıştır.


Bü ayet-i kerime: ALLAH Teala'nın verdiği nimetlerin şükrünü yerine getirmek üzere O'nun yolunda ve emrettiği şekilde değerlendirmeyip de onlarını başkalarına karşı övünme ve kendini üstün görme aracı yapanların bu nimetlerden hesaba çekileceklerini, sonuçta cehennem azabıyla şiddetli bir şekilde cezalandırılacaklarını göstermektedir.

Mehmet Talu
Dini Meselelerimiz Sorular ve Cevapları, 2015, Cilt 5, Sayfa 33-35
Dini Meseleler