Allah Dostlarından
Hazreti Rabia Hayatını ibadete adayan bu yolda evlenmeyi dahi
düşünmeyen yüce kametin hayatında orucun yeri bambaşkaydı. Sık sık
nafile oruç tutardı bir defasında yiyecek bir şey bulamadı sekiz gün
böyle geçmişti ve yiyecek bir iftarlık kuru bir ekmeği bile yoktu.
Açlık iyice şiddetlenmiş ve kendi kendine acaba nefsime zulüm mü
ediyorum diye düşünürken derken kapı çalınır. Komşusu bir tabak yemek
getirmiştir.Ortalık
karanlıktır. Onu alıp yere koyar. Işık aramaya gider. Işığı yakınca
kedinin yemeği döktüğünü görür. Ne yapayım bari iftarı su ile açayım
diye düşünür. Bu sırada ışık söner ve bardağı alıp
su içecekken bardak düşüp
kırılır. Elini açar:
-Ya Rabbi! Bu zavallı kulunu deniyorsun, fakat acizliğimden
sabredemiyorum. Diyerek bir ah çeker. Bu sırada gaybden şöyle bir ses
duyulur:
-Ey Rabia! İstersen dünya nimetlerini üstüne saçayım. İstersen
üzerindeki dertleri kaldırayım. Fakat bu dertler ile nimetler bir arada
bulunmaz.
Bu sözü işitince Hazreti Rabia:
-Ya Rabbi beni kendin ile meşgul eyle ve senden alıkoyacak işlere
bulaştırma diye dua eder.
Orucu Yaşayanlar, Salih
Büte, Kayıhan Yayınları, 2007