Budist bir bayan turist
2003 yılı Ramazan ayında Türkiye'ye gelir.
Birkaç günlük gezisi sırasında
kimsenin gündüz bir şey yememesi
dikkatini
çeker. Bir gün bir lokantaya girer yemek ister, burada
da bir ilginçlik vardır. Yemeğin verildiği yer dışarıdan görünmüyordur.
Bunun sebebini sorunca garson:
-Ramazan abla Ramazan,
der.
Turist
bayan bir şey anlamaz. Ertesi gün tanıştığı rehberini
yemeğe
çağırır o da "Ramazan" deyip geçiştirir. Merak eder
sorar, Nedir bu Ramazan rehberi bu ayın Müslümanlar için kutsal
bir ay olduğunu, bu ayda Müslümanların gündüz bir şey yiyip
içmediğini uzun uzadıya anlatır. Neden aç kalıyorlar? Niçin nasıl
gibi sorular ardı arkasına gelir ve bayan otele gider. Nasıl olurda
sadece yaratıcı yemeyin diyor kimse yemiyor şeklinde düşüncelere
dalar hem bu tanrı budaya hiç benzemiyor. İslamiyeti araştırır
ve şu kanaate varır sadece yaratıcı emrediyor diye yeme
içme gibi temel ihtiyaçlardan vazgeçiliyorsa bu fedakarlıklara
katlanılıyorsa,
bu din batıl olamaz diyerek iman ediyor ve Müslüman oluyor.
Orucu Yaşayanlar, Salih
Büte, Kayıhan Yayınları, 2007