Deniz
kenarına oturmuş, gözlerinide ilerdeki bir noktaya dikmişti. Belki de
bir saattir öylece duruyordu. Onun bu hâli, alışveriş için balıkçı
sandallarının kıyıya dönmesini bekleyen bir ihtiyarın dikkatini çekti.
Yaşlı
adam, seke seke onun yanına gidip:
- Merhaba delikanlı!. dedi. Bu gün deniz çok harika değil mi?
Küçük çocuk, başını çevirmeden;
- Ama rüzgârlı, dedi. Topum denize düşünce sürükleyip götürdü.
Adam, çocuğun yanına oturup:
- Eğer biraz genç olsaydım, yüzüp onu alırdım!. dedi. Ama şimdi adım
bile
atamıyorum.
Küçük çocuk, ona cevap vermedi. Ve kıyıdan uzaklaşan topunu daha iyi
görebilmek
için, hemen yanındaki tümseğe çıktı.
Yaşlı adam, sakin bir ses tonuyla:
- Ümidini hiçbir zaman kaybetme!. dedi. Bence dua etsen çok iyi olur.
Çocuk, büyük bir sevinçle:
- Dua etsem topum geri gelir mi? diye sordu. Denize düştüğü yeri bilir
mi?
- Allah isterse eğer, ona öğretir!. dedi ihtiyar. Topun geri gelmese
de,
duaların sevabı sana yeter.
Küçük çocuk, yaşlı adamın sözlerini biraz düşündükten sonra, her
okuduğunda
dedesinden bahşiş kopardığı duaları ard arda sıraladı. Daha sonra da,
topun
dönmesi için Allah'tan yardım istedi. Ama üzüntüsü azalmamıştı. O topa
bir sürü
para harcamış, bayram parasını bile ona katmıştı. Şimdi artık tek
şansı, bazen
olduğu gibi, rüzgârın âniden yön değiştirmesiydi. Ama deniz çok
büyüktü, topu
ise küçücük. Akşam üstü hava biraz daha sertleşti. Ve güneş batmak
üzereyken
sandallar döndü. Çocuk, eve gitmek istemiyordu. Bu yüzden de ihtiyarla
birlikte
oyalandı.
Yaşlı adam, hep aynı balıkçıdan alışveriş yapardı. Sonunda onu bulup:
- Avınız inşallah iyi geçmiştir!. dedi Eğer varsa, birkaç kilo
alabilirim.
Sandaldaki adam, bir kova içindeki balıkları gösterip:
- Zaten ancak o kadarcık tutmuştum, dedi. Denizde "av" diye bir şey
kalmadı.
- Dua etmeyi denediniz mi? diye atıldı çocuk. Ümidinizi sakın
kaybetmeyin!.
Balıkçı için her şey tesadüftü. Bunun için de "rasgele" derlerdi. Ama
şimdi bir şey hatırlamıştı. Yıllar yılı unuttuğu bir şeyi. Çocuğun
yanaklarını
okşarken:
- Dua ha!. diye mırıldandı. O zaman tutar mıyım?
- Tutamasanız bile, duaların sevabı size yeter, dedi çocuk. Bunu yeni
öğrendim.
Balıkçı, böyle bir sözü ilk defa duyuyordu. Başını ağır ağır
sallayarak:
- Ben de yeni öğrendim!. diye gülümsedi. Üstelik de küçük bir
öğretmenden.
Çocuk, bu sözlerden çok hoşlanmıştı. Artık topun gitmesine üzülmüyordu.
Yanındaki yaşlı adam ona bir göz kırparken, balıkçı tekrar sandala
yöneldi ve
ağların üzerindeki eski örtüyü açtı. Bir top vardı orada. Henüz ıslak
olduğundan,
ışıl ışıl parıldayan bir futbol topu. Balıkçı, onu çocuğa uzatıp:
- Öğretmenlerin hakkı hiç ödenmez!. dedi. Bunu biraz önce denizde
buldum!.
Küçük çocuk, rüyada olmalıydı. Hiç beklenmedik şeylerin yaşandığı bir
rüya.
Aceleyle sağa sola bakındı. Ama her şey gerçekti. Balıkçı da, sandal
da,
ihtiyar da... Topu ise, işte ellerindeydi. Ona sıkıca sarılıp:
- Bir daha benden izinsiz gezmek yok!. dedi. Ya dua etmeseydim ne
olurdun o
zaman?
SİZLERDE
DUA ETMEYİ DENEDİNİZMİ SIKINTILI
ANLARINIZDA?... BELKİ DUALARINIZ HEMEN GERÇEKLEŞMEYEBİLİR AMA O
DUALARIN SEVABI
YETER SİZLERE... YENİ ÖĞRENDİM BENDE.... DUA EN KIYMETLİ BİR HAZİNE
BİZİM
İÇİN.. BİTER DİYE KORKMAYIN İSTEDİĞİNİZ KADAR KULLANIN... ÖYLE BİR
HAZİNE Kİ
SINIRSIZ VE KARŞILIKSIZ VERİLMİŞ HEMDE...
|