Yataktaki
adam, başucunda
bekleyen genç doktora:
-Allah senden razı olsun
evlâdım, dedi. Benim için yurtdışından zahmet edip buraya kadar
gelmeni,
yaşadığım sürece unutmayacağım.
Ameliyat edilen kişi, büyük bir
hastahanenin başhekimiydi. Tedâvisi ancak yurtdışında mümkün görülen
hastalığı
aniden artınca, doktor arkadaşları onun böyle bir yolculuğa
dayanamayacağını
anlamış ve kurtarma umudunun azlığına rağmen ameliyatı üstlenmeye karar
vermişlerdi. Amaliyatın zor ve yeni bir ihtisas sahası olmasından
dolayı biraz tereddütleri
de var idi.
Fakat o konuda sayılı bir uzman
olan bu genç doktor nereden haber almışsa almış ve hızır gibi yetişip
onu
kurtarmıştı. Yaşlı doktor, kendisine yapılan bu iyiliğe nasıl mukabele
edeceğini bilemiyor ve hemen yanında oturan genç adamın ellerini
sıkarcasına
tutuyordu. Hayata yeniden dönmenin sevinciyle hiç durmadan konuşurken;
-Ameliyat için beni
bayılttığınızda, her nedense gençlik yıllarıma döndüm, diye devam etti.
Henüz
toy bir asistanken, anne karnındaki bir bebeğin sakat olduğunu anlamış
ve onu
bu şekilde yaşatmaktansa öldürmeyi düşünürken, kalb atışlarını duyup
kıyamamıştım.
"Plânlama"
bahanesiyle sapasağlam yavruları bile katleden canavarlara rağmen o
yavrunun
yaşamasını istediğim için, Allah seni imdadıma göndermiş olmalı.
Genç doktor, ancak bir babanın
evlâdına karşı gösterebileceği sıcaklıkla kavranan ellerini kurtarıp
biraz
geriye çekildi ve dizlerinden aşağısı "takma" olan bacaklarını
gösterirken;
-Allah, hiçbir iyiliği unutmaz
efendim, diye gülümsedi.
"Kurtardığınız o çocuk
bendim."
Cüneyt
Suavi |