İki
cihan güneşi sevgili Peygamberimiz (s.a.v) anlatıyor:
-Arkadaşlar
az önce yanımdan ayrılan Cebrail (a.s) “Ey Muhammed!.. Seni
insanlığa aydınlık yolu göstermek üzere hak Peygamber olarak gönderen
Allah’a
and olsun ki diye söze başlayarak bana şu ibret dolu hikayeyi nakletti:
-Vakti
zamanında bir mü’min dünyadan el-etek çekerek deniz ortasında ıssız bir
adaya
yerleşir. Burada insanlardan ve dünyalık işlerden uzak ibadet etmeye
koyulur.
Bir süre ibadet ettikten sonra acıkmaya ve susamaya başlar. Ama nerede?
Adada
yalçın kayalarla kıyıyı döven azgın acı deniz suyundan ve bir de
kendinden
başka bir nesne yoktur.
Günler
haftaları haftalarda ayları kovalarken abid kişi gittikçe güç ve
takatten
düşmeye başlar. Bu arada benzi solan yüzü sararan abid ibadetlerinin
ardından
durmadan Ey Rabbim bana yiyecek ve içecek bir şeyler ihsan et ki ibadet
etme
gücümü kaybetmeyeyim diye Allah’a yalvarıp yakarır. Günlerden bir gün
kudretine
nihayet olmayan Allah(c.c) yalçın kayalar arasından buz gibi soğuk
şerbet gibi
tatlı bir kaynak fışkırtarak etrafında kor gibi narlarıyla boy salmış
koca bir
nar ağacını dalgalandırarak O’nun bu dileğini yerine getirir.
Artık
bütün gün ibadet ettikten sonra kaynağın başına iner nar ağacından tek
narını
koparıp yer ve abdestini alarak tekrar namaz kılmaya koyulur.
Namazlarının
ardından da Ey Rabbim!.. Canımı secde ederken al beni öldürüp de
cesedimi
toprak içinde çürütme beni kıyamete kadar secde etmekten mahrum bırakma
diye
dua eder. Bu böyle tam beş yüz yıl sürüp gider. Nihayet bir gün Yüce
Allah
(c.c) dileğine uygun şekilde ruhunu teslim alır.
Bundan
sonrasını Cebrail (a.s) şöyle anlatıyor:
“Gerçekten
biz o ıssız adaya iniş ve çıkışlarımızda gerçek Allah bağlısı mü’mini
hep
secdeye kapanmış Allah’ı zikrederken gördük. Kıyamet kopup bütün
insanlar
dirilerek mahşer toplantısına getirildiklerinde onu yine ilahi sırlara
dalmış
ibadet eder bulacağız. Herkesin bir bir Allah’ın huzuruna çıkarak
hesaba
çekilirken o da gelecek. Yüce Allah(c.c) ona şöyle seslenecek:
-Ey
abid kulum seni yaygın rahmetim sayesinde Cennete sokuyorum buyur gir.
Abid
ise şöyle cevap verecek:
-Hayır
ey Rabbim!.. Amelim sayesinde Cennete girmeye hak kazandım.
Allah:
-
Ey melekler kulumun işlediği
ibadet ve amellerle kendisine ihsan ettiğim
nimetleri bir bir karşılaştırın.
Abidin
amelleriyle Allah’ın kendisine verdiği nimetler karşılaştırılarak ölçü
ve
tartıya vurulacak. Bir tek gözü beş yüz yıl ibadetlerden ağır basacak.
Geri
kalan diğer nimetlere karşılık ibadet düşmeyecek.
Ardından
Allah:
-Bu
kulumu Cehenneme atın, diye emredecek.
Abid:
-
Ey Rabbim yanılmışım bağışla. Yaygın rahmetin sayesinde Cennete
girebilirim
elbette diye haykıracak.
Allah:
-
Onu buraya getiriniz.
Abid
Allah huzuruna varacak duracak.
Allah:
-
Ey kulum söyle bakalım. Seni yoktan kim var etti?
Abid:
-
Sen Ey Rabbim!..
Allah:
- Bu var etme olayı senin amelinle mi yoksa
benim geniş ve yaygın rahmetimle mi
meydana geldi?
Abid:
-
Şüphesiz ki senin rahmetinle.
Allah:
-
Beşyüz yıl gibi uzun bir süre sana ibadet etme gücünü veren kim? Issız
adada
seni tatlı suyla hergün narla besleyen kim? Ve yine secde ederken
ruhunu teslim
alan kim?..
Abid:
-
Sensin Ey Rabbim!..
Allah:
-
İşte bütün bunlar benim geniş ve
yaygın rahmetim sayesinde meydana gelmiştir.
Bunları kabul ettikten sonra mesele kalmadı. Şimdi doğru Cennete.
Yüce
Allah(c.c) cümlemizi rahmetine bel bağlayarak ibadetini eksiksiz yapan
kullarından eylesin amin.
|