Kilis
beldesinden bir kadının oğlu
Frenk memleketinde esir düşmüştü. Kadın, Ebû Bekr Efendiye gelip
oğlunun kurtulması için duâ istedi.
Ebû Bekr Efendi;
-Demek ki oğlunun kurtulmasını
istiyorsun? Öyleyse bana pirinç ile bir tavuk pişir getir, dedi.
Kadın, pirinç ile bir tavuğu güzelce
pişirip, getirdi.
Ebû Bekr Efendi; "Kızıl Hamûr!" diye
seslendi. Yanına kızıl bir köpek geldi. Tavuğu onun önüne atıp;
- Ye! dedi.
Köpek tavuğu yedi. Kadın bunu görünce,
özen göstererek hazırladığı yemeğin köpeğe verilmesine üzüldü. Köpek
tavuğu bitirince, Ebû Bekr Efendi, asâsiyle işâret ederek;
- Haydi şimdi git! dedi.
Köpek dağlara doğru hızla gitti.
Aradan bir süre geçince Ebû Bekr Efendi kadına;
- Evine dön! buyurdu.
Kadın evine gidince oğlunun kapı
önünde durduğunu gördü. Nasıl kurtulduğunu sordu. O da:
- Frenk memleketinde esirdim. Onlar
beni domuz çobanı yaptılar. Domuzların başında çobanlık yaparken,
kırmızı bir köpek gelip bana hücûm etti. Korkup kaçmaya başladım. Düşe
kalka kaçıyordum. Nihâyet düşüp bayıldım. Ayıldığımda kendimi Kilis
yakınlarında buldum, dedi.
Akrabâları ve annesi çok sevinçli idi.
Annesi bâzı hediyeler alıp, Şeyhin yanına gelmek için yola çıktı. Yolda
talebeleri onu geri çevirerek, Şeyhin yanına girmesine izin vermediler.
Çünkü Ebû Bekr Efendi bu sırrın yayılmasını istemiyordu.
|