Erzurum’un
Ruslar tarafından
kuşatıldığı ve dadaşların aslanlar gibi çarpıştığı yıllar... Bir garip
çoban,
sürüsünü almış, otlata otlata dağa doğru çıkıyordu. Kendi kendisiyle
söyleşe
halleşe hayli yol almış, hayli de yorulmuştu.
Birden
susadığını hissetti Çoban Baba!.. Gözünün önüne kara topraktan
fışkırmış
kol kol billur sular geldi. Fakat o yana baktı, bu yana baktı su
bulamadı.
Etrafta ne bir pınar, ne bir su birikintisi vardı.
Bir türlü su bulamıyordu
Çoban
Baba, yürümeye, koyunları da kendisiyle birlikte gelmeye devam
ediyordu,
fakat aradığı suyu bir türlü bulamıyordu.
Çoban’ın
susuzluğu gittikçe arttı. Ciğeri göz göz dağlandı. O arada baktı ki,
oğlaklar, kuzular dilleri dışarıda meleşiyor. Koyunların başları
önlerine
düşmüş. Koçlar huysuz ve öfkeli. Gün akşama dönünceye kadar, bütün sürü
su
arıyor Köpekler ayaklarıyla yeri deşiyor, çoban o çalının dibinden
ötekine
koşuyor, ama nafile!
Çoban
Baba sonunda yorgun ve takatsiz düştü... Mis gibi kokulu bir mersin
kümesinin dibinde toprağa çöktü. Başını secdeye koydu:
“Rabbim”
dedi: “Güzel Rabbim! Sürüm de ben de susuzluktan öleceğiz. Ben
susuzluktan ölsem bir şey lazım gelmez, ama bu hayvancıkların
meleşmeleri beni
kahrediyor!.. Sen her şeye kadirsin Allahım...”
Çoban
hem söylüyor, hem ağlıyordu. O kadar çok ağlıyordu ki, gözünün yaşı
toprağı yıkıyordu. Başı hâlâ o toprakta secdedeydi. Birden dudaklarına
bir
serinlik geldi... Önce ne olduğunu anlayamadı. Başını kaldırdı ve
hayretle
gördü ki, yerden bir pınar fışkırmış, gürül gürül... Serin, tatlı, ışıl
ışıl...
Duası kabul olmuştu...
Şimdi
Çoban Baba daha çok ağlıyordu. Çünkü, Rabbi duasını kabul etmişti. Bu
sevinçle, az evvelki adağını unutacak değildi ya. Çoban Baba’nın son
sözleri
şunlar oldu:
“Artık
ölebilirim güzel Allah’ım!.. Artık ölebilirim... Değil mi ki sürüm
susuzluktan kurtulacak, değil mi ki duamı hemen kabul ettin, artık bu
can bana
lâzım değil!..”
Çoban
Baba oracıkta ruhunu teslim etti. Sürüdeki hayvanlar, gidenden,
gelenden
habersiz pınara baş uzatmış, kana kana içiyorlardı...
Kaynak:
Meşhurların Son Sözleri,
Vehbi Tülek, Türkiye Gazetesi, 26 Ağustos
2006 Cumartesi
|