Yahyâ
Efendi
bir zaman
sevdiklerinden
birkaçıyla yolculuğa çıkmıştı. Bir yerde durdular. Talebelerinden
birini çağırıp;
“Burada bir değirmen var.
Oraya gidip tâze yumurta
alalım. Yiyelim ve şükredelim.” buyurdu.
Değirmene gittiler. İsmi
Hasan
Efendi olan değirmenci, güzel huylu biriydi.
Yahyâ Efendi değirmenciye;
“Efendi bize tâze yumurta
getir.” buyurdu.
Değirmenci;
“Efendim! Bir
tâne bile kalmadı. Yumurta alıcısı geldi, hepsini alıp gitti.” dedi.
Bunun üzerine Yahyâ
Efendi;
“Kimse kimsenin nasîbini
alamaz. Alayım
dese bile, buna yol bulamaz. Var sen kümesi aç. Bize de kalmıştır.”
buyurdu.
Kümesi açtığında her taraf
yumurta doluydu. O zaman Yahyâ
Efendi;
“Bak Hasan Efendi!
Allahü
teâlâ bizim rızkımızı da yaratmış.”
buyurdu ve bir avuç altına bir sepet yumurta alıp yola devâm ettiler.