Bir
derviş. Evden
ayrılışında hanımına işe gidiyorum diyerek ayrılır, ancak doğru tekkeye
gider ibadet ederdi. Akşam eve döndüğünde Hanımı:
- Yiyecek
bir şeyimiz
yok biliyorsun, elin boş mu döndün, dediğinde de
-
Çalıştığım zat öyle
cömertki... Ondan para istemekden utanıyorum. Ay sonunda ücretimin
tamamını toptan verecek, derdi.
Ay sonu
geldiğinde,
yine evden ayrılmış, tekkeye gitmiş, ibadete koyulmuştu. Akşam eve
döneceğinde bir düşünce kendisini aldı, ay sonu idi, hanıma ne
diyecekti. Mahzun mahzun eve doğru yürüyordu. Sonunda eve yaklaştı.
Evden leziz yemek kokuları etrafa yayılıyordu. Şaşırmıştı, kapıyı
hanımı güler yüzle açar, içeri girerler olanları kocasına şöyle
anlatır:
- Kimin
yanında
çalışıyorsan bey, gerçekten cömert biriymiş. Öğle sıraları idi, nur
yüzlü iki zat kapıyı çaldı:
"Bunlar
beyinin iş
ücretleridir. Eğer bundan sonra da işine devam eder ve daha fazla
çalışırsa, ücereti daha da artacaktır" dediler ve taze kesilmiş koyun
eti, çeşit çeşit yiyecek, hiç tatmadığım meyveler ve bir kese de altın
verdiler. Allah razı olsun o kimseden. Açlıktan artık tahammülümüz
kalmamıştı.
Hanımından
bu sözleri
dinleyen derviş Allah'a şükredip, ibadetine devam etti....
Allah (c.c.) neye kadir
değil ki!
|