Ahmed
Haznevî hazretleri
bereketli sohbetleriyle insanların dünyâ ve
âhiret saâdetine kavuşmaları için çırpındığı ve şöhreti etrafa
yayıldığı sırada birçok kimseler hocalarını bırakıp Ahmed Haznevî'nin
etrafına toplanmaya başladılar. O sıralarda Suriye'de kendinin şeyh
olduğunu iddiâ eden pekçok kimse arasında bir de "Yeşil Şeyh" diye
anılan biri vardı. Elbisesi, cübbesi, sarığı, entarisi, hülâsa baştan
aşağı bütün giydikleri yeşil renkten olduğu için herkes ona "Yeşil
Şeyh" derdi. İşte bu Yeşil Şeyh'in de talebeleri kendisini terk edip
Ahmed Haznevî'nin kapısına gittiler. Onun yanında hiç kimse kalmadı. O
da kalkıp o civarda ne kadar ağalar ve ileri gelenler varsa hepsini
topladı. Ahmet Haznevî'ye de haber gönderip toplantıya çağırdı.
Topladığı kişilere güvenip bir şeyler yapmaya çalışıyordu.
Ahmed Haznevî dâveti kabûl edip gitmeye karar verdi. Talebeleri ona;
- Müsâde ederseniz biz de otuz-kırk kişi sizinle birlikte gelelim."
dediklerinde;
- Ne diye geleceksiniz? Biz aşîret dâvâsına mı gidiyoruz?"
buyurdu ve onların isteklerini kabûl etmedi. Devâm ederek;
- Mâdem dâvet
etmiş, icâbet edelim, ne sözü varsa söylesin, yalnız iki kişi bana
refâkat etse kâfidir." buyurdu.
Yanına iki talebesini alarak yola
çıktı. Yeşil Şeyh'in köyüne vardı, kapısını çaldı. Kapı açıldığında o
civarın ağaları ve halkın ileri gelenlerinden kırk-elli kadar kişinin
orada olduğunu gördü. İçeri girerek selâm verdi. Yeşil Şeyh hiç iltifât
etmedi. Fakat Ahmed Haznevî hazretleri Yeşil Şeyh'in bu davranışına
aldırış etmeden yanına gidip müsâfeha yaptıktan sonra oturdu. Ahmed
Haznevî oturur oturmaz, Yeşil Şeyh konuşmaya başladı;
- Yetmez mi bize
yaptığın, hakâret ve zulüm, bütün talebelerimizi elimizden aldın.
Etrâfımızda hiç talebe bırakmadın. Nedir bu senin yaptığın? Ne kadar
benim babamdan, dedemden kalan talebem varsa, hepsini etrafına
topladın. Olur mu böyle şey?" diyerek uzun uzun konuştu.
Yeşil Şeyh'in hakaret dolu bu sözlerini sabır ve tahammülle dinleyen
Ahmed Haznevî, susarak dinlemeye devâm etti. Ahmed Haznevî'nin bu
derece sabırla susmasına dayanamayan Yeşil Şeyh;
- Sen niye
konuşmuyorsun?" deyince, Ahmed Haznevî;
- Benimki sâdece iki kelimedir,
dinle! Eğer işim ve niyetim Allah içinse, vallahi değil sen, senin gibi
yüz kişi daha olsa bunu bozamaz. Yok eğer işim Allah için değilse,
sabret altı aya kalmaz, darmadığın olur giderim." buyurdu.
Yeşil Şeyh;
- Çok doğru söyledin. Hakîkaten öyle, eğer Allah içinse yüz tâne benim
gibisi gelse sana hiç bir zarar gelmez. Çünkü Allah için çalışana kimse
dokunamaz. Yok eğer Allah için değilse, talebelerimiz hâliyle geri
gelirler." diyerek hakkı teslim etti ve Ahmed Haznevî hazretlerinin
büyüklüğünü kabûl etti.
İşte Ahmed Haznevî böyleydi. O kadar sabırlı ve yumuşak huyluydu ki,
muhâtabı o kadar konuştuğu ve hakâretlerle dolu sözler söylediği hâlde
cevap vermedi. Rahatsız da olmadı. O kendisine eziyet edenlere bile
yardımcı olurdu |