Benî
İsrail
zamanında salih bir kimsenin üç tane oğlu varmış. Bir gün o zat ağır
hastalanır
ve artık hayatından ümid kesilince büyük oğlu, küçük kardeşlerini
çağırır ve:
- Ey
kardeşlerim, pederimizin epeyce malı var. Fakat bugün kendisinin
hizmeti ise
ağırdır. İsterseniz sizler malına varis olun ve hizmetini bana bırakın,
isterseniz malı bana verin hizmetini sizler yapın, der.
Kardeşleri
malı
almayı tercih ederler. Babalarının hizmetini büyük biraderlerine
bırakırlar.
Büyük kardeşleri salih bir kimse olduğu için pederinin hizmetini
kendisine
nimet, ganimet ve ibadet bilir. Vefatına kadar bu hizmeti yapar. Fakat
ailesinin bu işe hiç gönlü razı olmaz ve malı almadığı için O'nunla
münakaşa
eder. O ise ailesine:
- Ey
hatun, ben
babama miras için hizmet etmiyorum. Ancak Allah rızası için hizmet edip
hayır
duasını almak istiyorum. Hayır sizin bildiğinizin hilafınadır. Bir
kimsenin
dünya dolusu malı olsa da bereketi olmasa, onda hayır yoktur. Hayır
ancak
berekettedir, der.
Babasına
hizmette hiç gurur etmeden devam eder.
Bir gece
rüyasında kendisine şöyle derler:
- Git,
filan
yerde yüz akçe vardır. Onu al nafaka yap.
- Onda
bereket
var mıdır?
- Hayır
yoktur.
-
Bereket
olmayan şey bana lâzım değildir, der.
Bu hali
ailesine söyleyince, kadın yine almadığı için O'nunla münakaşa eder.
Ertesi
gece
rüyasında yine, «Filan yerde 10 akçe vardır, git al.» denilir. O yine
bereket
olup olmadığını sorar. Bereket olmadığını anlayınca yine almaz.
Üçüncü
gece ise
yine «Filan yerde bir altun vardır, onu al da harçlık yap.» denilir. O
da
bereketi olup olmadığını sorunca «Çok bereketlidir.» cevabını alınca,
hemen
gider ve onu alır. Sabahleyin ise altun ile pazara gider ve iki tane
balık
alır. Evine getirip karınlarını yardığı zaman görür ki, balıkların
karnında çok
kıymetli ve iki dirhem ağırlığında kırmızı cevher var. Birisini hemen
pazara
götürüp satmak ister. Fakat hiç kimsenin almaya gücü yetmez. Nihayet 30
bin
akçe kıymeti ile padişaha satar. Akçeleri alarak eve gelir ve Cenabı
Hak'ka
şükürler eder.
Padişah
o
cevherin bir eşini daha araştırır fakat hiç kimsede bulamaz. Tekrar
O'na
soralım belki vardır diyerek gelirler. Fakat o bende vardır, lâkin 70
bin
akçeden aşağı vermem der ve öylece satar. Son derece zengin olur.
Rüyasında:
«Ey
kişi, Cenabı Hak'kın sana bu kadar lütuf ve ihsanı ancak, pederine
ihlas ile
etmiş olduğun hizmet sebebi iledir. Âhirette olunacak ihsanı ise
anlatmak
mümkün değildir.
İşte
bunun gibi
bir kişi ebeveynine hizmeti kendisine nimet bilirse iki dünyada da
devlet ve
nimete nail olur.
Kaynak:
Büyük Dini Hikayeler, İbrahim Sıddık İmamoğlu,
Osmanlı Yayınevi
|