Talebelerinin sayısının on binleri
bulduğu rivâyet
edilen Muhammed
Cezûlî,
bir gün bir kuyu başına abdest almak için uğradı. Kuyunun yanında su
çekmek
için kova ve ip yoktu. Ne yapacağını şaşırmıştı. Bir kız, onun bu
hâlini
yüksekçe bir yerden gördü ve ona şöyle dedi:
-Sen kimsin ve niye şaşırdın?
Muhammed
Cezûlî, onun kova getireceği ümîdi ile kendisini tanıttı ve hâlini
bildirdi. Kız bunun üzerine ona;
-İnsanlar
seni hayır ve kerâmetle överler. Sen ise kuyudan su çıkarmaktan âciz
kaldın ve şaşırdın, dedi ve gelip kuyuya seslendi. Allahü teâlânın izni
ile su,
kuyudan taşıp dışarıya akmaya başladı.
Muhammed Cezûlî abdest aldıktan sonra kıza;
-Sen
bu kerâmete hangi amelin sebebi ile nâil oldun?" dedi.
Kız da;
-Resûl-i
ekreme salevât-ı şerîfeyi çok getirmekle ve salevât okumaya devâm
ederek kavuştum, diye cevap verdi.
Muhammed
Cezûlî, bu duruma hayret ederek; "Acabâ hangi salevât-ı şerîfeyi
okumaya devâm etsem?" diye düşünmeye başladı.
O
gece, bu düşünceden dolayı
uyuyamadı. Bu düşünce içerisinde yatakta yatarken, hanımı yatağından
kalktı. En
güzel elbisesini giyip, örtüsünü örtüp evden dışarı çıktı. Bunu
görünce,
hanımının bu saatte nereye gittiğini merak ederek arkasından dışarı
çıktı ve
onun deniz kıyısına doğru gittiğini gördü. Önünde ve ardında bir arslan
ona
bekçilik ediyordu. Merakı daha fazla arttı. Hanımı kıyıya varınca
denize girdi
ve yürümeye devâm etti, sonunda küçük bir adaya ulaştı. Arslanlar
denizin
kıyısında yattılar. Orada abdest alıp, namaz kılmaya başladı. İbâdetten
sonra,
yine su üzerinde yürüyerek kıyıya geldi. Arslanlar da kalkarak, biri
önde,
diğeri arkada yürümeye başladılar. Muhammed Cezûlî daha önce eve gelip,
uyuyor
göründü. Hanımı, eve gelip elbiselerini değiştirip, yattı. "Hanım bunu
her
gece mi yapıyor?" diye düşünerek, üç gece onu gözetledi. Hanımının her
gece böyle yaptığını gördü.Üçüncü gecenin sabahında, bu durumu hanımına
sordu.
Hanımı
ona;
-Siz,
bu işe şimdi mi vâkıf oldunuz? Uzun senelerdir ben böyle yapıyorum,
dedi.
Bunun
üzerine Muhammed Cezûlî;
-Acabâ,
bu kerâmete ne sebeple kavuştunuz? diye sorunca, hanımı;
-Resûl-i
ekreme salevât-ı şerîfe okumayı hiç bırakmadım. Nîmete bu yüzden
kavuştum,dedi.
Muhammed
Cezûlî;
-Devâm
ettiğiniz bu salevât-ı şerîfe hangisidir? diye suâl etti.
Hanımı
cevap vermedi. Isrâr edince;
-Bu
gece istihâre edeyim, izin olursa, cevap veririm, dedi.
Sabahleyin
hanımı;
-Açıkça
söyleyeyim, haber vermeye izin yoktur. Ancak salevât-ı şerîfeleri
topla, onların içinde varsa, "Vardır" diye haber veririm." dedi.
Bunun
üzerine Muhammed Cezûlî, birçok kitaplarda bulunan salevât-ı şerîfeleri
topladı ve bir kitap yazdı. Hanımına, yazdığı bu kitabı okuduğu zaman,
hanımı;
"İçinde birkaç yerde vardır." dedikten sonra;
"Bu
kitabı okumaya
devâm edenin, Allahü teâlânın rahmetine kavuşacağında şüphe yoktur."
dedi.
Muhammed
Cezûlî bu eserine; Hayırlara deliller ve nûrların doğuşu mânâsına
gelen Delâil-ül-Hayrât ve Meşârık-ul-Envâr ismini verdi.
Delâil-ül-Hayrât'ta
toplanmış olan salevât-ı şerîfelerden bâzıları
şunlardır:
"Allahümme
salli alâ Muhammedin ve ezvâcihî ve zürriyyâtihî kemâ salleyte
alâ İbrâhîme ve bârik alâ Muhammedin ve ezvâcihî ve zürriyyâtihî kemâ
bârekte
alâ âli İbrâhîme inneke hamîdün mecîd."
"Allahümme
salli alâ Muhammedin kemâ salleyte alâ İbrâhîme ve bârik alâ
Muhammedin ve alâ âli Muhammedin kemâ bârekte alâ İbrâhîme inneke
hamîdün
mecîd."
"Allahümme
salli alâ Muhammedin-in-nebiyy-il-ümmiyyi ve alâ âli
Muhammed."
"Allahümme
salli alâ Muhammedin ve alâ âli Muhammedin kemâ salleyte alâ
İbrâhîme ve alâ âli İbrâhîme inneke hamîdün mecîd. Allahümme bârik alâ
Muhammedin ve alâ âli Muhammedin kemâ bârekte alâ İbrâhîme ve alâ âli
İbrâhîme
inneke hamîdün mecîd. Allahümme ve terahham alâ Muhammedin ve alâ âli
Muhammedin kemâ terahhamte alâ İbrâhîme ve alâ âli İbrâhîme inneke
hamîdün
mecîd. Allahümme ve tehannen alâ Muhammedin ve alâ âli Muhammedin kemâ
tehannente alâ İbrâhîme ve alâ âli İbrâhîme inneke hamîdün mecîd.
Allahümme ve
sellim alâ Muhammedin ve alâ âli Muhammedin kemâ sellemte alâ İbrâhîme
ve alâ
âli İbrâhîme inneke hamîdün mecîd."
"Allahümme
bârik alâ Muhammedin ve alâ âli Muhammedin kemâ bârekte alâ
İbrâhîme inneke hamîdün mecîd."
"Allahümme
salli alâ Muhammedin ve alâ âlihi ve eshâbihî ve evlâdihî ve
ezvâcihî ve zürriyyetihî ve ehl-i beytihî ve eshârihî ve ensârihî ve
eşyâihî ve
muhibbihî ve ümmetihî ve aleynâ maahüm ecmaîne yâ erhamerrâhimîn."
"Allahümme
salli alâ Muhammedin ve alâ âli Muhammedin ve alâ ehl-i
beytihî."
|