Emîr Sultan hazretlerinin
çok talebesi
vardı. Bunlardan bâzıları gündüzleri oruç tutar, geceleri de sabaha
kadar namaz kılarlardı. Haftada bir gün Emîr Sultan hazretlerine gelip,
ihtiyâçlarını alıp giderlerdi. Aldıkları ile bir hafta boyunca idâre
ederlerdi. İhtiyaçları bitince, yine gelir alırlardı. Bir gün bu
talebelerin biri, Emîr Sultan'ın huzûruna gelerek, elini öptü.
Emîr
Sultan talebesine;
"Bulunduğunuz yerdeki müslümanlar iyiler mi? Hâlleri
nasıldır?" diye sordu.
Talebe;
"Sizin himmetinizle, sıhhat ve
selâmetteler, hepsi duâcınızdır." deyince,
Emîr Sultan elini cebine
soktu ve bir akçe çıkardı. O talebesine verdi ve;
"Bizden onlara selâm
söyle, biz hayatta olduğumuz müddetçe bu akçe ile yetinsinler. Bize duâ
etsinler. Başkalarına muhtâc olmasınlar." dedi.
O talebe, o bir akçeyi
alıp, arkadaşlarının yanına geldi ve onlara;
"Emîr Sultan hazretlerinin
size selâmı var." dedi.
Hepsi selâmı ayakta alarak;
"Sultan hazretleri
ne buyurdular?" diye sordular.
Bunun üzerine o talebe;
"Emîr Sultan
hazretleri bir akçe verdi ve;
"Ben ölünceye kadar bununla iktifâ
etsinler, kimseye muhtâc olmasınlar." buyurdu." dedi.
Bu söz üzerine
hepsi dünyâ malından soğudular. Kimseden bir şey almaz oldular.
Pencerelerinde bir kutu vardı. Kimin ihtiyâcı olursa, o kutunun içinden
bir akçeyi alır, iftar için herkese bir mikdâr ekmek ve üzüm alıp,
onunla oruçlarını açarlardı. Ertesi gün o akçe yine yerinde dururdu.
Emîr Sultan vefât edinceye kadar ihtiyaçlarını böyle karşıladılar. O
akçe yerinden hiç eksilmedi.
|