1854
senesi
kış aylarında Silistre kalesini muhasara eden Ruslar, bir avuç
Osmanlı askeri
karşısında zor durumlara düşmüşlerdi. Ağır kış şartlarında
erzakları tükenmiş,
çoğu açlık ve soğuktan kırılıyordu.
Zabitlerine:
-Açız!...
ekmek, ekmek... diye
bağırdıklarında, zabitler:
-İşte
kale... zaptedin, orada karnınızı doyurun...
diye cevap veriyorlardı.
Nihayet
aç kalan Rus askerleri Osmanlı siperlerine
yanaşarak:
-Ekmek...
diye cılız ve sararmış ellerini uzatıyorlardı. Osmanlı
askeri de asil ruhlarını isbat etmek için süngülerinin
ucuna ekmek takıp Rus
siperlerine uzatıyorlar ve kanlarına susamış olan Rusların aç
karınlarını
doyuruyorlardı. Bu iyiliklerine Rusların verdiği cevap ise şu oldu:
şehri
zaptedemiyeceklerini anlayınca yağlı paçavraları ateşe verip,
şehre fırlatarak
yangınlar çıkardılar. Bu yangınlar bir felaket halini aldı. Tam
bu sırada gelen
bir derviş:
-Ey
Müslümanlar korkmayın!... Moskof Kadir gecesi kaçacak,
Müslümanlar muzaffer olacaktır, diyerek askerin maneviyatını
arttırdı.
Hakikaten
ertesi gün Kadir gecesiydi ve Ruslar bütün ağırlıklarını
alarak, Silistre
muhasarasını bir müddet için bırakıp, mağlup bir vaziyette
gittiler. Silistre
müdafileri de kale burçlarından ezanlar okuyarak zafer
şenlikleri yaptılar.
|