Zalimin
Hasmı Bizzat Hz. Allah'tır! |
|
Erzurum'un
büyük velîsi İbrahim
Hakkı (k.s.) hazretlerini çocukken İsmâil Fakîrullah (k.s.)
hazretlerine teslim ederler. İyi bir terbiye alması için çocukluğunun
mühim bir
devresini Fakîrullah hazretlerinin yanında geçiren İbrahim Hakkı
hazretleri,
bir gün eline aldığı bir testiyle çeşmeye gider, doldururken oraya
gelen bir
atlı:
-Çekil
bakayım önümden be çocuk! diye İbrahim Hakkı hazretlerini azarlayarak
atını
çeşmeye sürer. O da testisini alıp bir kenara çekilmeye uğraşırken
atını
mahmuzlayan adam, onu bir köşeye sıkıştırır. Testisini bırakıp
kendisini
kurtarmak zorunda kalır İbrahim Hakkı hazretleri... Bu esnada at da
üzerine
basıp testiyi kırar. Ağlayarak hocasının huzuruna gelir ve:
-Çeşmeden
su alırken atını koşturarak gelen biri, atını üzerime sürdü. Can
havliyle kendimi
kurtarmaya çalışırken testimi de tepeletip kırdı! der. Hocası sorar:
-Testini
kıran atlıya sen bir şey söyledin mi?
-Hayır,
der, hiçbir şey söylemedim.
-Çabuk
git ve o adama bir-iki laf söyle, der.
İbrahim
Hakkı hazretleri gider, çeşmenin başında atını tımar etmeye başlayan
adamın
yanına varıp bekler. Fakat bir türlü terbiyesini bozup da:
-Benim
testimi niye kırdın zâlim adam?! diyemez.
Dönüp
geldiğinde hocası Fakîrullah hazretleri sorar:
-Ona
bir şeyler söyleyebildin mi?
-Söyleyemedim
efendim; niyetlendim, lâkin bir türlü dilimi çevirip de ağır bir söz
sarf
edemedim! Hocası bağırır:
-Sana
diyorum, çabuk git ve o adama bir şeyler söyle, mukabele et! Yoksa sonu
felâket!..
İbrahim
Hakkı hazretleri bu defa kararlı olarak koşup çeşmenin başına gelir.
Bir de
bakar ki, testisini kıran adamı, kendi atı, attığı çiftelerle çeşmenin
havuzuna
yuvarlamış, ölüsü yatmaktadır! Koşarak gelip, hocası İsmâil Fakîrullah
hazretlerine bu vahim vaziyeti anlatır. Hocası bu hâle üzülür:
-Vah
vah! Bir testiye bir adam! Üzüldüm buna doğrusu! der. Huzurundakiler
bundan bir
şey anlamadıklarını söyleyince, büyük velî şöyle îzah eder: 'O atlı
adam,
İbrahim Hakkı'ya zulmetti. Zulme uğrayan da tek kelimeyle olsun
mukabelede
bulunmadı, zâlimi Allâh'a havâle etti. Allâh Teâlâ'nın da gayretine
dokunup
zâlimi cezâlandırdı. Şayet İbrahim Hakkı da onun zulmüne karşılık
verip, ona
bir şeyler söyleseydi, ödeşeceklerdi. Fakat İbrahim, büsbütün mazlum
oldu.
Bense ödeştirmek için uğraşıyordum, maalesef muvaffak olamadım!'
Fazilet
Takvimi, 2001, Nisan
|