Zamanın halifesi
Harun Reşit, baş kadı Imam-ı Ebû Yusuf'la büyük velî Davud-u Taî
Hazretlerini ziyarete gitmişti. Davud-u Taî Hazretlerinin evine varıp
kapısını çaldılar. Kapıyı büyük velînin yaşlı annesi açtı. Harun Reşit
ve Ebû Yusuf yaşlı kadına Davud'la görüşmek istediklerini söylediler.
Kadın içeri girip görüşmek istediklerini söyleyince, Davud-u Taî
Hazretleri:
- Benim dünya ehli
kimselerle işim yok, diyerek kabul etmedi.
Halife ve Ebû Yusuf,
Şeyhin annesinden" görüşmelerini temin etmesini rica ettiler. Annesi
gelip tekrar kabul etmesini isteyince, Davud-u Taî Hazretleri:
- Anneye itaat
Allah'ın emri olmasaydı; görüşmeyi kabul etmezdim... Fakat anneme isyan
etmiş olmaktan korkarım, dedi ve görüşmeyi kabul etti.
Halife ve -baş kadı
içeri girdiler. Hazreti Davud, halifenin elini sıktıktan sonra:
- Eğer ateşte
yanmayacak olsaydı ne zarif ve güzel bir el, dedi ve birçok nasihatta
bulundu.
Ayrılacakları zaman
halife, Davud-u Taî Hazretlerine bir kese altın vermek istedi. Fakat
Davud Hazretleri kabul etmeyerek:
- Harcamak için
helâl mirasım olan evimi sattım. Onun parası bitince de ömrümü sona
erdirmesi için Allah'a dua ettim, dedi.
Harun Reşit parayı
vermeden oradan ayrıldılar.
Aradan hayli zaman
geçmişti.. Ebû Yusuf Hazretleri, Davud-u Taî Hazretlerinin irtihal
ettiğini söyledi. Hakikaten büyük veli o gün irtihali dar-i beka
etmişlerdi. İmam-ı Ebû Yusuf'a bunu nereden bildiğini sordular. O şöyle
anlattı:
- Davud
Hazretlerinin yakınlarından onun ne kadar parası olduğunu ve günlük
ihtiyacı için ne kadar sarf ettiğini öğrendim. Hesap ettiğimde bugün
parasının bitmesi lâzımdı. Parası bitince de ömrü bitmiş olacaktı.
Çünkü Allah'a (C.C.) öyle dua etmişti. Allah onun duasını reddetmez
kabul eder.
Kaynak:
Büyük Dini Hikayeler, Osmanlı Yayınevi, Tel: 0212 4619235
|