Mehmed Emîn
Tokâdi hazretlerinin İstanbul'da insanları irşâd ile meşgûl
olduğu
ve insanlara Allahü teâlânın emirlerini ve yasaklarını öğretip saâdete
ermeleri için rehberlik yaptığı sıralarda İstanbul'da Antepli ismiyle
meşhur bir vâz hocası vardı. Bu kimse çok inatçı olup, Mehmed Emîn
Tokâdî hazretlerinin büyüklüğüne, evliyâ ve mürşid-i kâmil olduğuna
inanmaz ve konuştuğu meclislerde uygunsuz sözler söylerdi. Bir gün bu
hoca, Unkapanı'nda bir çeşmede yüzünü yıkıyordu. Mehmed Emîn Tokâdî
hazretleri de oradan geçiyordu. Antepli vâizin yakınlarından biri;
- İşte bu gelen, Tokâdî Emîn Efendidir! diyerek gösterdi.
Antepli vâiz alaylı bir tavırla ona baktı ve
birşeyler söyledi. Mehmed Emîn Efendi yanlarına gelip selâm verdi. Bu
sırada Antepli hoca başını kaldırıp;
-Bak Şeyh Efendi, benim gözlerim ağrıyor. Bana
bir nefes eyle de gözlerimin ağrısı geçsin, diyerek alay etti.
Bunun üzerine Mehmed Emîn Efendi;
- Kör ol! dedi ve oradan geçip gitti.
Antepli hocanın gözleri yavaş yavaş kapanmaya
başladı. Mehmed Emîn Efendinin talebelerinden bâzıları Antepli hocanın
yanına yaklaşıp;
- Sen hocamıza karşı edepsizlik yaparak alay ettin! O da sana nefes
etti. Sen artık kör olursun bunu bilesin, dediler.
Antepli hoca yaptığı edepsizliğin farkına varıp
Mehmed Emîn Efendinin evini öğrenip huzûruna gitti. Ayaklarına kapanıp;
- Aman efendim kusurumu affedin, diye yalvardı.
Bu yalvarması üzerine;
- Hayır söz geri dönmez! Sonra yerine gözümüzün
birini vermek gerekir, buyurdu.
Antepli hoca bu sözleri işitince, o kadar çok
yalvarıp özür diledi ki,
Mehmed Emîn Efendi;
- Hoş! Şimdi hiç olmazsa bâri bir nebzecik, dedi.
Bundan sonra Antepli hoca on altı ay devamlı göz
ağrısı çekti. Daha sonra Mehmed Emîn Efendinin duâsı ile göz ağrısından
kurtuldu. Bu hâdiseden sonra ona son derece bağlı ve hürmetli, edepli
oldu. Hattâ meclislerde, toplantılarda ve vâzlarından sonra;
- Tokatlı Mehmed Emîn Efendimiz cennetliktir.
Onun ayağının tozu toprağı olayım, der, böylece ona olan inancını ve
sevgisini dile getirirdi. |