Sultan
Mahmut'un askerleri Sumenat'ta, Lat adındaki putu ele geçirmişlerdi.
Hintliler
bu putu geri almak için yirmi batman altın vermeyi teklif ettiler
sultana. Ama
sultan hiçbir şekilde putu satmaya razı olmadı. Odun yığdırıp
ateşledi, putu
da ateşe attı.
Serkeşin
biri,
-
Yakmamalıydı, altın puttan daha iyidir elbet, satması gerekirdi, dedi.
Sultan
Mahmut bu sözleri duydu ve;
-
Kıyamet günü Allah'ın herkesin önünde 'Azer'le Mahmud'a iyi bakın,
bunların
ikisi de birdir. birisi put yontar, yapar, öbürü de satardı.'
demesinden
korktum." dedi.
Sonra
da putu ateşte Güzelce yaktırdı. Put yakınca puttaki mücevherler eridi,
tam
yirmi batman ağırlığında mÜcevher meydana geldi. İstenen şey, bedavadan
ele
geçmişti!
Sultan
dedi ki:
-
Lat'ın hak ettiği buydu, elde ettiğim şeyler de Allah'ın bana mükafatı.
Sen
de bütün
putlarını kır ki put gibi perişan olup ayaklar altına düşmeyesin.
Sevgilinin
arzusuyla puta benzeyen nefsini yak, kavur, içinden bir hayli
mücevherler elde
et. Elest hitabını can kulağıyla dinlemiştin; artık birden ayrılma.
Biri
tekrar etmekten vazgeçme. Önceden Elest sözüne bağlanmıştın, artık
bela (evet
inandık) demekten geri durma.
Mantıku't-
Tayr, Kuş Dili,
Feridüddin Attar
|