Kötürüm
Çocuk
|
|
Abdullah
Kassâr şöyle anlatmıştır:
Bir zamanlar hacca gitmek üzere yola çıkmıştım. Şirâz âlimleriyle
görüştüm. Bana dediler ki:
"Abdullah-ı Tüsterî ile görüştüğün zaman onun fazîletini, üstünlüğünü
kabul ettiğimizi ve selâmımızı söyle. Arefe gününde evinden çıkıp
hacılarla vakfeye durduğunu işittik. Bu haber doğru ise bildirsin de
bizim bu kerâmeti hususunda tereddüdümüz kalmasın."
Abdullah-ı Tüsterî hazretlerinin yanına varınca selâm verdim. Üzerinde
uzun bir elbise vardı. Kendinden geçmiş bir halde oturuyordu. Onu
görünce üzerime bir heybet düştü. Konuşmağa cesaret edemedim. Yanında
bir yere oturdum O sırada bir kadın geldi;
-Efendim benim kötürüm bir oğlum var. Şifâ bulması için duânızı almaya
geldim. dedi.
Abdullah Tüsterî:
-Onu niçin Rabbine havâle etmedin? deyince, kadın:
-Siz Rabbimizin sevgili kulusunuz. dedi.
Abdullah-ı Tüsterî bana doğru baktı ve işâret etti. Hemen kalkıp
elinden tuttum. Ayağa kalkıp, ayakkabılarını giydi ve Şat Nehri
kenarına gitti. Kadın da peşinden geldi. Kötürüm çocuk nehirde bir
sandal içinde oturuyordu. Çocuğa:
-Elini uzat! dedi.
Annesi:
-Elini uzatamaz. deyince,
-Sen çocuğu bırak, ondan ayrıl. buyurdu.
Bu sırada çocuk elini Abdullah-ı Tüsterî hazretlerine uzattı. "Ayağa
kalk!" deyince de kalktı. Sonra da sandal sâhibi onu kenara yaklaştırdı
ve kötürüm çocuk artık yürümeye başladı. Abdullah-ı Tüsterî çocuğa
abdest aldırdı ve iki rek'at namaz kılmasını söyledi.
Çocuk namazı
kılınca, annesine:
-Oğlunun elinden tut! buyurdu.
Kadın da elinden tutup götürdü.
Onun bu kerâmetini görünce şaşırdım. Yanına yaklaşıp Şiraz âlimlerinin
sözlerini söyledim. Bir müddet başını eğip durdu. Sonra:
-Ey dostum! Bu insanlar dilediğini yapan Allahü teâlâya inanırlar mı?
dedi.
-Evet efendim, dedim. Sonra;
-Onlar, ondan ne istiyorlar? buyurdu.
|
|