Şeyh
Necmüddin Ali (k.s.) hazretleri anlatıyor:
Zaman
zaman ziyaretime gelen bir kadın vardı. Basîreti (kalp gözü) açık bir
hâtundu.
Yine bir gün ziyâretime gelmişti. O sıralar elim biraz dardı ve o da bu
hâlimi
biliyordu. Evimde bir-iki göz ambar vardı. Eğer Allah Teâlâ, hubûbattan
arpa-buğday gibi bir şey verirse o ambarlara koyardım. Şimdi ise onlar
boştu.
Kullanılacakları zamana kadar temizce dursunlar diye ağızlarını
kapatmıştım. O
kadın içlerinde bir şey var zannetti ve bana dedi ki:
-
Mâdem ki elin dar, niçin şu ambarların içindekilerden azık
edinmiyorsun?
-Boş
onlar, dedim.
-
O
halde, dedi, niçin ağızlarını kapalı tutuyorsun?
-Temiz
dursun diye...
Kalktı,
onların kapaklarını açtı ve şöyle dedi:
-
Bunlar, ağızları kapalı oldukları için boştur. Eğer ağızları açılsa,
onlar da
aç ve açık olan ağız gibi olurlar. Hak
Teâlâ aç ve açık olan ağızın
rızkını
gönderir. İhtiyaç vakti
gelince, her şeyin rızkını yine kendisine
münâsip bir
şeyden eriştirir.
O
kadın bu işi yapınca, çok geçmeden Allah (c.c.) o
ambarlara o kadar buğday gönderdi ki, bölmelerin hepsi doldu taştı.
Alıntı:
Abdurrahman Câmi
k.s., Nefehâtü'l-Üns, Terc. Lâmiî Çelebi, v. 1532 Fazilet
Takvimi,
2001
|