Hazret-i
Server-i kâinât ve mefhar-ı mevcûdât, Resûlullah (sav),
bir gün meclis-i şerîflerinde kabr azâbını, münker ve nekîrin ne yol
ile gelip,
heybet ile süâl etdiklerini beyân buyurdular.
Hazret-i
Ömer (r.a) sordu ki,
-Yâ
Resûlallah! Biz kabre girdikden sonra, bu akıl bize verilip, sonra mı
süâl
olunuruz, yoksa verilmeden mi süâl olunuruz.
Hazret-i
Resûl-i ekrem (sav) buyurdular ki,
-Şimdi
ne aklda isen, kabrde de böyle olursun.
Ömer
(r.a) hazretleri dediler ki,
-Böyle
oldukdan sonra, üzülmeğe lüzûm yokdur.
Sonra,
Hz.Ömer (r.a) vefât etdi. Kabre defn etdikden sonra, Hz.Alînin (r.a)
falan zemânda, Hz.Ömerin böyle söylemiş olduğu hâtırına geldi. Göreyim
davâsının erimidir, diyerek kabrine geldi. Mubârek gözlerini yumup,
kalb-i
şerîflerini Hz.Ömerin ahvâline yöneltip, tam bir teveccüh ile
murâkabeye
vardıklarında, Allahü teâlâ gözlerinden perdeyi kaldırıp, durumu
müşâhede
etdiler. Gördüler ki, Münker ve Nekîr heybetle gelip,
Hz.Ömere
dediler ki,
-Rabbin
kim, dînin nedir, Peygamberin kimdir.
Hazret-i
Ömer onlardan süâl buyurdular ki,
-Yedinci
gökden buraya kadar, ne mikdâr yol geldiniz.
Dediler
ki,
-Yedibin
yıllık yoldur.
Hazret-i
Ömer (r.a) buyurdular ki,
-Yâ
siz yedibin yıllık yoldan gelinceye kadar Hâlıkı unutmadınız. Bugün
evimden
çıkıp, kabre gelince, Rabbimi ve dînimi ve Peygamberimi nasıl unuturum.
Melekler dediler ki,
-Yâ
Ömer biz de senin böyle cevâb vereceğini bilirdik. Lâkin bu heybetle
gelip,
süâl etmeğe memûruz.
Sonra,
Hz.Alî (ra) mubârek gözlerini açıp, Allahü teâlâ mubârek etsin, Ömer
da'vâsının eri imiş, dedi.
Hazret-i
Ömerin (ra) hilâfet müddetleri on sene, altı ay, yedi gündür. Ömrü
şerîfleri
altmışüç sene on gündür.
Kaynak:
Menakıb-i
Çihar Yar-i Güzin
|