Her
şeyi gören, çok
iyi gören Hakkıyla gören. Sonsuz ve nihayetsiz her
şeyi görendir. Bütün varlıkların her an hangi işle meşgul olduklarını
ve ne yaptıklarını görendir. "Gözler O'nu idrak edemez; O ise bütün gözleri idrak eder. O, latif olandır, haberdar olandır." (En'am, 103) "....Şüphesiz Allah, işitendir, görendir." (Hac, 61) "...Allah işitendir, görendir." (Nisa, 134) Allah
her şeyi, herkesin yaptığını
görür. Onun görmesine hiç bir şey engel olamaz. O'nu
kendinden başka hiçbir göz O'nu kavrayıp ihata edemez ve fakat O,
gözlerin
hepsini idrak ve ihata eder, görür, bilir. Gözler kendini anlayamazken,
onları
anlayan, anlatan, gören, gösteren, gerçeği bilen ancak O'dur.
Gözler onu
idrak ve ihata edemezken, O gözleri idrak ve ihata eder ve aynı gerçek
bütün
idrak edilen şeylerde böyledir. Ve O lutuf sahibi ve her şeyden
haberdardır. Ve
lutuf sahibi ve her şeyden haberdar olan ancak odur. İdrakin nuru gibi
her
lutuf O'nundur. Her şeyi bilen, her doğru haberi veren ancak odur.
Gözler
görmüyor diye, gözlerden, gönüllerden uzak, ihtiyaçlardan, dileklerden,
doğru
doğru haberdar olmaz sanıp da O'ndan dönmemeli, eğri yollara
sapmamalıdır. O
lutuf sahibi ve her şeyden haberdar olan en görmeyen gözleri görür, en
gizli,
en duyulmaz sanılan şeylerden, gönüllerin hiç kimselere açılamayan
sırlarından
ve eğilimlerinden haberdardır. O, onlara kendilerinden yakındır. O'na
ibadet
etmek ve işleri ısmarlamak için şart, O'nu görmek değil, O'nun görmesi,
lutuf
sahibi ve her şeyden haberdar olması ve O'na ihlas ve tevhid ile zât ve
sıfatlarına, fiilerine ve lutuflarına iman edilmesidir.
Allah Teâla, yer ve göklerin her yerinde görülebilecek her şeyi Basîr sıfatıyla kuşatmıştır ve onları görmektedir. O'nun için görülemeyen bir şey yoktur.Hiç bir şey ondan gizli değildir. Allah'ın, kalpteki fısıltıları, beyindeki oluşumları, fikirdeki gizlilikleri, kalplerdekini, zifiri karanlık bir gecede kapkara bir taşın üzerinde yürüyen simsiyah bir karıncayı ve çıkardığı sesi görür, duyar, bilir. Allah'ın her şeyi gördüğünü bilen kimse, gizli ve açık her halini düzeltmeye çalışır. Her durumda Allah'a karşı gelmekten korkar ve O'ndan utanır. Allah'ın kendisini yasakladığı yerlerde bulmasındanveya emrettiği yerlerde bulmamasından kaçınır. Kendisinin daima Allah'ın gözetiminde olduğğunu aklından çıkarmaz.. O'nun kendisini görmesini Hafife alarak günah işlemez. İnsanların görmesinden utanıp, Allah'ın görmesinden utanmayan kimse, Allah'ı Hafife almış olur. Bâsir ismini bilmenin faydası, kişide murakebe hissini yaratmasıdır. Murakebe: "Allah'ı görüyormuşçasın ibadet etmendir. Zira sen, Allah'ı görmüyorsan da Allah seni görmektedir. Bâsir
ismini bilen kimse, varlık âlemiyle ilgili
ayetlere, yer ve göklerdeki olağanüstü düzene bakarak Allah'ın azamet
ve
yüceliğin düşünür, çevresine daima ibretle bakar. Allah'ın güç ve
kudretrini,
hikmetini, derin ilmini ve etkin iradesini gösteren yapılara bakarak
O'na daha
bir içtenlikle ve güvenle ibadet eder. Yüce Allah şöyle buyuruyor: "...Göklerde ve yerde ne var? Bir bakıverin." (Yunus, 101)"...Meyvesine, ürün verdiğinde ve olgunluğa eriştiğinde bir bakıverin..." (En'am, 99) "...Kemiklere de bir bak nasıl biraraya getiriyoruz, sonra da onlara et giydiriyoruz?" (Bakara, 259 ) Havas
ve Esrarı
|