Kaside-i Bürde
|
|
Kaside-i
bürde’nin yazarı olan İmam-ı Busayri hazretleri, Sofiyye-i aliyyenin
büyüklerindendir. Bir gün felç oldu, bedeninin yarısı hareketsiz kaldı.
Resulullah’a tevessül edip, insanların en üstününü öven meşhur
kasidesini hazırladı. Rüyada Resulullah’a okudu. Çok beğenip,
arkasından mübarek hırkasını çıkarıp İmam’a giydirdi. Bedeninin felçli
olan yerlerini mübarek eliyle sığadı. Uyanınca bedeni sağlamdı, hırka-i
saadet de arkasındaydı. Bunun için, bu kasideye Kaside-i bürde denildi.
Bürde, hırka, palto demektir.
İmam-ı Busayri sevinerek sabah namazına giderken, zâhid bir zata
rastladı. İmam-ı Busayri’ye, (Kasideni dinlemek isterim) dedi. (Benim
kasidelerim çoktur. Hepsini herkes bilir) dedi. (Kimsenin bilmediği, bu
gece Resulullah’a okuduğunu istiyorum) deyince, (Bunu hiç kimseye
söylemedim. Nereden anladın?) dedi. O zat da, rüyasını olduğu gibi
haber verdi.
Bu kaside, hastalara okununca, hastaların iyi oldukları, okunan
yerlerin dertlerden, belalardan emin olduğu görüldü. Faydalanmak için,
inanmak ve halis niyetle okumak gerekir. Kaside-i bürde, aşağıya İslam
harfleriyle konulmuştur. Her satırı sonuna kadar okumalı, önce sağ
sütun aşağı kadar okunup sonra sol sütuna geçilirse yanlış olur.
Hepsini bir sütun kabul ederek okumalıdır. Bunu belli etmek için, devam
edilmeli diye, satır arasında kırmızı ok konulmuştur.
Mevlâye
salli ve sellim dâimen ebedâ
Alâ
Habibike hayr’il-halkı küllihimi
* Beyit mana
ve açıklamaları son bölümdedir
|
Birinci Bölüm:
Allah’ın
Rasülü’ne Aşık Olma Hususunda
1-‘’ E min
tezekküri cîrânin bi zî
selemin
Mezecte dem’an cerâ min
mukletin bi demi’’
2-
‘’Em hebbetir rîhu min tilkâi kazımetin
Ve evmedal berku fiz
zâlmai min idami ‘’
3- ‘’ Fe mâ li ayneke in
kultekfüfâ hemetâ
Ve mâ li kalbike in
kultestefik yehimi ’’
4- ‘’E yahsebüs
sabbüennel hubbe münketimün
Mâ beyne münsecimin minhü
ve mudtarimi’’
5- ‘’Levlel hevâ
lem türik dem’an alâ talelin
Ve lâ erıgte li zikril
bâni vel alemi’’
6- ‘’Fe keyfe
tünkirü hubben ba’de mâ şehidet
Bihî aleyke udûlüd dem’ı
ves sekami ’’
7- ‘’Ve esbetel
vecdü hattay abratin vedanen
Mislel behâri alâ haddeyke
ve’l- anemi ’’
8- ‘’Neam serâ tayfü men
ehvâ fe errakanî
Vel hubbü ya’terizul
lezzâti bil elemi ’’
9- “ Yâ lâimî fil hevel
uzriyyi ma’ziraten
Minnî ileyke velev ensafte
lem telümi ‘’
10- ‘’Adetke hâliye
lâ sırrî bi müstetirin
Anil vüşâti ve lâ dâî bi
müntahisimi ‘’
11- ‘’Mahadtenin nusha lâkin lestü esmauhû
İnnel muhibbe ani’l uzzâli
fî samemi ‘’
12- ‘’İnnitte hemtü nasîhaş şeybi fî azelî
Veşşeybü eba’dü fî nushin
anit tühemi’’
|
|
İkinci
Bölüm :
Nefsin
İsteklerinden Men Edilmesi
13- ‘’Fe inne emmârati bis sûi metteazat
Min cehlihâ bi nezîriş şeybi vel herami.’’
14- ‘’Ve lâeaddet minel fî
lil cemîli kırâ
Dayfin elemme bi re`sî
ğayra muhteşemi.”
15- ‘’Lev küntü a’lemü
ennî mâu vakkıruhû
Ketemtü sırran bedâlî
minhü bil ketimi ’’
16- ‘’Men lî bi raddi
cimâhin min ğâvayeti hâ,
Kemâ yüraddü cimâhül hayli
bil lücümi.”
17- ‘’Felâ terum bil meâsi
kesre şehvetihâ,
İnnet taâme yukavvî
şehveten nehimi.”
18- “Ven nefsü ket tıfli
in tühmilhü şebbe alâ
Hubbir radâi ve in
teftımhü yenfetımi.”
19- “ Fasrıf hevâha
ve hâzir en tüvelli yehû
İnnel hevâ mâ tüvellâ
yusım ev yusmi.”
20- “Ve râıhâ vehiye fil
a’mâli sâimetün
Ve in hiyestahletil mer’â
fe lâ tesümi.”
21- “Kem hassenet lezzeten
lil mer’i kâtileten
Min haysü lem yedri ennes
semme fid desemi.”
22- “Vahşed desâise min
cûin ve min şebeın
Fe rubbe mahmesatin şerrun
minet tühami.”
23- “ Vestefriğid dem’a
min aynin kadimteleet
Minel mehârimi velzem
hımyeten nedemi.”
24- “Ve hâlifin
nefse veş şeytane va’sihimâ
Ve in hümâ mehadâken nusha
fettehimi.”
25- “Ve lâ tütı’minhümâ
hasmen ve lâ hakemen
Fe ente ta’rifü keydel
hasmı vel hakemi”
26- “Estağfirullâhe min
kavlin bi lâ amelin
Lekad nesebtü bihî neslen
li zî ukumi.”
27- “Emartükel hayra lâkin
me’temartü bihî
Ve mestekamtü fe mâ kavlî
lekestekımi”
28- “Ve lâ tezevettü
kablel mevti nâfileten
Ve lem üsalli sivâ fardın
ve lem esumi”
Üçüncü Bölüm:
Rasullullah(sav)
Efendimize Övgü
Hakkında
29- “Zalemtü sünnete men ahyaz zalâme ilâ
Enişteket kademâhüd durra min veremi”
30-
“Ve şedde min seğabin ahşâ ehu ve tavâ
Tahtel hıcârati keşhan mütrafel edimi”
|
|
31- “Ve râvedethül cibâlüş şümmü min zehebin
An nefsihî fe erâhâ eyyemâ
şememi”
32- “Ve ekkedet zühdetû
fîhâ darûratühû
İnned dârurate lâ ta’dü
alel ısami”
33- “Ve keyfe ted’û iled
dünya darûratü men
Levlâhü lem tahrucid dünyâ
minel ademi”
34- “Muhammedün seyyidül
kevneyni ves sekaleyni
Vel ferîkayni min urbin ve
min acemi”
35- “Nebiyyünel
âmirun
nâhî felâ ehadün
Eberra fî kavli lâ minhü
ve lâ neami”
36- “Hüvel Habîbüllezi türca şefâatühû
Li külli hevlin minel
ehvâli muktehımi”
37- “Deâ ilellâhi fel
müstemsikûne bihî
Müstemsikûne bi hablin
ğayra münfesimi”
38- “Fâkan nebiyyîne fî
halkın ve fî hulükın
Ve lem yüdânuhü fî ılmin
ve lâ kerâmi”
39- “Ve küllühüm min
Râsulillâhi mütemisün
Ğarfen minel bahri ev
raşfen mined diyemi.”
40- “Ve vâkıfûne ledeyhi
ınde haddihim
Min nuktatil ılmi ev min
şekletil hikemi”
41- “Fe hüvellezi
temme ma’nâhü ve sûratühû
Sümmestafâhü habîben
bâriün nesemi”
42- “Münezzehün an şerîkin
fî mehâsinihî
Fe cevherul husni fîhi
ğayru münkasimi”
43- “Da’meddeathün nasârâ
fî nebiyyihim
Vahküm bi mâ şi’te medhan
fîhi vahtekemi”
44- “ Vensüb ilâ zâtihâ mâ
şi’te min şerafin
Vensüb ilâ kadrihî mâ
şi’te min ızami’’
45- ‘’ Fe inne
fadle Rasûlillâhi leyselehû
Haddün fe yu’ribe anhü
nâtıkun bi femi’’
46- ‘’Lev nâsabet
kadrahû âyâtühü ızâmen
Ahyesmühû hıyne yüd’a
dâriser rimemi.”
47-‘’Lem yemtahınnâ
bî mâ ta’yel ukûlü bihi
Hırsan aleynâ fe lem
nerteb velem nehimi .”
48- “A’yel verâ
fehüm
ma’nâhü leyse yürâ
Lil kurbi vel bu’di minhü
gayrü münfahımi,”
49- “Keş şemsi
tazheru lil
ayneyni min buudin .
Sağîret ve tükillüt tarfe
min ümemi.”
50-“ Fe keyfe yüdrikü fid dünya hakîketehû
Kavmün niyâmün tesellev
anhibül hulumû’’
51- “Fe mebleğul
ılmi fîhi ennehû beşerun
Ve ennehû hayru halkıllâhi
küllihimi” |
|
52-“Ve küllü âyin eter rusülül kirâmü bihâ
Fe innemet tesalet min
nûrihî bihimi.”
53-“Fe innehû şemsü fadlin
hüm kevâkibühâ
Yuzhime envârahâ lin nâsi
fiz zulemi”
54-“Ekrim bi halkı nebiyyin zânehû hulükun
Bil husni müştemilin bil
bişri müttesimi”
55- “Kez zehri fî
terafin
vel bedri fî şerâfin
Vel bahri fî keremin ved
dehri fî himemi”
56- “Ke ennehû ve hüve
ferdün fî celâletihî
Fî askerin hıyne telkâhü
ve fî haşemi”
57- “Keennemel lü’lüül meknûnü fî sadefin
Min ma’denî mantıkın minhü
ve mübtesemin”
58- “Lâ tıybe
ya’dilü
türben dumme a’zamehû
Tûbâ li münteşikin minhü
ve mültesimi”
59- “Ebâne mevliduhû an
tıybi unsurihî
Yâ tıybe mübtedein minhü
ve muhtetemi”
60- “Yevmün
teferrase fîhil fürsü ennehümü
Kad ünzirû bi hulûlil
bü’si ven nikami”
61-“Ve
bâte iyvânü kisrâ ve hüve münsadiun
Ke şemli eshâbi kisrâ
ğayrâ mülteimi”
62- “Ven nâru hâmidatül enfâsi min esefin
Aleyhi ven nehru sâhil
ayni ves sedemi”
63- “Ve sâe
sâvete en ğadat bu hayratühâ
Ve rüdde vâridühâ bil
ğayzı hıyne zamî.”
64- “Ke enne bin
nâri mâ bil mâ min belelin
Huznen ve bil mâi mâ bin
nâri min darami”
65- “Vel cinnü
tehtifü vel
envârü sâtıatün
Vel hakku yazheru min
ma’nen ve min kelimi”
66- “Amû ve sammû fe
ılânül beşâiri lem
Tüsma ve bârikatül inzâri
lem t’üşemi”
67- “Min bâ’di mâ
ahberal akvame kâhinühüm
Bi enne dînehümül mu’vecce
lem ye kumi”
68-“Ve ba’de mâ
âyenû fil üfki min şühübin
Münkaddaten Vefka mâ fil
erdı min sanemi”
69-“Hatta ğadâ
antarîkıl vahyi münhezimi
Mineş şeyâtıyni yakfâ isrâ
münhezimi”
70- “Ke ennehum heraben ebtâlü ebrehetin
Ev askerun bil hasâ
râhateyhi rumî”
71- “Nebzen bihî
bâ’de tesbîhin bi batnihimâ
Nebzel müsebbihi min ahşâi
mültekımi”
|
|
72- “Câet li da’vetihil
eşcâru sâcideten
Temşî ileyhi alâ sâkın bi
lâ kademi”
73- “Ke ennemâ
setarat
setran limâ ketebet
Fürûuhâ min bedîil hattı
fil lekami”
74- “Mislül
ğamâmeti ennâ sâra sâiraten
Tekıyhi harra vatıysin lil
hecîri hamî”
75- “Aksemtü bil kameril münşakkı inne lehû
Min kalbihî nisbeten
mebrûratel kasemi”
76- “Ve mâ havel
ğâru min hayrin ve min keramin
Ve küllü tarfin minel
küffâri anhü amî”
77- “Fes sıdkı fil
ğari ves sıddîku lem yerimâ
Ve hüm yekûlûne mâ bil
ğâri min erimi”
78- “Zannül hamâme
ve zannül ankebûte alâ
Hayril beriyyeti lem
tensüc ve lem tehumi”
79- “Vikâyetullâhi ağnet an müdâafetin
Mined dürûı ve an âlin
minel ütumi”
80- “Mâ sâmaniyed
dehru daymen vestecartü bihî
İllâ ve niltü civâran
minhü lem yüdami”
81- “Ve leltemestü ğıned
dârayni min yedihî
İllestelemtün nedâ min
hayri müstelemi”
82-“ Lâ tünkirul
vahye min rü’yahü inne
lehû kalben izâ nâmetil
aynâni lem yenemi”
83- “Fe zâke hıyne bülûğun
min nübüvvetihî
Fe leyse yünkeru fîhi hâlü
muhtelemi”
84- “Tebârekallâhü mâ
vahyün bi müktesebin
Ve lâ nebiyyün alâ ğaybin
bi müttehimi”
85- “Kem ebraet vasaben
bil lemsi râhatühû
Ve atlakat eriben min
ribkatil limemi”
86- “Ve Ahyetis seneteş
şehbae da’vetühû
Hattâ haket ğurraten fil
a’surid dühümi”
87- “Bi ârıdın câde
evhıltel bitâha bihâ
Seyben minel yemmi ev
seylen minet arimi”
88- “Da’nî ve vasfî âyâtin
lehû zaherât
Zuhûra nâril gırâ leylen
alâ alemi”
89- “Feddürrü yezdâdü husnen ve hüve
müntezamün
Ve leyse yenkusu kadran
ğayra müntezami”
|
|
90- “Fe mâ tetâvele âmâlül medîhi ilâ
Mâ fîhi min keramil ahlâkı
veş şiyemi”
91- “Ayâtü hakkın
miner Rahmâni muhdesetün
Kadîmetün
sıfatül mavsûfi bil kıdemi”
92-
“Lemm takterin bi zemânin ve hiye tuhbiruna
Anil
meâdi ve an âdin ve an iremi”
93-
“Dâmet ledeynâ fe fâkat külle mu’cizetin
Minen
nebiyyîne iz câet ve lem tedümi”
94-
“Muhâkkemetün fe mâ yübkıyne min şühebin
Li
zî şikâkın ve lâ yebğıyne min hâkemi”
95-
“Mâ hûribet katta illâ âde min harabin
A’del
eâdî ileyhâ mülkıyes selemi”
96-
“Raddet belâğatühâ da’vâ muârıdıhâ
Raddel
ğayûri yedel cânî anil hurami”
97-
“Le hâ meânin ke mevcil bahri fî mededin
Ve
fevka cevherihî fil husni vel kıyemi”
98-
“Fe lâ tüaddü ve lâ tuhsâ acâibühâ
Ve
lâ tüsâmü alel iksâri bis seemi”
99-
“Karrat, bihâ, aynü, kârîhâ, fe, kultü, lehû
Le
kad zaferte bi hablillâhi fa’tesımi”
100-
“İn tetlühâ hıyfeten min harri nâri lezâ
Etfâ’te
harrâ lezâ min virdiheş şiyemi”
101-“Ke
ennehel havzu tebyazzul vücûhü bihî
Minel
usâtı ve kad câühû kel humemi.”
102-“Ve
kes sırâtı ve kel mîzâni ma’dileten
Fel
kıstu min ğayrihâ Gin nâsilen yekumi.”
103-“Lâ’ta’ceben
li hasûdin râha yünkiruha
Tecâhülen
ve hüve aynül hâzikıl fehimi.”
104-“Kad
tünkirul aynü dav’eş şemsinin ramedin
Ve
yünkirul femü ta’mel mâi min sekami.”
105-“Yâ
hayra men yemmemel,âfûne ,sahâtehû
Sa’yen
ve fevka mütûnil eynükir rusümi.”
106-“Ve
men hüvel âyetül kübrâli mu’tebirin
Ve
men hüven nı’metül uzmâli muğtenimi.”
107-“Serayte
min Haraminleyken ilâ Harâmin
Kemâ
seral bedrü fî dâcin minez zulemi.”
108-“Ve
bette terkâ ilâ en nilte menzileten
Min
kâbe kavseyni lem tüdrek ve lem terumi.”
|
|
109-“Ve
kaddemetke cemîul enbiyâi bihâ
Ver
rusülü takdîme mahdûmin alâ hademi.”
110-“Ve
ente tahterikus seb’at tıbâka bihim
Fî
mevkibin künte fîhi sâhıbel alemi.”
111-“Hattâ
izâ lem teda’şe’ven li müstebikin
Mined
dünüvvi velâ li müstenimi.”
112-“Hafadte
külle makâmin bil izâfeti iz
Nûdite
bir ref’i mislel müfredil alemi.”
113-“Keymâ
tefûzü bir vaslin eyyi müstetirin
Anil
uyûni ve sirrin eyye müktetemi.”
114-“Fehurte
külle fihârin ğayra müşterakin
Ve
cüzte külle mekâmin ğayra mzüdehami.”
115-“Ve
celle mikdârumâ vullite min rutebin
Ve
azze idrâkü mâûlite min niami.”
116-“Büşrâlenâ
ma’şeral İslâmi inne lenâ
Minel
ınâyeti ruknen ğayra münhedimi.”
117-“Lemmâ
deallahü dâıynâ li tâatihi
Bi
ekramir rusüli künnâ ekramel ümemi.
118-“Râat
Kulûbel ıdâ enbâü bi’setihî
Ke
neb’etin eclefet ğuflen minel ğanemi”
119-“Mâ
zâle yelkâhüm fî külli mu’terakin
Hattâ
hakev bil kanâ lahmen alâ vedami”
120-“Veddül
firâra fe kâdû yağbitûıne bihî
Eşlâe
şâlet meal ıkbâni ver ruhami”
121-“Temdıl
leyâlî ve lâ yedrûne ıddetehâ
Mâlem
tekün min leyâlil eşhuril hurumi”
122-“Ke
ennemed dînü dayfün halle sâhate hüm
Bi
külli karmin ilâ rahmil îdâ karimi.”
123-“Yecürru
bahra hamîsin fevka sâhibatin
Termî
bi mevcin minel ebtâli mültetımi.”
124-“Min
külli müntedi bin lillâhi muhtesibin
Yestû
bi müste’silin lil küfri mustalimi.”
125-“Hattâ
ğadet milletül İslâmi ve hiye bihim
Min
ba’di gurbetihâ mevsûleter rahimi .”
126-“Mekfûleten
ebeden minhüm bi hayri ebin
Ve
ba’lin fe lem teytem ve lem teimi.”
127-“Hümül
cibâlü fe sel anhüm müsâdimehüm
Mâzâ
raev minhüm fî külli müstademi.”
|
|
128-“Ve
sel Huneynen ve sel Bedran ve sel Uhuden
Fusûle
hatfin lehüm edhâ minel vehami.”
129-“El
musdıril biydı humran ba’de mâ veradet
Minel
ıdâ külle müsveddin minel lememi.”
130-“Vel
kâtibîne bi sümril hattı mâ terâket
Aklâmühüm
harfe cismin ğayra mün’acimi.”
131-“Şâkis
silâhı lehüm sîmâ tümeyyizühüm
Vel
verdü yemtâzü bis sîmâ mines selemi”
132-“Tühdî
ileyke riyâhun nasri neşrahüm
Fe
tahsebüz zehra , fil ekmâmi külle kemî.”
133-“Keennehüm
fî zuhûril hayli nebtü ruben
Min
şiddetil hazmi lâ min şiddetil huzumi.”
134-“Târet
kulûbül ıda min be’sihim ferkan
Femâ
teferrake beynel behmi vel bühümi.”
135-“Ve
men tekün bi rasûlillâhi nûsratühû
İn
telkahül üsdü fî âcâmihâ tecimi.”
136-“Ve
len terâ min veliyyin ğayra müntesırin
Bihî
velâ min adüvvin ğayra münfesimin.”
137-“Ehalle
ümmetehû fî hırzi milletini
Kellysi
halle meal eşbâli fî ecemi”.
138-“Kem
ceddelet kelimâtüllahi min cedelin
Fîhi
ve kem hassamel burhânu min hasımi.”
139-“Kefâke
bil ılmi fil ümmiyyi mu’cizeten
Fil
câhiliyyeti vet te’dîbi fil yütümi.”
140-“Hademtühû
bi medîhin estekıylü bihî
Zünûbe
umrin medâ fiş şı’ri vel hıdemi.”
141-“İz
kalledâniye mâ tuhşâ avâkıbühû
Ke
ennenî bihimâ hedyün minen neami.”
142-“Ata’tü
ğayyes sıbâ fil hâletyni ve mâ
Hassaltü
illâ alel âsâmi ven nedemi.”
143-“Fe
yâ hasârate nefsin fî ticaretihâ
Lem
teşterid dîne bid dünyâ velem tesümi.”
144-“Ve
men yebı’âcilen minhü bi âcilihî
Yebin
lehül gabnü fî bey’ın ve fî selemi.”
145-“İn
âti zenben fe mâ ahdî bi müntekazın
Minen
nebiyyi ve lâ hablî bi mün sarimi”
|
|
146-“Fe
inne lî zimmeten minhü bi tesmiyeti
Muhammeden
ve hüve evfel halkı biz zimeni”
147-“İn
lem yekün fî meâdi âhızen bi yedî
Fadlen
ve illâ fe kul yâ zelletel kademi.”
148-“Hâşâhü
en yuhrimer râcî me mekârimehû
Ev
yercial câru minhü gayra muhterâmi.”
149-“Ve
münzü el zemtü efkâri medâyıhahû
Vecedtühü
lî halâsî hayra mültezimi .”
150-“Ve
len yefûtel gınâ minhü yeden teribet
İnnel
hayâ yünbitül ezhâre fil ekemi.”
151-“Ve
lem ürid zehrated dünyelletik telafet
Yedâ
züheyrin bi mâ esnâ alâ herimi.”
152-“Yâ
ekramel halkı mâ li men elûzü bihî
Sıvâke
ınde hulûlil hâdisil amemi.”
153-“Velen
yedika Rasülellâhi cahüke bi
İzil
Kerîmü tecellâ bismi müntekımi.”
154-“Fe
in min cûdiked dünya ve Darratehâ
Ve
min ulûmike ılmül levhı vel kalemi.”
155-“Yâ
nefsü lâ teknati min zelletin azumet
İnnle
kebâire fi ğufrani kel lememi.”
156-“Lealle
rahmete Rabbi hıyne yaksimühâ
Te’ti
alâ hasebil ısyâni fil kısemi.”
157-“Yâ
Rabbi vec’al recâi ğayra mün’akisin
Ledeyke
vec’al hısâbî ğayra münhazimi.”
158-“Veltuf
bi abdike fid dâreyni inne lehû
Sabran
metâ ted’uhü ehvâlü yenhezimi.”
159-“Ve’zenli
subhi salâtin minke dâimetin
Alen
Nebiyyi bi münhel in ve münsecimi.”
160-“Vel
âli sahbi sümmet tâbiîne lehüm
Ehlet
tükâ ven nükâ vel hılmi vel kerami.”
161-“Mâ
rannehat azâbâtil bâni rıyhu sabâ
Ve
etrabel îse hâdil bin neğami
162-“Yâ
Rabbi salli ve sellim dâimen Ebedâ
Alâ
habîbike hayril halkı küllihimi.”
|
|
|
|
Mana ve açıklamalar
1- ‘’ Ey benim dertli gönlüm ; Selem ağaçlarının süslediği
vadideki komşuları hatırladığın için mi ,
gözlerinin ak ve karasından akan yaşı kan ile karıştırmaktasın.’’
( Ayrıca , bu üç beyit geyik
derisinden bir tirşe üzerine yazılır ve
öğrenim ve ezberleme güçlüğü çeken bir kimsenin sağ kolunun pazusuna
bağlanırsa çok kısa bir süre içerisinde zekası ve öğrendiğini bir daha
asla unutmaz. Bu hususta ayrıca tecrübe edilmiştir. Bir kimse Kaside-i
Bürde’ yi şartlarına uygun yerine getirerek cuma geceleri akşam ve
yatsı ezanları arasında okursa iman selameti ve dünya ve ahiret
mutluluğu ile şereflenir. Bu husus ta güvenilir şarihlerce tesbit ve
nakledilmiştir.)
2-‘’Yahut Medine tarafından (Allah Rasulü’nün tatlı kokusunu getirip
sana koklatan)bir rüzgar estiği içinmi? (Böyle Allah Rasulü (s.a.v.)’
nün aşkı ve muhabbeti ile kendinden geçmiş olarak , kanlı yaşını
tutamadan ağlıyorsun. ) Yoksa Allah Rasulü’ nün çoğu zaman vakitlerini
geçirdiği Medine yakınındaki Izam dağından karanlık gecede çakan şimşek
mi çakıp, Nübüvvet Nuru seni mestetti de böyle ağlamana sebep oldu ? ’’
3-‘’(Ey gönül),iki gözüne ne olduki; onlara “kendinizi tutun ağlamayın”
dedikçe o iki göz daha çok kanlı yaş akıtıyorlar? Ve kalbine de ne oldu
ki ; “sakin ol, kendine gel” desen de o aldırmayıp ölçüsüz sevgisi,
hayranlığı ve delicesine aşk ve muhabbeti artıyor?’’
4-‘’Aşk ve muhabetten dolayı ağlayıp gözyaşı döken aşık, muhabbetin
ondan akan gözyaşı ve muhabbetten tutuşup alevlenen kalp arasında gizli
kalacağını mı zanneder?’’
5-‘’(Ey alemlerin sultanına aşık olan gönül! ) Niçin beyhude
aşkını inkarda ısrar ediyorsun? Eğer sende aşk ve muhabbet olmasaydı
aşk ve muhabbet sebebiyle harabeye dönmüş
yüzün ve vücudun üzerinde kanlı yaş dökmezdin. Ban denilen latif ağacı
ve alem denilen Nur dağını hatırlayarak uykunu da terketmezdin.’’
6-‘’(Ey gönül) aşk ve muhabbeti nasıl inkar edebilirsin? (Görmüyor
musun?) gözyaşın ve aşk hastalığın gibi iki adil şahit aleyhinde
şahitlik etmekteler.’’
7-‘’Gönlünde yanmakta olan aşk ateşi iki yanağının üzerinde biri
kırmızı gül misali çizgiler çekmiş aşkını isbat etmektedir.
Kırımızıgül, kanlı gözyaşının, sarıgül içinde yanan aşk ateşinin
işaretleridir. Ey gönül! Yanağında böyle şahitlerin varken sen aşkını
nasıl inkar edeceksin. ’’
8-‘’Evet artık inkar etmem mümkün olmadığı için itiraf ediyorum
ki ; aşk ve muhabbeti gönlümde yerleşen Allah Rasulü (s.a.v.)’nün
hayali bana gece geldi ve beni uykusuz bıraktı. Çünkü muhabbet dünya
lezzetlerini elemle defedip yok eder. ‘’
(Yine belirtildiği üzere bu kasidenin beş numaralı beyti islam harfleri
ile ve birbirlerine bitiştirilmeden tek tek bir elma üzerine yazılır.
Ve bu elma herhangi bir sebeple veya sebepsiz olarak bunalım
içerisinde kıvranan bir kimseye yedirilirse o kimse yüce Allah’ın
yardımı ile ve bu beytin ruhaniyeti hürmetine içine düştüğü bunalımdan
kurtulur ve huzura kavuşur. )
9-‘’Ey Uzre kabilesinin aşkına benzer.Muhabbete mübtela olduğum için
beni levm edip kınayan kimse tarafımdan sana bir özür
beyan edeyim ki; eğer insaf etseydin(buhaklı özürümün karşısında) beni
ayıplamaz ve kınamazdın.’’
10- ‘’Artık halim sana ulaştı, durumumu biliyorsun, sırrım
hasedçi ve
gammaz kişilerden gizli olmadığı gibi derdim de kesilmiş olmayıp
sonsuzdur.’’
11- ‘’Ey aşk hususunda beni ayıplayan kimse gerçisen bana doğru ve
samimi nasihatta bulundun fakat ben aşk ve muhabbet neşesiyle sarhoş
olduğum için o nasihatı kabul etmedim, işitmedimde söylenenleri. Çünkü
aşk kendisini ta’n edenlerinde, nasihatte bulunanlarında sözlerini
işitmez.’’
12- ‘’ Ey bana nasihatta bulunan nasihatını kabul etmeyişimden dolayı
bana darılma.daha önce saçımın aklığının hal dili ile beni ayıplayan
nasihatınıdatöhmet sayıp kabul etmedim . Halbuki ihtiyarlık nasihat
hususunda töhmetten en uzak kalan sadık bir uyarıcıdır.’’
(Hatalarından dolayı tevbe etmek istediği halde bazı zaaflarını
bırakamayan kimse onikinci beyit olan yukarıdaki beyitten itibaren
yirmibeşinci beyitekadarki ondört beyti Cuma günü Cuma namazından sonra
bircam kabın üzerine yazar veya yazdırırve bu kabıniçerisi
gül suyu katılmış su ile doldurulup bu su aynı gün yatsı namazının
vaktine kadar günah zaafı olan kimseye içirilirse kendisine zaafına
karşı koyma ve ondan tevbe etme cesareti gelir. O kimsenin suyu içtiği
günü bol ibadet zikir ve tevbe ile geçirmesi tavsiye edilir.)
13-‘’Gerçektende her zaman fenalık ve günah emreden nefsim koyu bir
cahil olması nedeni ile ölümün yaklaştığını hatırlatan saç ağarması ve
ihtiyarlığın korkutmasındanda nasihat alıp uyanmamış ve kendine
gelememiştir.’’
14- ‘’Her zaman
kötülük emreden benim nefsim tevbe ve salih amel benzeri ölüm
misafirinin yemeği durumundaki güzel hazırlık işinden hiçbir şey
yapmadı. O misafirde çekinmeyerek ansızın kendisine tazim göstermeme
fırsat vermeden gelip başıma kondu.’’
15-‘’Eğer
ben nefsimin beni yeneceğini ve ihtiyarlıkta gelen misafirimi
ağırlayamayacağımı bilseydim beni eleveren ak saçlılık ve ihtiyarlık
sırlarımı keten denilen boya ile kapatır gizlerdim.’’
16-‘’Binicisini kendi
istediği şekilde sevkeden azgın ve başıgemlenemeyen at gibi olan nefsi
emmaremin azgın atların dizgin ve gemlerle döndürüldüğü gibi başına
buyruk istediği gibi ve istediği tarafa giden nefis atımı salih ameller
ve iyi huylar tarafına döndürmeyi benim
için kim garanti edebilir.’’
17- “Nefsi emmare ve onun isteklerinin günah ve kusurlara devam ederek
(doyurulup) kırılacağını ve yok olacağını umma , çünkü
yemek obur ve aç gözlülerin isteklerini çoğaltır ve kuvvetlendirir.
(Günaha devam etmekte aynen bunun gibidir. Günaha devam ettikçe
nefsin
ve şehvetin
günah işleme isteğini kuvvetlendirmekten başka bir işe yaramaz.”
18- “Nefis ilk baştan süt emen çocuk gibidir. Onun kendi haline
bırakırsan süt emme isteği ve sevgisi gençleşip tazelenir. Onu sütten
kesip alıştırırsan o da emmeyi bırakıp kesilmiş olur.”
19-“Ey nefsini terbiye etmek istek ve kararında olan kimse! Onu
isteklerinden vazgeçir ve sana hükmetmesinden sakın. Çünkü, nefsin
istekleri neyi hedefler ve hakim olursa onu ya helak veya rezil ve
rüsvay eyler.”
20- “Nefsin ibadetle meşgul olup salih amel işlerken de onu gözet ve
kolla. Şayet yaylağını tatlı bulur, salih amelden zevklenir, kibir ve
ucbe düşerse; terki caiz bir amel ise onu yaylağında yayılmaktan alı
koy ve otlatma. Yani o ameli terk ederek ona hak ettiği cevabı ver.”
21-“Nefis, çok kere insana öldürücü olan leş eti, tatlı ve güzel
göstermiştir. Şöyle ki yağlı lokma içerisinde olan zehiri insan
anlayamamıştır."
22- “ (Ey gönül!) Gerek açlık, gerekse tokluk desiselerinden kork ve
sakın. Ilımlı olmayı ve orta yolda bulunmayı bırakma. Özellikle de
açlığı ve susuzluğu mutlak ibadet sanma, nice açlık vardır ki,
tokluktan daha zararlıdır.”
23- “Haramla dolmuş gözden yaşı boşalt ve pişmanlık perhizine yapış.”
(Bu beytin, 119 (yüz on dokuz ) defa okuyan kimsenin ZİHİN AÇIKLIĞI
için çok önemli bir iksir olduğu, en zekasız bir kimsenin bile bundan
sonra bir okuyuş veya dinleyişte istenilen bilgiyi ve ibareyi
ezberleyebileceği ve bir daha unutmayacağı defalarca denenmiş ve
görülmüştür.)
24- “(Ey gönül!) Nefis ve şeytana uyma ve ikisine de karşı gel. Eğer
nefis ile şeytan sana sözederlerse sözlerini düşman sözleri olarak bil,
yorumla.(Sakın ha onların öğütlerine güveneyim deme ve asla kabul
etme!)”
(Bu beyiti vird haline getirip devam eden kimseyi YÜCE ALLAH NEFİS VE
ŞEYTANIN ŞERRİNDEN KORUR.)
25- “(Ey insan!)Nefis ve şeytandan gerek hasım olarak, gerek hakem
olarak gelen telkin ve iç dürtülerine uyayım deme. Çünkü sen hasmının
ve hakeminin hilelerini bilirsin.”
26- “Amelsiz olan boş ve kuru sözlerden dolayı Yüce Allah’tan af ve
mağfiret dilerim. Muhakkak ben amele yakın olmayan faydasız söz
söylemekle nesil isnat ve isbat etmiş gibi oldum.”
27- “Sana hayrı emrettim, fakat ben onu yapmadım ve söz ile icraatı
birleştirip dürüst olmadım. Şu halde sana “İstikamet üzere ol” (Yani
dosdoğru ol) sözümün faydası nedir?”
28- “Ölüm gelmeden önce nafile ibadetlerden bir azık hazırlayamadım ve
farzlardan başka namaz kılamadım, oruç tutamadım.”
29- “Karanlık gecelerde uzun süre kıyamda durmak sebebiyle ayakları
şişerek dayanamayacak hale gelinceye kadar ihya eden (ibadetle geçiren)
alemlerin övünç kaynağı Rasulü zişan’ın sünnetine onu terk ederek
zulmettim.”
(ERKEN KALKMAK İÇİN ;
İbrahim Bâcûrî (k.s.) Hazretleri diyor ki; 29. Beyitten itibaren 33.
Beyte kadar ki bu beş beyiti, çok uykusu olup sabahları erkenden kalkma
zorluğu çeken ve yaptığı ibadetlerden zevk alamayan, dünya sevgisini
gönlünden bir türlü atamayan kimse bir kağıt üzerine yazıp veya
yazdırıp yastığının altına koyar ve o yastık üzerine başını koyup
uyursa bütün bu sıkıntılardan kurtulur.)
(Yukarıda bahsi geçen beş beyitin bir şey üzerine yazılıp uykusuna çok
düşkün bir kimse başının üzerine asılması, o kişinin uykusunun normale
dönmesine ve sabahları erken uyanıp erkenden ibadetlerine ve işinin
başına dönmesine yetmektedir.)
30- “O Allah Rasulü (s.a.v.) açlıktan dolayı karnına taş bağladı ve
yanlarındaki Mübarek cildini taş altında toplayıp büktü.”
31- “Altından olan yüksek dağlar, onun varlığından şereflenmek ve değer
görmek için Allah’ın Rasulüne gelip giderek kıymetli madenlerini arz
eylediler. Fakat O Allah Rasulü onlara rağbet etmemekle daha yücelik
gösterdi.”
32- “Rasulullah (s.a.v.)’in zahirde ihtiyaç içerisinde bulunması O’nun
altından dağları reddetmesini kuvvetlendirip zühd ve takvasını takviye
etti. Çünkü ihtiyaçlar, Peygamberlere mahsus sıfatlardan “İsmet” ve
“İstikamete” galebe edemez.”
33- “Bilinen dünyalıklar, Alemlerin Sultanı olan Allah Rasulü’nü dünya
ve dünyalıklara meyil ve nuhabbete nasıl çağırır? O olmasaydı dünya
yokluktan çıkıp var olmayacaktı.”
34- “Allah Rasulü Muhammed Aleyhisselam dünya ve ahiretin, ins ve
cinnin, Arap ve Acemden oluşan iki fırkanın ve bütün varlıkların
Seyyidi ve Efendisidir.”
35- “Allah’ın Rasulü (s.a.v.) iyilikleri emir ve tavsiye edici,
fenalıklardan da yasaklayıcı ve sakındırıcıdır. Evet ve hayır gibi emir
ve yasakları bildirmekte ondan daha doğru ve gerçekçi kimse yoktur.”
36- “O Allah’ın Rasulü, Yüce Allah’ın öyle bir sevgilisidir ki, hücum
ve ihata eden her bir korku için O’nun şefaatı umulur.”
37- “O Allah’ın Rasulü (s.a.v.) insanları Yüce Allah’ın dinine davet
eylemiştir. Onun dinine sarılanlar, kopmayan sağlam bir ipe
yapışmışlardır.”
38- “Bütün insanların ve cinnilerin Efendisi ve ulusu olan Hazreti
Muhammed (s.a.v.) gerek şekil ve fiziki gürünüm gibi yaratılış ve
gerekse ahlâki ve ruhi hususlarda diğer peygamberlerin tamamından
üstündür. Diğer peygamberler, ilim ve keremde ona yaklaşamadılar.”
39- “Peygamberlerin hepsi, Allah Rasulü’nün dergahında bir avuç, yahut
hikmet ve fazilet yağmurlarından bir yudum su istemektedirler.”
40- “Bütün peygamberler had ve merhametleri mevkinde durmuş (ve onun
ilminden almışlardır ve bu aldıkları ise) onun ilminden bir nokta ve
hikmetlerinden bir çizgiden ibarettir.”
41- “O Allah Rasulü öyle bir zattır ki, içi ve dışı ile (maddesiyle ve
manasıyla fizik görünümü ve manevi hayatıyla ) tam ve en mükemmel
şekilde yaratılmış ve her şeyi yoktan var eden Yüce Rabbimiz O’nu
Habibi olarak seçmiştir.”
42- “Allah’ın Rasulü bütün güzelliklerden benzersizdir. Ondaki güzellik
cevheri taksim olunmamış tam ve mükemmel bulunup hiçbir kimseye ondan
nasip verilmemiştir.”
43- “Hıristiyanların, kendi peygamberleri hakkında iddia ettikleri
ilâhlık yakıştırmasını bırak da, bundan başka istediğin sıfatla Allah
Rasulü’nü öv, hâkımâne hükümlerini ver. (Hangi sıfatlarla onu översen
öv, yinede fazla bir şey söylemiş olmazsın.)”
44- ‘’O Allah Rasulü’nün mübarek zâtına,şereften şandan dilediğin
vasıfları ve övgüleri yakıştır ve yüce derecesine büyüklükten dilediğin
mertebeyi nispet eyle.O’nu övebildiğin kadar öv.Yinede haddi aşmış
olmazsın.’’
45- ‘’Yüce Allah’ın sevgili Rasulü Muhammed Mustafa (sav)’in
faziletlerine sınır ve son yoktur ki konuşan ağız O’nun kemalat ve
faziletlerini tarif edebilsin’’
46-“Allah Rasulü’nün mucizeleri büyüklük bakımından Kadrü kıymetine
uygun mertebede olsaydı, onun tertemiz adı anıldığın da tamamen çürümüş
kemikleri diriltirdi.”
47- “Peygamber efendimiz Aleyhisselâm, bizim hidâyet üzere bulunmamıza
çok istekli olduğundan , akılların aciz ve hayretler içerisinde
kalacağı zorluk teklifi ile bizi imtahan
etmedi. Bizler de onun hak peygamber olduğunda asla şüphe etmedik ve
o’na uymakta tereddüt göstermedik.”
48- “Bütün yaratılmışlar O’nun manevi kemâlatını anlatmaktan âcizdir.
Gerek yakınında ,gerekse uzağında bulunanlarda, O’nun manevi değeri
idrak hususunda âcizlikten başka bir şey görülmez.”
49- “ Allah Rasulü’nün hakikati güneş gibidir ki uzattan göze küçük
görünür , yakından bakınca ise gözü kamaştırır .Dolayısı ile yakından
da uzaktan da O’nun hakikatını yani gerçek yüzünü tam idrak etmek
mümkün olamaz.”
50- “Uyku halinde bulunup da O’nu rüyada görmekle teselli olup bununla
yetinen bir kavim , dünyada Allah Rasulü’nün hakikatini nasıl idrak
edip kavrayabilir
51- “O Allah’ ın Rasulü hakkında yaratılanların bilgilerinin
ulaştığı son nokta, O’ nun muhakkak bir insan olduğu ve yüce Allah’ın
yarattığı
bütün varlıkların hayırlısı bulunduğu hakikatıdır.”
52-“Allah Rasulü’nün dışında kalan diğer bilimum peygamberlerin getirip
gösterdikleri mucizeler, sadece Allah’ın Rasulü’nün mübarek nurundan
onlara ulaşmıştır.”
53-“Muhakkak ki Hazret-i Muhammed Aleyhisselâm bir fazilet güneşi,
diğer peygamberler ise karanlıkta insanlara O güneşin ışığını
aksettiren yıldızlardır.”
54- “Yüce Allah, O sevgili Habîbi’nin yaratılışını ne ulvi bir ikramla
vücuda getirmiştir! Güzellikle bezenmiş güler yüzlülükle nişanlanmış ve
böylece çok yüksek olan güzel ahlâk ve ebedi tertemiz olan zâtı
varlığını süslemiştir.”
55- “O Peygamber-i Zişan Efendimiz yumuşak huyluluk ve nezâkette çiçek
gibi, şan ve şerefte ayın ondördü gibi , kerem ve cömertlikte denizler
kadar himmetlerinde ise zaman gibidir.(Sonsuz derecede himmet
sahibidir.)”
56- “O Allah Rasulü her zaman celâlet ve heybette bulunduğundan , şayet
yalnız halinde onunla karşılaşacak olsan, O’nu sanki muazzam bir asker
birliği arasında ve bir alay hizmetkarlar içinde sanırdın.”
57- “Sedef içerisinde korunmakta olan inci , adeta Peygamber
Efendimiz’in mübarek sözleri ve tebessümünün madenindendir.”
58- “Peygamber Efendimiz ’ in mübarek kemiklerini kaplıyan toprağa
muadil hiçbir güzel koku yoktur. Ne mutlu o toprağı
koklayana ve öpene!.”
59- “Allah Rasulü’nün mayasının pak olması sebebiyle yüce Allah duğuşu
sırasında O’na birçok harika göstermiştir.Ey akıl sahibleri! O Nebiyyi
Zişan’ın hayatının ilk anından son demine kadar ki iyiliğe ve
temizliğine dikkatle bakın ki,gerçeği görebilesiniz”
60- “Rasulü Ekrem Efendimizi’in dünyaya geldiği gün öyle muazzam bir
gündür ki, kendilerini kuşatacak gam,keder v.b. azab ve sıkıntıların
gelmesiyle korkutulduklarını gördükleri bazı olaylar sebebiyle
akıllarını çalıştırıp o günün önemini anladılar.”
61- “Allah Rasulü’nün doğduğu gün, Kisrâ’nın bir
daha toplanmaz dost ve
askerleri dağıldığı gibi İran hükümdarı da sarayı yıkılmış olduğu halde
geceledi”
62- “Allah Rasulü’nün dünyaya gelmesi ve Kisrâ’nın sarayının
yıkılmasının verdiği üzüntü üzerine ateşperestlerin yaktıkları ateş,
nefesini kesip sönmüş ve faydalandıkları Fırat Nehri’de hüzün ve
nedâmetinden mecrasını unutmuştur.”
63- “Sava gölünün yere batması ile
suyunun kuruması Sava şehri halkını
ümidsiz ve kederli bıraktı;göle gitmiş olanlar susuz, öfkeli ve
hiddetli bir şekilde ümidsiz olarak dönmüş oldular.”
64- “Hüznünden ve gamından öyle bir hal meydana gelmiş ve ateş öyle bir
sönmüştü ki, ateşte adeta suda bulunan rutubetten eser vardı.Ve su öyle
kurumuştu ki sanki suda, ateşte bulunan hararetten eser vardı.”
65- “Allah Rasulü’nün doğduğu gece cin tayfaları görünmeden
Efendimiz’in dünyaya teşrifini müjdeleyen sesler çıkarıyor,
Rasulullah’ın nurları alemi aydınlatıyor ve O’nun Peygamber olarak
geliş hakikati manen ve lafzan açığa çıkıyordu.”
66- “Müşrikler, putperestler ve
kafirler kör ve sağır hükmünde oldular
da Allah Resulü’nün geldiği müjdesinin ilânı onlarca işitilmedi ve
tehdit şimşekleri onlarca görülmedi.
67-“O müşrik, kafir ve putperest kavimlerin gaybden haber verdiklerini
iddia eden kâhinleri, eğri,bozuk ve değiştirilmiş dinlerinin katiyyen
devam edemeyeceğini haber verdikleri halde onlar yinede inkara devam
ettiler.”
68- “Ve Efendimiz’in doğduğu gece ufukta şeytanların üzerine
yıldızların atılmasını ve buna uyumlu şekilde gene o gece yeryüzünde
bulunan putların yüzleri ezerine yıkılıp düştüklerini gördükleri hâlde
yine o kafir ve putperestler sapıklık üzere kalıp hakikati görmediler.”
69- “Hatta şeytanlar vahiy yolu olan
semadan öyle hezimete uğramış olarak gitti ki, şeytanlardan kaçan biri
şaşırıp
gideceği yeri bilemediğinden kaçan bir şeytanın izine tabi olmuştur.”
70- “Şeytanlar semâdan öyle kaçtılar ki , güya onlar Ebrehe’nin
kahramanları!!!Kaçarken gösterdikleri sürat ve telaş Allah
Rasulü’nün iki avucundan atılan çakıl taşlarından perişan olup kaçan
müşrik askerlerinin haline benziyordu. Onlarda kaçarak semayı
terkettiler.”
71- “Peygamber Efendimiz’in iki avucu içine aldığı taşlar tesbih
ettikten sonra öyle bir atıldı ki, bu atılış tesbih edici Yunus
aleyhisselâm’ın onu yutan balığın karnından atıldığı gibi oldu.”
72- “Ağaçlar O Allah Rasulü’ne boyun eğerek ayaksız, kök ve dallarının
üzerinde yürüyüp davetine geldiler.”
73- “Allah
Rasulü’nün huzuruna gelirken, ağaçların kökleri ve
dallarının yol üzerinde yazdığı gayet güzel ve garip yazıyı süslemek
için sanki düzgün çizgi ve satır çizmiş idi.”
74- “O Allah Rasulü’nün huzuruna gelen ağaçlar, Allah’ın Rasulü nereye
gitse ayrılmayıp onunla giden ve günün ortasında kızgın fırın gibi olan
güneşin sıcaklığından onu koruyan bulut gibidir.”
75- “Allah’ın Rasulü’nün işaretiyle yarılıp iki parça olan ayın Rabbına
gerçek ve doğru yemin ile yemin ederim ki, o ayın melekler tarafından
yarılmış olan Allah Rasulü’nün kalbine benzeyişi ve münasebeti vardır.”
76-“Allah Rasulü’nün mucizelerinden şunu hatırla ki, en güzel ahlâka
sahip olan Rasulü Ekrem Efendimiz’i ve O’nun arkadaşı, kerem sahibi
Hazret-i Ebu Bekr’i (r.a) mağara bir araya getirmiş ve kafrlerden
hepsinin gözleri kör olup, mağaranın sakladığı o iki zatı
görmemişlerdir.”
77- “Bütün davasında gerçek özelliklerinde pırıl pırıl Rasulü Ekrem
Efendimiz Ebû Bekr’i Sıddık ile beraber mağarada birbirlerinden
ayrılmadıkları halde düşmanları onları göremediler.Ve -Bu mağarada
kimseler yok- dediler.”
78- “Kafirler, güvercinlerin kısa zamanda kainatın efendisi Hz.Muhammed
Aleyhisselam’ın bulunduğu mağara üzerine yuva ve yumurta yapıp
dolaşmayacağını sandıkları gibi, örümceğinde az zamanda mağara üzerine
ağ öremeyeceğini sandılar”
79- “Yüce Allah’ın sevgili Habibi’ni ve mağara dostu Hz.Ebu Bekir’i
vikâye etmesi, kat kat zırhlardan ve yüksek kalelerden onları müstağni
kılmış ve başka korunma şekline ihtiyaç bırakmamıştır.”
80- “Zamanın bana zulmetmesiyle O Allah Resulü’nün kuvvetli himayesine
yaptığım ilticalarımda nail olmadığım iltica vuku bulmamıştır.”
81- “Kendisinden iyilik görülenlerin en hayırlısı Allah Rasulü’nün
elinden, dünya ve âhiret zenginliğini her ne zaman istemiş isem, O’ndan
in’am ve ihsan almadığım istediğimi bulamadığım vaki değildir.”
82- “O Allah’ın Rasulü’ne rüyasında gelen vahyi, rüyada geldiğinden
dolayı sakın inkar etme.O’nun öyle bir uyanık kalbi vardır ki, gözleri
uyuduğu zaman O’nun kalbi yine uyanıktı ve etrafında olup bitenleri
görür ve duyardı.”
83- “O rüyada meydana gelen vahiy Efendimiz’in nübüvvet mertebelerine
ulaştığı zamanda idi.O durumda rüya gören hali inkar olunamaz.”
84- “Yüce Allah’ın şanı ne büyüktür ki, vahiy hiçbir nebi için
çalışmakla kazanılmamış, elde edilmemiştir.Gayp ile töhmetlenen, yani
gaybtan haber verişlerinde yanılma ve hatası görülen hiçbir peygamber
yoktur.”
85- “Allah Rasulü çok kerre mübârek avucunu sadece hastaya sürmekle onu
şifaya kavuşturmuş ve çok kerrede dertli ve muhtaçları cinnet
hastalığından kurtarmıştır.”
86- “Allah’ın Rasulü’nün duası kurak ve kıtlık senesini öyle ihya
ettiki , o sene, diğer zamanlar içinde kara atın alnındaki beyaz nişana
benzer en parlak sene oldu.”
87- “Efendimiz (s.a.v)’in duâsının kıtlık senesini ihya etmesi bir
bulutun cömertçe bol yağmur yağdırması sebebiyle olmuştur.Bulut o
dereceye kadar yağmur döktü ki, sen görseydin, geniş vadileri denizden
kanallar yahut taşmakla Sebe’ beldesini harad eden Arim vadisinin seli
sanırdın.”
88- “Allah’ın Rasulü’nün, gece yüksek dağlar üzerinde parlayıp her
taraftan görülen ziyafet ateşi gibi aşikâr olan mucizelerini tarif ve
vasfetmem için engel olma, beni halime bırak.”
89- “İnci muntazam olarak dizilmiş olursa güzelliği artar. Fakat haddi
zatında kıymetli olduğundan, gayri muntazam olmakla da kadrü kıymeti
eksilmez”
90- “Allah’ın Rasulü’nü öven kimsenin, arzu ve emelinin,
bütün güzel huylardan ve makbül adetlerden temayüz etmiş bulunan ve o
zatı tam olarak anlatmaya uzanmasında ne fayda vardır ki, O’nu hakkıyla
zaten övmek mümkün değildir.”
91-
“Allah’ın Resulü’nün mucizelerinden biri ve hatta en büyüğü, Rahman
olan yüce Allah tarafından gönderilen hak ayetlerdir ki, lafız ve
nuzülü itibariyle muhdes, mana itibariyle kadîmdir.Bu kıdem sıfatı
‘Kadîm’ sıfatıyla mavsuf olan yüce Allah’ın sıfatıdır.”
92-
“Kur’an-ı Kerim’in manaları bize öldükten sonra dirilmekten, gelip
geçmiş olan Ad kavminden ve İrem’den haber veriyor ki, bu haliyle bir
zamana mukarin ve mahsus değildir.”
93-
“Kur’an-ı Kerim kıyamete kadar tahrif olunmadan bizim yanımızda daima
mahfuz bulunmakla diğer peygamberlerin bütün mucizelerinden üstün
olmuştur.Çünkü o peygamberlerle gelen mucizeler, zamanlarına mahsus
kalıp daimi olmamıştır.”
94-
“Kur’an-ı Kerim ayetlerinin hükümleri muhalif ve muarız olanlara şüphe
bırakmayacak derecede kat’i ve bâkidir ve başka bir hakem ve delil
aramayada muhtaç değildir.”
95-
“Kur’an-ı Kerim ayetlerine karşı katiyyen muaheze ve muaraza
olunmamıştır ki, neticede düşmanların en şiddetlileri dahi teslimiyet
ve inkıyad göstererek acziyyetlerinden dolayı davalarından dönmüş
olmasınlar.”
96-
“Kur’an-ı Kerim’in feahat ve belagatı, muarrızının davasını, iffet
sahibi olan erkeğin ailelerine uzanan cani eli men edişi gibi
reddetmiştir.”
97-
“Kur’an-ı Kerim ayetlerinin birbirini takviye hususunda deniz dalgaları
gibi olan anlamları vardır.Ve hatta Kur’an’ın anlamları güzellik,
kıymet ve değerde inci, elmas gibi deniz cevherinin üzerindedir.”
98-
“Kur’an-ı Kerim’in eşsizliği sayılmaz ve hesaba gelmez. Zapt ve kayda
edilmez ve aynı zamanda çok tekrar edilip okınmakla usanç vermez ve bu
yüzden terk edilmez.”
99-
“Kur’an-ı Kerim okuyanın gözleri onun ayetleriyle nurlandı. Ona
-muhakkak sen en sağlam tutanak olan Allah kelamı ile muzaffer oldun.
Artık bırakmayıp ona sımsıkı yapış- dedim.”
100-
“Eğer Kur’an-ı Kerim’in ayetlerini cehennemin şiddetli ateşinden
korktuğundan dolayı okursan, okuduğun Kur’an’ın soğuk suyundan yardım
görüp cehennem ateşini söndürürsün.”
101-“Kur’anı
Kerim’in ayetleri,Kevser Havzı gibidir.Şöyle ki: Mahşer de simsiyah
kömür gibi gelen asilerin yüzleri o Kevser Havzı ile beyazlaşıp
parladığı gibi, Kur’an-ı Kerim de onu okuyana şefaatçı olur ve yüzünü
nûrlandırıp parlatır.”
102-“Kur’an-ı
Kerim ayetleri,doğruluk ve düzgünlükten bakımından Sırat-ı Müstakim
gibi adalet bakımından da hassas bir terazi gibidir. İnsanlar arasında
o Kur’an ayetlerinden başka hiçbir adalet kaim ve baki olamaz ve
tahakkuk edemez.”
103-“Ey
inanan insan ! Kur’an-ı Kerim’i iyi ve maharetle anladığı halde
,bilmezlikten ve anlamazlıktan gelerek Onu inkar edip giden hasedçinin
bu haline sakın şaşma(Ona inanmak,çok üstün bir meziyettir).”
104-“Göz
hastalıktan dolayı bazen güneşin ışığını inkâr edip görmez ve ağız da
hastalıktan dolayı suyun tadını inkar edip anlamaz.”
105-“Ey
gerek süratle yürüyerek ve gerek süratle yürüdüğü için iz bırakan
develerin üzerinde olarak gelen muhtaçların ve hizmetine koşan
taliblerin,evinin etrafı ve kapısının önüne iltica ettikleri kimselerin
hayırlısı olan(Allah Rasulü !)”
106-“Ve
ey karini, kıymetini bilen, Sana itibar edenler için, Yüce Allah’ın
kudret eserlerinden en büyüğü ve yaratılmışların en üstünü olan (Yüce
Peygamber ) Ey varlığını en büyük nimet bilip ganimet sayanlar için
ilâhi ni’metlerin en üstünü (Olan Nebi ) !”
107-“(Ey
peygamberler şahı olan Allah Rasulü)! Sen,geceleyin,-karanlık gecede ,
onbeşindeki ayın karanlıklar arasından ışığını saçarak gittiği gibi-bir
haremden,yani Kabe’den diğer hareme,yani Mescid-i Aksa’ya gitti.”
108-“(Ey
alemlerin övüncü olan Allah Rasulü!) Sen Kâbe Kavseyn’den ,hiç kimse
tarafından erişilmemiş ve talep de edilmemiş ulvi mertebelere geceleyin
yükseldin.”
109-“Ey
şan ve şeref sahibi ulu Peygamber ! bütün nebiler ve rasuller,
ulaştığın o menzilde ( veya Mescid-i Aksa’da ) hizmet olunmaya layık
efendinin hizmetçileri üzerine takdimi gibi, Seni takdimle öne geçirip
imâm edindiler.”
110-“(Ey
Allah’ın Rasulü ! Sen Mi’rac gecesi) büyük melek topluluğu içinde, o
çok büyük alayın sancak sahibi olduğun halde yedi kat gökleri yararak
ve her birinde peygamberlerden birine uğrayarak ileri geçtin.”
111-“Ey
yüce Allah’ın Sevgili Habîbi! Sen Mi’rac gecesi öyle mertebeler
yükseldin ki, Yüce Allah’a yaklaşmaya çalışan kimse için ulaşılacak
başka bir mertebe ve nokta-i nihayet bırakmadın.”
112-“(Ey
alemlerin öğünç kaynağı olan Allah Rasulü !) Ulvi bir sancağın tek
olarak yükseklere çıkarıldığı gibi, Sen de yükselmek için çağrıldığın
ve Mi’rac’a da’vet edildiğin zaman, diğer bütün makamları kendine
nispetle geride bıraktın.”
113-“(
Ey şanlı Peygamber !) Sen, peygamberler ve melekler dahil, diğer bütün
gözlerden tam olarak perdeli bulunan en büyük mertebelere ve tamamen
gizlenmiş bulunan ilâhi sırlara ermede başarılı olmak için Mi’rac’a
davet olundun.”
114-“(Ey
Allah’ın Rasulü !) Sen,iftahar edilmeye layık olan bütün faziletleri
kendinde topladın ve yüce mertebelere yükseldin. Ve sıkıntı çekmeksizin
bütün makamları tek başına geçtin ve Makamı Mahmud’a eriştin.”
115-“(Ey
Allah’ın Rasulü!) Rütbe olarak sana bahşolunan şefaat ve büyüklük
mertebeleri öyle yüksek ve muazzam mertebelerdir ki, bunlara baktığında
Sana verilen nimetlerin büyüklüğünü idrak etmek mümkün değildir.”
116-“Ey
mü’minler topluluğu ilâhi inayet ve ihsân olarak verilmiş sarsılmaz bir
sütun gibi kıyamete kadar değişmeden baki kalacak İslâm Şeriatı vardır.
117-“Yüce
Allah,O’nun itaat ve ibâdetine bizleri da’vet ve irşad eden Peygamber
Efendimiz’i Rasullerin Ekrem’i (En üstünü ) ifadesiyle andığı için,
bizler de ümmetlerin en şereflisi,en üstünü olduk.”
118-“Allah
Rasulü’nün peygamberliğine ait haberler, gafil bulunan bir koyun
sürüsünü arslanın kükreyip korkutması gibi, düşmanlarında kalplerini
korkuttu.”
119-“Düşmanlar,
sürgülenmek suretiyle kasapların et kütükleri ve çengelleri üzerinde
kıyılmış etlere benzeyinceye kadar, Peygamber Efendimiz her savaş
sırasında düşmanlara kavuşmak ve onlarla savaşmaktan vazgeçmemiştir.”
120-“(İslam
düşmanları savaş meydanlarından) kaçmayı öylesine arzuladılar ki,
neredeyse, kartal ve karakuşlar tarafından meydanlardan kaldırılıp
uçuşan laşe parçalarına gıpta ettiler.”
121-“Düşmanların
şiddetli savaşlar yüzünden gece ve gündüzleri gelip geçerdi de savaşın
haram olduğu bilinen dört aylar girmiş olmadıkça o günlerin sayısını ve
hangi ayın geldiğini bilmezlerdi.”
122-“İslam
dini ,adeta , Ashab-ı Kiram’ın her bir vasıtasıyla gelen ve onların
etlerine karşı gayet iştahlı olan kartal ve kara kuş gibi, düşmanların
ortasına inip konan misafire benziyordu.”
123-“
Allah’ın Rasulü, dalgalar misali birbirini takip eden atlar üzerinde
düşman üstüne sel gibi akan kahraman askerleri sevk ve idare ederdi.”
124-“Allah
Rasulü’nün askerlere olan Ashab-ı Kiram ,her ilâhi daveti Allah rızası
için kabul eden zümreden olup sadece ilâhi rızayı isteyen bir gurubu
temsil etmektedir. Bunlar, küfür ve dalâleti kökünden söküp atacak,
küfür ve dalâlet ehlini helâk edecek silahlarla hücum ve hamle ederler.”
125-“Allah
Rasulü’nün sahabeleri o kadar cihad etmiştir ki,işte bu kahramanların
himmet ve gayretleriyle İslâm dini gariplik devrini aştıktan sonra
kuvvetlenmeye başlamış ve istenilen başarıyı da elde etmiştir.”
126-“Yüce
İslâm dini, O Ashab-ı Kiram’dan gelen hayırlı baba ve zevcelerin
gayreti gibi kuvvetli yardım ile ebedi olarak düşmanların şerrinden
mahfuz kalıp yetimlik ve dulluk çekmedi, sahipsiz kalmadı.”
127-“O
Ashab-ı Kiram kuvvet ve savaşa karşı dayanıklı olma bakımından dağlar
gibidir. Onlardan müsademe eden kafirlerden sor, her müsademe ve savaş
yerinde olanlardan ne kahramanlıklar görmüşlerdir.”
128-“İslâm
düşmanlarının kahroldukları zamanı ve ne biçimde kahrolduklarını Huneyn
deresine, Bedir ovasına ve Uhud dağına sor ki, o kahroluşlarının veba
ve tâun illetiyle kahrolmaktan daha dehşetli ve şiddetli olduğunu sana
anlatsınlar.”
129-“Beyaz
kılıçlarını düşmanların kulaklarından sarkmış her bir siyah saçlarını
yararak batırıp çıkardıktan sonra kırmızıya döndüren cengaver
sahabeleri medhederim.”
130-“(Allah
Rasulü’nün mücahid sahabelerini elbet överim.) Sanki onlar kara çizgili
süngülerle yazı yazan katiplerdir. Öyle ki, onların süngü kalemleri
düşman vücudunun harfini bile noktasız bırakmayıp, her tarafını
yaraladılar.”
131-“Allah
ve Rasulü’nün ashabı silâh ve techizatlı olarak heybet mükemmelliği ve
şevket sahibidirler. Gül, kokusu ve güzelliği sebebiyle Selemden
seçilip nasıl ayrılırsa, Ashab-ı Kiram’da güzel yüzleri, üstün
vasıflerı ile diğer insanlardan temâyüz etmiş yüksek şahsiyetlerdir.”
132-“Yüce
Allah’ın ashabı kirama ihsan buyurduğu yardım rüzgarı sana onların en
güzel kokularını hediye eder. Sen de onlardan her bir mücahidi
kılıflarında bulunan kokulu çiçek sanırsın.
133-“Ashab-ı
Kiram, düşman karşısında at üzerinde iken öylesin sebat kardırlarki
yüksek tepelerde biten sabit otlar gibidirler. Bu sebatları, din
hususundaki gayretleri ve kuvvetli inançlarından dolayı olup,
kalanların sıkı olmasından değildir.”
134-“İslam
mücahiderinin yiğitlik ve cesaretlerinden korkarak düşmanlarının
kalbleri titredi ve akılları uçup gitti. Böylece kuzular gibi
Mücahidleri ayıramaz oldular.”
135-“Her
kime Yüce Allah’ın yardımı Allah Rasulü’nün inâyeti ile olmuşsa, meşe
ve dağ çalılıklarında arslanlarla kırşılaşsa bile arslanlar ondan
korkup sakin hale gelirler.”
136-“Allah’ın
Rasulü’nün dostlarından, Onun sebebiyle yardım bulmamış olan kimse
göremezsin. Aynı zamanda Onun düşmanlarından da azab ve cezaya
çarptırılmamış, bunun sıkıntısına düşmemiş kimse göremezsin.
137-“Arslan
nasıl ki yavrularını orman içinde ağaçlar arasına yerleştirip korursa,
Peygamber efendimizde (s.a.v) ümmetini İslâm Dini’nin hıfz ve
sıyâhetine yerleştirmiş,dünyevi ve uhrevi felâketlerden korumuştur.”
138-“Allah
Rasulü’nün dini hususunda mücadeleye girişen nice düşman kişileri,
Allah’ın Kelam-ı Kuran’ı Kerim yere sermiş mağlup etmiş kuvvetli
düşmanlık ve hasımlığa sahip kişileri de onu mu’cizeleri nice defalar
yıkmış ve pes ettirmiştir.”
139-“Cahiliyet
devrinde ümmi iken ilim ve Kemâl sahibi sana yeter. Yetim halinde iken
terbiyleli ve güzel ahlâklı olması da yine mucize olarak sana yeter.”
140-“Allah’ın
Rasulü’ne bu kasidemle Medih ve senâda bulumak suretiyle hizmette
bulundum. Bu medih ve senâ edişim dolayısı ile halka hizmetle geçen
ömrümün günahlarına af istemekteyim.”
141-“Zira,
bu şiir uğraşması ve dünyaya hizmet sonuçlarından korkulur günah
gerdanlığını boynuma taktı. Bunlarla beni, cinayet bedeli olarak
hazırlanmış kurbanlık deve imişim gibi helâke hazırlıyor ve felâkete
sürüklüyor.”
142-“Halka
hizmet ve şiirle meşgul olduğum hallerimde çocukca ve cahilce
sapıklıklara uydum, bu halde geçen ömrüm içinde günahlar kazanmak ve
nadim olmaktan başka bir şey elde edemedim.”
143-“Ey
(okuyucu) , nefsimin ticaretindeki zararını ve aldanışı gel gör ki,
dünyada da günahları terk ile ebedi saadeti temin edecek olan dini
satın almıyor buna istekli dahi bulunmuyor.”
144-“Her
kim din husunda ahiretini dünya lezzetleri ile değiştirir, âhireti
bırakıp sadece dünyayı alırsa, gerek peşin alış-verişte ve gerek
ücretini peşin verip malını daha sonra alacağı selemde aldanmış olduğu
o kimse için yakında aşikar olur.”
145-“Eğer
ben günah ile gelsem dahi ve fam ve ahdim Fahr-i Kainat’tan bozulmuş,
beni Allah Rasulü’ne bağlayan manevi ipim de kesilmiş değildir. Yine
şefaatını ümid ederim.”
146-“Zira
alemlerin Fahri’nden benim için bir çeşit özel eman ve sıyanet vardır
ki; o da ismimim Muhammed olmasıdır. O irfan hazinesi olan Efendimiz,
Ahd ve ve fakarlıkta bütün insanların en vefalısıdır.”
147-“Kainatın
Fahri Efendimiz Hazretleri, eğer ahirette fazl ve keremi ile benim
elimden tutmaz ve şefaat etmez ise sen bana de ki: Ey ayağı kaymış
biçare, neredesin ? Vay senin haline !”
148-“Allah’ın
Rasulü’nün , kendisinden medet umanlara lütfunu esirgediği görülmemiş ,
duyulmamıştır. O kimseyi dünyada mahrum bırakmadığı gibi, ahirette de
mahrum bırakmadığı gibi, ahirette de mahrum bırakmaz. Kendisinden
şefaat talebinde bulunan kimseyi karşılıksız ve mahrum bırakması mümkün
değildir.”
149-“Fikirlerimi
Allah’ın Rasulü’nün övgüsüne tahsis ettiğim zamandan beri, bütün kötü
hallerden kurtulmam için lüzumlu olanların en hayırlısını buldum ve
bana şefaat edeceğine kesinlikle inanıyorum.”
150-“Allah’ın
Rasulün’den görülecek imdat ve şefaat, muhtaç olan eli unutmaz ve boş
bırakmaz. Nitekim suların toplanmadığı yüksek yerlerdeki çiçek ve
otlarıda muhakkak yağmur bitirip vücuda getirir.”
151-“Herem
b. Hayyam isimli Arap beyini medhetmekle şair Züheyr’in iki elinde
topladığı dünya zinetini ben istemedim.”
152-“Ey
yaratılmışların en şereflisi olan Allah Rasulü ! herkes için muhakkak
olan hâdise ve felâket yani ölüm ve kıyamet meydana geldiği zaman benim
için kendisine iltica edeceğim. Senden başka kimse yoktur.”
153-“Kerim
olan Yüce Allah’ın “Müntakim” ismiyle tecelli ettiği ve günah
sahiblerini cezalandıracağı zaman bana şefaat etsen, benim sebebimle
senin ulvi makam ve merteben dar olmaz, ve Ona bir noksanlık getirmez.”
154-“Allah’ın
Rasulü ! bana şefaat etmekle mertebene noksanlık gelmez. Çünkü dünya ve
onun zıddı olan ahiret senin cömertliğin ve ihsanındadır. Levh-i
Mahfuz’un ve Kalem’in Yazdığı ilim de senin ilimlerinden dir.”
155-“Ey
nefsim ! işlediğin büyük günahlar yüzünden dolayı Allah’ın rahmetinden
ümidini kesme. Çünkü O’nun mağfireti yanında büyük günahların affı
küçük günahlar gibidir.”
156-“Yüce
Allah Rahmetini Taksim Ederken umarım ki , bu Taksim de Rahmet günah
miktarınca gelir.”
157-“Ey
benim Yüceler Yücesi Rabbim! Benim Ümmedimi, Yüce Katında tersine
dönmemiş geçerli ümidlerden eyle. Ve mağfiret ümidimin aksi ile beni
mey’us eyleme. Hesabımı da Hüzn-ü Zannım üzerine Çıkarıp kesilmemiş
Kıl.”
158-“
Ey yüceler Yücesi Allah’ım ! her ne kadar o kulun da, musibetler gelip
tahammül etmeye çağırdığı zaman mağlup olarak kaçıp giderecek derecede
zayıf bir sabır varsa da, senin kulunda, yani ben biçareye iki dünyada
(dünya ve ahirette ) yine de lütfunla muamele eyle.”
159-“İlâhi,
Senin tarafı ilâhiyyenden sâdır olan salât bulutlarına izin ver ve emrü
ferman buyur ki , Salâvat-ı şerifeyi Rasulü Ekrem’in Ravzâ-i
Mutahharesi üzerine daima akıtarak cereyan edip dursunlar.”
160-“Allah’ın
Rasulü’nün Ehl-i beyti, ashabı ve bunlara uyan tabiinlerin de
üzerlerine Salavat-Şerifler daim olsun. Bunlardan her biri takva,
nezâfet, hilim ve Kerem sahibidirler.”
161-“Saba
rüzgarı ban denilen ağacın dallarını kımıldattığı ve deve çobanları
türlü nağmelerle develeri sevk ve raksa getirdiği müddetçe (senin,
ashabının ve daha sonra gelip senin yolunda olanların cümlesinin
üzerine salât ve Selâm Olsun.)”
162-“Ey
Benim Yüceler Yücesi Allah’ım! Bütün yaratılanların hayırlısı olan
Sevgili Habibi’nin üzerine Sen Salât ve Selâm Eyle.( Çünkü, onun yüce
katındaki sevgisini derecesini hakkıyla bilen ve Selamlayarak O’nun
hakkını hakkıyla verecek olan ancak Sensin.”
|
|