1955 - 1971
yılları arasında DSİ Genel Müdürlüğünde Amenajman
Mühendisliği, Fen Heyeti Müdürlüğü ve Baş Müşavirlik görevlerinde
bulundum.
1972-74 yıllarında Çaykur Genel
Müdürü, 1975-79 yılların da (MEYSEB) Tarım ve Ormancılık Bakanlığı
Meyve ve
Sebze İh racatını Geliştirme Projeleri Genel Müdürü, 1980 -1984
yılların da
Çukurova Sanayii İşletmesi A.Ş. Mersin Yatırımlar Müdürü, 1985 -89
yıllarında
Sümerbank Genel Müdürlüğü Genel Sekreter liği görevlerinde
bulundum.
Halen BM Holding
Tarımsal Yatırımlar Koordinatörü olarak
çalışmaktayım. Evli ve iki çocukluyum.
- Sayın ÖZGÜL çay
Teşkilatının ilk Genel Müdürü olarak,
çalışanlara çaycılığımızı Genel Müdürlüğünüz döneminden bu güne kadar
ve
geleceği hakkında bir değerlendirme yaparmısınız ?
- Çaycılığımızın
geleceğini iyi gördüğümü ifade etmek
istiyorum. Bu görüşümde samimi olduğum kadar gerçekçi olduğuma da
inanıyorum.
Esasen bu gerçeği çaycılığımızın evriminden de görmek mümkün. Rahmetli
ve saygı
değer Zihni DERİN hocamızın başlattığı çaycılığımız yöre halkımızın
olumlu
çabası ve kendine özgü pratik yaklaşımı ile tarım sal alanda Süratle
gelişmiş
ve genişlemiştir. Ancak endüstriyel alanda yani çayın işletmesi ve
pazarlanması
alanında devlet üretici kadar pratik ve hızlı olamayınca giderek
artan
sorunlar dar boğazına girilmiştir. Kanaatirnce çayın Tekel bünyesinde
ister
istemez üvey evlat muamelesi görmesi çaycılığımızın bir süre için
yalnızlığa
itmiş ve kaderi ile baş başa bırakmıştır. Bu zor dönemin zorlaması ile
ÇAYKUR
kurulmuş ve 1972'lere gelinmiştir. Bana göre çaycılığımız özellikle
sanayi ve
ticaret alanın.da ÇAY· KUR ile doğmuş olup şimdi genç lik dönemini
tamamlamak
üzeredir. ÇAYKUR ile beraber çaycılığımız da nüfus kağıdını çıkartarak
büyümeye başlamıştır. Artık karşılanamıyorsa bile, sorunlar önceden
tahmin
edilebilmekte ihtiyaçlar programlar çerçevesinde karşılanabilmektedir.
Bu
günün bence ortaya koyduğu güçlük dinamizm yetersizliğidir. Ancak IS
yıllık
kısa geçmişe ve bu dönemde yapılanlara bakar sak ümitsiz olmak için
hiç bir
sebep göremeyiz. Hatırlıyorum o günleri, Bir Mart günü kurumu Tekel'den
devralarak resmen ve fiilen göreve başladık. Genel Müdürlük kadromuz
sadece ben
ve iki yardımcımla yönetim kurulundan ibaretti. Türkiye Cumhuriyetinde
ilk
defa bir Genel Müdürlük taşrada kuruluyor. Çok acilen çekirdek
kadroların
doldurulması lazım, fakat imkansız gibi. Kampanyaya iki aydan az süre
kalmış
otuz bin tonun üzerinde büyük stok var, yani çatı arası merdiven
aralığı her
yer çay stoku ile dolu. Makineler eski, soldurmalar yetersiz,
teknoloji mutlak
yenilenme ihtiyacında Tekel Borç ve ihtiyaç dışında hemen hemen bir şey
devretmemiş, fabrikaların durumu oldukça dramatik haberleşme zor, bir
çoğunun
vasıtası bile yok, kadrolar yetersiz. Bütün bu yoklar içinde hepsi ne
bedel
olacak bir şey vardı öz veri, mevcut personel Çaykur ile çayı
yaşatmak,
çaycılığımızı kurtarmak için bir amatör gibi feda karlığa hazır ve
arzulu
idi. İşte bu ruhla işçi, memur yöneticisi el ele vererek zor dönem
aşılmış ve
bugünkü gelişme dönemine girilmiştir.
Şimdi
tekrar geri döner çaycılığımızın
geleceğine bakarsak; Çok
umutluyum, çünkü çaycılığımızın kurumsal kültürü oluşmuş ve yeterince
tecrübe
kazanılmıştır.
- Tüketicinin damak zevki kadar iç ve
dış pazarlamada
tam bir rekabet dönemine girilmiştir.
- Tüketim oranı üretimi zorlayıcı
seviyeye
ulaştırmıştır.
- Yeni meşrubat çeşitlerine ve daha çok
tanıtıma rağmen
çay tüketimi içeride ve dışarıda devamlı artmaktadır.
- Üretimde global olarak sınıra
yaklaşılmaktadır.
Yurdumuzda ve dünyada tabii çay alanlarının ekim sınırına gelinmiştir.
Üretim
bundan böyle verim artışı ile artırılabilecektir. Sonuç olarak bundan
böyle
çaycılığımız daha iyi ileriye gideceği kanaatindeyim.
- Sayın ÖZGÜL,
zaman zaman Rize 'yi ve
çay yöresini Sempozyum vs. gibi
nedenlerle ziyaretleriniz olmuştur. Çay Kurumu Genel Müdürlüğünün
kuruluşu ile
yöredeki ekonomik ve sosyal gelişme hakkındaki izlenimleriniz
nelerdir? Ayrıca
çay İşletmeleri Genel Müdürlüğü işletme ve ünitelerin gözlemlediğiniz
teknolojik ve idari yenilikler varmıdır?
-
İtiraf edeyimki ben Rize'ye istemiyerek
zorla ve
korkarak geldim. Çünki dönemin sorunları karşısında imkanlar o kadar
sınırlı
idiki görevi kabullenirken dehşete kapılmıştım. Ancak yöre halkını
tanıdıktan,
kurum arkadaşlarımın özverisini gördükten sonra bende çaya ve Rize'ye
gönül
verenler takımına dahil oldum. itiraf edeyimki ayrıldıktan sonra bir
kaç kısa
ziyaretime rağmen bir turist gibi Rize'ye doyasıya bir ziyareti
gerçekleştiremedim. Bu yüzden gerek kurumumuz gerekse yöredeki
gelişmeleri
yakından izlemek mümkün olmadı. İzlenimim şöyle; Rize çaycılığı ile
artık
turistik tabiat zenginliği kadar endüstri şehri havasına da bürümüş,
bitmiş
limanı, şehir merkezindeki Kurumun muhteşem binaları ve artan canlılık
gurur
verici. Bu canlılığın çaydan geldiği belli oluyor. Tıpkı Almanya'nın
her
şeyini. kimyasal maddeler üreticisi BASF Kurumuna borçlu Ludvinghaveren
ve yine
her şeyi üzüm işleme sanayine bağlı Kaliforniya'nın Fresno şehirleri
gibi.
Kurumun işletme ve ünitelerinde büyük bir gelişme olduğu apaçık
görülüyor.
İşletmelerde yapısal gelişme tamamlanmak üzere,moral ile beraber
disiplin de gelişmiş,
stoklama ve dağıtım eski ile mukayese edilmeyecek kadar iyileştirilmiş.
Bölgesel dağıtım merkezleri Almanya'da satış bürosu açılması, daha çok
çeşide
ve kaliteli ambalaja gidilmesi benim için hemen göze çarpan ve özlem
giderici
olan önemli gelişmelerdir. Sayın Genel Müdürüriüz Nejat URAL'ın
şahsında
camiamızı kutluyorum.
- Sayın ÖZGÜL, bilindiği gibi çay
sanayiinde 4.12.1984
tarih ve 3092 sayılı yasa ile özel teşebbüsün de faaliyet
göstermesi
sağlanmıştır. Bu durumun, çay tarımı sanayiine etkileri konusundaki
görüşleriniz nelerdir?
- Özel Sektörün çay sanayiin de faaliyet
göstermesi
fevkalade isabetli olmuştur. Yönetim olarak dönemimizde hükümetimize
böy le
bir teklifimiz olmuştu. Ancak henüz erken olacağı düşüncesiyle geri
çevrilmişti.
Etkilerine gelince,
- Yöre halkı Çay İşletmeleri ile Özel
Sektörü mukayese etme imkanını
bulmuş bu suretle kurum üzerindeki gözlemleri daha samimi ve gerçekçi
olmuştur, olacaktır.
-Özel Teşebbüs ile gerçek rekabet
oluşmuştur. Bu durum gerek yaprak üreticisi
gerekse tüketici lehine gelişme sağlamıştır. Zaman içinde olumlu
etkiler da
ha belirginleşecektir.
- Rekabet sonucu gerek özel teşebbüs devamlı olarak daha kaliteli ve
makul
maliyetli üretimin etkisinde olacaktır. Bundan tüketici kadar milli
ekonomimizde yararlanacaktır.
- Yenilikler eskiye oranla da ha süratle
yapılacak veya adepte edilecektir.
- İhtiyaçların ve imkanların değerlendirilmesinde gerçekler daha kolay
göz
önüne konabilecektir.
- Sayın ÖZGÜL, Türk çayı ve sanayinin
daha ileriye ve
iyiye götürülmesi için bize her hangi bir öneriniz varmıdır?
-
Türk çayı sanayinin ileri
götürülmesinde iki husus göze çarp
maktadır. Birinci husus teşviktir. Sektör bazında bu günkü teşvikler
yetersizdir. Ayni zamanda ihraç metai olan çayımız için sanayii
yatırımları,
teklonoji transferleri AT' ye gireceğimiz de düşünüle rek makul kredi,
muafiyet gibi imkanlarla desteklenmeli, elektrik, kömür gibi besleyici
girdiler de bu günkünden daha makul ta rife uygulanmalıdır. çay
sanayii
prosesi basit fakat kapital yoğun işletmelerdir. Bu nedenle optimum
kapasiteli
işletmelere göre teşfikler düzenlenmelidir. Üretici tek mahsule bağlı
olduğu
için devlet tarafından gözetilmelidir. Devlet araştırmaları finanse
etmelidir.
Çay işletmeleri,
çalışanlarının ağırlıklı olarak hissedar olacağı
şekilde özelleştirilirken
işletme sermayesini tam olarak karşılıya cak ve makul şartlar ve
surede
ödenecek kredi ile finanse edilmelidir.
-
Sayın ÖZGÜL, Genel Müdürlüğünüz döneminde kısıtlı
olanaklarla yapmak isteyipte yapamadığımız herhangi bir şey oldumu?
Bugün aynı
görevde ol saydınız neler yapmak isterdiniz?
- Benim dönemirnde yapamadığım ve bu
yüzden ezikliğini duyduğum en
önemli noksanlık, fedakar arkadaşlarıma sosyal haklarını temin edememek
ol
muştur. Örneğin Lojmanı yokluğu, vasıtasızlık çoğu zaman dramatik
durumlar
yaratmıştır. Bu gün de imkan olsa önce personelime huzur içinde
çalışabileceği
ve gururla ben ÇAYKUR'luyum diyebileceği iş ortamı sağlamayı (tabiiki
önce
yeterli lojman ve maddi olanaklar), ikinci olarak çay ve çaycılığı
ebedileştirecek çalışanların güvencesi olacak bir ÇAY VAKFI'nın
gerçekleşmesine
çalışırdım. Gerçekleşmesine uğraşacağım diğer bir husus ise modern bir
çayevinin kurulması olurdu. Bir güneşli Mayıs günü o zamanki iskeleden
doğuya
doğru bakarken güneyden ton ton yeşilin aşağılara inip Karadeniz'in
mavisi ile
bütünleşmeye çalıştığını görmüştüm. Bu doyumsuz manzara beni öyle
etkilemişti
ki sonraları bu eşsiz güzelliği izlemek bende bir tutku haline gelmişti.
Ne dersiniz ... Rıhtımda şöyle otuz metre
yüksekliğinde
bir kule, üstüne döner çamlı bir köşk kurulsa ve içinde sadece özel çay
servisi
yapılsa böylece o muhteşem 417 çeşit yeşilin deniz ve tepelerle
oluşturduğu
doyumsuz güzelliği gelen tüm turistlere seyrettirip Rize'mizi, bir
dünya malı
yapsak yeni bir çay tutkusu yaratamazmıyız?
Ben istekler için teknik, mali
hususlardan bahsetmedim.
inanıyorum ki bu günde zafer süngü nün ucunda öyle ise önce personel
ihtiyacımızı gerçek manada çözümlemeye mecburuz.
- Sayın ÖZGÜL, söyleşimizi çay Kurumunda
geçen bir
anınız la noktalamak istiyorum. Mutla ka bir çok anınız olmuştur,
ilginç olan
birini ÇAYKUR Dergisi okurları için anlatırmısınız?
-
Size unutamadığım bir anı mı
anlatacağım. O dönemde en büyük sorun
izdiham devrelerin de hem yaprak çok hemde kalitesiz geliyor,
dolayısıyla tüm
çabalara rağmen kalite tutturamıyorduk. Diğer taraftan iç tüketim kişi
başına
yıllık sadece 500 gram civarında idi. Bu yüzden stokları ihraç dışında
eritrnek
mümkün değildi. En büyük alıcımız ise Van REES isimli kurt Hollanda'lı
ihtiyarın firması idi. Çaresizliğimizi bildiği için olduğundan düşük
fiyat
veriyor olumsuz propagandasını' sürdürüyordu. Bu yüzden yerel
gazeteciler,
derneklerden ve bazı siyasilerden büyük baskı görüyorduk. Bunun
üzerine
arkadaşlarla uygun vasıfta çay yaprağı alıp kaliteli kuru çay üretmeyi
kararlaştırdık. Kontenjan uygulaması ile yaş yaprakta ki kaliteyi
düzelttik.
Kaliteli yaprağı iyi bir işleme ile standartlara uygun kuru çay
üretimini
gerçekleştirdik. Hollanda'lı firmaya numunemizi gönderdik. Bir
kaç gün
sonra beni arayarak bu sizin çayınız olması mümkün değil dedi. Bende
pazarlıksız
kilosu 17 TL. (o günler dün ya piyasasında en iyi çayın kilosu 16 TL.
idi)
alıcı iseniz gelin dedim, acele geldi ve uzun uzun kontrolden sonra
aldım dedi,
bağlantımızı yaptık ve böylece büyük ithamdan kurtulmuş idik.
- Sayın ÖZGÜL,
söyleşimiz için ÇAYKUR dergisi olarak Çaykur
çalışanları adına
tekrar te şekkür eder sağlıklı ve mutlu günler dilerim.
- Bu fırsatı verdiğiniz için tek rar
teşekkürlerimi
sunar, Çay işletmelerimize başarılar, Rize'li hemşerilerime sevgi ve
saygılar
sunarım.
Kaynak: Çaya Gönül Verenler, Yalçın
Emiralioğlu, Çaykur Dergisi,
Sayı:15, 1991